Eğitim-İş Sendikası ‘Çedes Projesi’ni Ankara’da Protesto Etti: “Tarikatların Sistematik Olarak Eğitime Dahil Edilme Girişimlerine Boyun Eğmeyeceğimizi Göstermek İçin Tüm Türkiye’de Alanlardayız”
Kesk Eş Genel Başkanı Karagöz: “İktidarını Gerilim, Şiddet Ve Çatışma İle Sürdüren Ceberut Bir İktidarla Karşı Karşıyayız”
KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz, yeni dönem Merkez Yürütme Kurulu üyeleriyle Ankara’da düzenlediği basın toplantısında; “İktidarını gerilim, şiddet ve çatışma ile sürdüren, uluslararası sermayeye her anlamıyla alan açan, hukuk, yasa tanımayan, insan hak ve özgürlüklerini yok sayan, ceberut bir iktidarla karşı karşıyayız” dedi.
KESK 11. Olağan Genel Kurulu’nda seçilen Merkez Yürütme Kurulu üyeleri, Ankara’da basın toplantısı yaptı. Toplantıya, yeni dönem KESK Eş Genel Başkanları Ayfer Koçak ile Ahmet Karagöz, Genel Sekreter Sevgi Yılmaz, Mali Sekreter Erdal Karakuş, Eğitim, Örgütleme ve Basın Yayın Sekreteri Sema Pınar, Kadın Sekreteri Döne Gevher Koyun, Hukuk, TİS ve Uluslararası İlişkiler Sekreteri Adil Bahadır Berdicioğlu katıldı.
“KAMU EMEKÇİSİ VE EMEKLİSİNİN SESİ OLMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
AKP döneminde 848 gazetecinin tutuklandığı belirten Karagöz, “Saray medyası olmayı reddettikleri, kalemini bükmedikleri, akıllarını kiraya vermedikleri, yaşamın her alanında ezilenlerin, emekçilerin, ötekilerinin sesi, sözü, gözü, kulağı olmayı tercih ettikleri için tutuklu bulunan basın emekçilerine buradan selam olsun diyoruz” dedi.
“DEMOGRAFİK YAPININ DEĞİŞTİRİLMEYE ÇALIŞILDIĞINA TANIKLIK ETTİK”
KESK olarak Kahramanmaraş merkezli depremlerde bölgede yaşanan gelişmeleri takip ettiklerini söyleyen Karagöz, “Acıları dinmediğini, yaraların sarılmadığını, kentlerin yeniden inşa edilmediğini gördük ve bir kez daha kahrolduk. Genel anlamda kentlerin, özel de köylerin insansızlaştırma, demografik yapının değiştirilmeye çalışıldığına tanıklık ettik. Yaşanan onca felakete rağmen hala rant ve talandan ödün vermediklerini gördük. Barınma sorununun devam ettiği, eğitim ve sağlığa erişimin neredeyse imkânsız olduğunu gördük. Halklarımızın deprem bölgesinde temiz suya, sağlıklı gıdaya erişemediklerini gördük. Aynı zamanda yurttaşların rızası alınmadan, yurttaşlarımız rıza göstermeden arazilerine, arsalarına el konulduğunu gördük” diye konuştu.
“SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”
“İktidarını gerilim, şiddet ve çatışma ile sürdüren, uluslararası sermayeye her anlamıyla alan açan, hukuk, yasa tanımayan, insan hak ve özgürlüklerini yok sayan, ceberut bir iktidarla karşı karşıyayız” diyen Karagöz, KESK’in eğitim ve sağlık başta olmak üzere bütün kamusal hizmetlerin parasız ve anadilinde olmasından yana tutum aldığını söyledi. Karagöz, Erzincan İliç’te altın madeni ocağında yaşanan faciaya ilişkin ise “Sadece maden emekçileri enkaz altında kalmadı, aynı zamanda Türkiye devletinin enkaz altında kaldığını, bakanların, devlet yetkililerinin çaresizlik içinde kıvrandıklarını gözlemledik. Doğa ve insan katliamına neden olan bu sürecin takipçisi olacağımızın da bilinmesini isteriz” ifadelerini kullandı.
“SİYASİ İKTİDAR ÇOCUK ÖLÜMLERİNİ MEŞRULAŞTIRMIŞTIR”
Konuşmasında ÇEDES ve MESEM uygulamalarını eleştiren Karagöz, “KESK, başta eğitim ve sağlık olmak üzere bütün kamusal hizmetlerin, parasız ve anadilinde olmasını ve seküler yaşamdan yana tutum alır. Ancak tekçi, ırkçı uygulama ve pratiklerle ülkemiz adeta cemaat ve tarikatlar kuşatması altındadır. Siyasal iktidar çocuk ölümlerini ve çocuk işçiliğini ise meşrulaştırılmıştır. Eğitimin tümüyle araçsallaştırıldığı, başta laiklik olmak üzere Cumhuriyet’in bütün kazanımlarının yok etme üzerine siyasal bir sürecin yürütüldüğünü biliyoruz. Hilafet, şeriat çığırtkanlığı ve HÜDA PAR’la yapılan siyasal ortaklık toplumsal gerilime, kutuplaşmaya zemin oluşturmaktadır” diye konuştu.
“TOPLUMUN APARATI OLARAK EĞİTİMİ KULLANMA HALLERİ VAR”
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullarda uygulanan ÇEDES projesine ilişkin konuşan KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak ise “ÇEDES’ten önce yüzlerce protokol imzalandı. Biz bu protokollerin hepsine hem dava açtık hem de bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirdik. Bu protokollerin hedefinde ne olduğunu da defalarca ifade ettik. Yıllar öncesinde açık açık söylenmişti, kindar ve dindar bir nesil meselesi üzerinden gidiyordu. Aslında kindar ve dinci nesil meselesine ilerleyen bir süreci var bu işin. O dönem de ifade edilen protokoller meselesinin birkaç ayağı var. Hem çocuklar üzerinden bir nesil yetiştirme iddiası var. Eğitimi bir aparata dönüştürme, yani kendi ideolojik yaklaşımları sonucunda oluşacak toplumun aparatı olarak eğitimi kullanma halleri var” değerlendirmesini yaptı.