MERSİN BÜYÜKŞEHİR, İSTİKLAL CADDESİ KENTSEL TASARIM PROJESİ KAPSAMINDA ÇALIŞMALARINI SÜRÜYOR
MİTHAT SANCAR: “CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZI BELİRLEME SİSTEMLERİMİZ AÇIK VE ŞEFFAF BİR USULDE ÇALIŞMALARINA BAŞLAMIŞTIR”
HDP Eş Genel Lideri Mithat Sancar, partisinin dün yapılan Merkez Yürütme Şurası (MYK) toplantısında Cumhurbaşkanı aday kriterlerini belirlediklerini kaydederek “Kendi adayımız için de bu niteliklere uygun isim arayışını başlattık… Cumhurbaşkanı adayımızı belirleme düzeneklerimiz açık ve şeffaf bir üslupta çalışmalarına başlamıştır. Kim hangi tartışmayı yürütürse yürütsün, kim hangi hesabı yaparsa yapsın biz önümüze bakacağız, yolumuzda yürüyeceğiz. Halklarımızla birlikte açtığımız yolu güçlü ve kararlı bir halde büyütmeye ve bu yolda ilerlemeye devam edeceğiz” dedi.
HDP Eş Genel Lideri Mithat Sancar, partisinin küme toplantısında gündemdeki mevzulara ait değerlendirmelerde bulundu. Toplantıya, Seyahat aileleri, ODTÜ öğrencileri ve mezunları ile HDP’nin mahallî yöneticileri katıldı.
Sancar, “Gezi aileleri ortamızda. Buradan Seyahat tutuklularını, aslında rehinelerini demek daha yanlışsız, Seyahat rehinelerini ve ailelerini ben de yürekten selamlıyorum. Seyahat davasında özgürlükleri aylardır gasp edilen arkadaşlarımız için çabucak özgürlük, ülke için çabucak adalet. Acil demokrasi taleplerini duyurmak için buradalar. Biz de bu sese ses olmaktan onur duyuyoruz. Beğenilen geldiniz” diyerek aileleri selamladı.
Sancar’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“GEZİ GÜNLERİNİN HEYECANINI SELAMLIYORUM: Bu topraklarda ırmak üzere her kentte yükselen, büyüyen bu itiraz dalgasını; örgütlü, örgütsüz sel üzere akıp giden o başkaldırı dalgasını, Seyahat günlerinin heyecanını, coşkusunu buradan ben de selamlıyorum. Bu anıyı canlı tutacağımızı, bu birikimi her fırsatta hatırlatacağımızı ve canlandırmak için elimizden geleni yapacağımızı sizlere buradan duyuruyorum.
KAVALA, ATALAY, YAPAN, KAHRAMAN, MATER, ALTINAY, ÖZERDEN…: Bir selamımız da cezaevi duvarlarının ardındaki dostlarımıza. Hepsi tıpkı vakitte şahsi dostlarım olan lakin bunun ötesinde hepsi mücadele insanı, boyun eğmeyen, özgürlük direnişçileri olan Osman Kavala, Can Atalay, Mücella Yapan, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden… Sizlere de yürek dolusu selam olsun buradan.
SİZLERLE BİRLİKTEYİZ, MÜCADELENİZ MÜCADELEMİZDİR: Ortamızda ODTÜ bileşenlerinin ve Ankaralıların talebini lisana getiren mücadele arkadaşları da var. ODTÜ bileşenlerinin ve mücadelesinin talebini çok güzel biliyoruz. ODTÜ ormanından geçmesi planlanan Bilkent-İncek Bulvarı Çevre Yolu irtibat projesinin yani gerçek ismiyle rant yolu projesinin ihalesinin iptalini istiyorlar. Ankara’nın kent içinde kalan son ormanı, ODTÜ ormanı yok edilmek isteniyor. Bu mücadele de tam bu rant ve talan siyasetine karşıdır. Sizlerle birlikteyiz. Mücadeleniz mücadelemizdir. Sizleri de mücadelenizden ve inançlı yürüyüşünüzden ötürü kutluyor, selamlıyorum.
ÇOK SAYIDA GAZETECİ GÖZALTINA ALINDI: Bu sabah yeni bir gözaltı dalgasıyla uyandık. Maksat gazeteciler, özgür basın emekçiler. Ankara, İstanbul, Van, Diyarbakır, Urfa ve Mardin’de; Mezopotamya Haber Ajansı ve Jinnews Haber Ajansı çalışanlarının konutlarına baskınlar yapıldı. Yazı işleri müdürleri, bayan muhabirlerin de ortalarında bulunduğu çok sayıda gazeteci gözaltına alındı. Baskın sırasında gazetecilere silah doğrultma, zıt kelepçe, yere yatırma üzere muamele yapıldığı da yansıyan haberler ortasında.
