Rahmi Aşkın Türeli: “Türkiye’nin İhtiyacı Olan Daha Çok Demokrasi, Daha Çok Adalettir”
Adalet Bakanı Tunç: Sosyal Medya Yasal Düzenlemelerle Türk Hukukuna Uymalı
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, medyanın adalet üzerindeki etkisini vurgulayarak sosyal medyada yaşanan dezenformasyonlara dikkat çekti. Tunç sosyal medyanın Türk yargısına uymak zorunda olduğunu ifade etti. Adalet Bakanı Tunç, Türk yargısının milletin yargısı olduğunu söyledi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Adalet ve Medya İlişkisi Adalet Mülkün Temeli, Medya Gerçeğin Sesi Paneli’nde konuşuyor:
Türk yargısı maalesef vesayetçi anlayışın arka bahçesi olarak görev yaptığı yıllarda, hukuk sistemimize çok zararlar vermişti ama onlar artık geride kaldı.
Darbecilere karşı meydanlara koşarken savcılarımız da adliyelerdeydi. 15 Temmuz’da verilen sınav takdire şayandı. Türk yargısı, milletin yargısı olduğunu 15 Temmuz’da gösterdi.
Türk medyası 15 Temmuz darbe girişiminde büyük sınav verdi.
Adalet bir dengedir. Adaletin olmadığı yerde toplumsal barış ve huzur olmaz.
Yargı alanında yapay zeka için hazırlıklarımız var. Adalete erişim kolaylaşıyor.
MASUMİYET KARİNESİ EVRENSEL BİR HUKUK İLKESİDİR
Vesayetçi ruhu ortadan kaldırmaya yönelik çabalara rağmen anayasamızda küçümsenemeyecek reformları hayata geçirdik. Basınla ilgili düzenlemeler yaptık.
Basın araçlarına el konulamayacağına dair düzenleme yaptık. Basın konusundaki çalışmaları da küçümsememek lazım. Eleştiri sınırını aşmayan düşünce açıklamalarının suç teşkil etmeyeceğini düzenledik. Tüm bunlar hukuk devleti ilkesini daha da tahkim etmeye yönelik düzenlemelerdi. Yeni bir anayasaya bu ülkenin ihtiyacı var.
Medya adalet ilişkisi çok önemli. Sosyal medyada da yorumlar yapılıyor. Bu eleştiriler yargıda kaliteyi artırmaya vesile olur. Hatalı olan yargı kararları da elbette olabilir.
Hatalı kararların düzeltilmesi için mevcut yollar var. Hem istinaf hem temyiz süreci tamamlanmadan ilk derecenin kararını medya önünde eleştirerek hatta eleştiriyi aşarak, yargı topyekün böyle kararlar veriyor, yargıda çürüme var şeklindeki dezenformasyonların da kasıtlı olduğunu görüyoruz.
Dosyanın içeri ile ilgili bilgi sahibi olmadan, kimsenin bilmedi, soruşturma aşamasındayken “böyle mi olmuştur şöyle mi olmuştur” şeklindeki haberler “bu söylenmişti, neden yok” şeklindeki yorumlara neden oluyor. Masumiyet karinesi evrensel bir hukuk ilkesidir.
“REESEN SORUŞTURMAYA TABİİ İSE YARGI SİSTEMİ BUNA EL ATAR”
Yargı bir ihbar karşısında bunun ciddiyetinin olmadığını gördüğünde bir işleme gerek kalmadan soruşturmaya yer olmadığına dair karar verebiliyor. Geçmişte bu karar verilemez, bu kişi manşetlere çıkardı ama sonra bir bakmışsınız o kişinin olayla ilişkisi yok. Masumiyet karinesine en çok önem vermesi gereken yargı olduğu gibi aynı zamanda medyamızdır. Kişilerin mağduriyeti söz konusu. Sosyal medya özgürlük alanı. Düşünce ve ifade özgürlüğünün de bir sınırı var.
Bu sınır kendi görüşüne göre bir sınırlama değil. Bu sınırlama evrensel hukukta da var bizim hukukumuzda da var. Bu sınırlar içinde düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar yanındayız. Sosyal medya bir suç işleme alanı değildir. Biri suç fiili sosyal medyada gerçekleşti ise bunu düşünce özgürlüğü olarak kabul edemeyiz. Reesen soruşturmaya tabii ise yargı sistemi buna el atar. İnsan onurunu korumak adaletin en önemli unsurudur. Sosyal medyada suç işlenmesinin önüne geçebilmek bugünkü imkanlarla çok da kolay olmuyor.
SOSYAL MEDYA ŞİRKETLERİ TÜRK HUKUKUNA UYMAK ZORUNDA
Sosyal medya şirketlerinin Türk hukukuna kanuna uyma zorunluluğu var. O ülkenin insanları sizin sağladığınız mecra nedeniyle zarara uğruyorsa o zarardan sorumlu olmalısınız.
Basınımız için bu sorumluluk var ama bu şirketlerin sorumlu olmayacağını düşünmek mümkün değil. Bu mevzuatın uygulanmasında yargı sistemimiz eleştirilere maruz kalıyor ama vatandaşın hakkını savunma noktasında bu çok önemli. Dakika başı bir dezenformasyonla karşı karşıya kalıyoruz. 5 yıl önce yargılaması yapılan görüntü ile dezenformasyon yapılıyor ve bazı gazeteciler de bunu paylaşılıyor.
Ceren Özdemir cinayetinde bir gazetecimiz, Youtube üzerinden yayın yaptı. Katil yüksek güvenlikli cezaevinden açık cezaevine çıkarıldı dedi. Sosyal medya yıkılıyor. Bu kişinin yüksek güvenlikli cezaevinde cezasını çektiğini söyledik. Yalan haber dünyayı dolaştı ama bizim doğru haberimiz sınırlı kaldı. İletişim Başkanlığı’mızın bu durumlarda büyük katkısı var.
Yılda 12 milyon karar veriliyor. İçlerindeki birkaç olumsuz karar sistemin tamamının eleştirilmesine de yol açıyor. Doğru bilgi ise haklı eleştiri ise başımızın üzerinde yeri var. Ama dezenformasyon ise adaletimiz yıpranıyor. Hep birlikte yargı mensuplarımız da medya mensuplarımız da kritik görev yapıyor. Medya mensuplarımızın tecrübeleri bizim için çok kıymetli.
Kaynak: FLASH HABER TV