LÜTFÜ SAVAŞ: “ÇİFTÇİYE DESTEK, TOPRAĞA NEFES, ÜRÜNE BEREKET OLACAĞIZ”
15 Çeşit Yerli Buğday Tohumu, Ankara’da Tanıtıldı… Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Akcan: “Tarımsal Üretimde 1800’Den Fazla Ürünü Dünyada 190’Dan Fazla Ülkeye İhraç Ediyoruz”
Milli Tohum Tanıtımı ve Tarla Günleri etkinliği bugün Ankara Ayaş’ta düzenlendi. 15 çeşit yerli buğdayın sahada tanıtıldığı etkinlikte akademisyenler ve sektörün uzmanları konuştu. Türkiye Tohumcular Birliği TÜRKTOB Başkanı Savaş Akcan, “Ülkeler kendi içlerindeki tohumsal üretimin en önemli girdisi olan tohumla ilgili çok ciddi çalışmalar yapıyorlar. Başta verimli, kaliteli, biyotik ve abiyotik stres koşullarına dayanıklı hastalıkları, çeşitleri geliştirerek sektörün hizmetine daha fazla sunmanın yarışındalar. Bu açıdan Türkiye çok ciddi gelişmeler kaydetmiş durumda tohumculuk sektörüyle gurur duyuyoruz. Tarımsal üretimde bugün itibariyle 1800’den fazla ürünü dünyada 190’dan fazla ülkeye ihraç ediyoruz” dedi.
Ankara’nın Ayaş ilçesinde düzenlenen Milli Tohum Tanıtımı ve Tarla Günleri programında, yerli buğday tohumları tanıtımdı. Etkinliğe; Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Durali Koçak ve TAGEM Genel Müdürü Metin Öztrük ile CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı ve AKP Kars Milletvekili Yunus Kılıç da katıldı.
Etkinlikte; Ata Tohumculuk tarafından üretilip, deneme sahasına ekilen 15 çeşit yerli buğday tohumu tanıtıldı. Çeşitler arasında kuraklığa ve hastalığa dayanıklı ekmeklik, makarnalık buğday, kışlık ve yazlık arpa çeşitleri yer aldı.
Ata Tohumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Atalay, şunları söyledi:
“Bu gördüğünüz sahada, burası bin 250 dekarlık bir alan, bunun içerisinde 60-70 dönümlük bir alanda deneme parselleri, ıslahçı materyalleri, ileri hat kademeleri, çoğaltım materyallerini birlikte gezdik. Dün akşam buraya 30 buçuk kilo yağmur yağdı. Kendi meteorolojimizden edindiğimiz bilgi bu ve çok sert yağdı. 45 dakikada yağdığı için siz de görüyorsunuz saha da sel oldu. Onun için sizi tarlanın ilerisindeki ileri hat kademelerimize, çeşitlerdeki deneme parsellerimize götüremedik. Onun için hepinizden özür diliyorum.
Şimdi burada hem kıraç hem sulu çeşitlerimizi tanıtmaya çalıştık ama bu yıl 450 milimetre yağmur yağdı şu anda 1 kasım ile dün akşam itibariyle 450 milimetre yağmur düştüğü için bu yağmur orta Anadolu koşullarında oldukça fazla bir yağmur. O yüzden kıraç çeşitlerimizde biraz daha fazla bir performans göstermiş oldu size. Biz aynı işlemleri, kıraç çeşitlerimizi Eskişehir’de de deniyoruz. Orada da aynı yağmur bu yıl çok yüksek olduğu için orada da aynı durumda…”
“ADAPTASYON ÇALIŞMALARI YAPIP, TESCİL EDİP TÜRK TARIMIN HİZMETİNE SUNDUK”
Ata tohumcular olarak bu yıl Eskişehir, Urfa’daki deneme parsellerimiz var. Aynı zamanda soğuk testlerimizi Kayseri ve Erzurum’da ekiliş yaparak gösteriyoruz. Şu anda Erzurum Atatürk Üniversitesi sahasında da ekilişlerimiz var. Bu çeşitler orada da soğuğa karşı ekilir durumdalar. Yine aynı şekilde Samsun bölgesinde hastalıklara yönelik, oradaki yağmur rejimi daha fazla olduğu için hastalık orada daha fazla görülüyor. Onun için o bölgede deneme yapıyoruz. Bir buğday çeşidinin bir arpa çeşidinin olması gereken her koşulda denemeye çalışıyoruz. 30 yıllık süreç içerisinde biz önceleri tohum satıyorduk. TİGEM’in bayisiydik. Arkasından baktık ki bu iş olmuyor yurt dışından çeşitler getirip, adaptasyon çalışmaları yapıp, tescil edip Türk tarımın hizmetine sunduk. Aynı zamanda baktık 2014 yılından bu tarafa Tübitak ile bir proje yürütmekteyiz. Tübitak projemiz bitti önce sulak alanlarda bir projemiz vardı o bitti.”
