OĞUZ KAAN SALICI’NIN ŞANLIURFA’DA YEMEK YEDİĞİ FABRİKA ÇALIŞANLARI: “ZENGİNDEN AZ, YOKSULDAN ÇOK ALIYORLAR”
GENEL MADEN-İŞ GENEL LİDER YARDIMCISI İSA MEMNUN: “BİZİM BU FACİAYI YAŞAMAMIZIN YEGANE SEBEPLERİNDEN BİRİ HATTAT HOLDİNG’DİR. ZİRA BİZİ BİR KENARA SIKIŞTIRDILAR”
Genel Maden İşçileri Sendikası (Genel Maden-İş) Genel Lider Yardımcısı İsa Keyifli, TBMM Amasra Maden Kazasını Araştırma Komisyonu’nda, “Bizim bu faciayı yaşamamızın yegane sebeplerinden biri Hattat Holding’dir. Çünkü bizi bir kenara sıkıştırdılar. Üretim alanlarımızın büyük çoğunluğunu Hattat Holding’e verdiler. Biz, ruhsat bölünmesi etabında Hattat Holding’e tolerans tanındığına dair mahkemeye verdik. Mahkeme, bizi, ‘Siz yetkili değilsiniz’ diye reddetti. Üst mahkemeye taşıdık, mücadelemiz devam ediyor… Bizi köşeye sıkıştırdılar, o dar üretim alanında işçi eksikliğine karşın üretim yapmaya bizi mecbur ettiler, ‘Nasılsa Amasra’yı özelleştireceğiz’ diye bizi mahkum ettiler. ‘Nasıl olsa müessese kapatılacak’ düşüncesini hakim kıldılar ve bu facia yaşandı” dedi.
Genel Maden-İş Genel Lider Yardımcısı İsa Keyifli, bugün TBMM Amasra Maden Kazasını Araştırma Komisyonu’na, 42 madencinin ömrünü yitirdiği kömür ocağı hakkında bilgi verdi. Keyifli, şunları söyledi:
“ÜRETİM YAPMAK İÇİN GELMEDİKLERİNİ, TERMİK SANTRAL AÇMAK İÇİN GELDİKLERİNİ SÖZ EDİYORLAR”
“2005 yılında Zonguldak havzasına özel sektör getirildi. Özel sektör gelmeden önce bölgemizde kaçak ocakçılık had safhadaydı ve onlara bir resmiyet kazandırılması için, kaçakçılığın önlenmesi için iş güvenceli işçi çalıştırsınlar diye rödovanslı alanlar teslim edildi. Rödovans bizim bölgemize geldi ve 2005 yılında Hattat Holding dediğimiz firma en büyük ihaleyi aldı. 2005 yılından bu yana defaatle söylememize karşın; bütün bakanlıklara, bütün yetkili mercilere gidip adeta yalvarmamıza karşın bu beşerler buraya üretim yapmak için gelmediklerini, buraya termik santral açmak için geldiklerini söz ediyorlar. Mehmet Hattat’ın şahsen kendisi bunu söylüyor. 16-17 yıldır bu bölgede bir kilo kömür çıkarmadılar. ‘5 milyon ton buradan üretim yapılacak’ denildi, ‘5 kişi çalışacak’ denildi, şu anda Hattat Holding’de çalışan kişi sayısı 100 ve bir kilo kömür çıkarılmadı.
“DEVLETİMİZİ DE MİLLETİMİZİ DE İŞÇİMİZİ DE BİZİ DE SÖMÜRMEYE DEVAM EDİYOR”
Faciayı yaşadığımız gece Mehmet Hattat, telefonu canlı yayında açmış, gerisine bir tane Çinli uzman takmış, bakanlarımızın yanına girmeye teşebbüs ediyor, Çinli uzmanın tahlisiye grubuna dahil edilmesini istiyor. Türkiye Taşkömürleri Kurumu’nun tahlisiye grubundan daha büyük bir tahlisiye takımı şu anda Türkiye’de yok. Dünyada ödül almış bir tahlisiye takımımız var. Bu özel sektör sahibi, bu acıdan nemalanmaya çalışarak şu anda orada güya işçi alıyormuş üzere bir hava uyandırıyor. Devletimizi de milletimizi de işçimizi de bizi de sömürmeye devam ediyor. Biz, bunu söyledik, söylemekten de çekinmeyeceğiz.
2005’ten bu yana orada kimsenin çalışmadığını ve oraya üretim yapılma gayesiyle gelinmediğini yaşayarak gören insanlarız ve bugün tekrar çalışmayacak, yarın yeniden çalışılmayacak, sav ediyoruz. Çünkü kendi ağzıyla itiraf ediyor, ‘Ben buraya termik santral açmaya geldim, ben kömürcü Hattat olmaya gelmedim’ diyor.
“BİZİ BİR KENARA SIKIŞTIRDILAR”
Bizim bu faciayı yaşamamızın yegane sebeplerinden biri Hattat Holding’dir. Çünkü bizi bir kenara sıkıştırdılar. Üretim alanlarımızın büyük çoğunluğunu Hattat Holding’e verdiler. Biz, ruhsat bölünmesi etabında Hattat Holding’e tolerans tanındığına dair mahkemeye verdik. Mahkeme, bizi, ‘Siz yetkili değilsiniz’ diye reddetti. Üst mahkemeye taşıdık, mücadelemiz devam ediyor.
Mücadelemizden, bu faciayı yaşadık diye vazgeçmeyeceğiz. Hem üretimimize inatla devam edeceğiz, şehit arkadaşlarımızın anısına o müesseseyi yaşatmak için mücadele edeceğiz hem daha iş güvenlikli ortamlarda üretim yapmaya, bizi yok etmeye çalışanların inadına devam edeceğiz. Bizi bu hale getiren, kapitalist sistemin patronlarıdır. Bizi köşeye sıkıştırdılar, o dar üretim alanında işçi eksikliğine karşın üretim yapmaya bizi mecbur ettiler, ‘Nasılsa Amasra’yı özelleştireceğiz’ diye bizi mahkum ettiler. ‘Nasıl olsa müessese kapatılacak’ düşüncesini hakim kıldılar ve bu facia yaşandı.”
