Gökhan Günaydın: “Türkiye’yi Dünyanın En Büyük 10 Ekonomisi Arasına Sokacaktınız, En Sefil 10 Ülkesinden Biri Yaptınız. Yaparsa Akp Yapar, Bu Utanç Da Sizin”
EKREM İMAMOĞLU: “BİZ; EŞİMİZLE, DOSTUMUZLA, DAMADIMIZLA ÇALIŞMIYORUZ. BİZ, BU MİLLETİN EVLATLARIYLA ÇALIŞIYORUZ”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi için söylediği “Çivi bile çakamadı” sözüne yanıt vererek, “Onu anlıyorum. Onlar, Ekrem İmamoğlu ve ekibinin 4 yılda ortaya koyduğu performanstan biraz sıkıntı çekiyorlar. Çünkü onların misli misli fazlası iş yaptık. Niye anlayamıyorlar biliyor musunuz? Bizim iş yapma biçimimiz farklı. Biz; eşimizle, dostumuzla, kızımızla, damadımızla, oğlumuzla çalışmıyoruz. Biz, bu milletin evlatlarıyla çalışıyoruz. Orası, milletin malı. Arkadaş, üzülmeyin; milletin malı yine millette. Sadece sizi beğenmediler, yolladılar. 14 Mayıs günü size aynen ‘güle güle’ diyecekler” dedi.
Ekrem İmamoğlu, bugün Tokat’ta düzenlenen Halk Buluşması’nda konuştu. İmamoğlu, şunları söyledi:
“BEN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’TEN İLHAM ALDIM, MİLLETİMİN GÖZÜNE ONUN GİBİ BAKIYORUM”
“Hatırlarsanız, İstanbul’da büyük bir demokrasi mücadelesi verdik. Önce seçimi kazandık, hilelere başvurdular, seçimi elimizden almaya kalktılar. Onları yuhalamayın, onlar zaten iyi bir demokrasi tokadı yediler, hâlâ kendilerine gelemediler. Sonra tabii orada bir görev yaptıktan sonra, o görevimiz elimizden alınınca oraya vekaleten atanan kişi gelecek diye, benim makamımın arkasına astığım ve ta Beylikdüzü’nden beri yanımda taşıdığım portreyi kaldırdılar. O portrede Mustafa Kemal Atatürk, bir köylüyle konuşuyor. O köylü Tokatlı, Turanlı. Mustafa Kemal Atatürk, 1930’larda yaşanan ekonomik buhranla beraber Tokat ziyaretinde insanları, dertlerini dinliyor. Ve bu Tokatlı hemşerimizle bir araya geldiğinde dertlenmiş, biraz da zayıf bir insan, Ata’mızla konuşuyor. Diyor ki ‘İlacımız yok, ekecek tohumumuz yok. Ne yapacağız biz?’ Mustafa Kemal Atatürk, hemen talimat veriyor ve Ziraat Bankası üzerinden çiftçiye destek paketi ve bir kısım borçların silinmesiyle ilgili hamle yapıyor. O fotoğrafı gözünüzün önüne getirin, o işçi Atatürk tarafından nasıl dinleniyor? Mustafa Kemal Atatürk, vatandaşın, o köylü insanın gözünün içine bakıyor. Ben, hepinizin gözünün içine bakıyorum. Ben, Mustafa Kemal Atatürk’ten ilham aldım, milletimin gözüne onun gibi bakıyorum.
“HALKÇI, DEMOKRAT, ÇİFTÇİSİNİ DÜŞÜNEN MİLLET İTTİFAKI GELİYOR”
Yaklaşık 90 küsür yıl önce, Mustafa Kemal Atatürk’ün burada tarıma ne kadar önem verdiğini biliyoruz. Buraya gelirken beni karşılayan dostlarımın hemen yanında bir metruk bina gördüm; eski tütün fabrikası. Aslında Tokat, bir tarım şehri. Tokat, şu anda Türkiye’nin en fazla göç veren şehri. Tokat, bunu hak etmiyor. Tokat’ın verimli, bereketli toprakları, ovaları var. Tokat’ta tarımı hep birlikte ayağa kaldıracağız. Hep birlikte çiftçimizi var edeceğiz. İstanbul’da sadece 4 yıl içinde ortaya koyduğumuz destekle ve yaptığımız yatırımlarla, çiftçimize koyduğumuz fide yardımından mazot yardımına birçok hamleyle çiftçilik yapan insan sayımızı tam 12 kat artırdık. Siz çiftçiye fırsat verin, destek olun, o zaman bu çiftçi hem üretir hem kazanır hem kazandırır. Biz bunu yapacağız, bunu en iyi bilen biziz. Halkçı, demokrat, çiftçisini düşünen Millet İttifakı geliyor.
