12 Kasım 2024 Salı

Erdoğan Toprak: “İktidarın Seçim İttifaklarının Ve Yüzde 50 Artı 1 Koşulunun Yanlış Olduğunu 6 Yıl Sonra Fark Edip Kaldırmayı Gündeme Getirmesi Ve Bunu Yine Yeni Anayasa Değişikliğine Bağlaması Bir Senaryodur”

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, “İktidarın seçim ittifaklarının ve yüzde 50 artı 1 koşulunun yanlış olduğunu 6 yıl sonra fark edip, kaldırmayı gündeme getirmesi ve bunu yine yeni anayasa değişikliğine bağlaması bir senaryodur. Otokrat tek adam yönetimini Mısır ve Suriye’deki gibi göstermelik bir seçim, mühürsüz zarf ve sandık oyunlarıyla meşrulaştırıp, en çok oy alanın seçileceği bir sisteme bağlama hevesine, millet ve iradesiyle seçtiği TBMM, geçit vermeyecektir” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Haftalık Değerlendirme Raporu’nu bugün yayınladı. Toprak’ın raporunda yer alan değerlendirmeler şöyle:

“İKTİDAR, KENDİ GETİRDİKLERİ YÜZDE 50 ARTI 1 OY ZORUNLULUĞUNUN KALDIRILMASINI GÜNDEME GETİRİYOR”

“2017’deki Anayasa Referandumunda mühürsüz oyları geçerli sayma pahasına MHP ile hazırladıkları değişikliğin yürürlüğe girmesini sağlayan iktidar, şimdi kendi getirdikleri yüzde 50 artı 1 oy zorunluluğunun kaldırılmasını gündeme getiriyor. Bu değişikliğin ittifakları zorunlu kılmasından yakınıyor.

İktidarın seçim ittifaklarının ve yüzde 50 artı 1 koşulunun yanlış olduğunu 6 yıl sonra fark edip, kaldırmayı gündeme getirmesi ve bunu yine yeni anayasa değişikliğine bağlaması bir senaryodur. Otokrat tek adam yönetimini Mısır ve Suriye’deki gibi göstermelik bir seçim, mühürsüz zarf ve sandık oyunlarıyla meşrulaştırıp, en çok oy alanın seçileceği bir sisteme bağlama hevesine, Millet ve iradesiyle seçtiği TBMM, geçit vermeyecektir.

“BİST’TEKİ OLASI BİR ÇÖKÜŞTE YAŞAYACAĞI SOSYOEKONOMİK YIKIM AĞIR BİR TOPLUMSAL TRAVMAYA DÖNÜŞEBİLİR”

Borsa İstanbul’da yatırımcı sayısının 8 milyonu aşması ve Türkiye’de ortalama her 10 kişiden birinin borsa yatırımcısı haline gelmesi, gelecek umutlarının hızla tükendiğini gösteriyor. Borsadaki yatırımcı sayısının 10 kat artması, aynı zamanda milyonlarca kişinin sanal bahisçilerin, kripto paracıların ve sosyal medya fenomenlerinin dolandırıcılık tuzağına düşmesi, iktidarın yarattığı çaresizliğin en somut fotoğrafıdır.

Yabancı portföy yatırımcılarının gelmediği, var olanların yerli yatırımcı hücumu karşısında varlıklarını satıp çekildiği BİST’te, milyonlarca kişi 1000-1500 TL’lik tasarruflarla kısa sürede yüksek kazanç hayaliyle umut yolculuğuna çıkıyor. Her geçen gün iktidarın daha da yoksullaştırdığı kitlelerin BİST’teki olası bir çöküşte yaşayacağı sosyoekonomik yıkım ağır bir toplumsal travmaya dönüşebilir.

“21 YILLIK AKP İKTİDARI, İNSAN KAYNAĞINI HOYRATÇA TÜKETİYOR, UMUTLARI YOK EDİYOR, İŞSİZLİĞİ GİZLİYOR”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Türkiye’de yoksulluk çeken olmadığını Eylül ayı işsizlik oranının 2013’ten bu yana gerçekleşen en düşük işsizlik oranı olduğunu ilan etti. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın sosyal yardım alan hanelere ilişkin resmi verileri, Bakanın yoksullukla ilgili iddiasını yalanladı. TÜİK’in genç işsizlik rakamları da gerçeğin bambaşka olduğunu gözler önüne serdi.