BU İKTİDAR, DARBECİ BİR İKTİDARDIR DİYORUZ: Sansür yasasının yürürlüğe girmesinin çabucak akabinde gerçekleşen bu operasyon tesadüf değil. Muhalif basını ve toplumu susturma planının bir parçasıdır bu. Halkın haber alma özgürlüğe bir taarruzdur bu. İktidar, seçimler yaklaştıkça toplumu susturmak, muhalifleri sindirmek için bu operasyonlara devam edecek dedik. Bunu biliyoruz. Lakin hakikat mücadelesi karşısında başarılı olamayacaklarını da daima söyledik, bir defa daha söylüyoruz. Bu iktidar, darbeci bir iktidardır diyoruz.
BUNDAN DAHA KAPSAMLI DARBECİ ZİHNİYET OLUR MU: Siyasete, basına, emekçiye, hak arayanlara darbe yapıyor. Bundan daha kapsamlı darbeci bir zihniyet olur mu? Lakin hiçbir darbeci zihniyet ve yönetim, başarılı olamamıştır. Yalnızca toplumlara ağır bedeller yaşatmış ve ülkede büyük tahribatlar yaratarak çekip gitmiştir. Bu iktidarın sonu da böyle olacaktır. Bu ülkeye verdiği ziyanları, tahribatları önlemek bizim boynumuzun borcudur. Bizler tam da bu darbeci iktidara karşı ortak mücadeleyi büyüterek geleceği karanlıktan kurtaran, aydınlığa çıkaran yolun yolcularıyız. Bu yolda daima birlikte yürüyoruz.
BÜTÜN AÇIKLIĞI İLE LİSANA GETİRDİK: Bir metni, seçimlere ait tavrımızı içeren 27 Eylül 2021’de kamuoyuyla paylaştık. Burada seçim stratejimiz bütün açıklığı ile yer alıyor. Üstelik, stratejisini bu kadar açık ilan bizden diğer parti de olmadı. Bizler ne demiştik parlamento seçimleri için; demokrasi ittifakı şiarıyla halklar ve barış ittifakı, bayan dayanışması ve ittifakı, ekoloji ittifakı anlayışı temelinde toplumsal ve siyasal muhalefet; emek, bayan ve gençlik hareketleriyle en geniş birlikteliği ve ortak mücadele tabanını yaratma kararlılığımız var dedik. Bunun dışında parlamento seçimleri için rastgele bir ittifak içinde yer alma arayışımızın ve anlayışımızın bulunmadığını da bütün açıklığı ile lisana getirdik.
İLKELER VE YÖNTEMLERİN TARTIŞILMASI GEREKTİĞİNE İNANCINDAYIZ DEDİK: Keyfiliği ve zorbalığı kurumsallaştırıp kalıcılaştırmayı hedefleyen ve yaşadığımız çoklu krizin ve çözümsüzlüğün esas kaynağı olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni ve bu sistemi besleyen yapıları değiştirmek istiyoruz. Gayemiz bütün kuvvetleri ve son karar yetkisini bir şahısta birleştiren bu otoriter ve tekçi sistemin yerine güçlü demokrasinin, çoğulcu demokratik sistemin tesis edilmesini sağlamaktır dedik. İşte bu anlayış ile Cumhurbaşkanlığı seçimi için de hangi yöntemi benimsediğimizi ilan ettik. Dedik ki Cumhurbaşkanlığı seçiminde ilkesel buluşmaların gerçekleşmesi, HDP seçmenlerinin ülkenin geleceğini belirleyici bir role sahip olmaları nedeniyle son derece günceldir. Bunu ta Eylül 2021’de söylüyoruz. İster HDP’li ister öbür bir aday olsun isimler yerine prensiplerin, yöntemlerin tartışılmasının gerekli olduğu inancındayız dedik. Çünkü demokratik dönüşüm şahıslar aracılığıyla değil, prensipler ve yöntemler üzerinde müzakere ve mutabakat yoluyla gerçekleşebilir.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDE ORTAK ADAY FİKRİNE AÇIĞIZ: Basitçesi, tekraren söyledik ancak bunu ancak tekrar edelim. Yalnızca bu spekülasyon meraklılarına bir karşılık olsun ve boşuna uğraşmaya devam etmesinler diye. Direkt diyalog ve açık müzakere ile Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak aday fikrine açığız. Bu çerçevede siyasal muhalefete ve demokrasi güçlerine çağrı yapmış olduk. Bu çağrımıza karşılık bulamazsak dedik, öbür seçenekler üzerinde çalışmaya devam edeceğiz. Yani bizler önerimizi yaptık, çağrıda bulunduk. Artık bir kenara geçip oturuyoruz demedik. Türkiye’de demokratik dönüşüme giden yolu açmak için siyasi sorumluluğun şuurunda bir hal geliştirdik. Maalesef bu önerimiz hak ettiği ölçüde tartışılmadı. Ya özünden saptırıldı ya da kulak gerisi edildi.
