Özel Sektör Öğretmenleri Başkent’te Seslerini Duyurmaya Çalıştı: “On Bine Yakın Arkadaşımız İşsiz. Deprem Bölgesindeki Arkadaşlarımız İşsiz”
Asrın felaketinin geride bıraktığı acılı hayatlar
Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve 11 ilde büyük bir yıkıma neden olan asrın felaketinde 2 yıl geride kaldı. 6 Şubat 2023 tarihli depremi yaşayanların acısı ise hala ilk günkü gibi.
Diyarbakır’da 100 kişinin hayatını kaybettiği Hisami Apartmanı’nda 56 saat sonra kurtulan Hediye Aslan, o anları gözyaşları içinde anlattı. Aslan, “Paranı topla, o evi al ve ölümünü getir. Ölüm almışım” dedi.
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin ikinci yıldönümüne sayılı günler kaldı. Diyarbakır’da, 100 kişiye mezar olan Hisami Apartmanı’nda ikiz çocuklarını ve eşini kaybeden Hediye Aslan (44), enkaz altından 56 saat sonra çıkartılmıştı.
Hediye Aslan, 6’ıncı katta olduklarını, deprem olduğunda çocuğunun kendisini uyandırdığını söyledi. Çocuklarının ikiz olduğunu, her iki çocuğumu ve eşini kaybettiğini hatırlatan Aslan, o acının içlerinde olduğunu, hiç bitmeyecek bir acı olduğunu dile getirdi.
“ÇOCUKLARINI BÜYÜT, 17 YAŞINA KADAR GETİR VE BİR GECEDE, BİR DAKİKANIN İÇİNDE KAYBET”
“Ölünceye kadar da bu acı üstümüzde” diyen Aslan, “Çocuklarımın her bir hatırası Diyarbakır’ın her bir yerinde var. Maalesef hiçbir yerine gidemiyorum. Her yerde dolaşmış, durmuşuz. O acı çok zor, bitmez. Çocuklarını büyüt, 17 yaşına kadar getir ve bir gece de, bir dakikanın içinde kaybet. Allah’ın bir takdiri. O daireyi aldım iki sene içinde oturdum. İki sene içinde git ölümünü hazırla. Paranı topla, o evi al ve ölümünü getir. Ölüm almışım. Kapıcılık yaparak çocuklarımı bu şekilde büyüttüm, parayı da bu şekil topladım” dedi.
Çocuğunun akşama kadar pazarda çay sattığını ifade eden Aslan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Çok yorgun kalmıştı, deprem zamanında bende yorgundum hiç hissedemedim. Kendi odasına gitmemiş, bizim oda da deprem sırasında o beni uyandırdı. ‘Deprem deprem’ dedi. Gözümü açtım ki ne biçim sallanıyoruz. Abdullah kalktı, ‘ne oluyor’ dedi. Korkmayın dedim. Kapıyı açınca hemen koşun dedim. Babası, ‘kapıyı açma’ dedi. Kapıyı açtığımda bir ses, gürültü, çok değişik sesler vardı. Rüzgar gibi bana çarptı, duvara çarptım. Duvar üstüme gelirken oğlum Şiyar’ın sesi o an kulağıma geldi. Son sesi. ‘Ay, duvar üstüme yıkıldı.’ Böyle derken benim duvarda üstüme yıkıldı.”
“ŞEHİTLER HİÇBİR ACI ÇEKMİYORLAR, KENDİ GÖZÜMLE GÖRDÜM”
Çok zor bir an, hiç gözünün önünden gitmeyeceğini kaydeden Aslan, “Son sesini duydum, çok çok zor bir şey. 56 saat sonra AFAD ekibi beni çıkardı. Allah razı olsun devletimizden, milletimizden ve AFAD’tan. Keşke çocuklarım da bu şekil çıksaydı. Hiçbir şey aklımda değildi. Ne yemek, ne su. Sadece çocuğum acaba sağ mıdır. Allah’ın takdiri ki, şehitler hiçbir acı çekmiyorlar. Kendi gözümle gördüm. Bir çocuk taşların içinde, kafası tek gözüküyor ama ay bile diyemiyordu, ağrısı hiç yoktu. O çocuk, sadece ailesini düşünüyordu. Annem, babam ve kardeşim diyordu. Ben çocuklarım diyordum, o da ailem diyordu. İsmi Muhammet’ti. Dedim hangimiz çıkarsak bir birimizin yerini söyleyelim. O da, ‘evet abla, söyleyeceği.’ AFAD sesimi duydu, çıktım. O çocuk yanımda vefat etti. Çıktığımda ilk çocuğun yerini söyledim. Sonra çocuklarımın söyledim. Vefat etti ama yine de bir birimize söz verdik. Hep çocuklarımı düşündüm” diye konuştu.
