Site icon Flash Haber

Buğra Kavuncu: “Bu vebal niçin bizim üzerimizde olsun? 22 yıldır ülkeyi siz yönetiyorsunuz, sorumlu da sizlersiniz”

İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, “Cumhurbaşkanı diyor ki; ‘suç çetelerine kaybettiğimiz her gencin vebali üzerimize.’ Yanlış ve kötü olan her şeyde başkaları suçlu ya da ortak etmek adeta bir karakter haline gelmiş. Bu vebal niçin bizim üzerimizde olsun? 22 yıldır ülkeyi siz yönetiyorsunuz, sorumlu da sizlersiniz. Defalarca anlattık, İstanbul’da 10-15 yaşındaki çocuklar çetelere özeniyor; ölüyor ya da öldürülüyor. Uyuşturucunun hem kullanım hem satış yaşı almış yürümüş. Her yerden kara para trafiği akıyor. Bunlara bulaşan genlerin vebali de hepimizin üstüne değildir. Sayın Cumhurbaşkanı, vebal sizin ve iktidarınızın üzerindedir” dedi.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, TBMM’de düzenlenen basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ülkede suç oranının arttığı ve suç işleme yaşının düştüğünü kaydeden Kavuncu, adalet sistemine de tepki gösterdi. Sığınmacı sayısının İçişleri Bakanlığı tarafından dahi net bir şekilde bilinmediğini söyleyen Kavuncu, kapalı nüfus sayımı taleplerini yineledi.

“Kadın cinayetlerinin politik olduğunu söylüyoruz”

Artan kadın cinayetlerine değinen Kavuncu, şunları söyledi:

“Geçtiğimiz hafta çok acı bir olay yaşadık, iki genç kızımızı kaybettik, katledildiler. Kadın cinayetleri maalesef Türkiye’de durdurulamayan, önlenemeyen bir noktada. Türkiye’de şiddetin her türlüsü politik bir hale gelmiş durumda. ‘Kadın erkek eşitliği fıtrata ters’ denmişti, ‘kız mıdır kadın mıdır bilmem’ gibi saçma ifadeler kullanılmıştı en yetkili ağızlar tarafından. En son hep beraber gödük, Sağlık Bakanlığı yayınladığı video ile normal doğum yapılsın teşviki ile birçok kadını da incitmişti. Kadının iş hayatında da yer almasını istemiyorlar. Onun için kadın cinayetlerinin politik olduğunu söylüyoruz. Toplumsal buhran da politiktir çünk faiz sebep enflasyon sonuçtur yaklaşımının getirdiği çok ciddi bir ekonomik buhran yaşıyoruz. Çeteleşme ve illegal bahis sorunu da politiktir. Biz, ‘İstanbul sözleşmesi yaşatır’ demeye devam edeceğiz. Keşke kapalı oturum ad altında millete aynı teraneleri dinletmek yerine işsizliği, yolsuzluğu, suç oranını örmek için dış politikayı iç politikaya malzeme edeceklerine açık oturumlarda milletin problemlerini hep beraber konuşsak.

“Bu anlattıklarımızın bir senaryo olmadığını hep birlikte görelim”

Salı günü Meclis Genel Kurulu’nda gerçekleşen kapalı oturumda İsrail’in Türkiye’ye ilişkin somut bir tehdidine ilişkin veri sunulamadığını ifade eden Kavuncu, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Bir taraftan Türkiye’nin İsrail tarafından tehdit altında olduğu söyleniyor bize anlatılan şeyler ise hep bildiğimiz şeylerdi. Kapalı oturumda bu tehdidin altını dolduracak somut bir bilgi duymadık. İsrail’le yapılan ticaretin gerekçelerini tam olarak anlatamayan iktidarın İsrail’le ilgili bir tehdit iddiasında bulunması da anlaşılabilir değil. Cumhurbaşkanı diyor ki; ‘suç çetelerine kaybettiğimiz her gencin vabali üzerimize’. Yanlış ve kötü olan her şeyde başkaları suçlu ya da ortak etmek adeta bir karakter haline gelmiş. Bu vebal niçin bizim üzerimizde olsun? 22 yıldır ülkeyi siz yönetiyorsunuz, sorumlu da sizlersiniz. Defalarca anlattık, İstanbul’da 10-15 yaşındaki çocuklar çetelere özeniyor; ölüyor ya da öldürülüyor. Uyuşturucunun hem kullanım hem satış yaşı almış yürümüş. Her yerden kara para trafiği akıyor. Bunlara bulaşan genlerin vebali de hepimizin üstüne değildir. Sayın Cumhurbaşkanı; vebal sizin ve iktidarınızın üzerindedir. Ancak kurumsal yapılarda veballe sorumlu aranmaz. Bir çağrı yapıyorum; AKP İstanbul vekillerinin de olduğu bir heyetle Kağıthane, Sultangazi, Bahçelievler’i dolaşalım. Esnafa gidelim, nasıl çetelerle uğraştıları, haraca bağlandıklarını dinleyelim. Bu anlattıklarımızın bir senaryo olmadığını hep birlikte görelim.

