2 Yaşındaki Sıla Bebekten Acı Haber: ”İlaçlara Tepki Vermiyor…”
Chp Aile Destekleri Sigortası Toplantısı…Sibel Kalkan; “Ezilen Ve Ezenin Olmadığı Bir Dünyada Yaşamak İstiyorum, Tüm Bunların Son Bulması İçin 28 Mayıs Günü Hepimizin Değişimden Yana Olmasını İstiyorum”
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, Aile Destekleri Sigortası toplantısında yarın yapılacak seçimlerin kadınlar için son derece kritik olduğunu belirterek, “Dün HÜDA PAR’ın yemin etmekte zorlanan milletvekili açıklama yapmış. ‘Kadınlar narindir, zariftir, naziktir diyor, onların çalışmasına gerek yok.’ Biz de buradan kendisine diyoruz ki kendisi de çok narindir, kibardır, onun da hiç Meclis’e gidip de kendisini yormasına gerek yok. Hiç çalışmasa da olur” dedi. Ekonomik sıkıntı yaşadığını söyleyen Sibel Kalkan da “Bir sigortam bile yok, yaşım ilerliyor bu da benim için büyük bir kayıp. Yardım almaktan gocunmuyorum ama kendi emeğimle çalışmak istiyorum. Çocuklarımı istediğim gibi yediremiyorum, giydiremiyorum, isteklerini karşılayamıyorum. Bir çocuk bir şey istediğinde ona ‘yok, alamıyorum’ demek kadar acı bir şey yok şu dünyada. Ezilen ve ezenin olmadığı bir dünyada yaşamak istiyorum, tüm bunların son bulması için 28 Mayıs günü hepimizin değişimden yana olmasını istiyorum. Bize verilen seçme ve seçilme hakkını belki de son kez kullanacağız” diye konuştu.
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Ankara’da, Aile Destekleri Sigortası Toplantısı’na katıldı. Maddi sıkıntılar nedeniyle yaşamlarını sürdürmekte zorlanan çok sayıda kadın da toplantıda sıkıntılarını dile getirdi.
Toplantıda konuşan CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka şunları söyledi.
“KENDİSİ DE ÇOK NARİNDİR, KİBARDIR, ONUN DA HİÇ MECLİS’E GİDİP DE KENDİSİNİ YORMASINA GEREK YOK”
“Cumhuriyet tarihimizin en kritik seçimine sayılı saatler kaldı. Özellikle biz kadınlar açısından son derece kritik bir seçim. Adeta yaşamla ölüm arasındaki bir ince çizgideyiz. Sayın Cumhurbaşkanımız sizlerin yaşadığı sorunları biliyor ve ta yüreğinde hissediyor, sizlerin sorunlarının çözümlerini de çok iyi biliyor. Sarayda yaşayanlar sizi duyabilir mi, ne hissettiğinizi hissedebilir mi? Sarayda yaşayanlar halkın elini tutabilir mi? İşte o yüzden buradayız, halkın iktidarını kurmaya hazırız değil mi? Dün HÜDA PAR’ın yemin etmekte zorlanan milletvekili açıklama yapmış. ‘Kadınlar narindir, zariftir, naziktir’ diyor, ‘Onların çalışmasına gerek yok.’ Biz de buradan kendisine diyoruz ki kendisi de çok narindir, kibardır, onun da hiç Meclis’e gidip de kendisini yormasına gerek yok. Hiç çalışmasa da olur.”
Nazlıaka’nın konuşmasının ardından ekonomik sıkıntı yaşayan, şiddete maruz kalan kadınlar da söz alarak yaşadıklarını aktardı. Nazlıaka’nın söz verdiği kadınlar sırayla şunları söyledi:
DÖNDÜ DAĞDELENLER: Ben 2 çocuk annesi anne olarak çocuklarımı alın terimle çalışıp eğitimlerini en nitelikli şekilde aldırdığım için çok mutluyum. Ama çocuklarımın o nitelikli eğitimleri nedense verilmeyen imkanlar yüzünden mi yoksa yaşatılması engellenen hayaller yüzünden mi, onların hayallerini yurtdışı süslüyor olması beni çok üzüyor. Bütün annelerin hayalleri için rica ediyorum Sayın Cumhurbaşkanım, emek verdiğimiz çocuklarımızın hayalleri kendi ülkelerinde olsun istiyorum. Benim bir sloganım vardı; ben şerefli bir Türk kadınıyım, kedi, köpek, değilim kimsenin sahiplendirilmesine ihtiyacım yok. Benim tek sahibim var o da Allah. Hesap vereceğim kimse yok.
CİVAN AYÇAN: Eşim 24 yıl YÖK’te çalıştı, emekli oldu. 6 yıl oldu vefat edeli, bana 6 bin 200 lira maaş bağlandı; 3 bin lira kira veriyorum, 2 bin 500 lira faturalar geliyor, 200 lira taksit veriyorum. Torunlarım var, torunlar bir şey isteyince utanıyorum yok demeye. Ben böyle yaşamak istemiyorum. Benim eşim emek vermiş ben de onunla emek verdim. Özgür ve hür yaşamak istiyorum, dul kadınsam benim özgürlüğüme kimse karışamaz. Babam bile karışamaz bana.
