22 Kasım 2024 Cuma

Ekrem İmamoğlu’ndan ‘Deprem’ Yorumu!

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ’17 Ağustos’un Çeyrek Asır Ardından’ isimli etkinlikte olası deprem ile ilgili açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, “Biliyoruz ve yaşıyoruz ki; İstanbul, Marmara Bölgesi, yani bu coğrafya, hâlâ büyük bir tehdit altındadır” dedi ve ekledi: “Türkiye’nin her yerindeki insanımıza, çeşitli oranlarda büyük bedeller ödetecek bir depremdir İstanbul’da ya da Marmara’da yaşanacak deprem.”

Marmara Belediyeler Birliği ve İstanbul Planlama Ajansı (İPA) iş birliğiyle, “17 Ağustos’un Çeyrek Asır Ardından” başlığıyla, 2 gün sürecek etkinlik bugün başladı.

İPA’nın Florya’daki yerleşkesinde, CHP TBMM Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın katılımıyla düzenlenen etkinliklerin açılış konuşmalarını, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Marmara Belediyeler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey yaptı.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerinde yıkımı yaşayan Adıyaman’ın Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, Hatay’ın Defne ilçesinin Belediye Başkanı Halil İbrahim İbrahim Özgün, Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı ve İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet de etkinlikleri izleyenler arasında yer aldı.

“İRKİLELİM VE AYAĞA KALKALIM”

Konuşmasına, “25 yıl önceyi bugün konuşmak ve içi yine kaygılarla ve de üzüntülerle ve hatta görevimizi tam yapamamanın da biraz başımızı öne eğen duruşuyla sürdürmenin hüznünü yaşıyorum” sözleriyle başlayan İmamoğlu, şunları söyledi:

“Ve bunu yaşamalıyız. Bunu derinden hissetmeliyiz. Aslında her birey, kendi koşullarında bunu hissetmeli ki, bir an önce tabiri caizse irkilelim ve ayağa kalkalım ve işimizi daha iyi yapma konusunda yüksek bir sorumlulukla hareket edebilelim. Bu gerçeği görmezsek, aynı hataları yapmak ne yazık ki biraz da normalleşen, biraz da ‘insani’ diye tarifleyebileceğimiz tavrı ve psikolojiye dönüşen süreci bize yaşatır. Bunu yaşatmaya ve yaşamaya asla ve asla hakkımız da yok, haddimiz de yok. Bir yandan hatırlayacağız, bir yandan kayıplarımızı anacağız. Adıyaman ve Defne Belediye Başkanlarımız da bizimle. Onların şahsında, oradaki bütün yurttaşlarımıza da geçmiş olsun diyerek, onları yalnız bırakmayacağımızı iletmek istiyorum.”

“TEK IŞIĞIMIZ; BİLİM, TEKNİK, AKIL”

“Çeyrek asır önce sarsılan bu coğrafyada, sorumluluğumuz devam ediyor ve çalışmaya devam edeceğiz” diyen İmamoğlu, “Tek ışığımız var aslında; bilim, teknik, akıl. Başka bir ışığımız yok. Yani hiçbir kişilik, kendisini şahsen bir ışık olarak göstermeye kalkmasın. Mevcutta bir ışık var; bilim. Bilimi önünüze bir ışık ve doğrultu olarak koyduğunuzda, inanın bu toplum en doğruları yapacaktır ve o doğru, can kaybı yaşamaktan bizleri kurtaracaktır” ifadelerini kullandı.

İmamoğlu, şöyle devam etti: “Burada oluşumuz, tabii sadece geçmişimizi değil, tam aksine geleceğimizi konuşmaya dairdir. Biliyoruz ve yaşıyoruz ki; İstanbul, Marmara Bölgesi, yani bu coğrafya, hâlâ büyük bir tehdit altındadır. Bugün, bu 25 yıllık süreçte, çeyrek asırlık zaman diliminde neler öğrendik? Neler biliyoruz? Nasıl önümüze bakıyoruz? Bu gözden geçirilecek. Çok değerli oturumlar, sunumlar olduğunu biliyorum. Bu bağlamda sadece İstanbul olarak değil de Marmara Belediyeler Birliği’yle birlikte burada bir araya gelmenin de öneminin altını çizmek lazım.”

