MENTEŞE BELEDİYESİ’NDEN ‘DİJİTAL OYUN TASARIMI EĞİTİMİ’
Hasan Efe Uyar: “İktidarın Eğitim Emekçilerine Hiçbir Ayrım Gözetmeksizin Eşit Seviyede, Ayrımcılıktan Uzak Bir Politikayla Yaklaşmalarını Diliyoruz”
CHP Genel Başkanı Hasan Efe Uyar, İstanbul’da taban ücret talepleri için yaptıkları basın açıklaması sırasında üyeleri ters kelepçeyle gözaltına alınan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nı ziyaret etti. Uyar, “Her bir eğitimci niteliklidir, her bir eğitimci bu ülkenin bir değeridir ve ülkeyi çağdaş yarınlara, aydınlık yarınlara taşıma noktasında birer neferdirler. Biz iktidarın eğitim emekçilerine, özel sektörde çalışsın, kamuda çalışsın hiçbir ayrım gözetmeksizin eşit seviyede, ayrımcılıktan uzak bir politikayla yaklaşmalarını ve ele almalarını diliyoruz” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Efe Uyar, bugün üyeleri İstanbul’da taban ücret talepleri için 30 Ağustos’ta yaptıkları basın açıklaması sırasında ters kelepçelerle gözaltına alınan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nı ziyaret etti. Ziyaret sonrası konuşan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Umut Erkurt, şunları söyledi:
“ÖĞRETMENLERİN ELİNDEN DOĞRUDAN DOĞRUYA 2014 YILINDA PATRONLAR VE İKTİDAR GÜDÜMÜNDE TABAN MAAŞ HAKKI ALINMIŞTIR”
“Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası kuruluşundan itibaren defalarca söylediği, aynı zamanda söylemekten hiç yılmayacağız, daha doğrusu bunu kazanana kadar eylemlerini, örgütlülüğünü, kamuoyu baskısını hiçbir şekilde bırakmayacağı bir taban maaş sorunu vardır. Öğretmenlerin elinden doğrudan doğruya 2014 yılında patronlar ve iktidar güdümünde taban maaş hakkı alınmıştır. 5580 sayılı kanunda 9’uncu maddenin 2’inci fıkrasında geçen bu hüküm bizim devlet okullarında çalışan herhangi bir öğretmenin alacağı en düşük maaştan daha düşük maaş alamayacağımızı ifade eden bir hükümdür. Bu hükmün ortadan kaldırılması aynı zamanda eğitimin çürütülmesi, yozlaştırılması, yok edilmesi anlamına gelmektedir. Çünkü özel öğretim kurumlarında öğretmenin düşük ücretlerle, asgari ücretin altında çalıştırılması demek, öğretmenin ücretli köleliğe mahkum edilmesi demektir. Ücretli köleliğe mahkum edilen öğretmen ise verimli olamayacak, kendisini eğitime veremeyecek; çocuklara, öğrencilere nitelikli bir eğitim sunamayacağı için buradan mezun olan çocukların geleceğe verebileceği hiçbir şey olmayacaktır.
Özel eğitim kurumlarından mezun olan öğrenciler ne yazık ki bu düşük ücretlerle çalışan öğretmenlerin hayat kaygılarını düşünmeleri nedeniyle günlerini, gecelerini evini nasıl geçindireceğini, çocuklarını nasıl okutacağını hatta besleyeceğini düşünerek geçirdiği için ne yazık ki bu şekilde bir eğitimin yok oluş süreciyle yaşamak zorunda. Bütün kamuoyunun bu sesi duymasını ve buradan çıkan sonuçta başta Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki eğitim komisyonun da bizim 3 tane şu anda CHP’nin de dahil olduğu yasa önerisi var. Bu yasa önerisinin bir an önce eğitim komisyonuna getirilmesini, görüşülmesini ve Genel Kurul’a götürülüp, oylanıp yeniden taban maaş hakkımızın bize geri verilmesini istiyoruz. Bu bizim için yaşamsal bir süreçtir. Almadan bırakmayacağımız ve bunu almak için bütün eylemliliklerimizi ve örgütlülüğümüzü sonuna kadar götüreceğimiz bir süreçtir.”