Bir yanda çalışma çağındaki her üç kadından birisi işsiz ve üretim gücünün dışında kalırken diğer yanda eğitimli ve çalışma çağındaki her 4 gençten biri işsiz ve üretim dışı. Yaklaşık 3 milyon genç, ne eğitimde ne işte. Hem kindar nesiller yetiştirmeyi hedefleyip hem de Teknofest Gençliği öyküleri anlatan 21 yıllık AKP iktidarı, insan kaynağını hoyratça tüketiyor, umutları yok ediyor, işsizliği gizliyor.

“YEREL SEÇİMLER ÖNCESİNDE İKTİDARIN MENFAATLERİ DOĞRULTUSUNDA HAYATA GEÇİRMEK İSTEYECEĞİ HİÇBİR SENARYOYA, FIRSAT VERİLMEMELİDİR”

Hazine ve Maliye Bakanının memleketi Batman’a ‘yakında büyükşehir olabilirsiniz’ vaadi, yerel seçimlere doğru iktidarın yine bir son dakika hamlesi ihtimalini düşündürüyor. Daha önce iktidar ittifakı ortağı MHP’nin ‘100. Yılda 100 il’ talebine olumlu yaklaşan iktidar, yılsonundan önce kendi lehine seçim kazanmayı umduğu bazı ilçeleri il, bazı illeri büyükşehir ilan edip seçimi etkileme yoluna gidebilir.

İktidar ve ittifak ortaklarının böyle bir girişimine karşı siyasi teyakkuzda olunması, yerel demokrasinin ve özgür seçmen iradesinin korunması açısından kaçınılmaz bir görev ve sorumluluktur. Yaklaşan yerel seçimler öncesinde; iktidarın kendi menfaatleri doğrultusunda hayata geçirmek isteyeceği hiçbir senaryoya, fırsat verilmemelidir.

“İKTİDARIN OTOKRAT TAVRI, CDS’NİN NORMALLEŞMESİNİ, TÜRKİYE’YE POZİTİF BAKIŞI ENGELLİYOR”

Türkiye’nin borçlarını geri ödeme gücünü gösteren Uluslararası Kredi Risk Primi (CDS) uzun bir aradan sonra 350 puanın altına inerek 347’ye geriledi. Hazine ve Maliye Bakanı bu düşüşü ekonomi politikalarına güven olarak nitelendirse de gerçek farklı. İktidarın otokrat tavrı, CDS’nin normalleşmesini, Türkiye’ye pozitif bakışı engelliyor.

Dışarıda dolar ve Uluslararası Kredi Risk Primi (CDS) puanı düşerken, içeride hala ekonomik tablo kötüye gidiyorsa bunun nedeni dış güçler değil, ülkeyi yöneten iç güç konumundaki iktidarın sergilediği demokrasi ve hukuk dışı tutum, yasa ve anayasa tanımazlık, yasakçı-baskıcı-sansürcü yönetim tarzıdır.

“GEÇEN YILIN AYNI DÖNEMİNE GÖRE BÜTÇEDEN FAİZE YAPILAN ÖDEMELERDEKİ ARTIŞ YÜZDE 94 OLDU”

Ekim sonu itibarıyla 608 milyar TL’ye yükselen bütçe açığı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yaklaşık yüzde 400 arttı. Ek bütçe ile getirilen ek vergiler sayesinde bütçe açığının daha da yükselmesi nispeten yavaşlatılırken, faize ödenen para yarım trilyon liranın üzerinde gerçekleşti

Bütçenin gelir yükü ek vergiler ve zamlarla vatandaşa yüklenirken, iktidar bu paraları şeffaf olmayan şekilde harcıyor. Ocak-Ekim döneminde bütçe harcamalarının yüzde 16’sı 537,7 milyar TL ile faiz o demelerine gitti. Geçen yılın aynı dönemine göre bütçeden faize yapılan ödemelerdeki artış yüzde 94 oldu. Faize yapılan bu ödeme tutarı ve faize ödenen bütçe kaynağındaki artış oranı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz karşıtı söylemlerinin bir aldatmacadan ibaret olduğunu gösteriyor.

