24 Eylül 2024 Salı

DEVLET BAHÇELİ: “TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ’NİN KAPATILMASI, LİDERİNİN DA BEDEL ÖDEMESİ HAKTIR, HUKUKTUR, DEVLET VE MİLLET ONURUNUN ERTELENEMEZ SORUMLULUĞUDUR”

MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, “Türk Tabipleri Birliği’nin kapatılması, liderinin da bedel ödemesi haktır, hukuktur, devlet ve millet onurunun ertelenemez sorumluluğudur. Bunlara diyoruz ki, haram olsun, koşul olsun, yaptıklarınız boğazınıza koca bir kaygı olsun. Yurt içinde ve yurt dışında teröristlerle kahramanca mücadele edilirken tabanımıza kadar yanaşmış teröristlere tahammül edemeyiz, sabır gösteremeyiz, bunların provokasyonlarını alttan alamayız” dedi.

MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, bugün Manisa’da partisinin mitinginde konuştu.

Bahçeli, Türk Tabipleri Birliği Lideri Şebnem Korur Fincancı’nın, Kuzey Irak’ta yürütülen operasyon için öne sürdüğü, “Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir argüman ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü’nün unsurlarının ele alınması gerekiyor” tezini eleştirdi.

Bahçeli, özetle şunları söyledi:

“İNGİLTERE’DEN HOLLANDA’YA, ALMANYA’DAN BELÇİKA’YA, BULGARİSTAN’DAN ÇEKYA’YA PARLAMENTER SİSTEM KAYNAKLI KRİZLER YAŞANMIŞTIR”

Bu ittifakın ne makul bir maksadından ne de akla yatkın bir projesinden bahsetmek mümkün değildir. Tek bildikleri aldatmadır, palavradır, talandır. Kimi Cumhurbaşkanı adayı yapacakları meçhuldür. Seçim takvimi muhakkak olunca adaylarını da açıklayacaklarmış. 1,5 yıldır adayın kim olacağı tartışılıyor, lakin ortada aday yoktur.

Zillet partilerinin peş peşe ABD’nin yolunu aşındırmaları boşuna değildir. Birisi geliyor, birisi gidiyor, adeta okyanus ötesinde nöbete giriyorlar. ABD’ye koşan İP heyetinden birisi de ‘Biz ABD’ye hamburger yemeye gelmedik’ diyerek Kılıçdaroğlu’nu boşluğa düşürüyor, dalga geçiyor, nazire yapıyor.

Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda talimat ve tembihat sırasına giren, bunu da hamburger, benzinlik ve şenlik mazeretiyle maskeleyen zillet ittifakının foyasını ortaya çıkaracak, çalımını bozacak, eğilmiş boyunlarının hesabını soracak büyük Türk milletidir.

İngiltere’den Hollanda’ya, Almanya’dan Belçika’ya, Bulgaristan’dan Çekya’ya Parlamenter Sistem kaynaklı krizler yaşanmıştır. İngiltere’de neredeyse haftada bir Başbakan değişmektedir. Şu trajikomik duruma bakınız ki, bu ülkede başbakanların görev süreleri marulun bozulma süresiyle mukayese edilmektedir.

“GÜÇLENDİRİLMİŞ KAOS VE KAOS ÇIKARMA SİSTEMİ”

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin birinci dönemi gıpta edilecek kadar başarılıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin başarısı yarım kalmamalıdır. Bu muvaffakiyet sekteye uğramamalıdır. 2023 yılıyla birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci dönemine geçilmiş olacaktır. Parlamenter Sistem günahıyla sevabıyla Türkiye kaidelerinde miadını doldurmuş, arıza sinyali veren bu sistemin bakım, tamir ve tamirat imkanı ise kalmamıştır. 6+1 formatlı masanın kuru gürültüsü külliyen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne muhalefet üzerine bina edilmiştir. Yani etki-tepki üzerine şekillenmiş reaksiyoner bir sistem teklifi karşımızdadır. Zillet ittifakı şuursuzdur, derin bir gaflet çukurundadır…

“GELECEK JENERASYONLARA EN BÜYÜK ARMAĞANIMIZDIR”

Zillet ittifakı, milletimizin beklentilerini, dünyanın yeni eğilimlerini, devletimizin yüksek maksatlarını, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne niçin gerek duyulduğunu anlamaktan, algılamaktan, tahlil etmekten yoksundur. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in gerçek ismi, güçlendirilmiş kaos ve kaos çıkarma sistemidir, güçsüzleştirilmiş Türkiye’ye çağrıdır. Artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye’nin yönetim hayatına hâkimdir, Cumhur İttifakı da Türk milletinin hadimidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, gelecek kuşaklara en büyük armağanımızdır, palavra sistemi de geçmişin kriz ve uyuşmazlıklarına özlem duymaktır. Zillet ittifakı kabul etse de etmese de, razı olsa da olmasa da, işine gelse de gelmese de, Türkiye’nin istikameti dosdoğrudur, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başkan ülke Türkiye’nin zırhıdır.