“100 BİN ÖĞRETMEN ATAMASINI GÖREVE GELDİĞİMİZDE HEMEN YAPACAĞIZ”
Öğretmenlere atama; evet, bizim taahhütlerimizden birisi. Biz, 100 bin öğretmen atamasını göreve geldiğimizde hemen yapacağız. Biz, şehirlerimizde ayrım yapmayacağız. Ben, İstanbul Belediye Başkanı’yım. İstanbul’umuzun 39 ilçesi var, Tokatlılar bilirler çünkü her Tokatlının İstanbul’da bir akrabası vardır. Ben, hangi ilçeye gidersem gideyim, o ilçenin belediye başkanını mutlaka davet ederim, mutlaka sahayı onunla gezerim. Gelirlerse, gelmezlerse onu bilmem. Ama belediye başkanıyla konuşurum, seçilmiş bir belediye başkanıdır, halk ona oyunu vermiştir, benim başımın tacıdır. Onun için biz, Tokat Belediye Başkanı kimmiş, Maraş Belediye Başkanı kimmiş, İstanbul Belediye Başkanı kimmiş, ayırt etmeksizin hepsine hizmet edeceğiz. Bu memleketteki bu ayrımcılığı ortadan kaldıracağız. Partizanlığı devletimizin bütün birimlerinde ortadan kaldıracağız.
“14 MAYIS’TA HANIMEFENDİLERE ANNELER GÜNÜ HEDİYESİ VERMEYE GELİYORUZ”
Ben, hanımefendilere birkaç soru sormak istiyorum. Ey hanımefendiler; bayram yaklaşıyor, bu bayramda gönlünüzden geçecek şekilde çocuklarınıza bir bayram alışverişi yapabilecek misiniz? Bizim geleneğimizde kadınlar, özellikle misafir ağırlarlar. Evlerine dostlarını davet ederler, onlara geniş bir sofra kurarlar. Ama bunun için alışveriş yapması lazım. Peki hanımefendiler, doya doya gidip alışveriş yapabiliyor musunuz? Hanımefendileri koruyan, çiftçilik yapan kadınların sosyal güvencesini veren, kadın haklarıyla ilgili mücadeleyi sonsuz derecede yüksek yapan, kadınlara şiddete karşı asla ve asla taviz vermeyen, kadın hakları meselesi üzerinden siyasi pazarlık yapmayan bir dönemi size getirecek olan Millet İttifakı iktidarı geliyor. 14 Mayıs’ta biz, hanımefendilere Anneler Günü hediyesi vermeye geliyoruz.
“BU ÜLKENİN GENCİ, HAYALLERİNİ BU ÜLKEDE KURACAK”
Sevgili gençler; bu ülkede emek, liyakat zinciri ne yazık ki kopmuştur. Biz, bunu yerine oturtacağız. Gençlere soruyorum; bir dayısı, bir tanıdığı yoksa, o partiye gidip üye olmamışsa işe girebilir mi? Gençler, işte bu düzeni ortadan kaldıracağız. Bu ülkenin genci, hayallerini bu ülkede kuracak. Bu ülkenin genci, hayallerini Tokat’ta kuracak. Erbaa’da, Reşadiye’de, Zile’de kuracak. Bizim gençlerimiz hayatı doya doya yaşamalılar; gülmeliler, eğlenmeliler, iyi eğitim almalılar. Gençleri özgür bırakmalısınız, gençleri üretime davet etmek için onlara iyi meslek sahibi yapacak fırsatlar tanımalısınız. Sevgili gençler; yüzünüzü güldürecek bir dönem getiriyoruz.