“BÜTÜN EMEKÇİLERİN YANINDA OLACAĞIMIZI BİR KEZ DAHA DİLLENDİRMEK İSTERİZ”
Erkurt’un ardından konuşan Uyar ise şunları kaydetti:
“30 Ağustos tarihinde İstanbul’da Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın taban ücret talepleri, insan onuruna uygun bir yaşam ücreti talepleriyle yapmaya çalıştıkları basın açıklamasının, AKP’nin, ‘Türkiye yüz yılı’ dediği bir ortamda faşizm esintileri sunarak ters kelepçelerle, yaka paça göz altı işlemleriyle 26 tane eğitim emekçisinin hak arama hürriyetlerinin gasp edilmesi nedeniyle yapmış olduğumuz bir ziyarettir. Öncelikle bu hazin olaydan dolayı, iktidarın despot politikasından dolayı hak arama taleplerinin engellenmesinden dolayı kendilerine bir kez daha geçmiş olsun diliyoruz. Unutulmasın geçtiğimiz yıl yine aynı tarihte Ankara’daki bir eylemde Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın üyeleri aynı muameleye maruz kalmıştı. Adına ‘Türkiye yüz yılı’ deseler de ilk yüz yılın içinde bıraksalar da faşizmin alışkanları tarih değişmeyle ne yazık ki değişkenlik göstermiyor.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak sadece eğitim emekçilerinin değil, bugün Türkiye’de onurlu bir yaşam için mücadele eden, hak talebinde olan bütün emekçilerin yanında olacağımızı bir kez daha dillendirmek isteriz. Ne yazık ki bugün bu taleplerin insan onuruna, haysiyetli bir yaşam sürmek için öne sürülen taleplerin iktidarın yarattığı ekonomik koşullarla bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu derin krizlerle aslında güncel olmayan, daha eskilerden gelen bu sorunun etkisinin ne kadar artığının ve bu taleplerin haklılığının ve ihtiyacının nasıl çok daha fazla hasıl olduğunu bir kez daha görüyoruz. İktidara çağrımızdır; bugün özel sektör öğretmenlerinin taleplerinin bir an önce yerine getirilmesi, onların güvenceli koşullarda çalışmasının sağlanması için gerekli düzenlemelerin yapılması noktasında bizim de sunduğumuz kanun tekliflerinin bir an önce eğitim komisyonuna getirilip yasalaşması için Genel Kurul’a gönderilmesi önündeki engelleri kaldırın.
“ÖZEL SEKTÖR ÖĞRETMENLERİNİN YAŞADIĞI MAĞDURİYETLERİ BİR AN ÖNCE GİDERİN”
Özel sektör öğretmenlerinin yaşadığı mağduriyetleri bir an önce giderin. Bu sadece bir kesimin meselesi değildir. Bu memleketin meselesidir. Ücretli çalışan öğretmenlerin meselesidir, atanamayan öğretmenlerin meselesidir. Düzenlemeleri bir an önce gerçekleştirerek aslında bir ayrımcılığı da ortadan kaldırma noktasında tavır alacaklar. Atanamayan öğretmenleri, ücretli çalışan öğretmenleri, eğitim emekçilerini, özel sektör öğretmenlerini bir birinden ayırmayın. Her bir eğitimci niteliklidir, her bir eğitimci bu ülkenin bir değeridir ve ülkeyi çağdaş yarınlara, aydınlık yarınlara taşıma noktasında birer neferdirler. Biz iktidarın eğitim emekçilerine, özel sektörde çalışsın, kamuda çalışsın hiçbir ayrım gözetmeksizin eşit seviyede, ayrımcılıktan uzak bir politikayla yaklaşmalarını ve ele almalarını diliyoruz.
Bugün yaşadıkları sorunlar, onların hak taleplerinin sokakta engellenmesi ne yazık ki AKP eliyle piyasacı eğitim modelinin bir sonucudur. Onlar eğer ki bu politikalarında hak arayışının önündeki bu despot uygulamalarında ısrarca olmakta devam ederlerse bizde bu arkadaşlarımızla tüm eğitim emekçileriyle, onların alın terinin karşılığını almaları için hak mücadelelerinin yükseltmeleri için dayanışmamızı eksiltmeyeceğiz. Mücadelemizi onların yanında geri tutmayacağız.”