12 Kasım 2024 Salı

İstanbul Valisi Davut Gül : “İstanbul’da Yabancıların Suç İşleme Oranı Vatandaşımıza Göre 6 Kat Daha Az”

Haber: EDDA SÖNMEZ / Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

İstanbul Valisi Davut Gül, kısa süre içinde düzensiz göç meselesini İstanbul’un gündeminden çıkacaklarını, suça karışan yabancıları gözünün yaşına bakmadan sınır dışı edeceklerini söyledi. Vali Gül, ancak sanıldığının aksine yabancıların suç işleme oranının Türklere göre çok daha az olduğunu belirterek “Şehir genelinde 100 Türk vatandaşından 6’sı suç işliyorsa aynı sayıyla oranlarsak 100 yabancıdan 1 yabancı suç işliyor” dedi. Kentin önemli sorunlarından biri olan çocuk dilenciliğini de şehrin gündeminden çıkaracaklarını bildiren Gül, ısrarla dilendirilen çocukların devlet korumasına alınacağını bildirdi.

İstanbul Valisi Davut Gül, medya yöneticileriyle kahvaltıda buluştu. Gül kahvaltı sonrası soruları yanıtladı.

Kaçak göçle mücadelenin kararlılıkla devam edeceğini vurgulayan Vali Gül, “Bizim göç politikamız merhamet, adalet eksenli. Kimseye zulüm de etmiyoruz, kimsenin başıboş dolaşmasına da müsaade etmiyoruz. Bu uygulama devam ettiği müddetçe kısa süre içerisinde düzensiz göç İstanbul’un gündeminden çıkmış olur” şeklinde konuştu.

Vali Gül’ün açıklamaları şöyle:

“ESENYURT’TA SUÇLAR YÜZDE 9 ORANINDA DÜŞMÜŞ: Esenyurt özeline baktığımızda suçlar yüzde 9 oranında düşmüş. Dün de suç işleniyordu, bugün de işleniyor, yarın da işlenecek. 16 milyonun yaşadığı bir yerde hiç suç işlenmeyecek dersek öyle bir şey yok. İstanbul’da suç işleyenin yanına kalmıyor. Hiçbir şey faili meçhul kalmıyor. Esenyurt’un nüfusu artmasına rağmen suç oranı azaldıysa bir mücadele var. Asıl önemli olan şu. Devletin bir kararlılığı var mı yok mu? Sokak çeteleriyle, illegal gruplarla sonuna kadar mücadele edilecek ister bir kişi olsun ister bin kişi olsun. Asla suç işleyenleri himaye etmeyeceğiz, mücadele edeceğiz. Suçun işlenmemesi için tüm tedbirleri alacağız.

HANGİ SUÇA KARIŞIRSA KARIŞSIN O YABANCI SINIRDIŞI EDİLECEK: İlçelerimizde suç oranları nüfusa göre değişiyor. Üç aşağı, beş yukarı birbirine yakın. İstanbul genelinde suç oranında yüzde 9 ila 11 arasında düşüş var. Yabancıların suç işleme oranı vatandaşlarımıza göre daha az. Yabancılar 6’da bir oranında. Esenyurt’taki olayda yabancılar karışmadı bu işe. Neticede ikisi de Türk. Yabancılarla ilgili göç meselesini anlatırken çok kesin bir kriterden bahsettik. Bırakın adam öldürmeyi, hangi suça karışırsa karışsın o yabancı sınır dışı edilecek. Yabancıların Türkiye’de rahatça suç işleyeyim olgusu olmayacak. İlçelerimizin birbirinden farkı yok. Polisin giremediği mahalleler var. Bunlar şehir efsanesi. İstanbul polisinin, jandarmasının organize suçlarla ilgili yaptığı operasyonlar var. Kararlılıkla devam ediyor. Sabah erkan kalkanın, şu mahalle bizim kontrolümüzde diyebileceği bir şehir değil. İstanbul güvenli bir şehir ama daha güvenli yapmak için elimizden geleni yapacağız.

BİREYSEL SİLAHLANMA OLABİLİYOR: Bireysel silahlanmayla, ruhsatlı silahları birbirinden ayırmak lazım. Evet, ruhsatlı silahlar da bireysel silahlanma ama bir ruhsatı var. Suç işleme oranlarına baktığımızda ruhsatlı silahlar neredeyse yok denecek kadar az. Ama ruhsatsız olarak bireysel silahlanma olabiliyor. Bununla ilgili de gerek şok uygulamalarında gerek alanları kapatarak emniyet, jandarmanın yaptığı uygulamalarda çok sayıda silah ele geçiriliyor.

