22 Kasım 2024 Cuma

Esk’dan Et Ve Süt Raporu: “Kırsaldakiler, Hane Halkının Hayvansal Gıda İhtiyaçlarını Kentlerden Karşılamaya Başladı”

DİLAN KUTLU 

Et ve Süt Kurumu’nun “Et ve Süt Sektörü Çalıştayı Sonuç Raporu” yayınlandı. Kırsalda refah düzeyinin düştüğünün belirtildiği raporda, “kırsal kesimde yaşayan hane halkının hayvansal gıda ihtiyaçlarını kentlerden karşıladığına” dikkat çekildi. Hayvancılık yatırımlarına verilen desteklerde, hibe oranlarının cazip geldiği farklı işletmelerin desteklerden faydalandığının belirtildiği raporda; “Desteklenen işletmelerin ne durumda olduğunun”, “üretim ve istihdam kapasitelerinin ne olduğunun”, “kaç tanesinin el değiştirdiğinin veya âtıl kaldığının” tam olarak “bilinmediğine” dikkat çekildi. Bunun yanı sıra, “Kırsalda yaşayan ve geçimini hayvancılıktan sağlayan küçük ve orta ölçekli aile işletmelerinin yatırım programlarından yeterli oranda faydalanmadığı” tespiti yapıldı. 

Et ve Süt Kurumu’nun Ankara Kızılcahamam’da 7-9 Temmuz’da düzenlediği, “Et ve Süt Sektörünün Mevcut Durumu, Politikaları ve Geleceği” başlıklı çalıştayın “Et ve Süt Sektörü Çalıştayı Sonuç Raporu” yayınlandı.

Raporda, çalıştaya Tarım ve Orman Bakanlığı’nın farklı genel müdürlüklerinden katılım olurken Maliye Bakanlığı, özel sektör temsilcileri, birlik temsilcileri, özel sektör, kamu ve akademisyenlerden oluşan 56 kişi katıldı.

DÜNYADA DOMUZ ETİ ÜRETİMDE İLK SIRADA

Raporda, dünya kırmızı et üretiminin 2022 yılında 215,3 milyon ton olarak gerçekleştiği; üretimin yüzde 35,4’ünü büyükbaş eti, yüzde 7,8’ini küçükbaş eti ve yüzde 56,8’ini domuz eti oluşturdu. Raporda, şu değerlendirme yapıldı:

“Dünya kırmızı et üretiminin yüzde 35,4’lük payını oluşturan büyükbaş et üretimi 2022 yılında 76 milyon tondur. Üretimde ilk sıralarda yer alan ülkeler ABD, Brezilya, Çin ve AB’dir. Dünya sığır eti ticaretinde en büyük dört ihracatçı ülkenin Brezilya, ABD, Hindistan ve Avustralya olduğu ve bu ülkelerin toplam sığır eti ihracatının yaklaşık yüzde 56’sını gerçekleştirdiği görülmektedir.”

“ÜLKEMİZİN SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNDEKİ İHRACAT DEĞERİ ALMANYA’YA KIYASLA OLDUKÇA DÜŞÜK”

Türkiye ve Almanya’nın süt üretim miktarları birbirine yakın olmasına rağmen Türkiye’nin süt ve süt ürünlerindeki ihracat değerinin Almanya’ya göre “oldukça düşük” kaldığına dikkat çekildi:

“Almanya’nın toplam çiğ süt üretimi 32 milyon ton, toplam süt ürünleri ihracat değeri ise yaklaşık 11 milyar dolar iken ülkemizin toplam çiğ süt üretimi 24 milyon ton, toplam süt ürünleri ihracat değerimiz ise 451 milyon dolardır.”

“DOMUZ ETİ TÜKETMEYEN ÜLKELERDE KIRMIZI ET TEDARİKİNDE CİDDİ SORUN OLUŞTURACAĞI MUHAKKAK”

Tüm veriler göstermektedir ki, son 20 yılda hayvansal ürünlerin küresel talep durumu küresel arzın üzerinde gerçekleşmiştir. Önümüzdeki yıllarda hayvansal ürün üretiminde daha fazla daralma olacağı öngörülmektedir. Bu durumun başta İslam coğrafyası olmak üzere domuz eti tüketmeyen ülkelerde kırmızı et tedarikinde ciddi sorun oluşturacağı muhakkaktır.”

“KIRSAL HALK HAYVANSAL ÜRÜN İHTİYACI KENTLERDEN TEDARİK EDİLMEKTEDİR”

Raporda; kırsal alanların eğitim, sağlık, ulaşım gibi sosyal donatıların eksikliğinden dolayı kırsal yaşamın cazibesini azalttığını dikkat çekilirken “refah düzeyi düşen” kırsal hane halkının hayvansal gıda ihtiyaçlarını kentlerden karşıladığı belirtilerek şu değerlendirme yapıldı:

“Örneğin kırsaldaki orta ölçekli bir işletmede üç aile ferdinin iş gücü ile elde ettiği işletme geliri, kentte çalışan üç asgari ücretli gelir toplamının oldukça altında kalmıştır. Kırsal yaşamın çetin şartları ve kırsal refahta yeterince sağlanamayan gelişme kentlere göçü cazip hale getirmiştir. Özünde bir kırsal üretim olan hayvancılık faaliyetleri bu durumdan olumsuz etkilenmiştir. Bilhassa geçimlik ve yarı geçimlik işletmeler ile küçük ölçekli aile işletmelerinde küçülme yaşanmıştır Kırsal hane halkının hayvansal ürün ihtiyacı çoğunlukla kentlerden tedarik edilmektedir.”

