12 Kasım 2024 Salı

İMAMOĞLU, BALTALİMANI YAŞAM VADİSİ’NİN TEMELİNE İLK HARCI KOYDU: “PROTOTİP GİBİ, ‘MİLLET BAHÇELERİ’ YERİNE YENİ MODEL ORTAYA KOYUYOR ÖZGÜN VADİLER HAYATA GEÇİRİYORUZ”

Haber : OKTAY YILDIRIM – Kamera: ADEM KARABAYIR

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Baltalimanı Yaşam Vadisi”nin ilk etabının temeline ilk harcı koydu. İmamoğlu, “Biz buralarda doğal alanları, doğal bir biçimde geliştirmenin de modelini ortaya koyuyoruz. Karadeniz’de, İç Anadolu ya da Güney Doğu Anadolu’da ve İstanbul’da prototip gibi, ‘Millet Bahçeleri’ var. Olmaz. İnsanların yaşam biçimleri, alışkanlıkları, bu işin uzmanları var. Yeni model ortaya koyuyoruz. Özgün vadiler, spor yapılan, çeşitli temalarla sosyalleştirilebilen vadileri hayata geçiriyoruz” dedi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemde başlattığı “Yaşam Vadisi” modelini İstanbul’a taşıdı. ‘Baltalimanı Yaşam Vadisi 1’inci Etap’ temel atma törenine, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç katıldı.

Törende konuşan İmamoğlu şunları söyledi:

“BU ŞEHİR DÜNYANIN EN GÜZEL ŞEHRİ: Haftaya güzel bir başlangıç oluyor Sarıyer’den. İstanbul aslında Boğazı’yla, Haliç’iyle, suyuyla konuşulan bir kenttir. ‘İstanbul’da Suyun Yolculuğu’ diye güzel bir kitap çıkarttık İstanbul Kitapçısı’ndan. Aslında inanılmaz zor bir coğrafya İstanbul su açısından. Hep kilometrelerce öteden su taşıma hikayeleri var tarih boyunca. Ama aynı zamanda kendi içinde de çok şaşırtıcı kaynakları var. Bu kaynaklar hem yeraltı su kaynaklarımız hem derelerimiz, ırmaklarımız, söz konusu muhteşem bir coğrafya. Yani bu şehir dünyanın belki de en güzel şehri. Belki de diyorum bizim için hani taraflı olur diye belki deyi ekliyorum. Yoksa bizim için en güzel şehri.

DERELERİ KORUYAMADIK. İŞGAL EDİLDİ VE YAPILAN İHANETLER KİMİ ZAMAN CAN ALDI: Ne yazık ki yaptığımız hatalar var eksiklikler var. Örneğin, bunlardan bir tanesi İstanbul’un derelerini koruyamadık. Şu anda İstanbul’un derelerine şehir kuranlar, mahalleleri kuranlar, koca koca binaları yapıları yapanlar hatta Ayamama Deresi’nin kıyısına devlet eliyle lüks konut yapanlar -Sanki devletin oraya ihtiyacı varmış gibi- o alanların bertaraf edilmesi, yok edilmesi yüzünden gerçekten şu anda İstanbul’un çok sorunlu alanları doğdu diyebilirim. Ve bunların büyük kısmı ne yazık ki son 20-30-35 yılın eseri. Çok eskiye gitmeden bu dönem içerisinde bunun yapıldığını görebiliriz. İmara açılmış oralar. İşgal edilmiş vesaire vesaire. Günün sonunda bazen bu yapılan hatalar, yani inanın altını çizerek söylüyorum, ihanet diyebiliriz buna. Bu yapılan ihanetler kimi zaman can almış. Kimi zaman insanları zor durumda bırakmış. Ve Allah korusun ki belki de depremde en riskli alanlar halinde İstanbul’un şu anda da tehdit alanları şekline dönüşmüş.

