Kemal Kılıçdaroğlu’na 2 Yıla Kadar Hapis İstemiyle Dava Açıldı
MUSTAFA ADIGÜZEL’DEN FATSA’DAKİ SİYANÜRLÜ ALTIN MADENİNİ İŞLETEN ŞİRKETE TEPKİ: “BURADA OLAN ŞEY, SİYASETİ ARKA ALIP ADLİYEYİ KULLANARAK İTİRAZ EDENLERE BASKI OLUŞTURMAYA ÇALIŞMAKTIR”
CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, Ordu’nun Fatsa ilçesinde siyanür ile işletilen altın madenin izin süresi dolmasına rağmen alanda sondajlama faaliyetlerine devam ettiğini, madeni işleten şirketin kendisi ve madene karşı çıkanlar hakkında dava açtığını belirtti. Adıgüzel, “HSK’yı bu süreci takibe almaya davet ediyorum. Burada olan şey, siyaseti arka alıp adliyeyi kullanarak itiraz edenlere baskı oluşturmaya çalışmaktır. Bağımsız yargının bu beyhude çabaları da boşa düşüreceğine inanmak istiyoruz ve herkes, arkalıklar da arpalıklar da bilsin ki bu işin peşini bırakmayacağız” dedi.
Mustafa Adıgüzel, bugün yaptığı yazılı açıklamada, Fatsa’da siyanür ile işletilen altın madeninin izin süresi dolmasına rağmen alanda sondajlama faaliyetlerine devam etmesine, madeni işleten şirketin kendisi ve madene karşı çıkanlar hakkında açtığı davalara tepki gösterdi. Adıgüzel, açıklamasında şunları kaydetti:
“BU SİYANÜR ÇETELERİNİN, BU SU VE TOPRAK DÜŞMANLARININ ARKASINDA KİM VARSA ARTIK ORTAYA ÇIKSIN”
“Fatsa’da siyanür ile işletilen altın madeni, izin hakları dolmuş olmasına ve yeni izin alamamış olmasına rağmen alanda sondajlama faaliyetlerine devam ediyor. Tüm resmi makamlara ve dahi yargıya müracaat edilmesine rağmen ne yargı ne de yetkili kurumlar, buna bir ‘dur’ demiyor. Tam tersine, bu sarı çıbanın çevreye verdiği zararı ortaya koyan, oradaki hukuksuz, fazladan izinsiz yapılan çalışmayı ortaya çıkaran Fatsa Çevre Derneği’ne, üniversite hocasına, bunu kamuoyuna ulaştıran yazarlara, basın mensuplarına ve bir milletvekili olarak bana sayısız davalar açarak (açtırarak), kamu ve halk adına mücadele edenlere baskı kurmaya çalışıyor. Maalesef burada da hem siyasetten hem de adliyeden destek gördüğüne dair işaretler var. Başından beri destek verdiği aşikâr olan bazı siyasilerin, simdi TBMM’de koltuk sahibi bazı AKP’li siyasetçileri de şirkete arkalık yaptığı iddialarını da kayıt altına aldık. Bunu sağır sultan bile duydu, nedense bir Erdoğan duymadı. Bu siyanür çetelerinin, bu su ve toprak düşmanlarının arkasında kim varsa artık ortaya çıksın. Fatsa’yı kuytu köşelerde satanlar, Fatsa’daki sarı çıbana irin katanlar meydana gelsin.