“KÜÇÜK ÖLÇEKLİ ÇİFTÇİLER YATIRIM DESTEKLERİNDEN YARARLANAMADI”

Raporun; Türkiye’de et ve süt sektörünün sorunları ve çözüm önerileri ile ilgili kısmında, hayvancılık yatırımlarına verilen desteklemelerde “desteklenen işletmelerin ne durumda olduğu”, “üretim ve istihdam kapasitelerinin ne olduğu”, “kaç tanesinin el değiştirdiği ve atıl kaldığının” tam olarak “bilinmediğine” dikkat çekildi.

Bunun yanı sıra “Kırsalda yaşayan ve geçimini hayvancılıktan sağlayan küçük ve orta ölçekli aile işletmelerinin yatırım programlarından yeterli oranda faydalanamadığı bu ailelerin proje hazırlama kapasitesi öz sermayesi veya krediye erişim imkânı konularında zayıf kaldığı bilinmektedir” denildi.

DESTEKLERİ ÜRETİCİ DEĞİL FARKLI SEKTÖRDEKİ İŞLETMELER ALDI

Farklı sektörlerdeki yatırımcıların “kırsal desteklerin hibe oranları cazip geldiğinden” destekleri aldıkları ancak “üretim sürecinde umduklarını bulamadıkları için işletmeyi devretme veya kapatma yoluna gittikleri” belirtilerek, âtıl durumda olan işletmeler için “yasal düzenlemeler yapılması” hedeflendi.

DAMIZLIK HAYVAN KESTİRİLDİ, DAMIZLIK DÜVE İTHAL EDİLDİ

Raporda birçok ticari işletmenin damızlık hayvanlarının bir kısmını kasaplık hayvan değerinin yükseldiği dönemde kesime gönderdiği ve yurtdışından damızlık düve ithal ettiğine dikkat çekilirken; temel neden “ekonomik kazanç sağlama düşüncesi” olduğu belirtildi.  

HAYVANCILIK KARŞISINDAKİ 18 FARKLI DESTEKLEME ENFLASYON KARŞISINDA ERİDİ

Yine raporda; hayvancılığa 18 farklı kalemde desteklerin ödendiği ancak “miktarın enflasyon karşısında düşük düzeyde kaldığı”, bununla beraber hayvancılıkta kullanılan girdilerde ithalat oranının her geçen gün arttığı bilindiğine vurgu yapıldı:

“Enflasyonla beraber üretici fiyatları satabil kalmıştır son iki yılda et ve süt üretiminde daralma olmasının esas nedeni budur. Bu yılın başından beri hem ette hem sütte fiyatlar yukarı yönlü hareket etmiştir.”

“ANAÇ KESİMLERİ SONRAKİ YILLARDA ET AÇIĞI OLARAK KARŞIMIZA ÇIKACAK”

Raporun süt sektörüne ilişkin sorunlar ve çözüm önerileri kısmında ette yaşanan sorunların süt sektöründe de yaşandığı belirtildi.

Süt sektöründe de anaç hayvanların kesime yollandığına dikkat çekilerek, “Yem ham maddelerinin aşırı fiyatlandığı dönemlerde üretim maliyetlerinde olan büyük artışlar düşük kalan üretici fiyatları birleşince sürüde anaç kesimlerin artmasına neden olmaktadır. Anaç kesimlerin artması süt arzında daralmaya neden olmakta ve et arzının kısa dönemde artmasına bağlı olarak et fiyatlarını aşağı çekse de sonraki yıllarda et açığı olarak karşımıza çıkmaktadır. Maalesef bu kısır döngü; doğal şartların bozulması, dışarıdan tedarik edilen girdi fiyatlardaki aşırı artışlar ve kısmen de yanlış politikalar nedeniyle birkaç yılda bir yaşanmaktadır” tespiti yapıldı.

Buna göre çiğ süt arzı ve planlamasına ilişkin şu öneriler yer aldı:

“MALİYET FİYATINA ÜRETİCİ REFAH PAYI EKLENSİN: Çiğ süt maliyetlerinin hesaplanmasında öncelikle metot belirlenmelidir. Ticari işletmelerde üretilen çiftlik sütleri için aynı bir maliyet-fiyat çalışması küçük işletmelerde üretilen çiftlik sütleri için ayrı bir maliyet-fiyat çalışması yapılmalıdır. Hesaplanan maliyet fiyatına, o anki enflasyona göre ‘üretici refah payı’ adında ek bir ödeme eklenmelidir.

GIDA KOMİTESİ ONAYI KALDIRILASIN: Toplantıların periyodik aralıklarla düzenlenmesine dikkat çekilerek çiğ süt tavsiye fiyat açıklamasından önce zorunlu hale getirilmiş olan Gıda Komitesi onayı kaldırılmalıdır. Bu durum Konseyi işlevsizleştirdiği gibi fiyat istikrarsızlığına da yol açmıştır.

ÜRETİCİ BİRLİKLERİ HESAPLARINA YATIRILAN BEDELLERİ BAŞKA AMAÇLARLA KULLANIYOR: Çiğ süt toplama ve pazarlama hizmeti veren üretici örgütlerinin bu hizmetler karşısında üreticilerden yaptıkları kesintiler şeffaflığı ve izlenebilirliği sağlayacak mevzuat kapsamında olmalıdır. Üreticilere ait birlik hesaplarına yatırılan çiğ süt bedellerinin başka amaçlarla nemalandırılmasına ağır müeyyideler getirilmelidir.

ÜRETİCİNİN ÇİĞ SÜT KARŞISINDA YEM ALMA MECBURİYETİ ÖNLENSİN: Çiğ süt alımı karşısında üreticinin yem alma mecburiyeti önlenmelidir. Eğer yem karşılığı süt alımı sözleşmesi olacak ise fiyatlama bir parite üzerinden yapılmalıdır.”

İlgili Haberler