Küçük bir halı yanında olduğunu ve onun altına girdiğini söyleyen Aslan, “Her seferinde bir yanımı ısıtıyordum. Böbreklerim zarar görmesin diye. Van depreminde görmüştük. İnsanlar böbreğini kaybederek vefat etmişlerdi. O aklıma geldi ve sadece böbreğimi koruyordum. Hastaneye götürdüklerinde kan değerlerim gayet iyiydi. Doktorlarda şaşırmışlardı. Saat doldu mu doluyor. Allah’ın takdiri” şeklinde konuştu.
Depremi unutulduğunu belirten Aslan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Hiç kimse hatırlamıyor. Bazı kişiler hatırlasa bize geliyor. Biz unutmuyoruz am etrafa bakınca her şey unutulmuş. AFAD ekibi geldi çok sevindim. Allah razı olsun. Acımızı da hatırlattıklarında bize bir sevinç geliyor.”
6 Şubat depremlerinde Hayrullah Mahallesi’nde yıkılan 5 katlı binada Suriyeli Ahmet ve Nediye Abid çifti hayatını kaybederken 2 aylık Fatma, ekipler tarafından sağ olarak kurtarıldı. Sağlık ekipleri ambulansa aldıkları minik kızın ismini bilmedikleri için alnına ‘Enkaz bebek’ yazdı ve ilk müdahalesinin ardından Cumhurbaşkanlığı uçağı ile Ankara’ya götürüldü.
Etlik Şehir Hastanesi’ndeki tedavisinin ardından amcası Muhammed Abid’e teslim edilen minik Fatma, şimdi 2 yaşında ve yeni ailesiyle mutlu bir yaşam sürüyor. 2’si kız, 3 çocuğu olan Muhammed ve Hetice Abid çifti, Fatma’nın yeni ailesi oldu. Kardeşiyle aynı zamanda bacanak olduklarını belirten Muhammed Abid, Fatma’nın 3 çocuğundan hiçbir farkı olmadığını söyledi.
Depremden sonra hemen kardeşinin yaşadığı eve gittiğini ancak enkazla karşılaştığını ifade eden Abid, kardeşi ve eşinin cenazesini çıkardığını yeğeni Fatma’nın cenazesini ararken komşuların “Bebeği sağ olarak çıkartıp hastaneye götürdüler sözüyle buruk bir mutluluk yaşadığını, cenazeleri defnettikten sonra yeğenini aramaya başladığını söyledi.
‘KARDEŞİM BİZE EMANET BIRAKTI’
Fatma ile mutlu bir yaşam sürdüklerini belirten Muhammed Abid, “Çocuğu depremden 10 gün sonra 16 Şubat’ta buldum. Ankara’da aldım. Çocuğu kardeşim bize emanet bıraktı. O çocukla benim çocuklar arasında hiçbir fark yok, zaten benim çocuğum oldu. Hem ben hem hanımım hem de çocuklarım çok sevdi. Şükürler olsun çok mutlu yaşıyoruz. Benim çocuklar Fatma ile kardeşleri gibi onuyorlar, Allah’a şükür hiçbir sıkıntı yaşamıyorlar. Bu çocuk benim evladım oldu” diye konuştu.
Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve 11 ilde büyük bir yıkıma neden olan asrın felaketinde 2 yıl geride kaldı. 6 Şubat 2023 tarihli depremi yaşayanların acısı ise hala ilk günkü gibi.
