KILIÇDAROĞLU, ANKARA’DA MESKEN HANIMLARI İLE BİR ORTAYA GELDİ: “AÇLIKLA, YOKSULLUKLA, İŞSİZLİKLE YAŞAMAK İSTEMİYORUM. GELECEĞİMİ GÖREMİYORUM, ÇOCUKLARIM GÖRSÜN İSTİYORUM”
Erdoğan, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Konuştu: “Mücadelenin Asıl Somut Araçları 6284 Sayılı Kanun Başta Olmak Üzere Hukukumuza Dercettiğimiz Mevzuat İle Zihinlerde Gerçekleştirdiğimiz Dönüşümdür”
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programı’nda, “Marjinal grupların ve sapkın akımların istismar malzemesi haline gelen İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizin, kadınların hakları ve onlara yönelik şiddetle mücadeleye en küçük bir olumsuz etkisi olmamıştır. Bu konuda belli çevreler tarafından yürütülen tezviratın hiçbir temeli hiçbir dayanağı yoktur. Çünkü, mücadelenin asıl somut araçları 6284 sayılı kanun başta olmak üzere hukukumuza dercettiğimiz mevzuat ile zihinlerde gerçekleştirdiğimiz dönüşümdür. Bu kanun, kadın hakları ve ailenin korunması açısından spekülasyonlara kurban edilemeyecek kadar mühim bir kazanımdır. Bu kazanımların örselenmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Elbette kanunun mahiyetinde ve uygulanmasında sorunlar varsa çözecek, eksiklikler varsa giderecek daha da güçlendirilmesi gereken unsurlar varsa gereğini mutlaka yapacağız” açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan; İstanbul Haliç Üniversitesi’nde düzenlenen Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programı’nda konuştu. Erdoğan’ın konuşması özetle şöyle:
“Her ne kadar yaygınlaşan medya ve sosyal medya üzerinden yürütülen kasıtlı kampanyalarla bu başarıyı gölgelemek isteyenler varsa da hanım kardeşlerimiz hakikati gayet iyi biliyor. Devlet olarak kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikamız haline getirdik. Bu amaçla 2011 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızı kurduk. Bakanlığımızın her çalışmasını yakından takip ederek, samimiyetle sahiplenerek hatta gerektiğinde mücadeleyi bilfiil katılarak kadınların yanında yer aldığımızı gösterdik.
BAZILARI BAKANLIĞIMIZIN ADINDAKİ AİLE KAVRAMINI ÖNE SÜREREK KADINLAR İÇİN YAPTIĞIMIZ HİZMETLERİ UNUTTURMAYA VE GÖLGELEMEYE ÇALIŞIYOR
Bazıları Bakanlığımızın adındaki aile kavramını öne sürerek kadınlar için yaptığımız hizmetleri unutturmaya ve gölgelemeye çalışıyor. Halbuki aile, kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla, yaşlısıyla toplumumuzu oluşturan o devasa yapının kilit taşıdır. Aile olmadan sadece birey olarak insanın varlığı eksik kalır. Ülkemizde aile kurumumuza yönelik saldırıların, kadınların haklarını savunmakla hiçbir ilgisinin olmadığının hepimiz farkındayız. Bu tür saldırıların gerisinde aileden başlayarak milli bünyemizi çökerterek, milletimizi var eden hasletleri ortadan kaldırma gayesi vardır. Huzurlu, güvenli, üyelerinin birbirine saygı duyduğu aile aynı zamanda kadına yönelik şiddete karşı en muhkem kalemizdir. Kadına veya çocuğa yönelik şiddetin olduğu bir birlikteliğin her şeyden önce aile kavramının ruhuna veya özüne ters olduğu ortadadır. Soruyorum size: Kadının şiddet gördüğü bir beraberliği temelinde karşılıklı şefkatin, merhametin ve hürmetin olduğu aile kavramıyla tanımlayabilir miyiz? Çocuğun fiziki veya psikolojik şiddete maruz kaldığı bir yapının sağlıklı bir yapı olduğunu kim iddia edebilir? Bunu kim söyleyebilir? Biz, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi aileyi yüceltme ve güçlendirme mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Yani, aileye sahip çıkarak şiddet meselesi başta olmak üzere kadınların tüm haklarının da korunmasını sağlamayı amaçlıyoruz.
“KANUNUN MAHİYETİNDE VE UYGULANMASINDA SORUNLAR VARSA ÇÖZECEK, EKSİKLİKLER VARSA GİDERECEK DAHA DA GÜÇLENDİRİLMESİ GEREKEN UNSURLAR VARSA GEREĞİNİ MUTLAKA YAPACAĞIZ”
Marjinal grupların ve sapkın akımların istismar malzemesi haline gelen İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizin, kadınların hakları ve onlara yönelik şiddetle mücadeleye en küçük bir olumsuz etkisi olmamıştır. Bu konuda belli çevreler tarafından yürütülen tezviratın hiçbir temeli hiçbir dayanağı yoktur. Çükü, mücadelenin asıl somut araçları 6284 sayılı kanun başta olmak üzere hukukumuza dercettiğimiz mevzuat ile zihinlerde gerçekleştirdiğimiz dönüşümdür. Bu kanun, kadın hakları ve ailenin korunması açısından spekülasyonlara kurban edilemeyecek kadar mühim bir kazanımdır. Bu kazanımların örselenmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Elbette kanunun mahiyetinde ve uygulanmasında sorunlar varsa çözecek, eksiklikler varsa giderecek daha da güçlendirilmesi gereken unsurlar varsa gereğini mutlaka yapacağız. Nitekim bu amaçla mevzuatımızı sürekli geliştiriyoruz, yeniliyoruz.”