Boğaziçi Üniversitesi’ndeki 43 Öğrenci Kulübü, Yıkılan Yurtların Yerine Kullanılmak Üzere Kulüp Odalarının Boşaltılmasına Tepki Gösterdi
Boğaziçi Rektörü’ne Akademisyenler Tepki Gösterdi: Üniversite Kimsenin Babasının Çiftliği Değil
Boğaziçi Üniversitesi yönetimi, son 3 buçuk yıldır, uzun yıllar Boğaziçi’nde çalışmış akademisyenlerin okula girişini yasakladı. Mahkemeler, giriş yasaklarının hukuksuz olduğuna karar verdi. Ancak Rektör Naci İnci kararında ısrar ediyor. O akademisyenlerden bazıları konuştu, tepkilerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atanan “kayyum rektör” Naci İnci yönetimince ders vermeleri engellenen akademisyenler açıklama yaptı.
Prof. Dr. Cevza Sevgen, “Eşim ve ben senato tarafından Emeritus yapıldık. Yani ölünceye kadar ders verme hakkımız var. Adam bizi yasakladı içeri giremiyoruz” dedi, Emekli Prof. Yaman Barlas ise, “Üniversitelerin durumu çok kötü” diye konuştu. Prof. Dr. Alpar Sevgen de “Üniversite kimsenin babasının çiftliği değil” sözleriyle tepki gösterdi.
İşte o tepkilerden bazıları:
“DÜNYANIN HİÇ BİR YERİNDE OLMAMASI GEREKEN OLAYLARA ŞAHİT OLDUK”
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi, Prof. Dr. Sumru Özsoy: “Çok üzüntülü son bir saati yaşadık. Hiç bir üniversitede hatta dünyanın hiç bir yerinde olmaması gereken ve özellikle Boğaziçi Üniversitesi’nde olmaması gereken olaylara şahit olduk. Milletvekillerinin sokulmadığını gördük”
“BUYURUN SİZE ÖZGÜR VE ÖZERK ÜNİVERSİTE”
Boğaziçi Üniversitesi’nde ders vermesi engellenen akademisyenlerden Prof. Dr. Alpar Sevgen: “Anayasa 130. Maddesi ne diyor ‘üniversiteler özgür ve özerk’. Buyurun size özgür ve özerk üniversite. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu konu hakkında bir şey yapması lazım. Göz göre göre Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden birinde manzarayı görüyorsunuz, hocalar sokulmuyor. Milletvekili sokulmuyor. Devlet üniversitesi bu, kimsenin babasının çiftliği değil. Ve Türkiye’nin en iyi öğrencileri geliyor ve onların en iyi şekilde yetiştirilmesi lazım. Bizim onlara bağımsız olarak demokrasi, insan hakları, eşitlik, adalet fikirlerini verebilmemiz lazım. İster fizikçi olsun, ister siyasetçi, ister işletmeci olsun. Nasıl verilecek bu fikirler. İşte durum bu. Miletimize arz ediyoruz”
“ÖLÜNCEYE KADAR DERS VERME HAKKIMIZ VAR. ADAM BİZİ YASAKLADI İÇERİ GİREMİYORUZ”
Ders vermesi engellenen akademisyenlerden Prof. Dr. Cevza Sevgen: “1974 yılından itibaren hocayım. Üstelik eşim ve ben senato tarafından Emeritus yapıldık. Yani ölünceye kadar ders verme hakkımız var. Adam bizi yasakladı içeri giremiyoruz. 1974 yılından itibaren burada hiç polis görmedim. Hiç mi bir şey olmadı. Oldu tabii ama asla polis çağırılmadı. Bu kaba güce ne gerek var? Hiç anlamıyorum. Türkiye’de milletvekillerinin giremediği herhangi bir yer olması da çok çok üzücü ve şaşırtıcı”
“YASAKLI DENİLEN LİSTE NE MAHKEMEDEN ÇIKMA, NE DİSİPLİN VEYA SORUŞTURMA KURULUNDAN ÇIKMA”
