NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU, TBMM KÜRSÜSÜNDE HACİVAT VE KARAGÖZ OYUNUYLA BÜTÇEYİ ELEŞTİRDİ: “BİZİM VERGİLER BEŞLİ ÇETEYE GİDİNCE 84 MİLYONA PARA KALMIYOR”
Cevdet Akay: “Cumhurbaşkanının Borçlanma Yetkisi Kısıtlanmalı. Eskiden Olduğu Gibi Maliye Bakanlığına Yüzde 25, Cumhurbaşkanlığına Yüzde 5 Şekliyle Uygulanmaya Devam Edilmeli”
CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki Cumhurbaşkanlığı bütçe görüşmelerinde; “Geçen yıl bütçe açığındaki gelişmelere bağlı olarak 3 kat Cumhurbaşkanına borçlanma yetkisi verdik, bu rakam da 2 trilyon 186 milyarlık bir rakama tekabül etmişti yani hakikaten çok büyük bir rakamdı. Şimdi, bakıyoruz, buradaki açığımızı tahmin ediyoruz, işte 2 trilyon 600 milyar civarında bir açık tahmin ediyoruz. Geçici maddeyle verilen bu yetki tekrar kullanılacak mı? Mevcut duruma baktığımız zaman bu mevcut bütçenin ek bütçeyle 2024 yılının haziran ya da temmuzunda yeniden karşımıza geleceğini düşünüyorum. Bu yetkinin kullanılmamasını özellikle talep ediyoruz eğer kullanılacak olursa 8 trilyon 768 milyar olacak. Bu mevcut bütçemizin yüzde 79’una tekamül ediyor. Yani resmen ikinci bir bütçe gibi. Bu borçlanma yetkisinin mutlaka kısıtlanması, kanunda, eskiden olduğu gibi, Maliye Bakanlığına yüzde 25, Cumhurbaşkanlığına yüzde 5 şekliyle uygulanmaya devam edilmesi, kat uygulamalarından vazgeçilmesi lazım” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2024 yılı bütçe görüşmeleri başladı. Komisyonda CHP Grubu adına Karabük Milletvekili Cevdet Akay konuştu. Sözlerine öğretmenler gününü kutlayarak ve öğretmenler gününde mülakatların kalkmasını, yeni atamaları beklediklerini söyleyerek başlayan Akay, Milli Eğitim Bakanlığı bütçe görüşmelerinde MEB Bakanı Yusuf Tekin’e atamalarla ilgili sorduğu soruya yanıt geldiğini ifade ederek şunları dile getirdi:
“1 KEREYE MAHSUS KPSS SONUCUNUN UZATILMASI VE ATANAMAYAN ÖĞRETMENLERIMIZIN ATANMASININ SAĞLANMASINI TALEP EDIYORUM”
“Ben gelen cevabı size aynen okumak istiyorum: Anılan yönetmeliğin ‘KPSS’nin geçerlilik süresi’ başlıklı 11’inci maddesinde ‘KPSS, sonuçların açıklanmasından itibaren iki yıl süreyle geçerlidir. Ancak, öğretmen adayları için KPSS’de elde edilecek puanın geçerlilik süresi bir yıldır. Yeni bir sınavın yapılamaması durumunda ise sınav sonuçları, bir sonraki sınav sonuçlarının açıklanmasına kadar geçerli olmaya devam eder’ hükmü yer almaktadır. Öğretmen adayları için KPSS’de elde edilecek puanın geçerlilik süresi bir yıl olduğu belirtilmiş olduğundan 22/10/2023 tarihinden itibaren 2022 KPSS sınavının geçerliliği kalmamıştır. Bu nedenle, 2022 KPSS puanıyla öğretmen atamasının yapılabilmesine olanak bulunmamaktadır’ cevabı Milli Eğitim Bakanlığımızdan resmi olarak elimize ulaştı. Tabii ki üzücü bir haber ama bunu telafi etme şansımız var, önümüzdeki hafta Plan ve Bütçe Komisyonuna torba yasa gelecek. Geçici bir maddeyle 1 kereye mahsus bu sınav sonucunun uzatılması ve atanamayan öğretmenlerimizin atanmasının sağlanmasını bütün öğretmenlerimiz adına buradan talep ediyorum.”