BU GİDİŞİ DURDURMA VE TERSİNE ÇEVİRME NOKTASINDA BİR VİZYON ORTAYA KOYUYORUZ: Bu riskler işte sel, su riskleri üzerinden baktığımızda ve diğer sorunlu alanlar olarak tariflediğimizde biz bu gidişi durdurma ve tersine çevirme noktasında bir vizyon ortaya koyuyoruz. Buralarda bir yandan yağmur sularını toplayıp sağlıklı bir biçimde bu dereler üzerinden denize ya da boğaza ulaşmasını sağlamak. Bir yandan buralara kanalizasyonların karışmasını engellemek, yani bu tür rehabilitasyonları da yapıyoruz. Bu yaptığımız vadiler sadece üstünde size olağanüstü güzel yeşil alanları kazandırmakla kalmıyoruz aynı zamanda yer altındaki o altyapı sorunlarını da çözerek gerçekten önemli bir işi başarıyoruz. Bir yandan da tabii ki bu tür derelerin etrafının yapılaşmaya açılmasını da engellemiş oluyoruz. Tümden ortadan kaldırıyoruz.

BİRTAKIM HUKUKİ SORUNLAR YAŞIYORUZ: Bu bölgeyi doğal haliyle korumak, bu anlattığım az önce genel sekreter yardımcımızın ifade ettiği İstanbul’un yaklaşık 20 noktasındaki bütün vadilerde ortaya koyduğumuz strateji. Ve bunların 10 milyon metrekareyi aşan kısmının şu anda imalata dönük sürecin başlatılmış olması çok kıymetli. Tabii buralarda birtakım hukuki sorunlar yaşıyoruz, idari sorunlar yaşıyoruz, işgaller var. Buraların bir kısmının sadece burada bile birçok alanın duvarlarla çevrili ve kapalı olduğunu bundan birkaç ay önce görebilirdiniz. Burayı hayatın bir parçası yapmak, burayı günlük yaşamın nitelikli halini ortaya koymak. Mahallenin bir boyutundan çıkıp buradan yürüyerek Boğaz’a inmenizi sağlamak güvenli bir şekilde. Ailelerin, çocuklarımızın burada eğleneceği, spor yapacağı nitelikli alanları oluşturmak. Toplu taşımaya ulaşacağınız yere giderken yine sağlıklı bir alandan geçerek gitmek. Bu burada birkaç kilometre bazı yerlerde 12 kilometreye, 17 kilometreye kadar çıkan hatları söz konusu. Örneğin, Ayamama’da hedefimiz yaklaşık 23 kilometreye kadar o vadinin kullanımını İstanbulluların hizmetine sunmak olacak.

BU, GÖZÜ DÖNMÜŞ BAKIŞIN, İSRAFÇI ZİHNİYETİN, RANTÇI ANLAYIŞIN TERSİ BİR BAKIŞ: Dolayısıyla aslında şehirde biz hem dereleri yok ettik hem derelerin çevresini kötü bir kullanıma tabi kıldık. Aynı zamanda ne yazık ki geri dönülemez yapılaşmaların ve riskli yapılaşmaların merkezi haline getirdik. Tabii bu gözü dönmüş bakışın ne yazık ki israfçı zihniyetin, rantçı anlayışın tersi bir bakış. Burada meseleyi 16 milyon insanımızın ve bu şehrin geleceğinin kurtarılması bakışıdır. Günlük hayatın bir parçası yaptığınızda işte o zaman aktif yeşil alan kullanımı kriterine tabi oluyor aslında.

