TÜSİAD LİDERİ TURAN: TOPLUMUN YARISINI GERİDE BIRAKARAK HİÇBİR KRİZDEN ÇIKAMAYIZ, BİLAKİS KRİZİ DAHA DA DERİNLEŞTİRİRİZ”
Ednan Arslan’dan Bakan Bayraktar’a: “Akkuyu Nükleer Santrali Yap-İşlet-Sahip Ol Modeliyle Ruslara Ait”
CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanı Alparslan Bayraktar’ın “Akkuyu Nükleer A.Ş. bir Türk şirketidir” açıklamasıyla ilgili “Sanırım yeni Enerji Bakanımıza bazı gerçekleri hatırlatmamız gerekiyor. Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili yaratılmak istenen algıların ötesindeki gerçek durum şöyle: Santral, yap-işlet-sahip ol modeli ile Ruslara ait. Santralden 100 milyar doları aşan kazanç Ruslara ait. Santralde gerçekleşecek reaksiyonlar sonucunda elde edilecek işlenebilir nükleer materyal ve maddeler Ruslara ait. Santral sahası kullanılabilir olduğu sürece Ruslara ait. Bir başka ülkenin toprağında kurulan ilk VVER-1200 tipi santral olduğu için başarılı olması durumunda elde edilecek reklam, meşruluk ve güven duygusu Ruslara ait” dedi.
CHP İzmir Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Ednan Arslan, Akkuyu Nükleer A.Ş.’ye ilişkin açıklama yaptı. Arslan, şunları kaydetti:
“GERÇEĞİN RUS ŞİRKET TARAFINDAN İTİRAF EDİLMESİNDEN SANIRIM RAHATSIZ OLDULAR”
“Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin Rus Müdürü Anastasia Zoteeva’nın santralin Rusya’ya ait olduğunu ifade eden açıklamalarından sonra Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, ‘Akkuyu Nükleer A.Ş. bir Türk şirketidir’ demiş. Yıllardır eleştirdiğimiz ve tüm kamuoyundan türlü şekilde gizlenmeye çalışılan gerçeğin Rus şirket tarafından itiraf edilmesinden sanırım rahatsız oldular. Akkuyu NGS’nin web sitesi değiştirilerek bazı gerçekler gizlenmeye çalışılıyor. Eski sitenin ekran görüntüsü arşivimizde var. Bakın orada ne yazıyor: ‘Rosatom Devlet Kuruluşu’nun projedeki payı yüzde 99,2 dir. Projenin toplam maliyeti 20 milyar ABD doları seviyesindedir. Akkuyu NGS Projesi, dünyada yap-işlet-sahip ol modeliyle inşa edilen ilk NGS projesidir. Uzun süreli kontrat kapsamında şirket, santralin tasarımını, yapımı, bakımını, işletmeye alımı ve işletmeden çıkarılmasını üstlenmiştir.’ Bu ifadelerinin kaldırıldığı ve yerine; ‘Şirketin karşı karşıya olduğu görevin benzersizliği, BOO (build-own-operate=yap-sahip ol-işlet) modeliyle gerçekleştirilen dünyadaki ilk nükleer santral projesi olması. Şirket, uzun vadeli sözleşmenin kapsamında tesisin tasarımını, inşasını, bakımını, işletmesini ve işletmeden çıkarılmasını üstlenmiştir. Akkuyu NGS’nin inşası sırasında Türkiye Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu ve IAEA, EUR gibi uluslararası kuruluşların yürürlükteki tüm yasa, norm ve yönetmeliklerine uyulmasına büyük özen gösterilmektedir’ ifadesinin konulduğunu görüyoruz.