“MARMARA HARİTASI” DEĞERLENDİRMESİ

“Bilimsel bir sunum elbette benim ne tarzım ne de haddim, hakkım. Ben, açıkçası o sunumlardan, yazılardan ve bilim insanlarının ortaya koyduğu, teknik insanlarının ortaya koyduğu prensiplerden kendisine ders çıkaran ve görev çıkaran bir belediye başkanıyım. Bir haritayı sizlere göstermek istiyorum. Bu haritayı biz tasarlamadık. Bu harita,

Sanayi Bakanlığı’nın 2021 yılında yapmış olduğu bir araştırmada elde eddilen haritadan bahseden İmamoğlu, şunları söyledi:

“Kamuya açık bu harita, acaba ne söylüyor? Bunu düşünürken de biraz kaygılanıyorum açıkçası. Yani bu İstanbul için bir kaygı değil sevgili dostlar, bu, Türkiye için bir kaygı. Çok stratejik bir kaygı. Jeopolitik bir kaygı. Toplumsal bir kaygı, kaygı. Yani sadece depreme dayalı bir can kurtarma üzerinden kaygıyı da içermiyor. Çok yönlü kaygıları içeriyor burada gördüğünüz bu harita.

Bu haritadaki akışlar ve ilginin odağının ne denli bir noktaya bütünleştiğini, yüzde 80’lik bir ekonomik hacmin, sadece bir ülkenin 10’da 1’ine sıkışmışlığı -ne kadar büyük bir hatadır, sıkıntıdır- gösteriyor bize. O bakımdan Marmara diye konuştuğumuz deprem, Marmara’nın ya da İstanbul’un değil, net olarak Türkiye’nin depremidir. Türkiye’nin her yerindeki acı, bizim acımızdır. Ama bu deprem, Türkiye’nin depremidir. Yani buradaki sarsılmamız, buradaki yıkım ya da yıkılmama, dik durma, dirençli olma, bizim geleceğimizin tasarımını sağlayacak. Bu kadar nettir ve açıktır. O bakımdan meseleye bu çerçeveden bakmamız lazım. Baktığınızda, insanların geldiği yerler itibariyle, okunan üniversiteler itibariyle, üretim ve tedarik zincirleri, ticaret ilişkileri itibariyle, Türkiye’nin her yerindeki insanımıza, çeşitli oranlarda büyük bedeller ödetecek bir depremdir İstanbul’da ya da Marmara’da yaşanacak deprem. Bu gerçek, bu iş, burada bulunan her birimizi aşıyor, anlamında elbette paylaşmadım. Sorumluluğumuzun büyüklüğünü hatırlatmak adına paylaştım.”

“BİR SÖZ SÖYLEYİNCE BAKANLAR AÇIKLAMA YAPMAYA KOŞUYOR”

Geçen hafta Çin Halk Cumhuriyeti’nin Shenzhen Belediye Başkanı’nı misafir ettiklerini anlatan İmamoğlu, “18 milyonluk bir nüfustan bahsediyor. Aslında bu nüfus, orada okuyan ya da 6 aydan fazla oturumu olan herkesi kapsayan bir nüfus. Ki ben, bu nüfus sayımıyla ilgili uzun zamandır bir eleştiriyi yapıyorum. Türkiye’de yerleşik nüfusun, TÜİK verileri üzerinden hesaplanamayacağını ve bu bize realiteyi vermediğin, bu kapsamda bütün yönlendirmelerin ve bütün stratejik kararların altlığını oluşturan nüfus verisinin de ne yazık ki doğru bir veri oluşturmadığını yıllardır söylüyorum” diye konuştu.

İmamoğlu, şunları kaydetti:

“‘İstanbul’un resmi nüfusu 16 milyon’ dedim Shenzhen’in Belediye Başkanı’na. Ki 1 milyonun üzerindeki üniversite öğrencisinin, neredeyse yüzde 60’ı bizim gurbetçimiz ama o, bu sayıda yok. Sonra, su tüketimindeki yüzde 20’lik artışa göre konuşuyorum ki, 2 milyonun üzerinde bizim ekstra bir misafirimiz var. Bunun adı sığınmacıdır, resmidir, gayriresmidir. Ben buradan bir söz söyleyince, bütün bakanlarımız açıklamalar yapmaya koşuyorlar ama soruna çözüm bulmakta, toplumu aydınlatmakta bir çaba göremiyorum. Bu bağlamda, bütün bunları üst üste koyduğumuzda, 20 milyon oluyoruz.”