Akay, şöyle devam etti:
“TBMM BÜTÇE HAKKINI KULLANAMIYOR”
“TBMM bütçe hakkını kullanabiliyor mu sorusunun yanıtı yıllardır olumsuz ama hiç bu kadar olumsuz olmamıştı. Bütçe hakkının korunması demek vatandaşın korunması demek, vatandaşlar kamu hizmetlerinin üretilmesine bir katkı sunuyor, vergi veriyor. Haklı olarak da ödediği verdilerin karşılığında da nereye, nasıl harcamaların yapılacağını bilmek istiyor. Bu hakkı TBMM’nin elinden alınmış durumda, hiçbir değişiklik olmadan bu kapıdan geldiği haliyle geçiyor, önerilerimiz konusunda bir değişiklik yapmayı şu ana kadar beceremedik. Enflasyonla mücadele de yalnızca söylemde kalındı, gerçekte böyle bir mücadelenin yapılmadığını, asıl meselenin enflasyonu araç gibi kullanmak olduğunu söylemek mümkün. Bütçenin hazırlanması sürecinde kılavuzluk edecek temel belgelerden olan orta vadeli planların, kalkınma planları ile uyum içerisinde olmadığını görüyoruz. Mevcut Orta Vadeli Planın (OVP) ve Türkiye’nin sorunlarını çözme perspektifi olmadığı gibi makroekonomik dengeleri gerçekçi ve kendi içerisinde tutarlı değil maalesef.
“ENFLASYON İNMEDİ, HALKIMIZ DAHA DA YOKSULLAŞTI”
Asıl konuşmamız gereken konu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ülkemize verdiği sorunlar. Ne gibi sorunlar verdi; demokrasiyi zedeledi, adaleti tahrip etti ekonomik bozukluklara sebep teşkil etti, gelir dağılımındaki bozukluğu daha da ileri safhalara götürdü. Eğitim sisteminde bozulmalara sebep teşkil etti, çevre ile ilgili yeterli hassasiyet gösterilemedi. Demografik yapı çok bozuldu, sığınmacı ve göç olayları nedeniyle demografik yapıdaki bozukluktan çok endişe duyuyoruz. Enflasyon inmedi, tek haneli rakamlara inme hedefleri var fakat mümkün görünmüyor. Halkımız daha da yoksullaştı. 2018 yılında Geniş Tanımlı İşsizlik yüzde 17,6’ydı bugün 21,8. 2018’de Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı yüzde 5 milyon 981 bindi bugün 8 milyon 273 bin. 2018 yılında enflasyon yüzde 15,39’du, bugün 61,5; yaşanan enflasyonun çok daha yüksek olduğu gerçek, hepimiz biliyoruz. Dolar kuru aynı yıl 4,66’ydı bu yıl 28.82, euro kuru 5,41’di bugün 31.42. Net döviz rezervimiz 27,9 milyar dolardı bugün -56,7 milyar dolar. Gram altın 190,48 liraydı bugün 1,848 lira. 2018 yılında kilogramı 3,84 olan biberin fiyatını da 30 lira olarak bugün görüyoruz.
“SEÇİM SÜRECİ BOYUNCA İLETİŞİM BAŞKANLIĞININ HARCAMASINDA NEDEN BÜYÜK BİR ARTIŞ MEYDANA GELMİŞTİR”
İletişim başkanlığı; Cumhurbaşkanlığı bünyesi içinde çok önemli görevleri var özellikle dış ilişkilerde beraber hareket etmek, önemli konuları Dışişleri Bakanlığı bürokratları, Bakanı tarafından açıklanmasında fayda var. Ülkemiz için çok önem taşıyan konuların bazılarında direkt bu başkanlık vasıtasıyla açıklamalar yapıldığını görüyoruz bunu doğru bulmuyoruz, Dışişleri Bakanlığımız bünyesinde çok kaliteli bürokratlar var. Bu konulara bakanlığın özellikle dikkat etmesini istiyoruz. Ayrıca seçim süreci boyunca bu başkanlığın harcamasında neden büyük bir artış meydana gelmiştir, sebebi nedir, bununla ilgili net bir açıklama yaparsanız sevinirim.