“BU MİLLETİN ZENGİNLİĞİNİ 86 MİLYON İNSANLA PAYLAŞACAĞIZ”
Sizlere, bu sürecin önderi, Millet İttifakı’nın kurucusu, Millet İttifakı ile demokrasi mücadelesinin başlangıcına imza atan 13. Cumhurbaşkanı’mız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun selamını getirdim. İşte Genel Başkan’ımız, cumhurbaşkanı adayımız ve inşallah 13. Cumhurbaşkanı’mız, sizlere söylediğim ve birçok daha fazla maddesi olan taahhütleri bir araya getirme konusunda güçlü bir masa kurdu. Altılı Masa kafa karıştırırmış, iş yapamazmış, sorun çıkarırmış. Hayır. Sorun ne, biliyor musunuz? Az önce size sordum, ekonomiden sağlığa… Bakın, toplumun yüzde 85’i eğitimden mutlu değil. Eğitimden gençlerin haklarına hukukuna, kadınlara, bütün konularda ülkemiz bugün sorunlu ise kaynağı, bugünün hükümeti ve bu hükümetin anlayışı. ‘Ben bilirim, ben her şeyi bilirim, benim başkasının aklına ihtiyacım yok, ben ne dersem o olur, ben ne dersem ona göre hareket edeceksiniz’ diyen; hak, hukuk, adaletin bütün zincirlerini kıran bu anlayışa karşı biz diyoruz ki güçlü bir demokrasi getireceğiz. Halkımızla birlikte konuşacağız, düşüneceğiz, üreteceğiz. Ve bütün bu milletin zenginliğini 86 milyon insanımızla paylaşacağız. Ama bunların dönemi, bir avuç insanla paylaşma dönemi. Biz diyoruz ki 86 milyon insanımızla paylaşacağız.
“BU SEÇİMİ İLK TURDA KAZANACAĞIZ. İKİNCİ TUR YOK”
İstanbul’da bir seçim yaşadık. Bu seçimi elimizden almak için bütün gayretleri gösterdiler. Yetinmediler, yüzlerce müfettiş yolladılar seçildikten sonra. Yetinmediler, uydurma bir dava açtılar. Yetinmediler, bu davada, olmayan bir suç üzerinden rekor bir ceza verdiler. Efendim neymiş, bu seçimi kazanacaklar ve seçimden sonra Ekrem İmamoğlu’nu siyasi yasaklı hale getirecekler. Mahkemeyi bir hâkime veriyorlar, hâkime hükmedemedikleri için, hâkim adaletli davranma çabasında olduğu için, -ki kendisi bu yörelerin gencidir- o hâkimi orada tutmuyorlar, sürüyorlar. Onun yerine başka bir hâkim getiriyorlar. O hâkimin de sözü onların elinde, o hâkimi başka taraftan köşeye sıkıştırılmışlar ve hâkim üzerinden bize ceza vermek ve bu seçimi kazandıktan sonra sözüm ona siyasi yasaklı hale getirmek için yol yürüyorlar. Ben, buradan bütün Tokatlı hemşerilerime söylüyorum; o bir avuç insan ve tabii ki Sayın Cumhurbaşkanı ne demişti? ‘İstanbul’u kazanan, Türkiye’yi kazanır’ demişti. Yetinmedi, ne dedi? ‘İstanbul’u kaybeden, Türkiye’yi kaybeder’ demişti. Son zamanlarda ilk kez doğruyu gördü. Bu seçimi kazanacağız. Bu seçimi ilk turda kazanacağız. İkinci tur yok, ilk turda kazanacağız.
“KAZANANLAR KULÜBÜ DEĞİŞTİ”
Bizim milletçe sevdiğimiz bir söz var; ‘Bugünün işini yarına bırakmayacaksın’. Biz, Millet İttifakı olarak, bugünün işini yarına bırakmayacağız, sandıklarda oy patlaması yapacağız. Ve İstanbul’da nasıl hep birlikte sandığa koştuk, sandığa sahip çıktık, Türkiye’de de aynısını yapacağız ve milletçe kazanacağız. 86 milyon insanımız kazanacak. Bunların kazanma dönemi bitti. Kazananlar kulübü değişti. Bir avuç insanın kazanan kulübü vardı, şimdi 86 milyon insanımızın kazanma zamanı geldi. Doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine kazanma vakti geldi.