SEVAL ÖZTÜRK: 2 torumun var, bina temizliği yaparak onlara geçimini sağlıyorum. Eşim emekli, evim kira, oğlum cezaevinde. Belediyenin verdiği yardım parasıyla et alabilirsem onu alıyorum.
ZARİFE KARAPİLCİ: Şiddete maruz kalmış kadınlar olarak burada sesimizi duyuralım, duyarsız kalmayalım. Duyarsız kötülüğü, şiddeti getirir. Duyarlı olmalıyız ki bütün illerimizdeki kadınlar şiddet görmesinler, ne kadar duyarlı olursak o kadar azaltabiliriz. Kadına ve çocuklara şiddeti sessiz kalmayalım, çocuklarımızın eğitimini tamamlayalım. Cahil kalmasınlar, onlar da bizim gibi şiddet görmesinler. Ben 13 yaşında evlendirildiğim için okuyamadım şiddete maruz kaldım, onun için çocuklarımızı eğitimsiz koymayalım.
SİBEL KALKAN: Toplumda olduğu gibi ben de maddi ve manevi birçok sıkıntı yaşıyorum. 4 kişilik bir aile olarak asgari ücretle geçinememekteyim şu anda. Bir ailenin yoksulluk sınırı 33 bin ve üzerinde olmuşken asgari ücret şu an komik bir rakam olarak kalıyor. En bariz temel ihtiyaçlarımızı bile şu an karşılayamıyoruz Belediyenizden yardım alıyorum çünkü eşim bir yıldan fazla süre işsiz, ailelerin yardımıyla ayakta durduk. Çocuklarımın okul masraflarını karşılamakta, kiramı ödemekte zorlanıyorum. Eşim İstanbul’da geçici bir iş buldu, çocuklarından ve evinden ayrı kalmak zorunda kaldı. Gelecekten kaygılıyım hem çocuklarımın geleceğinden hem kendi geleceğimden kaygılıyım. Bir sigortam bile yok, yaşım ilerliyor bu da benim için büyük bir kayıp. Yardım almaktan gocunmuyorum ama kendi emeğimle çalışmak istiyorum. Çocuklarımı istediğim gibi yediremiyorum, giydiremiyorum, isteklerini karşılayamıyorum. Bir çocuk bir şey istediğinde ona ‘yok, alamıyorum’ demek kadar acı bir şey yok şu dünyada. Buradaki bütün kadınlar bunu eminim yaşamıştır ama ben bunu yaşamak istemiyorum artık. 2 çocuğum var, sabahları okula gönderdiğimde kahvaltısının yanında bir bardak süt içirmek istiyorum çünkü tok tutsun diye evladımı. Gelin görün ki 2 seneye kadar marketten aldığım 1 kilo süt 2,5 lirayken şu an 20-25 TL’yi buluyor. Mansur Başkan’a çok teşekkür ediyorum, evime et giriyorsa onun sayesinde giriyor. Bundan utanmıyorum asıl utanması gerekenler bizleri bu duruma düşürenler. İnsanım ve insanca, hür yaşamak istiyorum. Ezilen ve ezenin olmadığı bir dünyada yaşamak istiyorum, tüm bunların son bulması için 28 Mayıs günü hepimizin değişimden yana olmasını istiyorum. Bize verilen seçme ve seçilme hakkını belki de son kez kullanacağız.
ALİYE ÖZBEK: 4 tane kızım var, bir kızım paramedik bitirdi ataması olmadı, kalbinde cihaz var. 3 senedir üniversite mezunu, evde çocuğun psikolojisi de bozuldu. Evim kira, maluliyet aylığı alıyoruz, 4,5 milyar (bin). Neye yetecek? Kira mı, ev mi, öğrenci mi? Bir üniversite kitabı şu anda 2,5 milyar (bin), 5 milyar (bin). Bir tek aylık bir kitaba vereceğiz gerisini nasıl yaşayacağız bilemiyoruz. 4 öğrenci, 5 tane boğaz, güç yetirecek durumda değiliz.
SEZEN SEDA SAYDAM: 1999 yılında başlayıp 2022 yılında sona eren iş hayatımın bana kazandırdığı sonuç koca bir hiç; dünya kadar kredi ve kredi borçları. 2022 yılından beri ben ve eşim işsiziz, herhangi bir gelirimiz, sağlık güvencemiz yok, Yeşil Kartlıyız. Tedavilerimizin bazılarında devlet bizden ücret etmeli. LGS’ye girecek olan bir oğlum var ben onu Milli Eğitim’in tam olarak veremediği eğitimden dolayı eksik kalan taraflarını tamamlaması için bir dershaneye gönderemedim. Oğlum LGS’ye girecek, 2 gün önce evime borçlarımdan dolayı gelen haciz memurları ve avukatlarla tanışmak zorunda kaldı, alın size sınav morali. Her gün en pişirsem diye düşünmekten, çalan kapının ardında beni bekleyenin ne olduğunun korkusuyla kapı açmaktan, çocuklarımın gelişimi için et, meyve, sebzeleri yedirememekten mutsuzum. EYT mağduruyum, 6 bin iş günü olan insandım ama bu hakkımı alamadım. Çocuklarımın geleceğinden korkuyorum. Tüm bunları söylerken acı çekiyorum ama utanmıyorum çünkü utanması gerekenler kim biliyorum.