ATATÜRK KENT ORMANI HANGİ AKILLA SAKLANDI ANLAMIŞ DEĞİLİM: Bakın burada çok kısacık, yani 3 yılda sadece Sarıyer’de ortaya koyduğumuz büyük alanlarla ilgili tek başına Atatürk Kent Ormanı dahi bir mucize gibi alan. Buradan bütün İstanbullulara sesleniyorum. Burası üç yıl önce yani 2020’de biz burayı hizmete açtık. 2020 öncesinde böyle bir alanın kullanımı mümkün değildi vatandaşımıza açık değildi. Sadece bir mahallenin insanı orayı bilir ve transit geçişle metroya ulaşmak için kaçak bir biçimde o ormanın içinden geçilirdi. Hangi akılla, hangi zihniyetle burayı İstanbullulardan saklandı, gizlendi anlamış değilim hala. Ve ben şahsen şunu ifade edeyim hayret içerisinde kalmıştım belediye başkanımızla, milletvekilimizle orayı ziyarete gittiğimizde ilk ve hızlı bir çalışmayla sadece bir yılı aşkın bir sürede orayı hizmete açtık. Hatta biraz daha mesafeli bir biçimde tümüyle koruma altına alan, kapılarını belirleyen otoparklarını tarifleyen bir biçime kavuşturduk. Az önce dedim ya İstanbullulara sesleniyorum. Metroyla beraber gidebilirsiniz. Durakta inebilir ve bir milyon 200 bin metrekareyi gezebilirsiniz.

ATATÜRK’ÜN BİZE EMANET ETTİĞİ BÜYÜKDERE FİDANLIĞI’NI SARIYER’E HİZMET EDER HALE GETİRECEĞİZ: Sadece Sarıyer’de yine tespit ettiğimiz şu an arkadaşlarımızın projelerini olgunlaştırdığı bir alan var. Atatürk’ün bize emanet ettiği Büyükdere Fidanlığı’nın finansmanını da büyük oranda bir firmayla uzlaşarak karşılıklı bir protokole bunu dökerek bir kısmını da kendi finansmanımızla çözerek 300 bin metrekareyi de orada Sarıyer’e hizmet eder hale getireceğiz. Çok hızlı yapacağız ve de orayı, tarihi fidanlığı, Atatürk’ün bir fidanlık olarak İstanbul’a hediye ettiği o alanı yine fonksiyon biçimiyle, o fidan kültürünü bu ülkenin kendi yetiştirmeyle ilgili tohum kültürünü anlatan, aktaran eğitimler veren bir bölümü de olacak. Yapılarını yine o eski yapı biçimiyle koruyan ama onun dışında tümden etkin bir yeşil alanı yine Sarıyer’e kazandırmış olacağız. 250 bin metrekare de buranın tamamı. Ortaya koyduğumuz rakam sadece İstanbul Sarıyer ilçesinde bir milyon 200 bin.  300 bin daha, 1 milyon 500 bin. Üstüne 250 bin daha eklediğinizde 1 milyon 750 bin metrekarelik yeşil alanı Sarıyer’de büyük bir kısmını hizmete geçirdik, tamamını da 2023’te hizmete geçirmiş olacağız.

BÖYLE BİR ALANI VATANDAŞIN HİZMETİNE SUNMAMAYI AKIL TUTULMASI OLARAK GÖRÜYORUM: Böyle bir alan işlenip, düzenlenip, vatandaşın hizmetine sunmamayı akıl tutulmasını, ben akıl tutulması olarak yorumluyorum. Yani bunu niçin yaparsın? Bundan sonra biz açtıktan sonra da ‘Vay efendim orada ağaçlar zaten vardı, oradaki orman vardı.’ Aynen Kemerburgaz Kent Ormanı gibi. Biz ormanın olduğunu biliyoruz. Ağaçlar var, var ama buraya girilemiyordu bile. Ya da oralara da girilemiyordu. İşte biz gerçekten bu zihniyetin dönüşümünü ve değişimini sizlere anlatmaya çalışıyorum. Bu şehrin nimetleri çok, nimetleri güzel nimetlerine, hala iyi kullanırsak bu şehrin fırsatları yüksek. Bu şehir dünyaya örnek olabilecek her alanda yeşil alanın korunmasında, doğanın korunmasında dahi örnek işler yapabilir durumda. Hacı Osman’daki Atatürk Kent Ormanı’nı tümden araçlardan arındırarak sadece yürüyüş, koşu, spor alanları yapacağız. Kuşların en hassas alanlardan biri olduğu için kuşlar için orayı o anlamda bir gözlem merkezine dönüştüreceğiz. Kemerburgaz’daki Kent Ormanı’nda da birçok faaliyet alanını da içinde barındıran konserler, eğlenceler, etkinlikler, buluşmalar milli bayramları kutlayacağı, vatandaşların yürüyüşünü yapacağı çok fonksiyonel hale getirmenin bir modelini ortaya koymak, bir şehir açısından aslında nerede neyin yapılacağını ortaya koyacağız. Prototip gibi değil yani. Tabii ki park yapılsın mutluyum. Az önce değerli hem İstanbul’a hizmet etmiş sporda hem partide vekilliğiyle hizmet etmiş Vedat Bey bahsetti. Yani evet biz buralarda doğal alanları doğal bir biçimde geliştirmenin de modelini ortaya koyuyoruz.