“GENÇLER DİYOR Kİ ‘SESİMİZİ KISMAYIN, TWİTTER’IMIZLA UĞRAŞMAYIN”
Tokatla ilgili çok güzel sözler vardır. Bir başka söz daha var; ‘Sen sırtını Tokatlıya yasla, başka bir şey düşünme’. Tokatlı, sözünün eri ve sürece aklı başında bakan, sadakati yüksek, vatanperver insanlardır. Gençleri çok seviyorum ve gençlere çok güveniyorum. Güzel kızlarımız, oğullarımızdan çok şey beklediğimizi onlar da biliyor ama diyorlar ki ‘Bize destek olun, bizim önümüzü açın, bizi mutlu edin, bize iyi eğitim verin, sosyal yaşamımızı kısmayın, özgürlüklerimizi kısıtlamayın, sesimizi hiç kısmayın, bizim Twitter’ımızla uğraşmayın kardeşim, uğraşmayın’. Bizi bölmeyin. Gençlerin önyargısı yok, bu ülkenin geçlerinin tarih yazdığı anlar vardır. Kınalı Ali’yi bilirsiniz, Tokat’ın bir kahramanlık hikayesidir. Kınalı Ali, o küçücük yaşında, 17 yaşında askere gider ve askerde saçı kınalı diye asker arkadaşları ona güler. Komutanı sorar, ‘Niçin kına var?’ Der ki ‘Bilmiyorum, annem kına yaktı, saçıma sürdü’. Annesine mektup yazar, annesi cevap verir. Der ki ‘Kına gelinlere yakılır, gitsin yuvasına, çocuklarına kurban olsun diye. Kına koça yakılır, yaratana kurban olsun diye. Ben sana kına yaktım, vatanına kurban ol diye.’
“ASLA BÖLÜNMEYECEĞİZ. GENÇLER, BÖLÜNMEK YOK DEĞİL Mİ”
İşte bu ülkenin yiğit gençleri, kızlarımız, oğullarımız diyorlar ki ‘Biz, 21. yüzyılın gençleriyiz, biz teknolojinin gençleriyiz, üretiriz, yaratıcı gücümüz yüksek, engellerimizi kaldırın’. Kaldıracağız, bu ülkenin teminatı olan gençlerimizi ayağa kaldıracağız. Burada 30 bine yakın üniversiteli gencimiz var. İşte o gençlerimizi bilimle, ilimle, teknolojiyle buluşturacağız. Onlara fırsat tanıyacağız. Genç Kartlarıyla beraber fırsatları büyüteceğiz. Onların sosyal yaşamlarını güçlendireceğiz. Ve göreceksiniz, onlar yine bu millete ve memlekete, 21. yüzyılın diliyle ve usulüyle kurban olmaya devam edecekler. Onlar bu memlekete kurbanlar zaten, bu millete kurbanlar. Ben de sırtımı bu güzel ülkenin gençlerine yaslamaktan çok onur duyuyorum. Kendimi çok güçlü görüyorum. Özellikle gençlere diyorum ki bu seçim, sizin seçiminiz. Bu seçimde geleceğinize oy vereceksiniz. Bu seçim, 21. yüzyılın seçimi. Bu seçim, önümüzdeki yüzyılın seçimi. Cumhuriyet’in 100. yılın seçimi. Cumhuriyet’in 2. yüzyılının seçimi, dolayısıyla doğru karar vereceğiz. Asla bölünmeyeceğiz. Gençler, bölünmek yok değil mi? Asla ayrışmayacağız. Hedefimiz tek, bugünün işini yarına bırakmayacağız. Birliğin gücüne oy vereceğiz.
“KILIÇDAROĞLU VE AKŞENER YAN YANA GELDİ Mİ NASIL BİR GÜÇ YARATTIKLARINI BEN BİLİYORUM”
2019’da Millet İttifakı’nın belki de güçlü o seçim mücadelesini nasıl kazandığını en iyi bilen benim. Çünkü İstanbul’da hep birlikte kazandık. 2019’daki o seçimde Millet İttifakı’nın gücünü ben biliyorum. Özellikle cumhurbaşkanı adayımız, 13. Cumhurbaşkanı’mız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener yan yana geldi mi nasıl bir güç yarattıklarını ben biliyorum. O fotoğraf şimdi büyüdü. Hem 6 lider bir arada hem de genel başkanım, 13. Cumhurbaşkanı’mız dedi ki ‘İstanbul’un Belediye Başkanı, sen de bizim yanımızda ol’. Dedi ki ‘Mansur Bey, sen de yanımızda ol’. Gücümüzü büyütelim, milletimize dönelim ve milletçe 15 Mayıs sabahı itibarıyla ayağa kalkalım.
