CHP’NİN DÜZENLEDİĞİ ‘DİJİTAL EMEK VE EMEK 4.0 ÇALIŞTAYI’NIN SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI: “EMEĞİN GELECEĞİNİ GARANTİ ALTINA ALMAK İÇİN ADİL GEÇİŞ PROGRAMI DEVREYE SOKULACAK”
Eğitim Sen 3 No’lu Şube Başkanı Erdoğan: “Tis Sürecinde İktidar Dalga Geçer Gibi 2024 İçin Yüzde 25, 2025 İçin Yüzde 11 Zam Teklif Ediyor. Bu Teklif İki Yıl Daha Açlıkla Mücadele Demek”
HABER: CEREN BALA TEKE – KAMERA: EYLEM LADİN DEĞER
KESK, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun memur ve memur emeklilerinin maaşlarında önümüzdeki iki yılda yapılacak artışlarla ilgili kararını açıklamadan önce iktidara ve kamu emekçilerine seslendi. KESK adına açıklamayı yapan Eğitim Sen 3 No’lu Şube Başkanı Cemal Erdoğan, “TİS sürecindeyse iktidar kamu çalışanlarına dalga geçer gibi 2024 için yüzde 25, 2025 için yüzde 11 zam teklif ediyor. Bu teklif yoksul halkın, ücretli çalışanın iki yıl daha açlıkla mücadelesi demektir. Türkiye’nin çarpık ekonomik ve toplumsal yapısı, nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturan emekçileri, yoksulları korumak bir yana yeni yoksullar üretiyor. İktidarın uyguladığı vergi politikaları krizin faturasını yoksulun, ücretli kesimin sırtına yüklüyor” dedi.
KESK, yaklaşık 4 milyon memur ve 2,5 milyon memur emeklisini ilgilendiren 7’nci dönem toplu sözleşme sürecine ilişkin bugün Ankara Ulus Atatürk Heykeli önünde basın açıklaması yaptı. KESK adına açıklamayı okuyan Eğitim Sen 3 No’lu Şube Başkanı Cemal Erdoğan, şunları söyledi:
“KESK olarak bir kez daha Türkiye’nin tüm illerinde alanlardayız. Çünkü tek adam rejiminin uyguladığı vahşi kapitalist politikalar; derelerimize, ormanlarımıza kısaca doğamıza saldırırken bir taraftan da toplumsal yaşama saldırılarını sürdürüyor. ÇEDES Projesiyle okullarımıza imamları sokmaya çalışan iktidar, Talim Terbiye Kurulu kararıyla seçmeli din derslerini de zorunlu hale getirdi. İstanbul Valisinin aldığı kararla insanlarımızın yaşam tarzlarına müdahale kararları art arda geliyor. KESK olarak diyoruz ki doğamıza da, insanımıza da, insan emeğine de, insan haklarına da, demokrasiye de, laikliğe de sahip çıktık, çıkmaya devam edeceğiz.
“TÜRKİYE’NİN ÇARPIK EKONOMİK VE TOPLUMSAL YAPISI, NÜFUSUN EZİCİ ÇOĞUNLUĞUNU OLUŞTURAN EMEKÇİLERİ, YOKSULLARI KORUMAK BİR YANA YENİ YOKSULLAR ÜRETİYOR”
Bugün ağustos ayı boyunca oynanan toplu sözleşme orta oyununun son günü. 7 kişisini iktidarın belirlediği 11 kişilik hakem heyeti bugün milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisinin 2024 ve 2025 yılları için alacağı maaş zamlarını belirleyecek. Yani aileleriyle birlikte otuz milyon insanın hangi koşullarda yaşayacağını belirleyecek. Türkiye’nin çarpık ekonomik ve toplumsal yapısı, nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturan emekçileri, yoksulları korumak bir yana yeni yoksullar üretiyor. İktidarın uyguladığı vergi politikaları krizin faturasını yoksulun, ücretli kesimin sırtına yüklüyor. Ücretliye yapılan zamlar; vergi dilimi, KDV oranlarındaki artış, yağmur gibi yağan zamlar ve yüksek enflasyon nedeniyle her geçen gün eriyor. Yoksul halk, ücretli kesim bu ağır yük altında ezilirken iktidar sabretmemizi tavsiye ediyor. Oysa bu ülkenin kaymağını yiyen yüzde 10’luk kesim, sermaye sahipleri verilen teşvikler, vergi aflarıyla karlarını ikiye, üçe katlıyorlar.
