22 Kasım 2024 Cuma

Disk’in İstanbul’dan Ankara’ya Yürüyüşü Yalova’da… Çerkezoğlu: “Açlıkla Mücadele Ederken Bir De Üzerimizdeki Vergi Yükünün Artmasını Asla Kabul Etmiyoruz”

Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) “vergide adalet, gelirde adalet” sloganıyla İstanbul’dan Ankara’ya başlattığı yürüyüş, Yalova’ya ulaştı. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adaletli bir vergi sistemi için yürüyoruz. Zaten bu ülkede bu yüksek enflasyon karşısında açlıkla mücadele ederken bir de üzerimizdeki vergi yükünün her gün daha fazla artmasını asla kabul etmiyoruz” dedi.

“Vergide adalet, gelirde adalet” talebiyle DİSK’in İstanbul’dan Ankara’ya başlattığı yürüyüş, üçüncü gününde bugün Yalova’ya ulaştı. Cevdet Akay Parkı’nda açıklama yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, umudu büyütmek için yürüdüklerini dile getirdi. Çerkezoğlu, şunları söyledi:

“HAYATIN BÜTÜNÜNDE EŞİTLİK İSTİYORUZ: Gelirde adalet için yürüyoruz. Vergide adalet için yürüyoruz. İki yıldır bu mücadeleyi DİSK olarak ülkenin dört bir yanında adım adım, karış karış büyütüyoruz. İş yerlerinden başlayan bu mücadelemiz vergi daireleri önüne, alanlara, meydanlara, mitinglere, Ankara’ya, Meclis önlerine, bakanlık önlerine taşındı. Dedik ki bizler bu ülkede yaşıyoruz. Bu ülkede çalışıyoruz. Bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini biz üretiyoruz ve ürettiğimiz değerden payımızı aldığımız insanca yaşayacağımız bir ücret istiyoruz. Yıllarca bu ülkeye emek verdik, değer ürettik, emekli olduk ve son nefesimize kadar insanca yaşayacak bir ücret istiyoruz dedik. Kadınlar olarak yaşadığımız her türlü eşitsizliği, ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve çalışma hayatında da toplumsal hayatın bütününde de eşitlik istiyoruz dedik. Geleceğimizin karartılmasına karşı bu ülkenin gençleri olarak, bu ülkenin geleceği olan gençler olarak geleceğimizin işsizlikle, yoksullukla karartılmasına hayır diyoruz dedik. İşte o yüzden yola çıktık.

DİSK YÜRÜRSE, İŞÇİLER YÜRÜRSE BÜTÜN KARANLIKLAR DAĞLIR: Biliyoruz ki DİSK yürürse, işçiler yürürse bütün karanlıklar dağılır. DİSK yürürse, işçiler yürürse, işçiler yürürse ülkenin geleceği aydınlanır. İşte o yüzden yürüyoruz. Bu yürüyüşümüz İstanbul’dan buraya gelene kadar her adımda daha fazla büyüdü. Yollarda yürürken, otobanda, E-5’te kornalarıyla bize destek olanlarla büyüdü. Önümüzden yürüyen gençlerle büyüdü. Evlerinin balkonundan, penceresinden el sallayan, aşağıya, sokağa yola koşup bizi kucaklayan, suyunu, çayını bizimle paylaşan kadınlarla büyüdü. Aynı zamanda bütün uğurlamalarda, karşılamalarda bizimle birlikte olan sendikalı, sendikasız, beyaz yakalı, mavi yakalı tüm işçi arkadaşlarımızla ve sınıf kardeşlerimizle büyüdü. Yalnız yürümeyeceğiz dedik. Bu ülkede yaşanan bütün adaletsizliklere karşı, işsizliğe, yoksulluğa karşı, bu yüksek enflasyon karşısında her gün bizi yoksullaştıran bu düzene karşı insanca yaşam isteyen herkesin sesi, soluğu yanımızda olacak dedik. Bu sesle, solukla, bu dayanışmayla yürüyoruz.

ÇARKLAR, ZENGİNİ DAHA ZENGİN YAPMAK İÇİN DÖNÜYOR: Bu ülkede öyle bir düzen kuruldu ki bu düzenin bütün çarkları zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak için dönüyor. Bu düzenin bütün çarkları, yoksuldan alıp zengine vermek için dönüyor. Bir taraftan o TÜİK’in bastırılmış yalan yanlış enflasyon rakamları üzerinden belirlenen ücretlerimizle her gün daha fazla yoksullaşıyoruz. Bununla da kalmıyor. Bütün vergi yükü, kaşıkla verilenin artık kepçeyle değil, kazanla geri alındığı en adaletsiz vergi sistemiyle yaşıyoruz. KDV, ÖTV gibi dolaylı vergiler, yani zenginin de yoksulun da işçinin de patronun da bir kilo patates alırken ödediği vergi, devletin toplam vergilerinin dörtte üçüne ulaştı. Bir ülkede dolaylı vergilerin oranı ne kadar yüksekse o ülkede vergi adaletsizliği o kadar büyüktür.