“ŞEHIRCILIK VE AFET YÖNETIMIYLE ILGILI VE SANAYININ GELIŞTIRILMESIYLE ILGILI PROGRAMLARA ÇOK DÜŞÜK BÜTÇE RAKAMLARI AYRILMIŞ”
Bütçeniz 12 milyar 283 milyon, genel bütçenin yani 11 trilyon 89 milyarın binde 1’ine tekabül ediyor, geçen yıla göre de yüzde 85’lik bir artış olmuş; 6 milyar 637 milyondan buraya gelmiş. Bütçenin kendi içerisinde de ‘programa bağlı ve program dışı giderler’ şekliyle bir ikililik olmuş. Bütçe disiplini açısından ve kontrol ve denetim açısından bunu sağlıklı bulmuyoruz. Cumhurbaşkanlığının programıyla ilgili bütçe rakamı 5 milyar 406 milyon yani genel bakanlık, Cumhurbaşkanlığı bütçesinin yüzde 44’ü, dış politikayla ilgili ayrılan bütçe de yüzde 35’ine tekabül ediyor. Bu iki program bütçenin yüzde 79 -80’ine aşağı yukarı ulaşıyor. Fakat şehircilik ve afet yönetimiyle ilgili ve sanayinin geliştirilmesiyle ilgili programlara çok düşük bütçe rakamları ayrıldığını gördük. Burada ki desteklerin bütçeden arttırılmasında fayda görüyoruz.
“HANE HALKI VE İŞLETMELERE YAPILAN YARDIMLARIN NERELERE, NASIL YAPILDIĞINI MERAK EDİYORUZ”
Bütün bakanlıklarda kâr amacı gütmeyen kuruluşlarla ilgili ödenekler var. Topladığımız zaman bunlar muazzam bir büyüklük oluşturuyor, yine hane halkı ve işletmelere yapılan yardımlar var. Biz bunların nerelere, nasıl yapıldığını, bu firmaların, bu işletmelerin, bu kurumların neler olduğunu merak ediyoruz. İdari İşler Başkanlığına verilmiş bir yetki var, İdari İşler Başkanlığının talebiyle ve yahut da işte kullanıma, Cumhurbaşkanlığının kullanımına verilmiş gayrimenkul ve menkul malların tahsisiyle ilgili bir ihtiyaç hasıl olduğunda Başkanlığın talebiyle kamu kurumlarından ve yüzde 50’si kamu kurumlarına ait olan yerlerden yardım alınabiliyor. Geçtiğimiz yıl bu tip ne kadar yardım alındı? Çünkü bu da gizli bir bütçedir, böyle bir harcama yapıldı mı veya bu yıl yapılacak bir harcama var mı?
