DİSK-AR: “Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı Nisan’da 9 Milyon 138 Bin Oldu”
Babacan’dan ’12. Kalkınma Planı’ Yorumu: “Vatandaşa 3 Aylık Bir Perspektif Bile Sunamayan Yönetimin 2053 Yılına İlişkin Vizyon Ve Hedef Koyması Beyhude Bir İştir”
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, “2023 için hedeflenen milli gelir, kişi başına gelir ve ihracat gelirlerinin yarısına bile ulaşılamadı. Yüzde 5’e düşürülmesi öngörülen işsizlik oranı şu anda bunun 2 katı seviyesinde dolaşıyor. Yüzde 5’e düşüreceğiz diye açıkladıkları enflasyon resmi rakamlara göre bile yüzde 70’ler seviyesinde. Daha önceki vaat ve öngörüleri bu denli sapma gösteren, yatırımcıya, vatandaşa 3 aylık bir perspektif bile sunamayan yönetimin 12. Kalkınma Planı’nda 2053 yılına ilişkin vizyon ve hedef koyması beyhude bir iştir, kimseyi inandıramazsınız” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bugün TBMM’de haftalık değerlendirme toplantısı yaptı. Babacan, şunları söyledi:
“HERKES BİR KARAR VERMELİ, BU SUÇA ORTAK OLACAK MISINIZ? BUNA SESSİZ KALAN BİR DÜNYA OLAMAZ BEN BUNU REDDEDİYORUM”
“Filistin İsrail meselesi gerçek anlamda bir insanlık felaketine dönüştü. 7 Ekim’deki Hamas saldırısının üzerinden geçen 12 günde İsrail terör saldırısı mazeretini ileri sürerek orantısız ve hukuksuz bir şekilde askeri güç kullanıyor. Dünya Filistin’in sesini duymak zorunda bir bir insanlık, hayat meselsi. Şu anda bunda daha önemli herhangi bir konu gündemimizde olamaz. Gazze halkı sadece havadan yapılan saldırılarla ölmüyor, temel ihtiyaç malzemelerine ulaşamadığı için de hayatını kaybediyor. Gıda, ilaç gibi en temel malzemeler bugün Gazze’ye ulaştırılamıyor. Acilen refah sınır kapısının açılması gerekiyor, şu anda Gazze’nin tek nefes kapısı orası. Birleşmiş Milletler Gazze’deki gıda stoklarının en fazla bir hafta yeteceğini söylüyor. Yıkım sebebiyle tedarik sistemi de çalışmıyor. Olanlara sessiz kalmak bu insanlık suçlarına ortak olmak demek. Gazze’de elektrik ve su da kesik, bu kesintilerin derhal sona ermesi gerekiyor. Akaryakıt sevkiyatı da yapılamıyor. Bağımsız hak örgütleri, İsrail’in fosfor bombası kullanarak savaş suçu işlediğini de söylüyor. İşlenen tüm savaş suçları, bu iddialar mutlaka soruşturulmalı. Kimse terör suçlarını bahane etmesin, savaş hukukuna aykırı davranmak hiç kimsenin haddine de değil. Amerika, Avrupa Birliği, herkes bir karar vermeli, bu suça ortak olacak mısınız? Buna sessiz kalan bir dünya olamaz ben bunu reddediyorum.
“ŞU ANDA GERÇEK ANLAMDA TÜRKİYE’NİN SÖZÜNÜN GÜCÜ ESKİSİ KADAR GÜÇLÜ DEĞİL”
Bu işgal hazırlığı (kara harekatı hazırlığı) etnik temizlik tehlikesinin habercisidir. Planlanan işgal uluslararası hukuka uygun değildir. Kolektif bir cezalandırma, masum insanlara eziyet akla da vicdana da insanlığa da sığmaz. Bizim hep beraber Orta Doğu’yu barış bölgesi yapmamız gerekiyor. Dışişleri Bakanlığı’nın girişimlerinin kıymetli ve önemli olduğunu da özellikle belirtmek istiyorum. Türkiye’nin bölgede barış için önemli bir potansiyeli vardır. Ancak üzülerek izliyorum ki Türkiye’nin sözünün gücü eskisi gibi değil. Bir zamanlar ‘one minute’ diyerek İsrail’e meydan okuyanlar sırtlarını Türkiye’nin ekonomik gücüne ve itibarına dayıyorlardı, böylesine o ses yüksek çıkıyordu. Akıl dışı uygulamalarla ekonomimizi mahvettiler. Kendi ürettiği sorunlarla cebelleşen bir Türkiye’nin bölgenin sorunlarını çözme gücü de doğal olarak azalıyor, buna da çok üzülüyorum, içim acıyor. Tam da bu insanlık faciasının ortasında çok daha etkili olabilirdi ve bu işlenen kıyıma gerçek anlamda dur diyebilirdi. Maalesef şu anda gerçek anlamda Türkiye’nin sözünün gücü eskisi kadar güçlü değil.