Bunu niye söylüyorum? 20 milyonluk bir nüfus varken, biz şunu konuşamayız tek başına: ‘İstanbul’da zaten nüfus azalıyor.’ İstanbul’da nüfus azalıyorsa, o zaman askeri alanları niye konuta açıyoruz? Ne yapıyoruz biz? O kadar meseleler birbirine grift (iç içe) bir şekilde girmiş ki. Burada tek sorunumuz var. Yüzlerine baktığımda, başımı hafif öne eğmek durumunda kaldığım bilim insanlarını, bu işin odağına koymamaktır tek sorun. Bu kadar nettir. Tekniği, aklı, veriyi oturup masada analiz etmemektir. Yani bir kişinin ya da bir şahsın, bir grup insanın keyfi, siyasi ihtiraslarıyla karar alabileceği bir mesele değildir. Bunu söylerken kimse üzerine alınmasın. Bunun adı Cumhuriyet Halk Partisi’dir veya bir başka partidir; fark etmez. Siyasi ihtiras alanı değildir, olamaz. Memleketin geleceğinden bahsediyoruz ve geleceğini konuşuyoruz. Bu kadar açık ve nettir mesele. İşte o bakımdan ticari ilişkiler, tedarik zincirleri, üretim, yani tüm meselelerin, 7 üzerindeki bir şiddette deprem yaşandığında, Türkiye’ye çok çeşitli bedeller ödeteceğini görüyoruz. Bu derece hayati bir konuya ne kadar ağırlık verirsek verelim, yaptıklarımızdan da tatmin olma şansımız yok. Daha fazlasını yapmakla da yükümlüyüz.”

BOZBEY: MARMARA, İSTANBUL’DAN İBARET DEĞİL

Marmara Belediyeler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Bozbey de konuşmasında, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli yaşanan büyük depremleri hatırlatarak, “Biri 7,7, diğeri 7,6 büyüklüğündeki bu iki deprem, 11 ilimizi doğrudan etkiledi ve toplamda 50 binin üzerinde can kaybına neden oldu. Bu rakamların her birinin ardında sayısız hikaye, yarıda kalan hayatlar ve gerçekleştirilemeyen hayaller var” ifadelerini kullandı. Deprem riskine karşı daha dirençli şehirler inşa etmenin önemine vurgu yapan Bozbey, “Dayanıklılık, sadece felaketlerin yaralarını sarmak anlamına gelmiyor. Gelecekte karşılaşabileceğimiz şoklara karşı hazırlıklı olmamızı da gerektiriyor. Bu da ancak sistemlerimizi güçlendirerek, altyapımızı sağlamlaştırarak ve toplumumuzda hazırlıklı olma bilincini yaygınlaştırarak mümkün olur” diye konuştu.

Marmara Bölgesi’nin sadece İstanbul’dan ibaret olmadığını; Bursa, Kocaeli, Tekirdağ gibi diğer kentlerle entegre bir mega kent olduğunu belirten Bozbey, bu nedenle deprem riskinin ele alınırken bölgenin bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Depremle ilgili plan ve stratejilerin yalnızca İstanbul ile sınırlı kalmaması, bölgenin tamamını kapsayacak şekilde hazırlanması gerektiğinin altını çizen Bozbey, “Yerelde yapılması gerekenlerin başında, deprem risk yönetimi kentsel dönüşüm dayanıklılık ve dayanıklılık planları aynı zamanda dirençli kentlerin hayata geçirilmesi olmalıdır. Belediyelerimiz, bu süreçte sadece kendi bölgelerinde değil, aynı zamanda komşu kentlerle de koordinasyon içerisinde olmalıdır. Depremden birlikte etkilenecek olan bu kentlerin afet anında birbirlerine destek olacak şekilde planlamalarını hazırlaması ve uygulaması büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda büyükşehirlerimizin afet İşleri Deprem Risk Yönetimi Kentsel dönüşüm ve Dayanıklılık Birimleri kritik bir rol üstlenmektedir. Bu birimler deprem öncesinde riski belirlemek, yapı stokunun güvenli hale getirilmesini sağlamak ve aynı zamanda deprem sonrası da toparlanma sürecini yönetmekle yükümlüdürler. Belediyelerimizin bu birim faaliyetlerini desteklemesi ve kendi planlarını yaparken bu birimlerle de koordinasyon içerisinde olması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

Kaynak: BİRGÜN

İlgili Haberler