OTURUP BEKLEMEDİK: Öneri ve çağrımızın karşılık bulmaması halinde Cumhurbaşkanlığı seçimine kendi adayımızla girmemizin en önemli seçenek olarak gündemimizde yer aldığını sık sık hatırlatmak zorunda kaldık. Elbette deklarasyonumuzu yayınlandık ve çağrımızı yaptıktan sonra oturup beklemedik; çalışmaları çok boyutlu bir halde devam ettirdik. Tabanımız ile buluşmalar gerçekleştirdik. Demokrasi güçleri olarak nitelendirdiğimiz çevre ve kurumlarla istişareler yaptık. Heyetlerimiz ile çalışmalar yürüttük, komiteler kurduk. Artık bu çalışmalar aşikâr bir olgunluğa ulaştı. Dünkü MYK toplantımızın en önemli gündem hususu bu idi. Bu mevzuda biraz önce anlattığım Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda geldiğimiz kademeyi halklarımız ile paylaşma kararı aldık. Bu kararın birbirini tamamlayan iki boyutu var.
CUMHURBANI ADAYNIDA ARADIĞIMIZ NİTELİKLERİ BELİRLEDİK: Öncelikle bu geçiş süreci son derece kritik. Cumhurbaşkanlığı seçimi, hayati önemde. Bunun farkındayız. Ancak tıpkı vakitte demokratik sorumluluğu da dikkate alan hatta bunun gereklerini titizlikle, eksizsiz yerine getirmeye çalışan bir parti olarak hareket ediyoruz. Cumhurbaşkanı adayında aradığımız nitelikleri belirledik. Aslında yeni değil bunlar. Fakat yeniden de hatırlatmak istiyorum. Geçiş sürecinin gerekliliklerini yerine getirebilecek demokratik dönüşümün önünü açabilecek bir aday profili çıkardık. Bundan önceki konuşmalarımızda ve 27 Eylül deklarasyonumuzda yer alan başlıklara baktığınızda bu Cumhurbaşkanı adayının hangi niteliklere sahip olması gerektiğini istediğimizi açıkça görebilirsiniz.
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ’NİN LAĞVEDİLMESİNİ SAVUNUYORUZ: Bir sefer güçlü demokrasiden yana olacak. Yani yalnızca Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yerine parlamenter sistemi getirmenin kâfi olmadığını söylüyoruz. Lokal demokrasi ile tamamlanmış bir güçlü demokrasi talep ediyoruz. Parlamenter sistem talebimiz de bunun içinde yer alıyor. Biz de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin lağvedilmesini savunuyoruz. Bunu talep ediyoruz, bunun için çalışıyoruz. Şüphesiz tarafsız ve bağımsız yargı da taleplerimiz ortasında yer alıyor. Yargının siyasallaştırılmasının, siyasal iktidar eliyle toplumu sindirme ve demokratik siyaseti tasfiye etme aracı olarak kullanılmasının sonucu olan siyasi dava ve hükümlerin bütün sonuçları ile birlikte geçersiz kılınması talebimiz var. Bir Cumhurbaşkanı adayı bunu taahhüt etmeli, güçlü bir formda bu bahiste topluma güvence vermeli.
KÜRT SIKINTISINDA DEMOKRATİK ÇÖZÜME İNANACAK: Kayyum rejimini değil, halk iradesini tereddütsüz savunacak ve bunun hayata geçmesi için de sorumluluk üstlenecek. Kürt probleminde demokratik çözüme inanacak. Bunun gereklerini yerine getireceğine dair bir samimi duruş sergileyecek. Ve tekrar sorumluluk üstlenmeye hazır olacak. Dış siyasette barışçıl yolu izlemek böyle bir Cumhurbaşkanı adayı için bizler bakımından vazgeçilmez niteliklerden biridir… İktisatta adalet… Kapsamlı bir başlıktır, toplumsal adalet bu programın, adil paylaşım, bu talebin talebidir. Bu da tekrar Cumhurbaşkanı adayının savunması gereken bir program olacaktır. Kamu yönetiminde liyakat. Tabiata ve ekolojik sistemine saygılı ve hassas olmak da böyle Cumhurbaşkanı açısından, bizler bakımından vazgeçilmez bir özelliktir. Gençler için özgür hayat. Yalnızca sloganlar değil somut programlar ve çok güçlü plan ortaya koymasını bekleriz.