“CUMHURBAŞKANININ BORÇLANMA YETKİSİ KISITLANMALI, MALİYE BAKANLIĞINA YÜZDE 25, CUMHURBAŞKANLIĞINA YÜZDE 5 ŞEKLİYLE UYGULANMAYA DEVAM EDİLMELİ”
2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe büyüklüğü 11 trilyon 89 milyar, bunun 8 milyar 437 milyonluk vergi gelirleriyle karşılanması bekleniyor fakat aradaki açık da 2 trilyon 651 milyarlık bir açık. Bütçe açığı muazzam bir açık, genel bütçe büyüklüğünün yüzde 29’una tekabül ediyor. Bu oran hakikaten rahatsız edici bir oran, geçen yıla göre de yüzde 62 artmış, geçen yılda 1,632’ydi. Buradaki sıkıntı şu, geçen yıl bütçe tahsisi, teklifi yapıldığı zaman başlangıç ödeneğe göre tahmini bütçe açığındaki gelişmelere bağlı olarak bir net borçlanma limitiyle ilgili Cumhurbaşkanlığına bir yetki verdik. Yani şimdi tahmini açığın 1,632 civarında olacağı söyleniyor, bu yetkiye göre de eski kanundaki maddeye ilaveten 3 kat Cumhurbaşkanına borçlanma yetkisi verdik, bu rakam da 2 trilyon 186 milyarlık bir rakama tekabül etmişti yani hakikaten çok büyük bir rakamdı. Şimdi, bakıyoruz, buradaki açığımızı tahmin ediyoruz, işte 2 trilyon 600 milyar civarında bir açık tahmin ediyoruz. Geçici maddeyle verilen bu yetki tekrar kullanılacak mı? Mevcut duruma baktığımız zaman bu mevcut bütçenin ek bütçeyle 2024 yılının haziran ya da temmuzunda yeniden karşımıza geleceğini düşünüyorum. Bu yetkinin kullanılmamasını özellikle talep ediyoruz eğer kullanılacak olrsa 8 trilyon 768 milyar olacak. Bu mevcut bütçemizin yüzde 79’una tekamül ediyor. Yani resmen ikinci bir bütçe gibi. Bu borçlanma yetkisinin mutlaka kısıtlanması, kanunda, eskiden olduğu gibi, Maliye Bakanlığına yüzde 25, Cumhurbaşkanlığına yüzde 5 şekliyle uygulanmaya devam edilmesi, kat uygulamalarından vazgeçilmesi… Onun için de bütçedeki kaynakların etkin bir şekilde kullanılıp ilgili tasarruf tedbirleriyle, en azından, burada öngörülen bütçe açığının üstüne çıkılmamasını önemli buluyoruz.
“1984-2001 YILLARI ARASINDA 1.7 MİLYAR DOLAR KAYNAĞI BELİRSİZ PARA GİRİŞİ VARKEN BU SADECE AK PARTİ DÖNEMİNDE 76,7 MİLYAR DOLAR”
Biz bu bütçede borç ve faiz sarmalına girmiş durumdayız yani biz bu faiz giderlerinden bir an önce kurtulmak zorundayız. Kurtulamadığımız müddetçe de bizim bütçe disiplinini sağlamamız, rahatlamamız, ekonomiyi rahatlatmamız mümkün değil. Borçlanma tabii ki yapılacak ama net borçlanma hasılatı yaratıp, borç faizlerini ödeyip, anaparaları da tedricen aşağıya çekip bütçedeki borç miktarlarımızı indirmeliyiz. Bu da yapmak için hem iç piyasada hem de dış piyasada gerekli güveni sağlamalıyız. Gerekli güveni sağladık mı? Maalesef sağlayamadık, gri listedeyiz. 21 Kasım 2021 tarihinde Uluslararası Mali Eylem Gücü yani FATF bizi gri listeye aldı, kara paranın aklanması ve terörün finansmanıyla mücadelede yetersiz kaldığımız için. 1984-2001 yılları arasında 1,7 milyar dolar kaynağı belirsiz para girişi varken sadece AK Parti döneminde 76,7 milyar dolar -ki biraz geriden geliyoruz bu rakamla ilgili- kaynağı bulunamayan para girişi var, ben bunun biraz daha yukarıda olduğunu düşünüyorum, tahmin ediyorum. Bunun için kara parayla ve terörizmin finansmanıyla ciddi şekilde mücadele etmemiz lazım. Bizim gri listeden çıkmamız için bu mücadelenin yoğun bir şekilde olması gerekiyor, maliye politikası ve para politikasıyla beraber desteklenmesi gerekiyor. Eğer kararlı mücadele yapmazsak, gri listeden çıkmazsak ülkemizin rahatlaması, sabit sermaye yatırımlarının gelmesi çok zor. Önceliklerin iyi belirlenerek faiz giderleri ve bütçe disiplininin sağlanması gerekiyor. Bu kurallara, bu kaidelere uygun hareket edersek önümüzdeki dönem ülkemiz için daha rahat olacak diye düşünüyorum.”