İETT’NİN 15 MİLYAR 400 MİLYON LİRALIK 2023 YILI BÜTÇESİ İBB MECLİSİ’NDE ONAYLANDI
İyi Parti İzmir İl Örgütü’nden Eğitim Protestosu… İl Başkanı Bezircilioğlu: “Seçim Döneminde, Bizden Kopya Çekerek Verdiğiniz Ücretsiz Yemek Sözünü Yerine Getirin”
KERİM UĞUR
İYİ Parti İzmir İl Başkanlığı, ekonomik krizin veliler üzerindeki olumsuz etkileri ve Öğrenci Andı’nın kaldırılmasıyla ilgili İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü önünde açıklama yaptı. İktidara seslenen İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu, “Hadi bakalım seçim döneminde, bizden kopya çekerek verdiğiniz ücretsiz yemek sözünü yerine getirin” dedi.
İYİ Parti’nin yeni eğitim öğretim yılının başlaması nedeniyle eğitimde yaşanan sıkıntılara dikkat çekmek için ülke genelinde yaptığı eş zamanlı eylem kapsamında İzmir İl Başkanlığı da İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü önünde açıklama yaptı. Öğrenci Andı’nın okunduğu basın toplantısında konuşan İYİ Parti İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu, şunları söyledi:
“2023-24 eğitim öğretim yılı, bugün çalan ilk ders zili ile başladı. Eğitim politikalarını önceleyen ve Cumhuriyet değerlerimizi, ülkemizin bekası için her daim içselleştiren İYİ Parti mensupları olarak, bugün tıpkı burada olduğu gibi 81 ilimizde eş zamanlı olarak sahalardayız, alanlardayız, karşınızdayız. Geçtiğimiz yıl, 15 milyon 839 bin 140 öğrenci resmi, 1 milyon 578 bin 233 öğrenci özel ve 1 milyon 738 bin 198 öğrenci de açık öğretim kurumlarında eğitim gördü. Resmi okullarda eğitim görenlerin 8 milyon 147 bin 339’u erkek, 7 milyon 691 bin 801’i kız öğrencilerden oluştu. MEB istatistiklerine göre Türkiye’de toplam 70 bin 383 eğitim kurumu içinde devlete ait okul sayısı 56 bin 200. Özel okulların sayısı ise 14 bin 124. Henüz resmi rakamlar netleşmedi fakat bu eğitim öğretim yılında bu rakamlar muhtemelen bir hayli daha artacak.”
‘FIRSAT EŞİTLİĞİ SAĞLANMALIDIR
Cumhuriyet’in temel niteliklerinden birinin eğitim ve öğretim birliği olduğunun altını çizen Bezircilioğlu, şöyle devam etti:
¨Bu konu, devletimizin varlığının ilelebet korunmasıyla da doğru orantılıdır. Bilinmelidir ki; vakıflar, cemaat, dernek grup ve benzeri din eğitimi veya değerler eğitimi adına MEB müfredatı dışında birtakım faaliyetlerde bulunmak, ülkemizdeki eğitim ve öğretim sürecini olumsuz etkiliyor. Zira bu tür faaliyetlerde bulunan grupların hangi müfredata, hangi programa bağlı kaldıkları da meçhuldür ve bu durum oldukça tehlikelidir. Şunu özellikle belirtmek isteriz ki; çağdaş ve modern eğitim ile birlikte eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması her zaman olduğu gibi öncelikli talebimizdir. Bıkmadan usanmadan, her türlü mecrayı kullanarak her fırsatta bu talebimizi haykırıyoruz, çünkü ülkemizin temel sorunu budur. Bugün de içinde bulunduğumuz eğitim sistemi, ne yazık ki, birey yetiştirme değil, seçmen yetiştirme üzerine kuruludur. Önce köy enstitülerinin kapatılmasıyla başlayan ülkemiz eğitimindeki erozyon, son 22 yıl içinde çok sayıdaki köy okullarının kapatılmasıyla da derinleştirildi. Müfredat düzenlemelerinin Cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırılarak yapılması, yukarıda sözünü ettiğimiz gizli ajandalı bir kurgunun hayata geçirilmesi amaçlıydı ve Türk eğitim sisteminde bilinçli bir yozlaştırmayı beraberinde getirdi.”