“BARINMA KRİZİ ZİRVEYE TIRMANIRKEN, TÜRKİYE GENELİNDE KONUT SATIŞLARI HIZLA GERİLİYOR”

Konut Satış İstatistiklerinin 2023 Ekim verileri, on yıldan bu yana en kötü performansı sergiledi. Barınma krizi zirveye tırmanırken, Türkiye genelinde konut satışları hızla geriliyor. Konut kredisiyle ev sahibi olmak faiz artışlarıyla olanaksız hale geldi. Ekimde ülke genelinde ipotekli konut satışı, sadece 5 bin 577 adet oldu.

Bu tablo; dar gelirli ücretliler, evsiz emekliler, asgari ücretliler için ev sahibi olmanın, krediyle konut satın almanın hayal bile edilemeyeceğini, iktidarın rant odaklı inşaat-konut politikalarıyla ‘evsizler ordusunun’ hızla büyüyeceğini işaret ediyor.

“İKTİDARIN TOPYEKÛN RETÇİ YAKLAŞIMINDAN SAĞDUYUYA GEÇİŞİ, TÜM ÜLKENİN YARARINA OLACAKTIR”

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hayvancılığı ayağa kaldırmak için bazı plan ve programları gündeme alması, giderek yok olmaya sürüklenen ülke tarım ve hayvancılığı adına yanlıştan dönme yolunda atılan, önemli bir adımdır. Olumlu sonuçlara zemin yaratabilir.

İktidarın bu plan ve programlara sağlayacağı hibe ve ucuz finansman imkanını siyasi tercihlerle kullanmaması zorunludur. Tarım ve hayvancılığa ayrılan bütçe olanaklarının, destekleme tutarlarının artırılması, ithalata o denen milyar dolarların yerli üretici ve besiciye aktarılması, orta ve uzun vadeli planlama yapılması uyarılarımızın bir ölçüde karşılık bulması, iktidarın topyekûn retçi yaklaşımından sağduyuya geçişi, tüm ülkenin yararına olacaktır.”

“TÜRKİYE’NİN ABD’DEN F-16 ALIMI, İSRAİL VE HAMAS YAKLAŞIMI NEDENİYLE SIKINTIYA GİRDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ziyareti NATO ve AB ile Türkiye arasındaki mesafenin hızla büyüdüğünü, Almanya’nın mülteci akınının önlenmesi ve iltica talebi reddedilenlerin iadesi dışında Türkiye ile iş birliğini geri plana attığını gösterdi. Türkiye’nin ABD’den F-16 alımı, İsrail ve Hamas yaklaşımı nedeniyle sıkıntıya girdi.

Rusya’dan S-400 alımı nedeniyle F-35 projesinden dışlanan Türkiye’nin F-16 alımı da zora girince, iktidar Avrupa’dan 40 adet Eurofighter savaş uçağı almaya yöneldi. İngiltere-İspanya-Almanya ortak yapımı uçakların satışına İngiltere ve İspanya olumlu yaklaşıyor. Almanya’da ise Türkiye’ye satış yapılmaması için büyük baskı altındaki Scholz hükümetinin onay vermesi zor görünüyor. Gazze sorununda iktidarın izlediği politikayla, İsrail ile donan normalleşme, Arap ülkeleriyle de tersine dönebilir. Ayrıca ABD-AB-NATO ile sıkıntılar artabilir.

“ULUSAL-BÖLGESEL-KÜRESEL ÇIKARLARIMIZ İÇİN DAHA SOĞUKKANLI BİR DİPLOMASİ İZLENMESİ HAYATİ ÖNEMDEDİR”

Suudi Arabistan’da düzenlenen İslam Ülkeleri İş Birliği Teşkilatı toplantısı sonuç bildirisinde; Arap ülkelerinin eyleme geçme konusunda ayak sürümeleri, Filistinlilerin yalnızlığını bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye ve Azerbaycan’ın karşı çıkmasıyla ‘İsrail’e ekonomik ambargo ve yaptırım önerisi’ bildiride yer almadı.

İçeride İsrail ve Netanyahu’ya en sert söylemde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kapalı kapılar ardındaki pazarlıklarda tam tersine İsrail ile ticari ve ekonomik bağları kopartmaktan kaçındığı anlaşılıyor. Türkiye’nin ‘Hamas’ın hamisi’ rolünü benimsemesi ulusal çıkarlarımıza zarar verebilir. Ulusal-bölgesel-küresel çıkarlarımız için daha soğukkanlı bir diplomasi izlenmesi hayati önemdedir.”

 

İlgili Haberler