BİZ KAÇAK GÖÇLE MÜCADELE EDİYORUZ: Biz turistle mücadele etmiyoruz. Biz kaçak göçle mücadele ediyoruz. Güvenliğimiz için, düzenimiz için devlet olmanın gereğini yerine getirmek için bunu dışarı atıyoruz. Kayıtlı, ne iş yaptığını, ne zaman geldiğini, ne zaman gideceğini biliyoruz. Bununla bir sorunumuz yok. Türkiye’de kurallara uymak şartıyla, kayıt altında olmak şartıyla gelen herkese kapımızı açıyoruz. İnsanlar tedavi olmak için geliyor, gezmek için geliyor, yatırım yapmak için geliyor. Yabancı düşmanlığı başka bir şey, kaçak göçle mücadele başka bir şey. Bizim toplum yapımızda yabancı düşmanlığı yok. Suriye meselesi, sonsuza kadar savaş olmaz. O bölgeye barış gelecek, huzur gelecek. Bizim misafir ettiğimiz insanlar da ülkelerine dönecekler.

EĞER TAKSİ PLAKASI VERİLECEKSE, BU PARAYI ALIP KENTSEL DÖNÜŞÜMDE KULLANMAK İSTERİM: Mevcut taksiciler de olmak üzere taksi meselesinde mutlu olan kimseyi görmedim. Minibüslerden taksiye geçiş izni verilmiş. Bunlardan da 2 bin civarı taksi hizmete girmemiş. Acilse bunların hemen sisteme dahil olması gerekiyor. Taksicinin söylediği, ‘Biz para kazanamıyoruz’, müşteri de ‘Bizi almıyor’ diyor. Adam müşteri alıyor 2 saatte 5 kilometre yol gidebiliyor. Belki taksilere metrobüs benzeri farklı alternatifler oluşturmak lazım. Taksi meseleni trafikten bağımsız düşündüğümüzde sorun çözülmüyor. Taksi bulamamak sorun ama taksiye 2 bin bin lira vermek daha büyük sorun. Dolayısıyla taksi ulaşılabilir, erişilebilir ve ekonomik olacak. Bunlar bir araya geldiğinde sorun çözülmüş olur. Böyle bir yetki de yok, çalışma da yok ama eğer taksi plakası verilecekse, bu parayı alıp kentsel dönüşümde kullanmak isterim. Üniversitelerin, yurtların altyapısında kullanmak isterim.

DEPREME DAYANIKSIZ HİÇBİR OKULUMUZ YOK: Okullarımızın yüzde 97’si ya yeniden yapılmış ya depreme hazır hale getirilmiş. Depreme dayanıksız hiçbir okulumuz yok. 6 Şubat depreminin ardından da riskli okul varsa boşaltılmış. Öğrencilerimizin yüzde 40’ı ikili eğitim yapıyor. Bu çocukların tekli eğitime dönmesi lazım. Milli Eğitime ait oluklarda deprem riski taşıyan hiçbir okulumuz yok.

EVİNİZ ESKİDİĞİNDE DE YENİLEMEK İÇİN ÜZERİNE PARA VERECEKSİNİ: Yarısı bizden kampanyası çok kıymetli. Vatandaşın depremle ilgili dönüşüme hazır olması lazım. Hemşerilerimiz şunu beklerse ‘Hiç para harcamayayım biri gelsin evimizi yenilesin’. Bunun olma ihtimali zayıf. Nasıl arabanız eskidiğinde üzerine para veriyor yeniliyorsanız, eviniz eskidiğinde de üzerine para vereceksiniz. Mevcut evi belki eskidir ama yenileyince değeri artar. Daha güvenli evlere, iş yerlerine geçmek için fedakârlık yapmak gerekiyor. Bunun sonucunda herkes kazanacak. Sadece ben kazanayım dediğinizde siz kazanmıyorsunuz.

İSTANBUL İÇİN ÇALIŞAN HERKESLE BERABER ÇALIŞIRIZ, AYRI BİR AJANDAMIZ YOK: Biz geldikten sonra Sayın Ekrem İmamoğlu bizi ziyarete geldi, biz de iadeiziyarete gittik. Depremle ilgili, tanıtımla ilgili toplantı oldu, tanıtım ajansının toplantısı oldu. Onun da bizim de çok yoğun programımız var. İlçelere gittiğimizde hem kaymakamlığı hem ilçe belediyesini ziyaret ediyoruz. Bizim için önemli olan taş üstüne taş koyması. İstanbul için çalışan herkesle beraber çalışırız. Ayrı bir ajandamız yok. İstanbul’un hayatını kolaylaştıracak herkese yardımcı olmaya hazırız.

