Ümit Özdağ Sincan Kapalı Cezaevi’nin Önünde: “Her Gün Arkadaşlarımız İçin Gösteri Yapacağız. Türkiye’nin Her Yerinde Yapacağız Ta Ki Bu Vatanseverleri Hapishaneden Dışarı Çıkarana Kadar”
GÜLŞEN’İN AVUKATI EMRE: EV HAPSİ KARARI DA HUKUKLA ÇOK BAĞDAŞMAMAKTADIR, ONUN DA KALDIRILMASI YÖNÜNDE TALEBİMİZ OLACAK
GAYE ŞEYMA CAN- FAHRETTİN ÖZTÜRK
Nisan ayındaki konseri sırasında imam hatiplilere yönelik kullandığı sözleri nedeniyle 25 Ağustos’ta tutuklanan şarkıcı Gülşen Çolakoğlu hakkında, avukatının itirazı üzerine ev hapsi şeklinde adli kontrolle tahliye kararı verildi. Karar sonrası adliye önünde açıklama yapan avukat Emek Emre, “Tutuklamanın kaldırılmasına yönelik mahkeme kararında, müvekkil Gülşen’in kaçma şüphesi olmadığı ve delil karartma durumunun da mümkün olamayacağı belirtilmişken, ev hapsi uygulanması da bizim açımızdan hukukla çok bağdaşmamaktadır. Bu ev hapsi kararına yönelik de sulh ceza hakimliğine bu kararın yeniden değerlendirilmesi ve eğer mümkünse kaldırılması yönünde taleplerimiz olacak” dedi.
Şarkıcı Gülşen Çolakoğlu’nun nisan ayında İstanbul’da verdiği bir konserde imam hatiplilere yönelik sözlerine ilişkin görüntülerinin 5 ay sonra sosyal medyada paylaşılması üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçundan resen soruşturma başlatmış ve hakkında gözaltı kararı vermişti. 25 Ağustos’ta gözaltına alınan Çolakoğlu savcılık ifadesi sonrasında sulh ceza hâkimliğince tutuklanarak Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderilmişti.
Avukatının karara itirazı sonucu bugün Gülşen’in ‘konutu terk etmeme’ şeklindeki adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verildi. Gülşen’in avukatı Emek Emre, tahliye kararı sonrası Çağlayan Adliyesi’nin önünde basın açıklaması yaptı. Emre şunları söyledi:
“DAHA İFADEYE ALINIŞ NOKTASINDA BİRTAKIM USULSÜZLÜKLER VAR: İlk aşamada müvekkilimin adli kolluk tarafına alınıp ifadeye getirildiğinde gözaltı usulleri uygulandı. Gözaltı, bir suç üstü halinde uygulanabilen bir prosedür. Burada nisan ayında gerçekleştiği iddia olunan sarf edildiği iddia olunan birtakım, çok rahatsız edici onu da belirtmek isterim sözler var. Fakat bunun 25 Ağustos tarihinde bir suçüstü hali ihtiva etmediği ortada. O yüzden daha müvekkilim ifadeye alınış noktasında birtakım usulsüzlükler ve hukuksuzluklar baş göstermişti. Akabinde ifade verdi. Müvekkilime akşamında hepinizin bildiği üzere bir tutuklama tatbik edildi. Bu tutuklama da yine bakabilirsiniz, CMK madde 100’de anlatılır. Tutuklamanın yapılabilmesi için arkadaşlar öncelikle şahsa istinat edilen suçla alakalı kuvvetli suç şüphesi, yani bu suça ilişkin kuvvetli bir delil olması gerekiyor. ‘Gülşen’in ifade ettiği sözler delil değil midir?’ diye soranlar mutlaka olacaktır. Tabii ki delil. Fakat oradaki sözler müvekkilin isnat ettiği suçun oluşması için yeterli değil. Çünkü kamu güvenliğinde acil bir tehlike oluşturmuyor. O itibarla biz hep dedik ki ‘Tutuklama da hukuka uygun değil’ Buna itiraz edeceğimizi de belirtmiştik. Burada şunu özellikle belirtmek istiyorum.
İSNAT EDİLEN SUÇUN OLUŞMADIĞI ORTADA: Bakın Yargıtay’ın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bu Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 216 yani Gülşen’in tutuklandığı 216’ya 1 maddesine ilişkin çok açık içtihatları var. Diyor ki ‘Toplumun bir kesimini rahatsız eden ama şiddet içermeyen, şiddet teşvikinde bulunmayan soyut, kavramlar bu suçu oluşturmaz.’ O sebeple zaten Gülşen Hanım’ın gerçekten söylemiş olduğu söz her ne kadar rahatsız edici olsa da kendisi de bununla alakalı özürlerini de belirtmiş oldu, burada isnat edilen suçun oluşmadığı malum. O yüzden perşembeden beri tutukluluk noktasında ülkemizin bütün güzide ve önemli hukukçuları zaten neredeyse bir fikir birliğine ulaşmıştı. Bugün de çok mutluyuz. İtirazımızın neticesinde mahkeme değerlendirdi ve tutukluluk halini sonlandırdı.
EV HAPSİ KARARININ YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİNİ TALEP EDECEĞİZ: Çok kısa bir bilgi daha vermek istiyorum. Tutukluluk hali sonlandı fakat bir, ‘Ev hapsi’ adli kontrol tedbiri uygulandı. Ev hapsi esasen yine kişi hürriyetini bağlayıcı bir tedbirdir. Yani tutukluluk kadar ağır olmasa da yine kişinin seyahat özgürlüğünü kısıtlayan bir tedbirdir. Zaten itirazın gerekçelendirilmesinde tutuklamanın kaldırılmasına yönelik mahkeme kararının değerlendirilmesinde müvekkil Gülşen’in kaçma şüphesi olmadığı ve delil karartma durumunun da mümkün olamayacağı belirtilmiş iken buna rağmen bir ev hapsi uygulanması da bizim açımızdan hukukla çok bağdaşmamaktadır. Bu ev hapsi kararına yönelik de sulh ceza hakimliğine bu kararın yeniden değerlendirilmesi ve eğer mümkünse kaldırılması yönünde taleplerimiz olacak. Daha uygun bir adli kontrol ne olabilirdi mesela? İşte yurt dışı çıkış yasağı olabilirdi veya adli kolluğa gidip imza verme tedbiri olabilir, bunlar daha ölçülü kaçabilirdi. Bu itibarla ev hapsine yönelik de hukuki girişimlerimizi yapacağımızı belirtmek istiyorum.”