“BU TEKLİF YOKSUL HALKIN, ÜCRETLİ ÇALIŞANIN İKİ YIL DAHA AÇLIKLA MÜCADELESİ DEMEKTİR”
İşte bu koşullarda yaşanan TİS sürecindeyse iktidar kamu çalışanlarına dalga geçer gibi 2024 için yüzde 25, 2025 için yüzde 11 zam teklif ediyor. Bu teklif yoksul halkın, ücretli çalışanın iki yıl daha açlıkla mücadelesi demektir.
“BU ORTA OYUNUNUN BİR DE YANDAŞ SENDİKA AYAĞI VAR”
‘Ağaca balta vurmuşlar, sapı bedenimden’ demiş. Bu orta oyununun bir de yandaş sendika ayağı var. Her toplu sözleşmede kamu çalışanları kaybediyorsa iktidar kadar bu sözleşmeleri imzalayan ya da hakem heyetine topu atarak mücadele etmek yerine, durumu kabullenen, kazanım elde ettik diye masallar anlatan yüzde 2’lik, yüzde 3’lük zamları ayakta alkışlayan devlet güdümlü sendikalar var. KESK olarak her şeye rağmen tüm konfederasyonlara sesleniyoruz; gelin bir kez olsun birlikte mücadele edelim. Alanlara çıkalım. Üretimden gelen gücümüzü kullanarak hayatı durduralım. İşte o zaman bu soygun düzenini durdurur; emekçilerin, yoksulların hak ettiği ücretleri elde ederiz. KESK olarak bir çift sözümüz de kamu çalışanlarına. Gelin biat eden değil emek ve demokrasi mücadelesi veren, kabullenen değil direnen, haklarımızı savunan KESK ile mücadele edelim. Kazanılmaz sandığımız hakların nasıl hayata geçtiğini hep birlikte göreceğiz.”
“BUGÜNE KADAR NE OLDUYSA; BUNDAN SONRA DA O OLACAĞI AÇIKTIR”
KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil ise şöyle konuştu:
“Aylardır yılmadan, usanmadan aynı taleplerle ısrarla sokaklarda olmanın bir karşılığı elbette olmalı. Bugün biliyorsunuz; 1 Ağustos’ta başlayan 7’nci dönem toplu sözleşmesinde karar günü. Kamu emekçileri ve emeklileri bu masadan, bu görüşmelerden artık bir şey beklemiyor. Bugüne kadar hükümetin ortaya koymuş olduğu tavır, aileleriyle birlikte 30 milyonu aşan bir kitleyi yok saydığını gözler önüne serdi. 26 Ağustos’ta hakem heyetinin ilk görüşmelerine başlandı. Genele ilişkin uzlaşılmayan 55 maddenin 52’si 29 Ağustos itibarıyla oylandı. Her fırsatta dile getirdiğimiz hakem heyetinin hem bu toplu sözleşme masasının kamu işvereni hem de hakem heyeti olarak masaya gelmiştir. Dolayısıyla buradan bir şey çıkabileceğinin beklentisi olmadığını net bir şekilde ifade etmek gerekir. Tüm bu görüşmeler boyunca 7’si Cumhurbaşkanı tarafından atanmış hakem heyeti üyeleri blok oy kullanır gibi herhangi bir gerekçeye dahi gerek duymadan red oyu verdiler. Bugün son üç madde görüşülecek maaş artışı, enflasyon farkı ve refah payına dair. Hakem heyeti nihai kararını verecek. Bugüne kadar ne olduysa; bundan sonra da o olacağı açıktır. Hakem heyetine taşınan süreçlerde 0,5 puanlık bir artış veya hiç artış olmayan hükümetin teklifi önümüze konmuştur. Bu dönem de bundan farklı bir sonuç beklemiyoruz.”