Eşi ve iki kızını kaybeden imam hatip Cuma Biricik yaşadığı dram dolu günleri anlattı. Zor günler geçiren Biricik, “Kıbrıs’a taşınacaktık ama kader onları buraya yazmış” dedi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri, binlerce insanın hayatını sonsuza dek değiştirdi. Felaketin en derin yaralarından birini de Molla Gürani Camii imam hatibi Cuma Biricik yaşadı. Deprem sırasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde görevde olan Biricik, saat 4.17’de meydana gelen depremde eşi ve iki kızını kaybetti. Ailesiyle birlikte yeni bir hayat kurmak için Kıbrıs’a taşınmayı planlayan Cuma Biricik, Kahramanmaraş’a döndüğünde tarifsiz bir yıkımla karşılaştı. Karamanlı Mahallesi’ndeki Çuhadar Sitesi’nin dört bloğu da saniyeler içinde çökmüş, site sakinlerinin yüzde 80’i hayatını kaybetmişti.
“EVİMİZ YIKILMIŞ, HANIM VE KIZLARIMDAN SES YOKTU”
Kıbrıs’tan Kahramanmaraş’a geldiğini ifade eden Biricik, “Evimiz çökmüştü. Büyük oğlum, içeride kalan kardeşini enkazdan çıkarmıştı ama hanımım ve kızlarımdan ses yoktu. Büyükelçiliğe haber verdik, akşam uçağıyla Adana’ya indik. Sabah erkenden yola çıkmamıza rağmen şehre ancak öğleden sonra ulaşabildik. Ben Kahramanmaraş’a gelinceye kadar kimse müdahale edememişti. Geldiğimde iş makinesi yeni ulaşmıştı. Onunla birlikte enkazı kaldırıp hanımım ve kızlarımın cansız bedenlerini çıkardık. Binamız, daha ilk saniyelerde çökmüştü. Kepçe her vurduğunda betonlar un ufak oluyordu. Böyle bir binada yaşadığımızı bilseydik, asla orada kalmazdık” dedi.
“KIBRIS’A TAŞINACAKTIK AMA KADER ONLARI BURAYA YAZMIŞ”
Biricik, “Kıbrıs’ta kiralık ev bakıyordum, birkaç güne kadar tutup ailemi yanımda götürecektim. Ama onların kaderi buraya yazılmış. Büyük kızım Reyyan 19, küçük kızım Ebrar 9 yaşındaydı. Rabbim bizi böyle bir imtihanla sınadı. Bu ülkenin deprem gerçeğini kabullenmesi lazım. Binaları yaparken depreme dayanıklılığı göz ardı edemeyiz. Biz, bilinçsizce yapılan binaların bedelini canımızla ödedik. Artık kimse aynı acıyı yaşamamalı” diye konuştu.
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerde yıkılan binanın enkazından çıkarılırken kurtarma ekibine ’Selâmünaleyküm’ diyen 15 yaşındaki Rana, deprem sonrası yaşadıklarını anlattı.
Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerde, Dulkadiroğlu ilçesi Trabzon Caddesi’ndeki 9 katlı Boğaziçi Apartmanı’nda annesi Hilal Çam ve teyzesi Arife Çam ile enkaz altında kalan 15 yaşındaki Rana, depremden yaklaşık 20 saat sonra kurtarıldı.
Arama kurtarma ekiplerinin yoğun çalışmaları sonucunda ulaşılan Rana, enkazdan çıkarılırken ilk sözü “Selâmünaleyküm” oldu. Soğukkanlı tavırlarıyla dikkat çeken genç kız, enkazdan çıkar çıkmaz annesi ve teyzesinin yerini tarif ederek onların da sağ salim kurtarılmasını sağladı. Rana’nın gösterdiği metanet, hem kurtarma ekiplerini hem de çevrede toplanan vatandaşları duygulandırdı.
“DUVARLAR YIKILIYORDU”
Depremde ağır hasar alan Boğaziçi Apartmanı’nın enkazından çıkarılan Rana ve ailesi yeniden hayata tutunmuştu.