YENİ MODELLE ÖZGÜN VADİLER ORTAYA KOYUYORUZ: Karadeniz’de de aynı tip Millet Bahçesi, Orta Anadolu’da da işte ne bileyim Güneydoğu Anadolu’da da İstanbul’da da ya olmaz insanların yaşam biçimleri var, alışkanlıkları var. Ya bu işin uzmanları var prototip gibi. Bu şeye benziyor. Benim köyümün tepesindeki TOKİ evleriyle, Başakşehir’deki TOKİ evleriyle, Nevşehir’deki TOKİ evleriyle, Kars’taki TOKİ evlerinin aynı mimariden çıkması bu bakış açısı, bundan da vazgeçiyoruz. Yani modeli ortaya koyuyoruz ve özgün vadiler, spor yapılan, çeşitli temalarla sosyalleşebilen vadileri hayata geçiriyoruz. Buralardaki etkinlik alanlarını ve özellikle genel sekreter yardımcımızın ortaya koyduğu gibi ilk etabın yüz bin metrekare ve bu yıl sonuna kadar toparlanıp hızla diğer etabına da devam edeceğimiz ve 2023 tümü bitirilecek olan bu alanında İstanbul’a çok iyi geleceğini, boğazdan içeriye doğru bu sürecin devam etmesinin de çevre mahallelere çok iyi geleceğini şimdiden görüyorum.

İSTANBUL’UN HAVA KORİDORLARINI BİNALARLA KAPATILMAYACAK: Yeni yapılan yağmur suyu hattıyla Karanfil Sokak ve Kanlıkavak Deresi Sokak’ta yağmur suyu birikintileri ve taşkınları da sona erdirmiş oluyoruz. Yine buradaki atık su hattı burayı tümden toparlayıp atık su sorununu ortadan kaldırıyor. Aynı zamanda arkadaşların bana verdiği tespitle ki belediye başkanımızın da çok iyi bildiği bir sorun. Buradaki 30 evin de yaklaşık 60 yıllık kanalizasyon sorununu da bu süreçte çözüme kavuşturmuş olacağız. Proje alanında olan yeşil alanı dışında 7 bin metrekarenin üzerindeki beton alanı da yeşil alana dönüştürülmüş durumda. Buradaki Sürücü Kursu Eğitim Alanı’nı da başka bir yere taşıyacağız. Dolayısıyla burası çok nitelikli Sarıyer, Reşit Paşa, Emirgan, Baltalimanı ve Fatih Sultan Mehmet mahallelerinde yaklaşık 50 bin vatandaşımıza hizmet eden ama eminim ki Boğaz’a gelen bir vatandaşımızın da hadi şuradan yürüyelim diyebileceği ve keyif alabileceği bir alana dönüşmüş olacak. Burada insana saygı var kente özen var. Özenli bir biçimde anlamlı ve ahlaklı bir biçimde iş üretme kabiliyeti var. İstanbul’un hava koridorlarını binalarla kapatılmasının değil, yeşil alanlarla açık bir hale getirilip, nefes alan bir kent ortaya koyma karakteri var. İnşallah İstanbul’da gerçekten kişi başı aktif yeşil alana belki de tarihindeki en yüksek katkıyı beş yıla böldüğümüzde bu dönem vermiş olacağız. Ben size iddialı bir şey söyleyeyim. Gerçekten bu şehre çok kötülükler yaptı. Bazı ihanetler var ki geri döndürülemez. Ama biz göreceksiniz sadece yani iktidarımızın. İlk iki döneminde İstanbul’u çok iyi hale getireceğiz. Çok güzel hale getireceğiz. Sonrası Allah kerim. Ondan sonrasını daha mükemmele doğru İstanbul’u taşıyacağız.