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü’nden Dr. Güray Akdoğan ise şunları söyledi:
“MAALESEF BU PROJEMİZ DESTEK ALMADI TÜBİTAK’TAN”
“Ayhan Bey de bahsetti. 2014-2017 yılları arasında Tübitak destekli bir proje yürüttüler ve sulu koşullara uygun verimi yüksek, yeni çeşit ıslah ettiler. Bunları da tescil ettirdiler kendileri… Bu projenin devamında kuru koşullar için yine verim potansiyeli yüksek, yeni buğday çeşitleri geliştirmekti amaçları ve yine Çukurova Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakan Özkan Hoca ve benle temasa geçtiler ve birlikte biz bir proje geliştirdik. Bu projede hem normal ıslah teknikleri kullanacaktık hem de ileri teknikler yani bunların içerisinde; görüntü işleme tekniği, moleküler teknikler vardı bitki sağlığı sürecini hızlandıran, jeneresyon atlatma dediğimiz yöntemlerle hızlı bir şekilde bu çeşitleri ortaya koymaktı. Maalesef bu projemiz destek almadı Tübitak’tan…”
Çukurova Üniversitesi’nden Hakan Özkan ise “Ülkemizin yaşamış olduğu küresel iklim krizini şu anda iliklerimize kadar hissediyoruz. Sürdürülebilir bir bitkisel üretim için demek ki herhangi bir farklı stres koşullarında, dün yağan yağmur onu gösteriyor, devamlı üretim yapabileceğimiz çeşitleri geliştirebilmemiz gerekiyor. Bu bağlamda Ayhan Bey ile 2014-2017 arasında bir TÜBİTAK projesi yaptık. O ıslah projesinde başlayan genotipleri arazide gördük” dedi.
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde öğretim görevlisi Dr. Güray Akdoğan da şunları söyledi:
“Tohumculuk deyince, sadece tohumu değerlendirmeyelim, tohumla beraber; fide, fidan, süs bitkisi de aynı zamanda tohumların ülkenin her tarafına ulaştırılması da yine bu tohumculuk sektöründeki bitki ıslahçılarının da etkisiyle beraber oluşan bu organizasyon yapısı bugün için 75 bin üyeye ulaşmış bir sayıdayız ve başarılarımız 15 yıllık çalışma süremiz içerisinde her geçen gün kendini göstermekte… Yaşadığımız pandemi, peşinden iklim krizi, peşinden küresel krizler, siyasi krizler, savaş derken gıdamız her noktada sıkıntıya uğradı ve her noktada da önümüzle ilgili bizi karamsar düşüncelere iter hale geldi. Fakat Türk tohumculuğu, Türk tarımı içinde yer alan bir kulvar bugün gördüğümüz gibi kendi çeşitlerini kendi ıslahlarını yaparak milli tohumculuk özelinde kendine yeterliliği ve kendine özgü çalışmalarıyla yarınımızın garantisi olma yolunda ciddi adımlar atmakta…”
Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkanı Savaş Akcan ise şöyle konuştu:
“2018 yılından sonra yaşadığımız Covid hadisesi ve 2020 yılında yaşadığımız uluslararası savaşlar ve son deprem olayı bizlere bir şeyi çok önemli hale getirdi. Tarım sektörünü stratejik bir sektör olarak önümüze getirdi. Nüfus artıyor, bu artan nüfusu beslemek zorundayız ancak iklim değişikliği ile daha önce yaşadığımız bu olayları da ortaya kattığımızda bundan sonraki süreçte yeni Türkiye Yüzyılında olaya çok daha farklı bakmak zorunda olduğumuz gösteriyor. Kaynaklarımız kıt, alanlarımız azalmakla birlikte ülkeler ciddi bir yarış halinde. Ülkeler kendi içlerindeki tohumsal üretimin en önemli girdisi olan tohumla ilgili çok ciddi çalışmalar yapıyorlar. Başta verimli, kaliteli, biyotik ve abiyotik stres koşullarına dayanıklı hastalıkları, çeşitleri geliştirerek sektörün hizmetine daha fazla sunmanın yarışındalar. Bu açıdan Türkiye çok ciddi gelişmeler kaydetmiş durumda tohumculuk sektörüyle gurur duyuyoruz. Tarımsal üretimde bugün itibariyle 1800’den fazla ürünü dünyada 190’dan fazla ülkeye ihraç ediyoruz.”