Japon Kobe Belediyesi Bilgi Birikimini Hatay’a Aktaracak… Lütfü Savaş: “Bu Depremden Ders Alıp Bilim Ve Doğa Gerçeklerini Sentezleyerek Hatay’ı Yapılandıracağız”
6 Şubat Depremlerinde Enkaz Altında Kalan Beş Hekimden, Hiçbir Haber Alınamadı… Yeğeni Tuğçe Aras Çöl: Molozların Arasında Da Evin Kendi Enkazından Da Bulunamadılar. Artık Yandıklarını Düşünüyoruz
TAMER ARDA ERŞİN
6 Şubat depremlerinde Hatay’da, enkaz altında kalan beş hekimden haber alınamıyor. Cenazeleri bulunamayan Yeşim Behzetoğlu’nun yeğeni Tuğçe Aras Çöl, “O molozların arasına tekrar tekrar bakıldı. Evin zeminine kadar inildi. Birinci kattakiler çabucak bulundu, daha bizimkiler aranırken. Yok… Çıkmadılar. Molozların arasından da evin kendi enkazından da bulunamadılar. Biz artık o yüzden yandıklarını düşünüyoruz” dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından büyük yıkımının yaşandığı Hatay’da enkaz altında kalan beş hekime ulaşılamıyor. Kayıp hekimlerden biri 30 yıldır hekimlik yapan Yeşim Behzetoğlu, Akevler Mahallesi’ndeki dört katlı apartmanda kızıyla Yaren ile birlikte yaşıyordu. Eşi Adana’daydı. Depremin etkisiyle apartmanın birinci ve ikinci katı yıkıldı, üçüncü ve dördüncü katlar ise ayakta kaldı. İkinci kattaki hekim Behzetoğlu ve kızı Yaren enkazın altında kaldı. Hekim Behzetoğlu’nun eşi deprem sabahı apartmanın önüne geldi.
Hekim Behzetoğlu, enkaz altında kendisini kurtarmaya çalışan eşi ve yakınlarına; “Beni kurtaracağınızı biliyorum, umudum var. Beni çıkaracaksınız. Ben iyiyim, Yaren de iyi. Merak etmeyin, bizi kurtaracaksınız” diye seslendi.
Depremin ilk günü; kendisinin ve kızının sağlık durumu iyiydi. Behzetoğlu, ikinci gün sadece etrafındaki cisimlere vurarak, yaşam belirtisi verebiliyordu. Depremin üçüncü günü ise komşu binada yangın çıktı. Alevler, Behzetoğlu ve kızının bulunduğu enkaza sıçradı. Yangının ardından hekim Behzetoğlu ve kızına ulaşılamadı. Ailesi, 6 Şubat’tan bu yana cenazeleri arıyor.
“YANGIN 1 BUÇUK GÜN BOYUNCA SÜRDÜ”
Behzetoğlu’nun hekim olan yeğeni Tuğçe Aras Çöl, yangının 1,5 gün boyunca sürdüğünü aktardı ve şunları söyledi:
“İtfaiye bulamadık. Yangın 1 buçuk gün boyunca sürdü. Bulduğumuz itfaiyede de su yoktu. Yangın ile birlikte de zaten bir daha hiç ses alınamaz oldu. Zaten eşyalar, ikinci kattan çıkan eşyalar yanık ve kül halinde çıktı.
“ELİMİZE HİLTİ ALIP, TÜNEL AÇMAYI DENEDİK”
Orada elimize hilti alıp denedik. Tünel açmayı denedik. Erkek kuzenlerim, eniştem. Çok çabaladılar ama insan eliyle olabilecek bir şey değildi. Bizim ekibe ve ekipmana ihtiyacımız vardı. İlk gün olsaydı bu çalışmalar veya ikinci günü kalsaydı, üçüncü gün bile dahil. Çok düşük bir metabolizmalı yaşamaya devam ediyorlardı. Kurtulabilirlerdi. Ben de hekimim. İlk 72 saat çok kritik.”
Çöl, yaptıkları kayıp başvurusunun ardından yaşadıklarını şöyle anlattı:
“3-4 gün önce nüfusta ölü olarak kayda geçtiler. 6,5 ay oldu. 3-4 gün önce de resmi olarak böyle gözükmeye başladılar. DNA örnekleri verildi. Yaren için babası verdi. Teyzem için kardeşlerinki kabul edilmediği için anne mezarı, anneannem de vefat etmişti birkaç yıl önce. Anne mezarını açmayı teklif ettiler, biz de kabul ettik. Yeter ki bulunabilsin, cenazesi bile… Tabii ki bunlar daha sonraki işler, şimdi alamayız DNA’yı şeklinde bir geri dönüş oldu.
“YANDIKLARINI DÜŞÜNÜYORUZ”
Bize tıp fakültesinde öğretilen, kemiklerin yanarak kül olması çok düşük bir ihtimal. Veya çok yüksek bir basınç altında kalmış olması, yanmış olması gerekiyor o kemiklerin. Bu bahsettiğimiz şekilde, tamamen ikinci katta sıkışma olduysa o şekilde biz artık yandıklarını düşünüyoruz. Ama birinci kattakiler yanmadı. Bunların hepsi muallak şeyler. Zaten orada olduklarına eminiz. Belki ilk atılan üçüncü ve dördüncü kat, belki o üç ve dördüncü molozların arasına karıştıklarını düşündük. O molozların arasına tekrar tekrar bakıldı. Evin en zeminine kadar inildi. Birinci kattakiler çabucak bulundu, daha bizimkiler aranırken. Yok, çıkmadılar. Molozların arasından da evin kendi enkazından da bulunamadılar. Biz artık o yüzden yandıklarını düşünüyoruz.”
“TEK TEMENNİMİZ DEPREME KARŞI ÖNLEMLERİN ALINMASI”
Çöl, bu süreçten sonra ailenin yaşadıklarını ve kendi durumlarını ise şöyle açıkladı:
“Sürekli o ilk günkü feryatları kulağımızda, bize olan güveni. Teyzem 30 yıllık hekim. Öğrenciliğinden beri her zaman parmakla gösterilen insan. Vatanına, milletine hayırlı olmuş. Devlet memuru olarak görev vermiş, ülkesine faydada bulunmuş bir insan. Kızı da daha pırıl pırıl, 18 yaşında. Üniversite sınavlarında büyük başarı gösterecekti… Büyük bir üzüntü içindeyiz.
Artık olan bize ve bizim gibi bir sürü aileye oldu. Bundan sonraki tek tesellimiz, en azından… Bu deprem olacak, Türkiye bir deprem bölgesi. Çok farklı fay hatları, bizim bildiğimiz sadece 3 tane fay hattı var. Tek temennimiz, artık bunun önlemlerinin alınması. Çünkü çok fazla, bildiğimizden çok daha fazla can kaybettik. Sadece Antakya’da çok çok fazla can kaybettik, haberlerde duyduğumuzun belki kat kat fazlası.”