“ÇÖZÜM, BAŞKENTİ DOĞU KUDÜS OLAN BAĞIMSIZ VE EGEMEN BİR FİLİSTİN DEVLETİ KURULMASI”
Bölgemizdeki pek çok sorunun köküne indiğimizde burada Filistin İsrail meselesi yatar ve bu kök sebepler sona ermedikçe milyonlarca eve ateş düşmeye devam edecek. Her savaş her toplumun kaybetmesi demektir. Gazze’deki bir hastanenin bombalanması İsrail’in de kaybetmesi demektir. İsrail üç ilahi din için mukaddes olan Kudüs’te ve Mescidi Aksa ile ilgili provokatif uygulamalardan vazgeçmedikçe, hukuksuz bir şekilde yerleşkelerini genişletmekten vazgeçmedikçe, Filistin halkı üzerinde uygulanan tecrit sona ermedikçe kalıcı barış asla sağlanamayacaktır. Biz çözümün BM Güvenlik Konseyi çerçevesinde, 1967 sınırları içerisinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devleti kurulmasının olduğunu söylüyoruz. Tüm dünyayı da Filistin- İsrail barışını sağlamak için ortak harekete etmeye davet ediyoruz. ABD’nin şu ana kadar ortaya koyduğu tutumu kınadığımı da belirtmek istiyorum. ABD sürecin başında beri çatışmanın çözümü için değil taraflardan birinin gücünün tahkim etmesine yardımcı olmaktadır. Başkan Biden’in bölge ziyareti yaşanan insanlık felaketine de herhangi bir çözüm bulamamıştır. Savaş suçunun savunması olmaz. On binlerce masumun kanı dökülürken kıyım savunulamaz. Bir devler gerçekten hukuk devletiyse gücünü adaletten alır. Bir ülke gücünü sadece silahtan alıyorsa o ülke ancak zulme ortak olur. İnsani yardımlar için herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.
“VATANDAŞA 3 AYLIK BİR PERSPEKTİF BİLE SUNAMAYAN YÖNETİMİN 2053 YILINA İLİŞKİN VİZYON VE HEDEF KOYMASI BEYHUDE BİR İŞTİR”
Hukukla, kurallarla, planlarla kendisini bağlamak istemeyen Erdoğan’ın iş başında olduğu bir yönetimden ülkemizin köklü sorunlarını çözecek , bütüncül, tutarlı, akla ve bilime dayalı bir plan beklemek mümkün değil. Yeni açıkladıkları orta vadeli programa baktığımızda yasalara yön ve güven veremeyen, öngörüleri bir ay içerisinde geçersiz hale gelen bir Orta Vadeli Plan’dan bahsediyoruz. Son 5 yıldsa 180 derece geri dönüşlerin sayısız örneklerini gördük. Yapacağız deyip yapılmayanlar, yapmayacağız deyip yapılanlar… 2023 için hedeflenen milli gelir, kişi başına gelir ve ihracat gelirlerinin yarısına bile ulaşılamadı. Yüzde 5’e düşürülmesi öngörülen işsizlik oranı şu anda bunun 2 katı seviyesinde dolaşıyor. Yüzde 5’e düşüreceğiz diye açıkladıkları enflasyon resmi rakamlara göre bile yüzde 70’ler seviyesinde. Daha önceki vaat ve öngörüleri bu denli sapma gösteren, yatırımcıya, vatandaşa 3 aylık bir perspektif bile sunamayan yönetimin 12. Kalkınma Planı’nda 2053 yılına ilişkin vizyon ve hedef koyması beyhude bir iştir, kimseyi inandıramazsınız. Piyasa kurlarını hesap ettiğimizde Türkiye ekonomisi şu anda dünyada 19. sıraya düşmüş durumda.
