22 Kasım 2024 Cuma

Cumartesi Anneleri, 1007. Haftada: Hizbullah’ın Kaçırdığı Baba ve Oğulun Akıbeti Soruldu!

Cumartesi Anneleri, 1007. hafta eyleminde 30 yıl önce Batman’da Hizbullah tarafından evlerinden alınarak kaybedilen baba İbrahim Çelik ve oğlu Edip Çelik’in akıbetlerini sordu.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1995 yılından bu yana İstanbul Taksim’deki Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, 1007’nci haftada, 10 Temmuz 1994’te Hizbullah tarafından evinden alınan baba ve oğlunun akıbetini sordu.

Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri ve insan hakları savunucuları, İbrahim Çelik ve edip Çelik için polis barikatının önüne karanfil bıraktı.

Daha sonra İbrahim Çelik’in torunu Şevil Çelik, aile adına yazdığı mektubu okudu.

Şevil Çelik, mektubunda şunları söyledi:

“30 yıl önce Batman Soğuksu’daki evlerinden alınıp götürüldükten sonra kendilerinden haber alınamayan İbrahim ve Edip Çelik’in ailesi olarak buradayız. 30 yıldır Anneannem oğlunu ve eşini, Annem babasını ve kardeşini,  torunlar olarak biz de dedemizi ve dayımızı arıyoruz. Biz dedemizi ve dayımızı hiç görmedik. Onları fotoğraflarından tanıyoruz. Bir de anneannemizin ve annemizin gözyaşlarından, hiç azalmayan acılarından. Ben Galatasaray’da büyüyen bir Cumartesi Torunuyum. Neden mi Galatasaray’dayım? Dedeme, dayıma ne olduğunu bilmek istiyorum. Onların bir mezarı olsun istiyorum. Anneme, anneanneme bu acıları yaşatanlar bulunsun, yargılansın istiyorum. Adalet yerini bulsun istiyorum. Ailesi olarak İbrahim Çelik ve Edip Çelik’i aramaya devam edeceğiz. Onlara ulaşma umudumuzu kaybetmeyeceğiz.”

Cumartesi Anneleri’nin 1007’nci hafta açıklamasını ise İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı (İHD) avukat Eren Keskin okudu.

Açıklamanın tamamı şöyle:

“1007. haftamızda 30 yıl önce Batman’da Hizbullah tarafından evlerinden alınarak kaybedilen baba-oğulun akıbetlerini sormak için buluştuk. 90’lı yıllarda Batman, Hizbullah’ın üssü konumundaydı. Örgüt, Batman Silvan-Diyarbakır üçgeninde binlerce cinayet ve zorla kaybetmeden sorumlu tutuluyordu. Ancak Hizbullah bu suçları işlerken Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu raporunda da anlatıldığı gibi, güvenlik ve idari bürokrasinin kollaması, desteği, göz yumması ve yol vermesine işaret eden bir biçimde hiçbir engelle karşılaşmıyordu. 

EVE MASKELİ VE SİLAHLI 4 KİŞİ GELDİ

Devlet şiddetinin sınır tanımadığı 90’lı yıllarda, kayıp yakınlarının Galatasaray’da, Diyarbakır Koşuyolu’nda, Batman Gülistan Caddesi’nde fotoğraflarını taşıdığı çok sayıda insan Hizbullah tarafından kaçırılarak kaybedildi. İbrahim Çelik ve oğlu Edip Çelik de bu insanlardandı. 50 yaşındaki 9 çocuk babası İbrahim Çelik, Batman’ın Soğuksu Mezrası’nda yaşıyor ve tarımla uğraşıyordu. İbrahim Çelik’in evine 10 Temmuz 1994 gecesi maskeli ve silahlı dört kişi geldi. Bu kişiler yer gösterme bahanesiyle İbrahim Çelik’i zorla yanlarında götürdü. Durumdan şüphelenen 19 yaşındaki Edip Çelik de babasını yalnız bırakmamak için peşlerinden gitti.

“ONLARI KAYBEDENLER CEZASIZLIKLA KORUNDU”

Baba-oğul eve dönmeyince endişelenen aile Jandarma’ya ve Emniyet’e başvurdu. Aile daha sonra olayla ilgili Hizbullahçıların isimlerini vererek savcılığa suç duyurusunda bulundu. Ancak ailenin bütün başvuruları sonuçsuz kaldı; İbrahim Çelik ve Edip Çelik’ten bir daha haber alınamadı. Merese Çelik’in, oğlunun ve eşinin bulunması için yaptığı başvurular ile ilgili etkin bir araştırma ve soruşturma yürütülmedi. 30 yıldır karanlıkta bırakıldı, onları kaybedenler cezasızlıkla korundu. 1007. haftamızda bir kez daha siyasi ve adli makamlara sesleniyoruz: Zamanaşımı hükümlerini gözaltında kaybetme suçunu cezasız bırakmanın bir aracı olarak kullanmaya son verin. Kayıp yakınlarının hakikat ve adalet arayışını engellemekten vazgeçin. İbrahim Çelik ve Edip Çelik’in akıbetlerini  açığa çıkaracak etkinlikte soruşturma-kovuşturma yapma ve failleri cezalandırma yükümlülüğünüzü yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin İbrahim Çelik ve Edip Çelik için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

Kaynak: BİRGÜN

İlgili Haberler