Halihazırda Türk dış siyaseti dar bir coğrafik muhitin içine hapsedilmeden, uzun vadeli amaç ve önlemleri ile küresel bir çerçeve içinde ulusal ve manevi şuurla tanzim edilmiştir. Haksızlık neredeyse ve her kimden geliyorsa duruşumuzu ona göre belirleriz. İçimize kapanamayız, hadiseleri tribünden izleyemeyiz.

Biz dost çemberini genişletip barışın tarafı olmalıyız. Cumhuriyet’in kuruluş döneminden beridir Türkiye’nin güvenlik siyasetleri barışla hep birlikte ele alınmış, birlikte değerlendirilmiştir. Barışsever olmak insanlığın yüksek bir düzeyidir.

Geniş dünya görüşüne dayanan dış siyaset kapsamında diplomasi ve diyalog adımlarıyla çözemeyeceğimiz hiçbir sorunun olmayacağını bir an olsun hatırımızdan çıkarmamalıyız. Şayet ulusal bağımsızlığımızı korumak için kahramanca bir mücadele gerekiyorsa, bu suretle güle oynaya vatanımızı, namusumuzu, bayrağımızı, ulusal haklarımızı savunuruz.

“TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ’NİN KAPATILMASI, LİDERİNİN DA BEDEL ÖDEMESİ HAKTIR”

Geçtiğimiz günlerde Türk Silahlı Kuvvetlerine gurursuz bir iftira atılmıştır. Kahramanlarımız Pençe-Kilit Harekatı’yla girilemez denilen yerlere girince, Zap denetim altına alınınca terör örgütü PKK Türk askerinin kimyasal silah kullandığını alçakça tedavüle sokmuştur. Hain, her fırsatta hainliğini ve hayasızlığını gösterecektir. Terör örgütünün son çırpınışları vahim palavralarla örtülmek istenmektedir. PKK’nın namussuz iftirasına önce CHP’li bir milletvekilinden takviye gelmiştir.

Ardından HDP’li bir milletvekili Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlamıştır. Çabucak ardından Türk Tabipleri Birliği Lideri PKK’nın safına girmiş ve motamot demiştir ki: ‘Belli ki, hudut sistemini tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.’ Sonra reaksiyonlar çığ üzere yükselince ‘öyle bir şey demedim ki ben’ sözleriyle kıvırmış, çark etmiştir.

Öncelikle şunu tabir etmeliyim ki, bölücü terör örgütü PKK’nın iftirasına sarılıp erdemli Türk askerini suçlayan kim varsa teröristtir, onursuzdur, haindir, suçludur, dökülen şehit kanlarının vebali onların üstündedir. Türkiye’ye soykırımcı diyen bir milletvekili müsveddesinin TBMM’de yeri olamaz, PKK’nın kara propagandasına nefes olan milletvekillerinin Gazi Meclis’in çatısı altında olmaları hepimiz ismine yıkımdır.

Bu bölücü serserilerin, derhal TBMM’den atılarak mahkemeye çıkarılması koşuldur, namus borcudur. Onların öğrencisi olmakla övünenlerin de hesabı sorulmalıdır. Türk Tabipleri Birliği’nin kapatılması, liderinin da bedel ödemesi haktır, hukuktur, devlet ve millet onurunun ertelenemez sorumluluğudur. Bunlara diyoruz ki, haram olsun, koşul olsun, yaptıklarınız boğazınıza koca bir keder olsun. Yurt içinde ve yurt dışında teröristlerle kahramanca mücadele edilirken tabanımıza kadar yanaşmış teröristlere tahammül edemeyiz, sabır gösteremeyiz, bunların provokasyonlarını alttan alamayız.

Caniye, eşkıyaya, bölücüye, demokrasi ve özgürlük kamuflajına bürünmüş düşman beslemelerine sonuna kadar karşıyız. Biz hakkın, halkın, hakikatin tarafıyız. Biz şehidin, gazinin, ciğeri yanmış anaların, dul gelinlerin, yetim yavruların tarafıyız.

“ONLARIN ÇAĞRISI HENGAMEYE VE KARANLIĞA, BİZİM ÇAĞRIMIZ AYDINLIĞA VE KARDEŞLİĞEDİR”

Onların çağrısı hengameye ve karanlığa, bizim çağrımız aydınlığa ve kardeşliğedir. Onların çağrısı kaosa ve karışıklığa, bizim çağrımız birliğe, dirliğe ve daima birlikte Türkiye olmaya çağrıdır. Onlar laftan anlamaz, onlar insanlıktan geçer not alamaz, nihayetinde arsız adama söz neylesin, kokmuş ete buz neylesin der geçeriz ve de Türk milletini huzura davet ederiz. Çağrımız büyük Türkiye’yedir. Çağrımız tam bağımsız başkan ülke Türkiye’de kucaklaşmayadır.”

İlgili Haberler