MURAT ÇEPNİ, BAKAN KURUM’UN BÜTÇE SUNUMUNU ELEŞTİRDİ: “ÇEVRE ŞEHİRCİLİK, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI MI MÜTEAHHİTLER BİRLİĞİ Mİ SUNUM YAPTI ANLAYABİLMİŞ DEĞİLİZ”
İZMİR’DE ASBESTLİ GEMİYE KARŞI DAVA AÇILDI. TUNÇ SOYER: “BİR ZEHİR, BİR ÇÖP KARGOSU GELİYOR. YAĞMA YOK, İZMİR BUNA GEÇİT VERMEYECEK”
Haber: ABDULLAH ÇELEBİ-Kamera: KERİM UĞUR
İzmir’in Aliağa ilçesine gelmekte olan Brezilya Donanması’na ait asbestli gemiye söküm izni veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kararının iptali için İzmir Büyükşehir Belediyesi, sendikalar, odalar ve sivil toplum örgütleri tarafından İzmir 5. İdare Mahkemesi’nde dava açıldı. Adliye önünde basın açıklaması yapılırken, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Gemi olma özelliğini yitirmiş bir kargo geliyor. Bir zehir, çöp kargosu. Gelen binlerce tonluk bir çöp. Binlerce tonluk bir zehir. Yağma yok, geçit yok. Bu memleket, İzmir buna buna geçit vermeyecek. Geldikleri gidecekler, geri göndereceğiz” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, TMMOB, KESK, DİSK, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu, sivil toplum örgütleri ve yurttaşlar, Brezilya’dan İzmir’e gelmekte olan asbestli gemi Sao Paulo’ya söküm izni veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı protesto etti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, TMMOB Başkanı Emin Koramaz, DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, siyasi parti temsilcileri, işçiler, sendika ve oda başkanları İzmir Bölge Adliye Mahkemesi önünde kadar sloganlar atarak yürüdü.
“Havama, suyuma, toprağıma dokunma”, “Zehir gemisi İzmir’den defol”, “Direne direne kazanacağız” sloganları atılırken, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın söküm izninin iptal edilmesi için İzmir 5. İdare Mahkemesi’nde dava açıldı.
“GELEN BİNLERCE TONLUK ÇÖP”
Açılan davanın ardından adliye önünde “Aliağa dünyanın çöplüğü değildir” başlıklı basın açıklaması yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir’e hep beraber sahip çıkıyor olmanın gururunu yaşadığını vurguladı. Soyer şöyle konuştu:
“‘Ölüm gemisi’ diyoruz, ‘Zehir, toksik gemi’ diyoruz ama küçük bir düzeltmeye ihtiyaç var. Aslında gemi falan değil gelmekte olan. Gemi olma özelliğini yitirmiş bir kargo geliyor. Bir zehir, çöp kargosu. Gelen binlerce tonluk bir çöp. Binlerce tonluk bir zehir. Bu sabah 850 kardeşimizi İzmir’den Afyon’a yolcu ettik. Oradan geldim buraya. Mustafa Kemal Atatürk’ün ve ordumuzun yürüdüğü güzergahtan, Afyon’dan başlayarak 9 Eylül’de İzmir’e varacak güzergahı yürüyecekler. Bugün o büyük zaferin başladığı ilk gün. Geçmişte emperyalistler çizmeleriyle işgal edermiş. Şimdi tohumlarıyla, zehirleriyle yapıyorlar. Yağma yok, geçit yok. Bu İzmir, bu memleket buna geçit vermeyecek. Geldikleri gibi gidecekler, geri göndereceğiz. Bu vatan bizim. Bize bu vatanı emanet edenler bağımsızlığın, özgürlüğün, barışın ve cumhuriyetin bedelini ödediler. Bizim görevimiz de gelecek nesillere barışı, özgürlüğü, cumhuriyetin erdemlerini ve demokrasiyi devretmek olacak. Bir belediye başkanının asli görevi şehrini korumaktır. Ağaçlarını, nehirlerini, denizlerini, ormanlarını korumaktır. Ondan sonra gelir tüm vazifeler. Son nefesime kadar İzmir’in ağacını, denizini, Aliağa’sını korumak için canla başla çalışacağım. Hep beraber o gemiyi geldiği gibi geri göndereceğiz.”