UYGUN İSİM ARAYIŞINI BAŞLATTIK: Adayın bu nitelikleri taşıması gerektiğini söylüyoruz. Kendi adayımız için de bu niteliklere uygun isim arayışını başlattık. Dünkü MYK toplantımızda aldığımız kararın ikinci boyutu budur. Yani bu niteliklere sahip bir aday çıkartmak için sistemlerimizin işleyişini hızlandırma ve çalışmalarımızı ağırlaştırma. Artık bu yola girdik. Bu çalışmaları koordine etmek için bu heyet oluşturmuştuk. Artık yeniden bütün kritik problemlerde olduğu üzere uygulandığımız yöntemi hayata geçirmeye başlıyoruz. Bu yöntem de tabanımız ile buluşma, demokrasi çevrelerle istişare, heyetlerimiz ile tartışma. Bütün bunları artık artık kamuoyunun ve halklarımızın daha açık göreceği ve daha fazla bilgilenebileceği bir şekilde yapacağız. Kendi adayımızı çıkartma çalışmalarını kamuoyunun bilgisi ve kontrollü iştiraki yöntemiyle yürüteceğiz.
CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZI BELİRLEME DÜZENEKLERİMİZ ÇALIŞMALARINA BAŞLAMIŞTIR: Cumhurbaşkanı adayını belirleme tartışmalarını elbette ittifak bünyesinde de tartışacağız. İttifak bünyesinde yürüteceğimiz tartışma, istişare de Cumhurbaşkanı adayımızı belirleme yöntemimizin temellerindendir. Bütün bu saydıklarım ve söylediklerim, 27 Eylül 2021 tarihli deklarasyonda belirttiğimiz ana stratejiden vazgeçtiğimiz manasına gelmiyor. Bilakis amaç stratejimizin ruhundan sapmadan bunu somutlaştırma ve sonuç alıcı tesire kavuşturmaktır. Amacımız de aşikardır; eşit yurttaşlığa, emeğin haklarına, özgürlüğe ve barışa dayalı demokratik cumhuriyetin inşasının yolunu açmak. İşte bütün çalışmalarında temel amaç budur. Buralardan manşet çıkarmak isteyen gazetecilere yardımcı olmak gayesiyle bir cümle yazdım lakin tekrar de onlar istediklerini yapacaklar, yapmalılar. Özcesi, Cumhurbaşkanı adayımızı belirleme düzeneklerimiz açık ve şeffaf bir usulde çalışmalarına başlamıştır. Kim hangi tartışmayı yürütürse yürütsün, kim hangi hesabı yaparsa yapsın biz önümüze bakacağız, yolumuzda yürüyeceğiz. Halklarımızla birlikte açtığımız yolu güçlü ve kararlı bir halde büyütmeye ve bu yolda ilerlemeye devam edeceğiz.
SELAM OLSUN SEVGİLİ CAN: Sevgili Can Atalay arkadaşımız, bizi telefonda dinliyormuş. Sevgili Meral (HDP Küme Başkanvekili Meral Danış Beştaş) arkadaşım söyledi. Selam olsun sevgili Can. Seyahat ismine, Soma’da katledilen canlar ismine, bu alkışlar sana ve mücadele arkadaşlarına geliyor.
ŞAPKADAN TAVŞAN ÇIKARMASI PEK MÜMKÜN DEĞİL, ORTADA TAVŞAN YOK, HEPSİ ÇALINDI: AKP Genel Lideri, Diyarbakır’a gitti. Geçen bir televizyon programında söyledim, ‘ne bekliyorsunuz’ diye. Ben de şapkadan tavşan çıkarması artık pek mümkün değil, çünkü ortada tavşan yok, hepsi çalındı. Pekala ne yapabilir? Bir tek talihi var onu deneyecek herhalde dedim. Şapkadan tavşan çıkartmak isteyecektir. Onu bile başaramadı. Zihniyetini motamot orada da diğer tabirlerle sürdürdü. Burada kendisinin küme toplantısının, 5, 10, 15 çocuk laflarının tesadüf olmadığını söylüyoruz. Tesadüf değil bir zihniyetin devamı bu. Temelinde ırkçılık yatıyor. Nüfus mühendisliği diye tanım ediyoruz, çok kibar bulunuyor. Doğrudur, kibar kaçıyor. Lakin nüfus mühendisliği çağdaş Türkiye’nin şifresidir desek bu sistemin, anahtarlarının, kilitlerinin ne olduğunu da görebiliriz. Kürt halkına yönelik bu siyasetlerin tarihi eskidir, biliyoruz.”
