KARŞIYAKA’DA ASBESTLİ GEMİYE KARŞI FARKINDALIK KONSERİ
Disk Genel Başkanı Çerkezoğlu: “Raporlarda İfade Edilen Tespit Ve Öneriler Kamu Madenciliğinde Dikkate Alınmamıştır. Uzun Yıllar Boyunca Edinilmiş Madencilik Bilgi Ve Deneyimi Bilerek İsteyerek Göz Ardı Edilmiştir”
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu’na bağlı Armutçuk maden ocağında yaşanan göçüğe ilişkin, “Kamu madenciliği ve kamu denetiminde yürütülen rodövans, taşeron ve özel sektör madencilik faaliyetlerindeki işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarına dair çok ciddi raporlar kamuoyuyla paylaşıldı. Yeraltı ve Yerüstü Maden İşletmelerinde Proje Denetimi Değerlendirme Raporu (2005), Devlet Denetleme Raporu (2011) ve devamında 2019 Sayıştay Raporu. Tüm bu raporlarda çeşitli olumsuzluklar ve eksiklikler tespit edilmiş, kazaların önlenmesi konusunda öneriler paylaşılmıştı. Ama görülen odur ki, adı geçen raporlarda ifade edilen tespit ve öneriler kamu madenciliğinde dikkate alınmamıştır. Uzun yıllar boyunca edinilmiş madencilik bilgi ve deneyimi bilerek isteyerek göz ardı edilmiştir” dedi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, Zonguldak’taki Türkiye Taşkömürü Kurumu’na ait Armutçuk maden ocağında yaşanan göçük ve kamu maden işletmelerindeki sorunlarla ilgili bugün yazılı bir açıklama yaptı. Çerkezoğlu’nun açıklaması şöyle:
“TTK İŞLETMELERİNDE YAŞANAN MADEN FACİALARI VE ÖLÜMLER OLDUKÇA KAYGI VERİCİ BİR TABLOYU KARŞIMIZA KOYUYOR”
13 Eylül 2023’te saat 14.30 civarında Zonguldak’ın Ereğli ilçesi Kandilli mevkinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı Armutçuk Müessesi’ne ait maden ocağında bir göçük meydana geldi. Eksi 450 kotunda meydana gelen göçük sonucunda maalesef bir maden işçisi yaşamını yitirdi, altı maden işçisi yaralı olarak kurtarıldı. Bu vardiyada 280 işçi yeraltında çalışıyordu.
TTK Amasra işletmesindeki 42 işçinin ölümüyle sonuçlanan büyük facianın üzerinden bir yıl bile geçmedi. Kamu madenciliği ve özellikle TTK işletmelerinde yaşanan maden faciaları ve ölümler oldukça kaygı verici bir tabloyu karşımıza koyuyor.
“UZUN YILLAR BOYUNCA EDİNİLMİŞ MADENCİLİK BİLGİ VE DENEYİMİ BİLEREK İSTEYEREK GÖZ ARDI EDİLMİŞTİR”
Kamu madenciliği ve kamu denetiminde yürütülen rodövans, taşeron ve özel sektör madencilik faaliyetlerindeki İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) sorunlarına dair çok ciddi raporlar kamuoyuyla paylaşıldı. Yeraltı ve Yerüstü Maden İşletmelerinde Proje Denetimi Değerlendirme Raporu (2005), Devlet Denetleme Raporu (2011) ve devamında 2019 Sayıştay Raporu. Tüm bu raporlarda çeşitli olumsuzluklar ve eksiklikler tespit edilmiş, kazaların önlenmesi konusunda öneriler paylaşılmıştı. Ama görülen odur ki, adı geçen raporlarda ifade edilen tespit ve öneriler kamu madenciliğinde dikkate alınmamıştır. Uzun yıllar boyunca edinilmiş madencilik bilgi ve deneyimi bilerek isteyerek göz ardı edilmiştir.
Belirli birikim ve deneyime sahip olan bu kurumlarda bilimin ve teknolojinin daha fazla ikamesi bilinçli bir tercihle önemsenmemiş, yetersiz istihdam ile daha fazla üretim hedeflenmiş, İSİG önlemlerinin bilerek ihmal edildiği bir üretim rejimi tercih edilmiştir. Teknik altyapı yetersiz hale getirilmiş, deneyim ve uzmanlaşma göz ardı edilmiş, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hızla terk edilmiştir. Tüm bunlara bir de kamusal denetimin ve yaptırımın yetersizliği eklenince facialar birbiri ardına gelmeye başlamıştır.
“İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ ÖNLEMLERİNİN SİSTEMLİ VE KOORDİNELİ UYGULAMASI DA ORTADAN KALDIRILMIŞTIR”
Yüksek risk taşıyan kamu madenciliğinde kuralsız ve denetimsiz çalışan, mühendislik bilim ve tekniğinden uzak, gözetim ve denetiminin yetersiz olduğu koşulların bilerek tercih edilmesi, birikim rejiminin despot karakteri ve yoğun sömürü ile doğrudan ilişkilidir. Artık kamu işletmeleri açısından da işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamaları bir maliyet kalemi olarak görülmektedir. Maksimum kârı elde etmek için en hızlı en acımasız üretim süreçlerini yaşama geçirme konusunda hiç tereddüt edilmemektedir. Bu siyasal ve ekonomik tercihle birlikte, hazırlık, üretim, nakliye, aydınlatma, havalandırma gibi sistemler bütünsellikten koparılmış ve dolayısıyla işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin sistemli ve koordineli uygulaması da ortadan kaldırılmıştır.
Sonuç olarak kamusal bir madencilik üretimi için bilimin ve teknolojinin ışığında İSİG önlemlerinin yaşama geçirileceği, madencilerin saygın bir çalışma ortamında üretim yapacakları ve onurlu bir yaşam sürdürecekleri koşulların hızla sağlanabileceği bir yaklaşım ve tüm bu hedefler için kararlı bir mücadele olmazsa olmaz önemdedir. Ölen madenci arkadaşımızın yakınlarına, sevenlerine baş sağlığı dilerken, yaralı madencilerin bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını temenni ediyoruz.