“GÜNLÜK 18 MİLYON OLAN CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLLİYE BÜTÇESİ BU YIL (2024) 34 MİLYONA ÇIKTI”
Türkiye’yi dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi yapacağız diyorlar, Türkiye zaten şu anda satın alma gücü hesap ettiğimizde 11. sırada, bu mu vizyon? Türkiye’yi hukukta, adalette, özgürlüklerde dünya sıralamasında en diplere düşüren bir yönetimin ekonomide Türkiye’yi dünyada şampiyonlar ligine çıkarması mümkün değildir. 2024 bütçesi memur, emekli, işçi, çiftçi ve sabit gelirlilerde hiçbir rahatlama da getirmeyen bir bütçe. Muhalefeti faiz lobisine çalışmakla suçlayan Erdoğan, 2024 yılı bütçesinde faiz için tam 1 trilyon 254 milyar liralık gir ödenek istiyor Meclis’ten, bu seneki faiz ödemesinin neredeyse 2 katı. Aynı bütçede tarım bütçesi 91 milyar. Faiz ödemelerinin içinde kur korumalı mevduat için ödenen ve ödenecek tutar yok. Bunu para basarak ödüyorlar, 750 milyarı geçti. Siz kur korumalı mevduat için para basın sonra da bu ülkede enflasyonu düşürmekten bahsedin, havanda su dövmek başka bir şey değil. Herkese tasarruf nasihati veren Erdoğan, vatandaşlarımızdan fedakarlık istiyorlar, Cumhurbaşkanlığı bütçesinde hiçbir fedakarlık göremiyoruz. Günlük 18 milyon olan Cumhurbaşkanlığı külliye bütçesinin bu yıl (2024) 34 milyona çıktığını görüyoruz. Hani fedakarlık?
“TÜRKİYE’DE ENFLASYONU DA FAİZİ DE DÖVİZ KURUNU DA PATLATAN ERDOĞAN’IN KENDİSİDİR”
Fahiş fiyatlarla mücadele için Ticaret Bakanlığı’na bin 500 kişi alınıyormuş. Benim tavsiyem fahiş fiyatlarla mücadele edecek bu kadrolar, ilk iş olarak vergileri, harçları ve kamu fiyatlarını acımasızca artıran kamu kurumlarıyla mücadele etsinler. Bu zamlarının, vergi artışlarının bizzat talimatını kim veriyor? Siz bu ülkede rekabeti iyi çalıştırın, maliyetleri düşürecek adım atın bakın enflasyon nasıl düşüyor. Bilmiyorsanız anlatıyoruz. Hiç kimse enflasyonun suçlusunu başka yerde aramasın, Türkiye’de enflasyonu da faizi de döviz kurun uda patlatan Erdoğan’ın kendisidir.”
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Babacan, Filistin’e destek için genel bir miting düzenlenmesi konusundaki düşüncelerinin sorulması üzerine şunları söyledi:
“Eğer siyasi partiler bir arada hareket edelim, tek ses olarak duruş ortaya koyalım diye bir çaba içerisine girerlerse, ama bunun kapsayıcı, çoğulcu olması lazım ki hafta sonu olan mitinglerde pek o niteliklerde değildi. Barışçıl, şiddete kaçmayan düzenleme olursa tabii ki biz de böyle bir çalışmaya parti olarak katkı verebiliriz. Haklı olmak büyük bir güçtür, biz haklıyız, haklı olmamızın gücünü yerinde ve dikkatli kullanmamız lazım, her uluslararası hukuk yanında olmamız lazım. Burada iktidarın alacağı tutum önemlidir. Bir savaş suçu var ve buna karşı sessiz kalmak suça ortak olmaktır.”
Babacan, bir başka soru üzerine de “Türkiye’de enflasyon maliyet kaynaklıdır, maliyetler arttığı için enflasyon artmıştır, vatandaşın hali vakti yerinde olduğu için çok para harcıyor, ben bu tüketimi kısıtlayayım ki enflasyon düşsün, bu hayal. Uzaktan başka ülkelerin nosyonuyla bu ülkede enflasyon düşmez” diye konuştu.