İŞÇİNİN CEBİNE BAKMAKTAN VAZGEÇİN: Bununla da kalmıyorlar. Bizler daha ücretimizi almadan peşin peşin gelir vergisi ödüyoruz. Bu verginin hem oranı çok yüksek hem de vergi dilimleri bilerek, isteyerek düşük belirlendiği için yıl içinde sanki zenginleşmişiz gibi bir üst vergi dilimine geçiyoruz ve ödediğimiz vergi her ay daha fazla artıyor. Ocakta, şubatta, martta aldığımız ücreti eylülde, ekimde, kasımda alabilmek için yürüyoruz. Yani az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adaletli bir vergi sistemi için yürüyoruz. Zaten bu ülkede bu yüksek enflasyon karşısında açlıkla mücadele ederken bir de üzerimizdeki vergi yükünün her gün daha fazla artmasını asla kabul etmiyoruz. Buradan, Yalova’dan bir kez daha ülkeyi yöneten AKP iktidarına sesleniyoruz. Vergi yükünü, eğer topladığınız vergi miktarını artırmak istiyorsanız, daha fazla vergi toplamak istiyorsanız artık işçinin, emekçinin, emeklinin cebine bakmaktan vazgeçin; etrafınıza bakın.

İKTİDAR, BU SESİ DUYMAMAKTA ISRAR EDİYOR: Rekorlar kıran şirket kârlarına bakın. Bankaların kat be kat artan bilançolarına bakın. Kur korumalı mevduattan milyonlar kazananlara bakın. Çekin artık elinizi soframızdan, çoluğumuzun çocuğumuzun geleceğinden diyoruz. İşte bunun için Ankara’ya yürüyoruz ve biz bu taleplerimizi ülkedeki herkese duyurduk. İnanın ki sağır sultan bile duydu ama ülkeyi yöneten siyasi iktidar duymamakta, görmemekte ısrar ediyor. Adaletli bir vergi sistemi için yürüyüşler yaptık, mitingler yaptık, iş yerlerinden bütün DİSK’li işçiler bildirilerini okuyarak seslendi. En son Meclis’teki bütün siyasi partilerin genel başkanlarına gittik. Bunları anlattık. Ardından da adaletli bir vergi sistemi için, yani az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adil bir vergi sistemi için yapılması gereken düzenlemeleri 5 maddelik bir kanun teklifi olarak hazırladık, DİSK olarak ve bunu Meclis’e sunduk.

ÜLKEDE ADALET DİYORUZ: Buradan Meclis’teki bütün siyasi partilere, 600 milletvekiline çağrımızdır. Gelin, bu ülkenin tüm değerlerini üreten 85 milyon insanın insanca yaşayabileceği ve bu ağır vergi yükünden kurtulacağımız adaletli bir vergi sistemi için o kanun teklifinin altına imza atın ve Meclis’ten o kanunu oy birliğiyle geçirin diyoruz. İşte bu yüzden Ankara’ya yürüyoruz. Gelirde, vergide adalet derken aynı zamanda ülkede adalet diyoruz. Anayasa Mahkemesi kararlarının bile tanınmadığı, Anayasa’nın ayaklar altına alınmaya çalışıldığı bu süreçte ülkede adalet diyoruz. Adalet, işçinin ekmeğidir; demokrasi, işçinin ekmeğidir diyoruz. O nedenle adalet, eşitlik, özgürlük, barış, kardeşlik ve demokrasi için yürüyoruz. Milyonlarca işçinin, emekçinin, milyonlarca emeklinin, kadınların, gençlerin, adalet mücadelesini Ankara’ya taşıyoruz. Bugün yürüyüşümüzün üçüncü gününde, Yalova Meydanı’nda sizlerden aldığımız dayanışmayla, sizlerin gözlerinden aldığımız ışıkla, sizlerin bu sıcak karşılamanızdan aldığımız güçle adımlarımız daha da güçlenerek Ankara’ya gidecek.

BU MÜCADELE, HEPİMİZİN MÜCADELESİ: Mutlaka biz kazanacağız çünkü bu ülke bizim. Bu memleket bizim. Bu ülkede hepimizin alnımızın teriyle çalıştığı ve ürettiğimiz değerden payımızı aldığımız, alnımızın terinin karşılığını aldığımız, evimize ekmek götürebildiğimiz, çoluğumuza çocuğumuza bir gelecek kurabildiğimiz bir ülkeyi, emeğin Türkiye’sini hep birlikte kuracağız. Bu mücadele, hepimizin mücadelesi. Bu mücadeleyi, bu sesi, bu soluğu bizler Ankara’ya, sizlerden aldığımız güçle, adımlarımızı yere daha sağlam basarak, omuzlarımızı birbirine daha sıkı yaslayarak Ankara’ya taşıyacağız. Bu ülkede, bu topraklarda eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, barışın ve kardeşliğin egemen olduğu, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlediği emeğin Türkiye’sini mutlaka ama mutlaka hep birlikte kuracağız. Kendi ellerimizle kuracağız. Yolumuz açık olsun.”

İlgili Haberler