Süleyman Bülbül: “Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Vermiş Olduğu Aynı Zamanda 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Vermiş Olduğu Karar Anayasaya Baş Kaldırmaya Teşebbüs Suçu”
Gezi Davası Tutuklularını Ziyaret Eden Chp Grup Başkanvekili Köksal Ve Chp Milletvekilleri, Cezaevi Önünde: “Anayasal Hakların Kullanılması Kabul Edilebilecek Dosyada Hükümeti Devirme Suçundan Zorlama Bir Yorumla Bu İnsanlara Ceza Verildi”
Haber: OKTAY YILDIRIM / Kamera: ADEM KARABAYIR
CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal ile CHP Milletvekilleri Türkan Elçi ve Sibel Suiçmez Gezi davası hükümlüleri Çiğdem Mater, Mine Özerden, Osman Kavala, Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ı Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi ve Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde ziyaret etti. Köksal, Marmara Cezaevi önünde yaptığı açıklamada; “Olsa olsa anayasal protesto, gösteri yürüyüş hakkının yani anayasal hakların kullanılması kabul edilebilecek dosyada hükümeti devirme suçundan zorlama bir yorumla bu insanlara ceza verildi. Tam bir hukuksuzluk örneği yaşanıyor” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal ile CHP Milletvekilleri Türkan Elçi ve Sibel Suiçmez, İstanbul Bakırköy Cezaevi’nde Gezi davası hükümlüsü Çiğdem Mater ve Mine Özerden’i ziyaret etti. CHP heyeti Bakırköy Cezaevi’ndeki ziyaretin ardından Silivri Cezaevi’nde Osman Kavala, Can Atalay ve Tayfun Kahraman ile görüştü.
Köksal, CHP milletvekilleri ile birlikte Marmara Cezaevi önünde yaptığı açıklamada; şunları söyledi:
“Türkiye her geçen gün hukuksuzlukların yanına bir yenisinin eklendiği ülke haline geldi. Bugün Trabzon Milletvekilimiz Sibel Suiçmez ve İstanbul Milletvekilimiz Türkan Elçi ile birlikte önce Bakırköy Kadın Cezaevi’nde bulunan Çiğdem Mater, Mine Özerden; sonrasında da Silivri yeni adıyla Marmara Cezaevi’nde bulunan Osman Kavala, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ı ziyaret ettik.
“KARARLAR, HUKUKİ OLARAK DEĞİL SİYASİ NİTELİKTE ALINMAYA BAŞLANDI”
Onlar hakkında verilen karar, Türkiye’de yeni bir hukuksuzluğa yol açtı. Biliyoruz ki yargı, özellikle Eylül 2010 referandumundan sonra siyasallaşmada bir hayli yol katetti. Özellikle bu referandumdan sonra FETÖ’nün yargıyı teslim almasının yolu açıldı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da yargıda hâkim-savcıların ihracıyla birlikte AKP’nin il-ilçe yöneticisi olan avukatların hâkim-savcı olarak atanmaları kolaylaştı. Bugün yargıda AKP’li birçok avukatın hâkim-savcı olarak atandığını ve belli dosyalarda görevlendirildiğini, belli dosyaların onların önüne geldiğini biliyoruz.
İşte bu siyasallaşmanın sonucunda da yargı, saraya bağlı ve bağımlı hale getirilmek istedi. Kararlar, hukuki olarak değil siyasi nitelikte alınmaya başlandı.
“TAM BİR HUKUKSUZLUK ÖRNEĞİ YAŞANIYOR”
Bugün işte o alınan siyasi kararlardan birinin hükümlüsü olan sanıklarla görüştük. Uzman hukukçulara baktığınızda; olsa olsa anayasal protesto, gösteri ve yürüyüş hakkının yani anayasal hakların kullanılması kabul edilebilecek bir dosyada hükümeti devirmeye teşebbüs suçundan, zorlama bir yorumla bu insanlara ceza verildi. Tam bir hukuksuzluk örneği yaşanıyor.
Üstelik 2019’da AİHM’in yargılama hakkının ihlali kararına rağmen ve bugün yine Avrupa’da verilen son AKPM kararına rağmen hala hukuksuzluk, tüm boyutuyla devam ediyor.
Üstelik bu dosyada bir başka hukuksuzluk daha var. Can Atalay… Can Atalay bildiğiniz üzere Türkiye İşçi Partisi’nden Hatay Milletvekili seçildi. Kendisi milletvekili seçilmek için müracaat etti. Seçilmesinde engel olmadığına dair bir karar verildi. Aday gösterildi ve milletvekili olarak seçildi. Fakat bugün yasamada yapması gereken görevi, yani TBMM’de olması gereken bir milletvekili demir parmaklıklar arkasında tutuluyor. Anayasa, açık ve net bir şekilde şunu söylüyor: ‘Bir milletvekili hakkında, seçim öncesinde veya sonrasında bir suç işlediği iddia edilen bir milletvekili Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, tutuklanamaz, yargılanamaz, sorgulanamaz’ diyor. Burada Anayasa’nın ilgili maddesine baktığınızda açık bir hukuksuzluk örneği görüyorsunuz.
“HATAY HALKININ, MECLİS’İN İRADESİ BURADA GASP EDİLİYOR”
Meclis Başkanı’na defalarca çağrı yaptık bu konuyla ilgili. Adalet Bakanı’nı göreve davet ediyoruz dedik. Bu hukuksuzluk sona ersin dedik ama hala bu hukuksuzluk devam ediyor. Aslında bir anlamda Hatay halkının, Meclis’in iradesi burada gasp ediliyor. Can Atalay’ın her tutuklu kaldığı gün, ayrı bir hak kaybına yol açıyor.
CAN ATALAY: “BUNCA ZULÜM BENİ ÖFKELENDİRİYOR”
Buradan bir kez daha sesleniyoruz: Bu hukuksuzluğa son verilsin. Kendisinin içeriden bir mesajı var.
‘Bunca hukuksuzluk karşısında üzgünüm. Bunca zulüm beni öfkelendiriyor’ diyor Can Atalay. Biz de bunu özellikle herkese iletmek istedik. Aslında bugün Türkiye’de kâğıt üzerinde kalmış bir yargı bağımsızlığından söz ediyoruz. Yargı, siyasi iktidarın muhalifleri bir sopa olarak, cezalandırma aracı olarak görülüyor. Verilen cezalar, gözdağı niteliğinde.
Bugün bütün kesimlere, meslek odalarına, sivil toplum örgütlerine, üniversite öğrencilere kadar herkese deniyor ki: ‘İktidara karşı bir düşünceye sahipsen, iktidarla ilgili eleştiride bulunursan; tutuklarız, soruşturma açarız.’ Gözdağı verme çabası var siyasi iktidarın, bunu da yargı eliyle yapmaya çalışıyor. Otoriter bir rejimin yansımaları. Bu hukuksuzlukların bir an önce sona ermesi için mücadele ediyoruz. Hak, hukuk, adalet mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. CHP olarak nerede bir mağdur varsa, nerede haksızlığa uğrayan varsa, nerede hukuksuzluğa maruz kalan kim varsa, her zaman yanında olmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Mücadelemiz; bu ülkeye hak, hukuk, adalet gelinceye kadar; yargı bağımsızlığı ve liyakat tesis edilinceye kadar devam edecek.”