Teis Başkanı Nurten Saydan’dan 8 Mart Mesajı: “Kadın Eczacıların Uğradığı Haksızlık Dahil Tüm Sorunlar İçin Gereken Hukuki Ve İdari Düzenlemeler Gecikmeden Hayata Geçirilsin”
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın Raporunda 13 Kadının Kades Uygulamasına İlişkin Değerlendirmesi Yer Aldı: “Kadınların 5’İ Kötü Uygulamayla Karşılaştığını İfade Etti”
CEREN BALA TEKE
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, “Türkiye’de Erkek Şiddetiyle Mücadelede Kolluk Uygulamaları” raporunu yayınladı. Vakıftan destek alan 13 kadının Kadın Destek Uygulaması’na (KADES) ilişkin deneyimine yer verilen raporda, “KADES ile ilgili kullanıcı deneyimini paylaşan kadınların 5’i kötü uygulamayla karşılaştığını ifade etmiştir. Karşılaşılan olumsuz uygulamalar; polisin geç gelmesi ya da yanlış adrese gelmesi, gelen polislerin eksik ya da yanlış uygulama gerçekleştirmesi olarak aktarılmıştır” denildi.
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, kadına yönelik şiddetle mücadelede kolluk birimlerinin tutumunu odak gruplarla çalışarak analiz ettiği “Türkiye’de Erkek Şiddetiyle Mücadelede Kolluk Uygulamaları” raporunu yayınladı. Raporun Kadın Destek Uygulaması’na (KADES) yönelik bölümünde 13 kadın ile deneyim paylaşımı yapıldığı belirtilerek şu bilgilere yer verildi:
“1 Mart 2022 ve 1 Mart 2023 tarihleri arasında Mor Çatı’dan destek alan 13 kadın KADES ile ilgili deneyimini paylaşmıştır. Bununla beraber, kadınlara bire bir destek sağlayan Mor Çatı gönüllüleri başvuran kadınların hemen hepsine KADES ile ilgili bilgi vermiş ve acil durumlarda kullanılması için uygulamaya işaret etmiştir. KADES ile ilgili kullanıcı deneyimini paylaşan kadınların 5’i kötü uygulamayla karşılaştığını ifade etmiştir. Karşılaşılan olumsuz uygulamalar; polisin geç gelmesi ya da yanlış adrese gelmesi, gelen polislerin eksik ya da yanlış uygulama gerçekleştirmesi olarak aktarılmıştır. Bir kadın ise olumsuz kullanıcı deneyimi aktarmış, teknik zorluğun üstesinden gelemediği için uygulamadan faydalanamamıştır. KADES’e ilişkin gerçekleştirilen odak grupta, KADES’in kadınların şiddetten uzaklaşmasındaki olumlu etkileri, eksiklik ve aksaklıklar ile acil duruma müdahale noktasında karşılaşılan zorluklar değerlendirilmiştir. Odak grup toplantısı sonucu genel değerlendirmenin yanı sıra, erişilebilirlik, alternatif iletişim aracı olmasının avantajları ve yaşanan zorluklar, gelen kolluk görevlilerinin tutum ve yaklaşımına ilişkin sorunlar üzerinden değerlendirmeler yapılmıştır.
“DERİN YOKSULLUK YAŞAYAN ÖZELLİKLE GÖÇMEN VE MÜLTECİ KADINLAR İÇİN KADES BİR SEÇENEK OLAMAMAKTADIR”
Şiddete maruz kalan kadınlara birebir destek veren odak grup katılımcıları, KADES uygulamasının kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir araç olduğunu ifade etmişlerdir. Öte yandan uygulamanın çeşitli eksiklikleri ve çağrı sonrası yanıt veren kolluk görevlilerinin tutum ve yaklaşımlarına dair çeşitli zorluklar da ifade edilmiştir. Şiddete maruz kalan kadınların acil durumlarda hızlı bir şekilde kolluk kuvvetlerini desteğe çağırabilecekleri, telefonla aramaya alternatif olan KADES, hem alanda kadınlara destek verenler hem de şiddet gören kadınlar için önemli bir araç. Odak grup toplantısı katılımcıları uygulamanın hızlıca yardım çağırabilme, panik halde yardım istemeyi kolaylaştırma, zaman kaybetmeden ve fail fark etmeden polise erişim sağlaması nedeniyle şiddet gören kadınların mücadelesine olumlu katkısı olduğunu ifade etmiştir. Şiddet yoğunlaşmadan ya da biçimi değişmeden müdahaleyi olası kılmasının önleyici olması da vurgulanmıştır. Ayrıca kolluğun gelmesini ‘garanti altına almak’ ve güvende hissetmek için uygulamanın kullanımının yaygın olduğu, telefonda uygulama bulunan kadınların kendilerini güvende hissettiği ifade edilmiştir. Özellikle daha önce kolluğa başvurup olumsuz deneyimler yaşamış kadınların KADES’le çağrıda bulunmayı tercih ettiği ifade edilmiştir. Öte yandan uygulamanın erişilebilirliğine ilişkin çeşitli zorluklar da ifade edilmiştir. Akıllı telefonu olmayan ya da mevcut telefonunda uygulamayı kullanamayan, kontörü ve internet paketi olmayan, derin yoksulluk yaşayan özellikle göçmen ve mülteci kadınlar için uygulama bir seçenek olamamaktadır. Ayrıca uygulamayı kullanacak teknik bilgisi olmayan kadınlar da KADES’i kullanamamaktadır. Kadınların başka bir telefondan bu uygulamayı kullanamıyor olması ya da bir başkasının kadınlar için KADES ile çağrıda bulunamaması da ifade edilen eksiklikler arasındadır.