“ENERJİ BAKANI, ‘TÜRK ŞİRKETİ’ DİYEREK ALGI OPERASYONU YAPMAYA ÇALIŞMAKTADIR”
Santralin denetimi, Uluslararası Atom Enerji Kurumu gibi uluslararası üst kuruluşlara ait. Enerji Bakanı ise ‘Akkuyu Nükleer AŞ, Türkiye Cumhuriyeti’nin vergi mevzuatına, hukuk kurallarına göre çalışan bir şirket, bir Türk şirketi’ diyerek algı operasyonu yapmaya çalışmaktadır. Türkiye’de rahat faaliyet gösterebilmek için Türkiye’de bir şirketin kurulması, onu yerli şirket yapmamaktadır. Mülkiyet bağı, yerli-yabancı şirket tanımlaması için esas konu alanıdır ki bilindiği gibi yüzde 99,2’si Ruslara ait bir şirketin yerli ve milli olması söz konusu dahi olamaz. Kendisine ait bir nükleer teknolojisi olmayan Türkiye’nin bir nükleer şirketi denetleyebileceğini iddia etmek ise akıl dışıdır. Zaten nükleer teknoloji uluslararası denetimin esas olduğu bir alandır. Elbette denetim, güvenlik önemli ve dikkate alınması gereken konular. Enerji Bakanı, hedef saptırmak istese de biz asıl konuşulması gereken konuyu gündeme getirmeye devam edeceğiz. Konu, santralin kimin olduğu ve kimin karına olduğudur.
“20 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM KARŞILIĞINDA, RUSYA’NIN 19 YIL SONUNDA ELDE EDECEĞİ KAZANCIN BUGÜNÜN ŞARTLARI İLE 100 MİLYAR DOLARI BULACAĞINI HESAPLAMIŞTIK”
Anlaşmanın maddelerini incelediğimizde, madde 14’te ‘İfşa Koşulları’ başlıklı alt maddeler görüyoruz. Bu alt maddeler, bize anlaşmanın gizli maddeleri olduğunu veya olabileceğini ifade ediyor. Ek olarak sorulması gereken bir soru da Rusya’da eğitim alan ve Akkuyu NGS’de çalışan öğrenciler… Bu öğrencilerin anlaşmalarında, santral ömrünü tamamladıktan sonra Türkiye’deki üniversitelerde veya kuruluşlarda aldıkları eğitimi birikimi aktarmalarının önüne geçen bir madde var mı yok mu? Bundan hiç bahsetmiyorlar. Ekonomik yanına gelecek olursak, 20 milyar dolarlık yatırım karşılığında, Rusya’nın santralin ömrü uzatılmazsa 19 yıl sonunda elde edeceği kazancın bugünün şartları ile 100 milyar doları bulacağını, hatta geçebileceğini daha önce hesaplamıştık.
“SANTRALDE GERÇEKLEŞECEK REAKSİYONLAR SONUCUNDA ELDE EDİLECEK İŞLENEBİLİR NÜKLEER MATERYAL VE MADDELER RUSLARA AİT”
Sanırım yeni Enerji Bakanımıza bazı gerçekleri hatırlatmamız gerekiyor. Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili yaratılmak istenen algıların ötesindeki gerçek durum şöyle: Santral, yap-işlet-sahip ol modeli ile Ruslara ait. Santralden 100 milyar doları aşan kazanç Ruslara ait. Santralde gerçekleşecek reaksiyonlar sonucunda elde edilecek işlenebilir nükleer materyal ve maddeler Ruslara ait. Santral sahası kullanılabilir olduğu sürece Ruslara ait. Bir başka ülkenin toprağında kurulan ilk VVER-1200 tipi santral olduğu için başarılı olması durumunda elde edilecek reklam, meşruluk ve güven duygusu Ruslara ait.
“NÜKLEER ENERJİ İLE ÜRETİLEN DÜNYANIN EN PAHALI ELEKTRİĞİ BİZE AİT”
Peki bize ait olan nedir? Santralde üretilecek elektriğin Ünite 1 ve Ünite 2 için yüzde 70’ine; Ünite 3 ve Ünite 4 için yüzee 30’una 12.35-15.33 cent/kWh arasında alım garantisi ile nükleer enerji ile üretilen dünyanın en pahalı elektriği bize ait. Santralden üretilecek elektriğin yüzde 50’sinin enerji piyasamızda satılarak oluşan fiyatları yukarı çekme sorunu bize ait. Santralden elde edilen işlenebilir nükleer materyal ve maddelerin posası bize ait. Bu zararlı atıkların depolanması ve saklanması bize ait. Santral ömrü tamamlandıktan sonra atıl durumda olacak olan santral alanı bize ait. Belki de en kötüsü, ülkemizin güneş ve rüzgar enerjisi açısından potansiyeli henüz tam olarak değerlendirilmemiş olmasına ve ülkemize ekonomik katkısı olmasının oldukça zor olduğu bu proje ile kaçan fırsatlar bize ait.”