Rana, “Psikolojik olarak çok zordu fiziksel zorluklar da yaşadık ama birçok insan gibi yaşamadık. Deprem sırasında sadece teyzemin sesini hatırlıyorum duvarlar yıkılıyordu. Daha sonra uzun süre baygın kaldık ve sonra enkazda 20 saat kaldık. Vücudumda yaralar da vardı. Enkazda annem ve teyzem vardı çok sevdiğiniz ikin insan vardı. O an tamamen anlık gelişen bir şey oldu ve ben sinir krizi geçirdim çıkmadan önce çıkacağım için bir rahatlama geldi ve ekipte çok yardımcı oldular bana ve o anda, ‘Selamünaleyküm’ dedik ve Allah’ın selamı ile çıktık. Liseye gidiyorum hayat devam ediyor birçok arkadaşım vefat etti başarılı olmaya çalışıyorum” diye konuştu.
6 Şubat Hatay depreminde Rönesans Rezidans’ın enkazından günler sonra çıkartılan Cemile İncili’nin (59), bir daha haber alınamayan ablasını ve yeğenini umutla bekleyişi devam ediyor. Enkaz altındayken öleceğine düşünen ve aynı enkazda bulunan ablasından İncili helallik istedi.
Asrın felaketinde büyük yıkıma uğrayan Hatay’da yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetmişti. Depreme Antakya ilçesinde bine yakın insanın hayatını kaybettiği Rönesans Rezidans’ta yakalanan 59 yaşındaki Cemile İncili, enkazdan 2. günde kurtarıldı. Hayata yeniden başlayan İncili, aynı enkazda cesetleri bile çıkmayan ablası Mevlüde ve yeğeni Mehmet Şükrü İncili’den gelecek haberi umutla bekliyor.
UMUTLU BEKLEYİŞ
Asrın felaketinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen umudunu kaybetmeyen kadın, ablasının ve yeğeninin bir mezarının olmasını istiyor. Yaşadığı korku dolu anları böyle anlattı.
“Depreme Antakya ilçesindeki Rönesans Rezidans binasında yakalanmıştım. Rönesans Rezidansın A2 bloğu çok kısa sürede yıkıldı. Deprem olduktan sonra ablam ve yeğenimle konuştum. Ben 2 gün enkaz altında kaldım. Enkaz altındayken ablam sürekli inliyordu. Yıkım olduktan sonra yeğenim ‘İyi misiniz’ diye sordu. Ben ablamın sesini duyuyordum. ‘Biz iyiyiz’ dedim. Yeğenim ‘hala nefes alamıyorum’ dedi.
“ENKAZ ALTINDA ÖLECEĞİMİ DÜŞÜNÜYORDUM”
Yeğenim nefes almakta zorlandığını söyledi. Ben de çığlık atmaya başladım. Yeğenim ve ablam sesini çıkarma oksijenin biter diyerek beni uyardılar. Benim başım enkazda çok sıkışmıştı. Enkaz altındayken öleceğimi düşünüyordum. Ablama ‘ben öleceğim hakkını helal et’ dedim. Ablam ‘helal olsun’ dedi ve ondan sonra hiçbir kelime konuşmadı. Yeğenimin sesini duymaz oldum” şeklinde ifade etti.
“CANLARIMIN BİR MEZARI OLSUN İSTİYORUM”
Enkaz altındayken ablasına ve yeğenine yardım edememenin acısını hisseden Cemile İncili, “Depremin 2. günü beni enkazdan çıkarttılar. Ablam ve yeğenimin hiçbir şekilde izine ulaşamadım. Depremin üzerinden 2 yıl geçti ama bir sonuç yok. Canlarımın bir mezarını olmasını istiyorum. Onları bulmak istiyorum. Depremden bu yana Rönesans Rezidansına gidemiyorum.
“BİR MEZARIMIZ YOK Kİ ANTAKYA’YA GİDEYİM”
Bir mezarımız yok ki Antakya’ya gidip dua edeyim. Biz orada o kadar acı çektik ki enkazın altında kalmayı anlatamam. Canın gibi sevdiğim ablam ve yeğenim nefes alamıyorum diyorlar ama benim kıpırdayacak hiçbir yerim yoktu. O anda kıpırdayamıyorum ve bir şey yapamıyorum. O acıyı anlatamıyorum” dedi.
Kaynak: İHA