“ÇAĞRI YAPILDIKTAN SONRA POLİSİN ARAYIP ÇAĞRININ DOĞRULUĞUNU TEYİT ETMESİNİN YARATTIĞI ZORLUKLARA DEĞİNİLDİ”
Uygulamanın acil durumlara yanıt verme konusundaki etkisinin farklı bölgelerde değişebildiği, örneğin İstanbul’da bazı ilçelerde uygulamaya basıldıktan kısa bir süre sonra kolluk görevlisi gelirken bazı ilçelerde yanıt almanın uzun sürebildiği ifade edilmiştir. Kolluk görevlisi sayısının yeterli olmadığı gözlenen bölgelerde görevlilerin daha uzun sürede gelebildikleri gözlenmiştir. Çağrıya yanıt vermede gecikilmesinin yanı sıra çağrı yapıldıktan sonra polisin arayıp çağrının doğruluğunu teyit etmesinin yarattığı zorluklara değinilmiştir. Polisin geri aramasının zaman zaman kadının risk altına girmesine neden olduğu, müdahaleyi geciktirdiği ve uygulamanın olumlu yanlarını ortadan kaldırabildiğinin altı çizilmiştir. Bunların yanı sıra çağrıya yanıt verilse de yanlış adrese gidilen durumlarla da karşılaşılmıştır. Telefonun kapanması durumunda ise polisin çağrı yerine gidemediği durumlar gözlemlenmiştir. Bu örneğe baktığımızda, uygulamanın 5 yaşındaki bir çocuk için bile kullanılabilir kolaylıkta olmasının bir avantaj, fakat polisin olay yerine gidememesinin süregiden problemlerin devam ettiğinin bir göstergesi olduğunu görüyoruz.
“KOLLUK UYGULAMALARI BÖLÜMÜNDE UZLAŞTIRMAYA ZORLAMA VE CAYDIRICI TUTUM VE DAVRANIŞLARIN KADES ÇAĞRISINA YANIT VEREN POLİSLERE İLİŞKİN DE DEĞİŞMEDİĞİ GÖZLENMİŞTİR”
KADES çağrılarına yanıt veren kolluk görevlilerine ilişkin deneyimlerin ise diğer kolluk görevlileriyle olan deneyimle aynı olduğu görülmüştür. Gelen kolluk görevlilerinin yaklaşımı, izledikleri prosedür ve yekpare uygulamanın olmaması, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda uzmanlaşmış olmasa da herhangi bir kolluk görevlisinin çağrıya yanıt verebiliyor olması yaşanan güçlükler ifade edilmiştir. Kolluk uygulamaları bölümünde de değinilen, eksik ve yanlış uygulama yapma, uzlaştırmaya zorlama ve caydırıcı tutum ve davranışların KADES çağrısına yanıt veren polislere ilişkin de değişmediği gözlenmiştir.”
“SAVCILAR AYRICA POLİS TARAFINDAN YA DA DOĞRUDAN KADINLARIN BAŞVURULARIYLA GELEN ŞİKAYETLERDE SORUŞTURMAYI BAŞLATMAKLA YÜKÜMLÜ”
Raporda, kolluk birimlerinin üzerindeki yetki ve sorumlulukları bakımından savcılık ve aile mahkemelerine de odaklanıldı. Raporun bu bölümünde şu ifadeler yer aldı:
“Tedbir kararları genellikle polise başvuru esnasında savcılık izniyle polis tarafından verilse de kararın onaylanması, kaldırılması ya da uzatılması konusunda ve koruma kararlarının ihlal edildiği durumlarda uygulanacak yaptırımlarda savcılar yetkili birim olarak ortaya çıkmaktadır. Savcılar ayrıca polis tarafından ya da doğrudan kadınların başvurularıyla gelen şikayetlerde soruşturmayı başlatmakla yükümlülerdir. Burada, yapılan şikayetin suç kapsamına girip girmeyeceği, şikayete tabi veya resen soruşturulabilen bir vaka olup olmadığı savcılık tarafından ele alınmaktadır. ŞÖNİM’lerin etkisiz hale getirildiği bugünkü sistemde kadınlar sıklıkla şiddetle mücadelede haklarına dair ilk bilgilendirmeyi savcılıktan almak durumunda kalmaktadırlar. Savcılığın bu anlamda kadınlara başvurabilecekleri koruma ve tedbir kararlarına dair bilgilendirme yapması, gerekirse ihbar yükümlülüğünü kullanarak aile mahkemesine ihbarda bulunması gerekmektedir. Oysa kadına yönelik şiddet başvuruları şikayete tabi olmasa bile, uygulamada genellikle ancak kadının şikayetiyle savcılık tarafından harekete geçildiğini deneyimliyoruz.
“KADINA YÖNELİK ŞİDDET DURUMLARINDA UYGULANMASI YASAK OLDUĞU HALDE KADINLARIN UZLAŞTIRMAYA YÖNLENDİRİLDİKLERİNİ GÖZLEMLİYORUZ”
Tehdit, hakaret gibi suçlarda yeterli delil olmadığı bahane edilerek ve sunulan deliller türlü nedenlerle kabul edilmeyerek takipsizlik kararları verilmektedir. Savcıların resen soruşturma açılabilecek kadına yönelik şiddet vakalarında ihbar yükümlülüğü görevlerini yerine getirmediklerini, aile mahkemeleri tarafından, koruma kararlarının ihlal edildiği durumlarda uygulanması gereken yaptırımların uygulanmadığını görüyoruz. Kadına yönelik şiddet durumlarında uygulanması yasak olduğu halde kadınların uzlaştırmaya yönlendirildiklerini gözlemliyoruz. Uygulamaya dair bu sorunlar kadınların adalete olan güvenlerini sarsarak sürecin en başından itibaren şikayetçi olmalarını dahi engellemektedir.”