‘MANEVİ HASSASİYETLER KORUNMALI’
2018 yılında Danıştay’ın öğrenci andının kaldırılmasına ilişkin değişikliğin haklı ve hukuksal temellere dayanmadığı açıklaması yaptığını da hatırlatan Bezircilioğlu, ¨Yargı kararına rağmen keyfi bir uygulama ile Andımız’ın yasaklanması dahi Milli Eğitim ideallerimize vurulan en ağır darbelerden biri olmuştur. Çocuklarımızın, ‘Ne mutlu Türküm diyene’ diye haykırmasından rahatsızlık duyanların gerçek niyetinin, kimliksiz bir zihniyete sahip, kula kulluk eden bağımlı bireyler yetiştirmek olduğu net biçimde anlaşılmıştır. Eğitimde temel felsefe, nitelikli eğitimin yolunu açmak, fırsat eşitliğini sağlamak, devlet güvencesiyle parasız eğitime geçiş yolunda çalışmalar yapmak, sonuç itibarı ile liyakat sahibi gençler yetiştirmek olmalıdır. Geleceğin aydınlık Türkiye’sini kurmanın da insan hak ve hürriyetlerinin egemen olduğu, hukukun tüm kurum ve kurallarıyla işlediği, adaletin herkesi için tesis edildiği, laik ve demokratik bir ülkede yaşayabilmenin de tek yolu, milli eğitimdeki bu ideallerin hayata geçmesiyle mümkündür. Türk Eğitim Sistemi’nde; Atatürk ilke ve devrimleri esas olmalı, milli ve manevi hassasiyetler korunup kollanmalı, laik ve bilimsel eğitim ilkelerine uyumlu politikalar üretilmelidir. Aynı şekilde; devlet denetiminde olması gereken okullarımızda ve öğrenci yurtlarımızda, dar ve sabit gelirli ailelerin çocuklarını ücretsiz yararlandırmaları esas alınmalıdır. Devletimizin hiçbir biriminin olur vermediği, kaçak tanımlamasıyla tarif edilen sözde eğitim ya da barınma merkezlerine, bırakın müsamaha gösterilmesini, derhal kapatılmalarıyla ilgili işlemler gecikmeksizin yapılmalıdır. Dernek ve vakıf ağırlıklı eğitim ve yurt merkezlerinin, Türk devleti ve milletinin duyarlıkları doğrultusunda denetlenmeleri sağlanmalı, elbette ki Anayasamızda ve yürürlükteki yasalarımızda ifadesini bulan Türk eğitim sisteminin ilke ve prensiplerine uygunluğu tescil edilmelidir.”
‘BİZDEN KOPYA ÇEKEREK VERDİĞİNİZ SÖZÜ TUTUN’
Başkan Bezircilioğlu açıklamalarını şu sözlerle bitirdi:
“Ailelerin belini büken ağır kırtasiye masraflarının yükü devletimiz tarafından sübvanse edilmeli, okul ve derslik sayısının yetersizliği ile sınıf mevcudiyetlerinin aşırı kalabalıklığından kaynaklanan sorunlar giderilmelidir. Öğretmen açığı, atanamayan öğretmenlere dersbaşı yaptırılmasıyla telafi edilmeli, okulsuz köyler ve taşımalı eğitim sisteminin sancıları ortadan kaldırılmalıdır. Biliyoruz ki; Türkiye’de ilkokul 4. sınıfların yüzde 40’ı ve 8. sınıfların yüzde 46’sı okula aç gidiyor ve tam 1 milyon 358 bin çocuk açlık sınırında bulunuyor. İYİ Parti olarak çocuklarımıza o nedenle okullarda beslenme projesi geliştirmiştik. Şimdi burada iktidara sesleniyoruz; hadi bakalım seçim döneminde, bizden kopya çekerek verdiğiniz ücretsiz yemek sözünü yerine getirin. Kısacası, öğrencilerimizdeki beslenme sorunlarının üzerine mutlaka ama mutlaka eğilinmeli, sağlıklı ve nitelikli bireyler yetiştirilmesi için eğitimimiz, dünyadaki evrensel kalite standartlarına yükseltilmelidir. Öğretmenlerin açlık sınırında (özellikle özel okullarda) çalıştırılmalarının önüne geçilmeli, ebeveynlerin üzerindeki maddi manevi ekstra bir yük olan servis çilesine son verilmelidir¨