SOKAK HAYVANI DİYE BİR ŞEY YOK, HAYVANLARIN BİR SAHİBİNİN OLMASI LAZIM: Sokak hayvanı diye bir şey yok, hayvanların bir sahibinin olması lazım. ‘Ben çok seviyorum, dolayısıyla da sahipsiz olsun, mahallede dolaşsın, zaman zaman da insanlara zarar verse de olabilir, hoş görelim’ deme lüksümüz yok. Belediyelere kanunen bir görev verilmiş. Belediyeler görevini yapacak. Belediyeler görevini yaptığı anda bu sorunlar ortadan kalkmış olur. Belediyeler görevini yapmazsa, vatandaş da ‘Bunlara dokunmamak lazım’ dediğinde yaşam kalitesi düşüyor. Köpeklerin, hayvanların birer sahibi olacak. Bunları sevenler de bunları sahiplenecek. Bunların dışındakileri de belediyeler kısırlaştıracak. Herkes görevini yaptığında ortada sokak hayvanı diye bir şey de kalmayacak. Gaziantep’te şahit oldum yasaklı ırklardan birisi 4 yaşındaki bir çocuğun kafatasını yemişti. Bu, hayvanseverlikle karşılayacağımız bir mesele değil.  

TÜRK VATANDAŞLARI YABANCILARA ORANLA DAHA ÇOK SUÇ İŞLİYOR: İstanbul’da suç işlenme oranlarına bakıldığında Türk vatandaşları yabancılara oranla daha çok suç işliyor. Her şeyin nizamı var. Uyuşturucu, terör, cinsel taciz ve benzeri suçlara karıştıysa bunu da sınır dışı ediyoruz. Dolayısıyla da bizim göç politikamız merhamet eksenli, adalet eksenli, kimseye zulüm değil. Kimsenin burada başıboş dolaşmasına da müsaade etmiyoruz. Böyle bir politika var, devam edecek. Şehir genelinde 100 Türk vatandaşından 6’sı suç işliyorsa aynı sayıyla oranlarsak 100 yabancıdan 1 yabancı suç işliyor.

POLİSLER ÇALIŞMA ŞARTLARINDAN ŞİKAYLETÇİ AMA BU BİR GEÇİŞ DÖNEMİ: Polisler yoğun çalışma şartlarından şikâyet ediyor. Polis başta olmak üzere bir aileyiz. İşin bir şekilde yapılması lazım. Gönül ister ki en iyisini yapalım ama bu geçiş dönemi. Kamera sayılarımızın artmasıyla, personel sayımızın artmasıyla polislerimizin de çalışma saatleri daha da normalleşecek. Güvenliğin pardonu yok. Sıkıntılı bir şey varsa bu güvenliği bizim sağlamamız gerekir. Başka türlü suç oranında düşüşü değil artışı konuşuyor oluruz. Biz bu şehrin güvenliğini sağlarken, müdüründen bekçisine kadar herkesin fedakârlık yapması lazım. İstanbul’da polis sayısı her geçen gün artıyor. Hem sayı hem teknik kapasite olarak biraz daha iyileşeceğiz inşallah. Polislerimiz haklı ama bu geçiş döneminde İstanbul’un güvenliği benden de bütün mesai arkadaşlarımızdan da daha kıymetli. Arkadaşlarımız da bu bilinçle çalışıyorlar.

ÇAKARLI ARAÇLAR MESELESİNİ DENETLEME DEVAM EDECEĞİZ: Çakarlı araçlarla ilgili 2 yıl önce bir genelge çıktı. Geldikten sonra benim de dikkatimi çeken bir noktaydı. Sahte çakarlar dahil bununla ilgili denetlemeye devam edeceğiz.

DİLENDİRİLEN ÇOCUĞU DEVLET KORUMASINA ALACAĞIZ: Çocuk dilencileri şehrin gündeminden çıkaracağız. Tespit ettiğimizde, ekonomik sebeple dilendiriliyorsa bunları ortadan kaldıracağız. İkincide yakaladığımızda ekonomik sebepleri ortadan kaldırmamıza rağmen dilendirilmeye devam ediyorsa, çocuğu devlet korumasına alacağız, yabancıysa da ailesiyle birlikte sınır dışı edeceğiz. Önemli bir kısmının dilendiricilik çeteleri tarafından yapıldığını biliyoruz. Bununla mücadele edeceğiz.”

İlgili Haberler