“BİZE GÜCÜ YETMEYEN ARSIZLAR, MÜCADELEYİ ZAYIFLATMAK, YAVAŞLATMAK İÇİN GÖZDAĞI VERMEYE CÜRET EDİYOR”
Siyasetten arkaladıkları ile yargı bağımsızlığını töhmet altına alan gelişmeler de yaşıyoruz. Bu çevre ve toprak düşmanlarının hukuki karşılığı dahi olmayan tezlerini dava konusu yapan bazı adli makamların tutumu da bu süreçte dikkat çekicidir. Örneğin, daha önceden yine şirket tarafından şikâyet edilen, ama kovuşturmaya gerek olmadığı kararı verilen konuda bile yeniden dava açan savcılar var. Maden alanının sahilden görüntüsünün üzerinde rötuş yapılıp büyük gösterildiği iddiasıyla açılan incelemede, orijinal fotoğraf üzerinde rötuş olmadığı ispatlanmış, akabinde de kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmişti. Aynı konuda bu defa bana, yine aynı orijinal resim üzerinden bir başka savcı tarafından dava konusu yapılıyor. Alan genişletmek için on binlerce ağacı kesen, Fatsa’nın tepesine tonlarca siyanürü bocalayıp çevre derelerde ağır metal buluntularına neden olan bu çevre katilleri, alamadığı yeni iznin acısını siyasetten ve adliyeden arka buldukları ile çıkarmaya çalışıyor. Bize gücü yetmeyen bu arsızlar, tüm rezilliği ve doğa talanını ifşa eden basın ve medya kuruluşlarını, Fatsa Çevre Derneği’ni, üniversite hocasını ve konu hakkında makale ve kitaplar yazan İbrahim Gündüz dahil aydınları hedef alarak mücadeleyi zayıflatmak, yavaşlatmak için gözdağı vermeye cüret ediyor.
“YEREL BASINI BASKI ALTINA ALMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Sadece Fatsa halkını değil, bölgede yaşayan tüm canlıları, suyu ve toprağı tehdit ederken, izinsiz olarak yaklaşık 1 milyon ton cevher çıkarıp siyanürlerken kamuoyundaki saygınlığını hesaba katmayan bu firma, yapılan itiraz ve açıklamalar ile itibarını zedelendiğini gerekçe göstererek hem ceza hem de tazminat davası açtırıyor. Pervasızlık o haldedir ki halk tarafından yetkilendirilmiş, halk adına konuşan bir milletvekili olarak benim dahi dokunulmaz olan Meclis kürsüsünde söylediğim sözlerin sahada tekrarından ibaret olan kelimeleri bile dava konusu etmekten utanmıyorlar. Basın özgürlüğünün olağanüstü baskı altında olduğu bu dönemde, hem de bunun daha fazla hissedildiği yerel medyada, diğer kimi TV’ler köşelere saklanıp kimi de bizzat bu çeteye ve arkasındaki bilindik yapılara destek olurken bu şirkete payandalık yapmayıp halkın ve kamunun hakkını cesaretle savunan TV 52’yi de sayısız dava ile kuşatma altına almaya çalışıyorlar.
“BURADA OLAN ŞEY, SİYASETİ ARKA ALIP ADLİYEYİ KULLANARAK İTİRAZ EDENLERE BASKI OLUŞTURMAYA ÇALIŞMAKTIR”
Çevresini, suyunu, toprağını ve halkını korumak için mücadele edenlere şirket tarafından yöneltilen ipe sapa gelmez tezleri dava konusu yapan adli makamların, bu şirketin alanda varlığının hukuksuz olduğu ve faaliyetinin de bu saatten sonra izinsiz olduğu ortada iken temelli kapatma davasında da diğer şirket aleyhine davalarda da aynı iştahta olmaması da dikkate değerdir. Bu nedenle HSK’yı da bu süreci takibe almaya davet ediyorum. Burada olan şey, siyaseti arka alıp adliyeyi kullanarak itiraz edenlere baskı oluşturmaya çalışmaktır. Bağımsız yargının bu beyhude çabaları da boşa düşüreceğine inanmak istiyoruz ve herkes, arkalıklar da arpalıklar da bilsin ki bu işin peşini bırakmayacağız. Unutulmamalıdır ki anayasal itiraz hakkı da ifade özgürlüğü de basın özgürlüğü de demokrasinin güvencesidir ve herkese lazımdır.”