BAŞKALARININ YANLIŞLARINI DA SİZE ANLATMAKTAN ASLA ÇEKİNMEYECEĞİZ: İstanbul’un hakkını İstanbulluya vermeye devam edeceğiz sizin desteğinizle. Sizin dualarınızla kararlı bir biçimde yol yürümeye devam edeceğiz. İş üreteceğiz, işimizi anlatacağız. Başkalarının yanlışlarını da size anlatmaktan asla çekinmeyeceğiz. Hem onları yüzleştireceğiz. Biraz utanma duyguları var ise başları öne eğilsin diye. Yoksa da kendileri bilir vatandaşımıza anlatmış oluruz. Ama hem de iyi yaptığımız şeyleri, projelerimizi vatandaşımıza göğsümüzü gereğe gere anlatmaya devam edeceğiz. Her yerde söyledim, burada da söyleyeyim. Bu 4 aylık dönemde ortaya koyduğumuz ‘150 günde 150 Proje’, ‘kampanyası’ diyeyim ya da süreci sadece bir kesittir. İlerleyen dönemimizde de sonuna kadar en az birkaç kampanya daha sizinle buluşmaya devam edecek. Bunun anlamı İstanbul’un her noktasında şu anda dahi yeni yüzlerce projenin ya yapımındayız ya adımını atmak üzereyiz ya projelendirme halindeyiz. Çok çalışkanız hiç endişeniz olmasın. Sizlere layık olmak sizlerin duasını almak ve sizlere mahcup olmamak en büyük idealimizdir.”

“SARIYER İBB İLE TANIŞTI”

İlçesinde başlanan projenin temel atma törenine katılan Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, son 3 yılda İBB hizmetleri ile tanışmaktan memnuniyet duyduğunu belirterek, “İlk defa bu tür şeylerin yapıldığının bilincinde olunmasını ve bu işe sahip çıkılmasını istiyorum. Ben tekrar tekrar tüm halkımız adına geldiğiniz için teşekkür ediyorum” dedi.

“PROJENİN 100 BİN METREKARELİK BİRİNCİ ETABI YIL SONUNDA HİZMETE AÇILACAK”

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Arif Gürkan Alpay da projeyle ilgili şu bilgileri paylaştı:

“Bu proje kapsamında kentimize yeşil bir vadi kazandırmanın yanı sıra yıllardır çözüm bekleyen atık su ve yağmur suyu altyapılarını da hayata geçiriyoruz. Proje içeriğimizde 100 bin metrekare toplam alan bin 437 metre kesintisiz bisiklet yolu, 2 bin 950 metre yürüyüş aksımız bulunuyor. İçeriğindeki fonksiyonlar kitap kafemiz, büfemiz ve üç adet de köprümüz bulunacak. Çocuk oyun alanları, sokak oyun alanları, yetişkin oyun alanlarıyla birlikte spor sahaları, kaykay parkı ve tırmanma duvarımız da mevcutta bulunacak. Bütün bunların özellikle 100 bin metrekarelik birinci etabını da bu yıl sonunda halkımızın kullanımına sunmuş olacağız.”

 

 

İlgili Haberler