Soma Katliamının 10’uncu Yılı: 301 Madenci Anıldı
İliç’teki Bahçecik Köylüleri “Siyanür Sızıntısı” Tehlikesi Nedeniyle İçme Sularını Kullanmıyor… “Ne Kadar Saklayacaksınız, 11 Senedir Zehir”
Haber: DİLAN KUTLU / Kamera: UĞUR DEMİRCİ
Erzincan İliç’te Anagold Madencilik’te meydana gelen facianın üzerinden 5 gün geçti. Göçük altındaki 9 işçinin çıkarılması için bekleyiş sürerken; bölgede “siyanür sızıntısı” iddiaları madenin yakınındaki köylüleri tedirgin ediyor. Maden alanına 500 metre uzaklıktaki Bahçeçik köylüleri içme suyunu kullanmıyor. 65 yaşındaki Doğan Yıldırım, “Siyanür karışır diye suyu kullanamıyoruz” derken; Durmuş’un eşi, “Kim geldi bizi adam yerine koydu da sordu. Soran olmadı hiç. Biz mağduruz. Eşim kanser, çocuğum engelli. Ne olacak? Ne kadar saklayacaksınız. 11 senedir zehir… O suyu devamlı içtiler” diye konuştu.
Çalık Holding’in ortağı olduğu Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş., Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çalık Çöpler Altın Madeni’nde 13 Şubat saat 14.28’de madende kimyasal madde karışımlı liç yığınının kaymasıyla beraber 9 işçi göçük altında kaldı. Olayın üzerinden 5 gün geçti. Ailelerin göçükteki yakınlarının çıkarılması için bekleyişi sürüyor.
Toprak kaymasının ardından maden alanında kimyasal madde ve atık sızıntısına dair iddialar konuşulurken, bölge halkı da tedirgin. Maden alanına 500 metre uzaklığındaki Bağıştaş köyünün mezrası olan Bahçecik köylüleri, “siyanür sızıntısı” korkusu ile içme sularını kullanmıyor. Bahçeçik köyünden tankerlere su doldurarak şimdilik ihtiyaçlarını o şekilde karşıladıklarını söylüyorlar.
MADEN ŞİRKETİ KÖYÜN MERALARINI DA ALMIŞ
Tek geçim kaynağı hayvancılık olan köyde, mera alanları da maden şirketi tarafından alınarak tel örgülerle çevrilmiş.
“SİYANÜR KARIŞIR DİYE SUYU KULLANAMIYORUZ”
İstanbul’da yaşayan Doğan Yıldırım, iki yıl önce Erzincan İliç’e köyüne geri dönmüş. Ancak köyün meraları ve tarım arazileri şimdi madenin elinde… 65 yaşındaki kanser hastası Durmuş, ANKA Haber Ajansı’na şunları söyledi:
“Zaten 500 metre ilerisinde madenin mıcırını dökmüşler ileride… . Köyün suyu tam heyelan olan yerden geliyor. Siyanür karışır diye suyu kullanamıyoruz. Bağıştaş’a tanker götürdük, tankeri getirip doldurup ihtiyaçlarını kullanacağız. Oranın suyu Ortatepe’den geliyor. Ora biraz daha emniyetli olduğu için oradan getiriyoruz. Tanker var. Tankeri getirip burada kullanacaklar. Bizim tapulu yerlerimiz madenin tel örgüsünün içinde kaldı. Hiçbir şey yapamadık. Hayvancılık bitti burada. Mallar yaz kış içeride.”
“NE KADAR SAKLARSA SAKLASINLAR, YEDİĞİMİZ ZEHİR”
Zeynep Durmuş ise “Zehir gibi kokuyor, köyümüz vahim. Peynirimiz, yağımız vahim… Ne kadar saklarsa saklasınlar, yediğimiz zehir bizim. Bunlar su tankerini getirdiler burada kullanacaklar. Yoksa su yok.
Kim geldi bizi adam yerine koydu da sordu. Soran olmadı hiç. Biz mağduruz. Eşim kanser, çocuğum engelli. Ne olacak ? Ne kadar saklayacaksınız. 11 senedir zehir… O su oradan geliyor. O suyu devamlı içtiler. Burada bir çocuk doğdu daha doğduğu gün kalbinden ameliyata alındı. Hep oranın pislikleri. Koyun da gidip madenin yanında otluyor, keçi de…
“HİÇBİR ŞEY KONUŞMUYORLAR ÇÜNKÜ SUSTURULMUŞLAR”
Köyde madende çalışanların da olduğunu söyleyen Durmuş, “Hiçbir şey konuşamıyorlar, çünkü susturmuşlar” dedi.