Emekli Prof. Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yaman Barlas: “Önce gönüllü ders vermemi engelledi. Emekli olarak ders vermemi engelledi, en sonunda rekor kırdı. Üniversiteye girmemi engelliyor. Burada kapıda bir tane yasaklı listesi var, dolayısıyla üniversiteye alınmayan hocalardan biriyim. Bunu şeref madalyası olarak taşıyoruz biz de. Şu anda pozisyonum bu. Sabırla bekliyoruz. Öğrencilere, halka eğitim ve araştırma hizmetimizi yapmaya devam etmek istiyoruz. Gücümüz olduğu sürece ama şu anda bu engelleniyor. Aynı çete mantığı, milletvekillerinin girmesini de engelledi. Bakın burada eski arkadaşlar güvenlik görevlisi onlara yasadışı emirler veriliyor. Dün doktorumla randevum vardı, aile doktorum onu görmeye gelirken bile artık yasanın ne olduğu unutunca tabii bir kurum, güvenlik diyor ki, ‘hocam hoş geldin ama girişin biraz uzayacak güvenliğin başına danışmalıyız çünkü sizin yasaklı listesinde adınız var biliyorsunuz’. Yasaklı denilen liste ne mahkemeden çıkma, ne disiplin veya soruşturma kurulundan çıkma. Yasaklı listesi bir kişinin kafasına esip kapıya yolladığı bir liste. Bütün ülke bilmeli bunu üniversitelerin durumu çok kötü”
“16 YIL HİZMET VERDİĞİM ÜNİVERSİTEME ANCAK ÖZEL İZİNLE GİREBİLİYORUM”
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinden öğretim görevlisi Can Candan: “2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde çalışmaya başladım. 14 yıl boyunca sorunsuz bir şekilde Boğaziçi’nde çalıştıktan sonra bu kayyım yönetim geldikten sonra, ilk yaptığı iş benim görevime son vermek oldu. Tabii ki mahkeme kararıyla geri döndüm. İkinci kez görevime son verdi. Yine mahkeme kararıyla geri döndüm. Sonra üçüncü kez görevime son verdi. Ve şu anda devam eden bir davam var. Onu kazanınca devam edeceğim görevimin başına döneceğim. Mahkeme kararlarıma rağmen üçüncü kez görevime son vermiş bir kayyum yönetimden bahsediyorum. Bu yüzden 3 yıldır akademik ders veremiyorum Boğaziçi Üniversitesi’nde. Biraz önce Yaman hocamızın söylediği gibi o yasaklılar listesinde benim de adım var. Ben de dolayısıyla kendi üniversiteme, hatta 16 yıl hizmet verdiğim üniversiteme ancak özel izinle girebiliyorum, o da doktorumu görebilmek için. Gördüğünüz gibi durum içler acısı, 3,5 yıldır Boğaziçi Üniversitesi’nde kamu zararı söz konusu. Bu kamu üniversitesinin kalitesi gittikçe düşüyor. İnsanlar çalıştıkları üniversitede memnun değiller. Öğrencilerimiz memnun değiller. Biz 3,5 senedir hep birlikte akademisyenler olarak, mezunlar, öğrenciler, çalışanlar olarak bunu kabul etmediğimizi ve üniversitenin ilkelerinden vazgeçmediğimizi, bunu kamuoyuyla paylaşmayı görevimizin bir kısmı olarak görüyoruz. Milletvekillerimizin zorbalıkla ve hakları olduğu halde kampüsümüze sokulmamasına tanıklık ettik. Burada 3,5 yıldır kanayan bir yara var. Ve artık bunun da bitmesi lazım. Anayasa Mahkemesi bir karar aldı ve dedi ki Cumhurbaşkanı tarafından rektörlerin atanmasının bir kanun hükmünde kararname ile yetkilendirilmesi anayasaya aykırıdır. Yani şu anki kayyum rektörün atama üsülü aslında anayasaya aykırı. Gayri meşru bir yönetimle karşı karşıyayız. Zaten gayri meşru yönetimin yaptıklarına bugün herkes tanık oldu”
Akademisyen Ayfer Hortaçsu: “Boğaziçi Üniversitesi örnek bir üniversitedir. Bu hale gelişini, böyle çöküşü görmek çok acı.”
Kaynak: ANKA