“15 MAYIS SABAHI KALKTIĞINIZDA HAVA SİZE BİR BAŞKA GÜZEL GELECEK”
15 Mayıs sabahı çok önemli. Size söz veriyorum; Allah bizi mahcup etmeyecek, biliyorum. 15 Mayıs sabahı kalktığınızda hava size bir başka güzel gelecek, yüzünüz gülecek, artık televizyonlarda saat başı konuşan yüzü asık bir insan görmeyeceksiniz. 15 Mayıs sabahı itibarıyla her gün vatanı ve milleti için çok çalışan bir heyeti görevde göreceksiniz. Biz, işimizi, görevimizi yapıyoruz.
“BİZ; EŞİMİZLE, DOSTUMUZLA, DAMADIMIZLA ÇALIŞMIYORUZ. BİZ, BU MİLLETİN EVLATLARIYLA ÇALIŞIYORUZ”
Sabah akşam, akıllarında Ekrem İmamoğlu. İstanbul’u kaybetmeye hâlâ alışamadılar. Öyle bir demokrasi tokadı yediler ki bir daha toparlanamadılar. En son İstanbul’da bir açılışta, Sayın Cumhurbaşkanı benimle ilgili, ‘Bir çivi çakamamışlar’ dedi. Onu anlıyorum. Onlar, Ekrem İmamoğlu ve ekibinin 4 yılda ortaya koyduğu performanstan biraz sıkıntı çekiyorlar. Çünkü onların misli misli fazlası iş yaptık. Bakıyorlar ki ‘Bunlar nasıl başardılar?’ Niye anlayamıyorlar biliyor musunuz? Bizim iş yapma biçimimiz farklı. Biz; eşimizle, dostumuzla, kızımızla, damadımızla, oğlumuzla çalışmıyoruz. Biz, bu milletin evlatlarıyla çalışıyoruz. Orası, milletin malı. Arkadaş, üzülmeyin; milletin malı yine millette. Sadece sizi beğenmediler, yolladılar. 14 Mayıs günü size aynen ‘güle güle’ diyecekler.
“GÖREVİ BAŞINDAYKEN EN FAZLA İZİN KULLANAN SAYIN CUMHURBAŞKANIDIR”
Bir de diyorlar ki ‘Ekrem İmamoğlu anca gezer. Anadolu’nun her yerine gider’. Gideceğim, çünkü ben demokrasi mücadelesi veriyorum. Çünkü ben neferim, milletin neferi. ‘Çok çalışacağım’ dedim. Beni gördükçe sizi yoracağım. O kadar çok çalışacağım ki siz beni izlerken yorulacaksınız. Aramızda kalsın; İstanbul’da en fazla gezmiş belediye başkanı kim sizce? Anladınız siz kim olduğunu. Adalet biraz şüpheli bir şey. Başınıza gelir, ben söyleyeyim. Görevi başındayken en fazla izin kullanan, gezen, Sayın Cumhurbaşkanı. Bizde belgesi var. Biz boşuna gezmiyoruz. Biz, şu anda bir demokrasi seferberliği başlattık ve onun için vatanın her köşesini dolaşacağız, sizinle dertleşeceğiz. Bu seçimi kazanmak zorundayız ve kazanacağız. Herkesle konuşmaya, farklı düşünen vatandaşlarımızı, komşularınızı, eşinizi, dostunuzu, akrabalarınızı ikna etmek için var gücünüzle çalışmaya var mısınız? Hep birlikte 14 Mayıs günü sandıklara koşup oy rekoru kırmaya var mısınız? Hep birlikte sandıklara sahip çıkmak için ama Millet İttifakı’nın partilerine, ama Türkiye gönüllülerine katılarak görev almaya var mısınız? O zaman bundan sonra, her şey çok güzel olacak. Tokat diyorsa olur.”