ARZU ÇERKEZOĞLU: “ONLARIN GEMİSİDİR SAO PAULO”
DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu da işçi sınıfı olarak mücadele edeceklerini belirterek şunları söyledi:
“Emeğimizi, kentlerimizi, doğamızı, insana dair her şeyi değersizleştiren zihniyete karşı buradayız. DİSK olarak bugün burada dostlarımızla birlikte zehir gemisinin topraklarımıza, denizlerimize, İzmir’e gelişine ‘Dur’ demek için buradayız. Brezilyalı sınıf kardeşlerimizle ve işçilerle Brezilya Sendikalar Konfederasyonu ile birlikte ortak açıklama yaptık. İşçi sınıfı olarak bu talan düzenine ve zehir gemisine karşı ortak mücadele edeceğimizi duyurduk. Hükümetleri şeffaf olmaya, denetimleri yapmaya çağırdık. Zehir gemisi yol alıyor. Bu gemi bugün dünyamızı ve birikimlerimizi piyasaya açan, her şeyi para olarak gören sermayeye rant olarak sunan zihniyetin temsilcisidir. Bu gemi tüm dünyada her şeyi piyasaya açan, artık iflas eden neoliberal kapitalizmin simgesidir. İnsanı, halkın sağlığını yok sayan bir zihniyetin temsilcisidir. Ülkemizde de bu zihniyetin temsilcileri yıllardır iktidarda. ‘Aynı gemideyiz’ diyorlar ya herkes bilsin. Yıllardır bu ülkede emeğimizi değersizleştirenlerin Türkiye’nin dört bir yanında İstanbul’un Kuzey Ormanları’ndan Gezi Parkı’na, Kaz Dağları’na kadar peşkeş çekenlerin gemisinde biz hiçbir zaman olmadık, olmayacağız. Onların gemisidir Sao Paulo. Bizim gemimiz her türlü baskılara direnen Karadeniz’deki takalardır. Ege’nin sularındaki yelkenlilerdir.”
ERİNÇ SAĞKAN: “BU ÜLKEYE YAPILAN EN BÜYÜK İHANETLERDEN BİRİSİ”
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan asbestli gemiye karşı oluşan birlik ve beraberliğe dikkat çekerek şöyle dedi:
“Bir dava açtık. Burada gördüğüm farklı bir mücadele var. En başta kadınlar, bu ülkenin toprağına, havasına, suyuna sahip çıkmak için mücadele ediyor. Emek ve demokrasi örgütleri, sendikalar, İzmir Barosu da burada. Sivil toplum örgütleri doğal güzelliklerinin ranta kurban edilmemesi için mücadele içinde. Bu ülkeye yapılan en büyük ihanetlerden birisi ile karşı karşıyayız. Brezilya Mahkemesi’nin tedbir kararına rağmen kaçırılarak ülkeye sokulmaya çalışılan geminin bu ülkede yaşayan başta Aliağa, İzmir ve Ege bölgesi için olumsuzluklara rağmen rant için getirildiğini biliyoruz. Biz bu suça ortak olmayacağız. O gemi çıkana kadar mücadeleyi tüm bileşenlerle sonuna kadar devam ettireceğiz.”
“O GEMİ GİDENE KADAR MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ”
KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan hükümeti eleştirerek, “Bu olanlara siz de inanamıyorsunuz değil mi? Ağacı talan eder, ormanı yok eder, toprağın altını yerle bir edip, suyumuzu havamızı zehirler. ‘Nasıl olur da bunlar yapılır?’ diyorsunuz değil mi? 20 yıldır bu ülkede iktidarın doğamızı talanına tanıklık ediyoruz. Soluduğumuz havayı gasp etmesine tanıklık ediyoruz. Bunlara sahip çıkanların da karşısına cezalarla çıkıyorlar. İktidar, emek düşmanı politikaları aynı şekilde doğamızı da sermayeye peşkeş çekerek bize ülkeyi dar etmeye çalışıyor. Çöplüğe çeviriyorlar ülkeyi. Aliağa’da ölüm gemisine yol açarak yapıyor şimdi de. Bizim için tek bir tercih var. O gemi gidecek, o gemi her türlü gidecek. O gemi gidene kadar burada olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
“BAKANLIĞIN AÇIKLAMALARI GERÇEĞİ YANSITMIYOR”
TMMOB Başkanı Emin Koramaz da “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bizim, bilim insanlarının, çevre örgütlerinin sözlerine kulak tıkayarak sadece söküm için anlaştığı firmayı dinledi. Söküm için geminin Türkiye’nin getirilmesine izin verdi. Bakanlığın söyledikleri gerçeği yansıtmıyor. Gerçek olan tek şey bu geminin ölüm gemisi olduğudur. Türkiye’de gemi söküm işletmeleri merdiven altı şeklinde çalışıyor. Biz Türkiye’nin mühendisleri, mimarları, çevrecileri olarak artık bıktık. Bu ülkenin çöplük haline getirilmesine yönelik girişimlerden bıktık. Türkiye’nin çöplük, atık merkezi olmasına izin vermeyeceğiz. O gemi mutlaka gidecek. O gemi Türkiye’ye gelmemelidir” dedi.
“9 GRAM ASBESTE BİLE KARŞIYIZ”
Türk Tabipler Birliği Yönetim Kurulu üyesi Nursel Şahin ise şunları kaydetti:
“Bir ölüm gemisi geliyor. Bir yıl önce uyarmamıza, Aliağa Platformu ile bu geminin Türkiye’de gerekli önlemler olmadan sökülmeyeceğini söylememize, bilim insanlarının uyarılarına rağmen ölüm gemisi Brezilya’dan yola çıktı. Geminin söküm işlerini alan şirket ihaleye girdiğinde zehirli atık envanterini bile yeterince incelememişti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı bizimle asbestin miktarını tartışıyor. 900 ton, 9 ton karşılaştırmalarına gerek yok. 9 gram asbeste bile karşıyız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz.”