“Kapalı nüfus sayımı yapılmasını öneriyoruz, gerçekler ortaya çıksın”

Türkiye’de çok ciddi bir ekonomik kriz ve bunun yarattığı sosyal buhranlar yaşanıyor. Bugünkü hastalığımızın adı kolay yoldan para kazanma, daha çok para kazanma hastalığıdır. Kara para akladığından şüphe duyulanlar, vergi kaçırdığı belgeli olanlar rahat rahat fenomenlik yapmaya devam edince; namus ve şerefiyle para kazanmak gibi erdemli ve onurlu bir davranışa sahip olan bu milletin de zoruna gidiyor. Rol modeller ülkenin nasıl vasat bir hale geldiğini gösteriyor. Suriyelilere mülk edinme karşılığı verilen vatandaşlıklar için Danıştay’a dava açtık. Başvurumuzun özünde Saray iktidarınca Türk milletinin içinde ikinci bir toplum oluşturma projesinin parçası olarak vatandaşlığa geçirilen 238 bin Suriyelinin vatandaşlığının iptali de var. Türk vatandaşlığının namusu ve itibarını korumak için para karşılığında yabancılara dağıtılmış yüzbinlerce vatandaşlığın da iptali için benzer bir hukuki süreci başlatmış oluyoruz. İçişleri Bakanı yaptığı bir açıklamada; 729 bin sığınmacının adresinde bulunamadığını ifade etti. Bunun için kapalı nüfus sayımı yapılmasını öneriyoruz, gerçekler de böylelikle ortaya çıksın. Hergün güvende olmak için bir gün evde kalmaya razıyız.

“Olaylar olduktan sonra vebal üzerinden bir söylemde bulunamazsınız”

Türkiye’de adalet mekanizması işlevini kaybetmiştir. Ceza sistemimizdeki hafifletici sebepler, iyi hal indirimleri, yetersiz denetimler suça davetiye çıkartıyor. Suç işleyenler her seferinde daha çok cesaretleniyor. Türkiye’de hak arama mücadelesi maalesef sektörlere dağıtılmış durumda. Her alanının bir temsilcisi var ve farklı farklı talepler yağıyor. Oy kaygısı rasyonel tercihlerin önüne geçiyor. Bunu en başta af meselesinde görüyoruz. 2020’de mafya suçlarında infaz indirimi yapıldı. Bu sayede mafya hükümlüleri serbest kalıyor. Kara parayla birlikte kara adamlar da geldiler ve bizim çocuklarımızı kendi emellerine alet ediyorlar. Çocuklarımız da bu popülist kararlara kurban ediliyor. Bütün bunların ana sorumlusu 22 yıldır bu üleyi yöneten ve 2017’de kabul edilen bu ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Modern demokratik devletlerde vatandaşla hukuk arasında vebal gibi bir kavram olmaz. Modern hukuk devletinde kurumlar, sorumlular, kanunlar vardır. Olaylar olduktan sonra vebal üzerinden bir söylemde bulunamazsınız.

“Erdoğan nasıl bir daha aday olur’ tartışmasında biz yokuz”

Bu sistemin de bir çıkışı var. Ancak siz muhalefet olma iddiasında olup bu çıkışı yeni anayasayla birlikte bir pazarlık unsuru haline getirirseniz karşınızda İYİ Parti’yi bulursunuz. Bu çıkış, iki dönem kuralıdır. İki dönem kuralının bir mantığı vardır; o da popülist karar alma süreçlerinin önüne geçmektir. Bir başkan döneminin iki dönemle sınırlı olduğunu bilirse üçüncü dönemle ilgili bir iddia ortaya koymayacağı için popülist politikalar peşinde koşmaz. Bir diğer önemli karar ise erken seçim kararı. Siz bu iki önemli kararı pazarlık konusu haline getirirseniz bunun sorumluluğunu siz taşırsınız. Erken seçimse bugündür. Bu şartlar altında bunun kararı bugün alınır, pazarlıkla bir yıl sonraya bir tarih vermek ciddiyetsizliktir, bu kanunların ruhunu anlamamaktır. Erdoğan nasıl bir daha aday olur, 5 yıl daha nasıl onu Cumhurbaşkanı yaparız gibi sorulara cevap arayan bir tartışmada tartışmanın adı anayasa tartışması bile olsa biz yokuz.”

Exit mobile version