22 Kasım 2024 Cuma

Öztrak: “Erdoğan, Zamanında Halk Bankası’nı Dolandırmakla Suçladığı Mehmet Şimşek’i Maliye Bakanlığı’na Getiriyor. ABD’den Merkez Bankası Başkanı İthal Ediyor”

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Daha dün bizi Londra tefecileriyle iş birliği yapmakla suçlayan Erdoğan, bugün Saray uçağında, ‘Kaynak arayışlarımız sürüyor’ diyor.  Zamanında Halk Bankası’nı dolandırmakla suçladığı Mehmet Şimşek’i Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getiriyor. ABD’den Merkez Bankası Başkanı ithal ediyor. Ülkemize Cumhuriyet tarihinin en derin yönetim ve ekonomik krizlerinden birini yaşatan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin keyfi ve kural tanımaz yönetim anlayışının sebep olduğu sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlar her geçen gün artarken bu gidişi durduracak acil eylem planı nerede? Diğer taraftan, ekonomi yönetiminin başında kim var? Mehmet Bey mi? Cevdet Bey mi? Gaye Hanım mı? Yoksa Saray’ın gölgesi Şahap Bey mi? Erdoğan’ın berbat ettiği ekonomiyi toparlamak mümkün değildir” dedi.

Faik Öztrak, bugün CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Öztrak, şunları söyledi:

“MİLLETİN 418 MİLYAR DOLARINI, BAŞTA BEŞLİ ÇETE OLMAK ÜZERE YANDAŞLARINA PEŞKEŞ ÇEKTİ”

“Güveni kaybetmek, mükemmel bir kağıdı buruşturmak gibidir. Buruşturduğunuz kağıdı düzeltseniz de eski haline getiremezsiniz. Ucube şahsım rejimi, paramızı pul etti. Cebimizi, mutfaktaki tenceremizi boşalttı. Yönetemediği ekonomiyi yangın yerine çevirdi, berbat etti. İşleyen sistemi tamamen bozdu. Piyasalarda güvenin kırıntısını bırakmadı. Saray’ın kibirlisi, 2018 seçimlerinde, sahte istikrar görüntüsü vermek için damadıyla birlikte milletin 128 milyar dolarını Merkez Bankası’nın arka kapısından sattı. Bu seçimlerde de Nebati Bakan’ıyla birlikte milletin 199 milyar dolarını yine kural dinlemeden, hesap vermeden sattı. Yetmedi, milletin 418 milyar dolarını, başta Beşli Çete olmak üzere yandaşlarına ballı ihalelerle, teşviklerle, vergi istisnalarıyla peşkeş çekti.

“MERKEZ BANKASI’NIN BRÜT REZERVLERİ YENİDEN 100 MİLYAR DOLARIN ALTINA DÜŞTÜ”

Kazanın dibini sıyırırken delersen, daha dün 15 Temmuz hain darbe girişiminin finansörü olmakla suçladığın, yandaş medyada ‘şerefsiz bunlar’ diye manşet attırdığın Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı’nın eline işte böyle sıkı sıkıya yapışmak zorunda kalırsın. Türkiye’yi bu hale getirdiler. Dün açıklanan verilere göre, Merkez Bankası’nın brüt rezervleri yeniden 100 milyar doların altına düştü. Net rezervler ise 73 milyar dolar açık veriyor. Sadece ‘kasayı sıfırladık’ demek için bile bir yerlerden 73 milyar dolar para bulmak gerekiyor. Nisan ayında Türkiye’nin yıllık cari açığı 58 milyar dolar oldu. Bu sabah açıklanan kısa vadeli dış borç verilerine göre de Türkiye’nin önümüzdeki bir yılda ödemesi gereken borç, 203 milyar dolar. Yıl sonuna kadar cari açık hiç artmasa, burada kalsa, cari açığın finansmanı dahil, bir yıl içinde bulunması gereken borç 261 milyar dolar.

“İLK ALTI AYDA KKM SAHİPLERİNE BÜTÇEDEN YAPILACAK ÖDEMENİN 75 MİLYAR LİRAYI BULMASI BEKLENİYOR”

Ama açık sadece döviz bilançosunda değil. Seçimlerden önce yüzde 8’in altına kadar düşen gösterge tahvil faizi, bugün yüzde 16’nın üzerine çıktı. Saray’ın sesi çıkmıyor. ‘Sin, külahın görünmesin’ deyip yeni Bakan’ın arkasına saklanıyor. ‘Faiz nas’ diyen Erdoğan’ın yönetiminde, bu yılın ilk beş ayında faiz lobilerine bütçeden 237 milyar 868 milyon lira ödendi. Adına faiz demeden, Kur Korumalı Mevduat sahiplerine bütçeden ödenen para, ilk beş ayda 4 milyar 439 milyon lira. Ama bu ay bu hesapların büyük kısmının vadesi doluyor. İlk altı ayda KKM sahiplerine bütçeden yapılacak ödemenin 75 milyar lirayı bulması, bir o kadar ödemenin de Merkez Bankası tarafından yapılması bekleniyor.

“BÜTÇE, DAHA İLK 5 AYDA ALARM VERMEYE BAŞLADI”

Sıkıntı her geçen gün derinleşiyor. Hızla tedbir almak gerekiyor. Bütçe, daha ilk 5 ayda alarm vermeye başladı. Gelir ve giderlerin seyri geçen yılla aynı hızla gerçekleşirse öngörülen yıl sonu bütçe açığı 1 trilyon 588 milyar liraya ulaşacak. Bir de seçim döneminde verilen ama henüz tutulmayan, bütçede karşılığı olmayan sözler var. Bu sözlerin maliyeti de bütçe açığının üstüne binecek. En düşük memur maaşının 22 bin lira olması, şartları tutan tüm memurlara 3 bin 600 ek gösterge vaadi, 7 bin 500 lira üstündeki emekli maaşlarının kademeli iyileştirilmesi, BAĞ-KUR’luların prim gün sayısının düşürülmesi, vatandaşlık maaşı… Tüm bu sözleri yerine getirebilmek için ek bütçe gerekiyor.

“TÜRKİYE’DE KONUT SATIŞLARI ÜST ÜSTE 4 AYDIR DÜŞÜYOR”

Ekonomide yaklaşan dönemin hiç de parlak olmadığını gösteren pek çok veri daha şimdiden ortaya çıkmaya başladı. Sanayi üretiminde düşüş sürüyor. Bu ülkenin vatandaşları için bir ev, bir araba almak hayal oldu. Türkiye’de konut satışları üst üste 4 aydır düşüyor. Ama bazı şanslı vatandaşlarımız sayesinde İngiltere’de yabancılara konut satışında Türk’ler üçüncü sıraya kadar yükselmiş durumda. Erdoğan’ın yandaş kayıran politikalarının sebep olduğu büyük gelir ve servet adaletsizliğinin, Erdoğan zenginlerinin Erdoğan ekonomisine ne kadar güvendiklerinin en güzel göstergesi bu.

“ERDOĞAN, BUGÜN SARAY UÇAĞINDA, ‘KAYNAK ARAYIŞLARIMIZ SÜRÜYOR’ DİYOR”

İşsizlik hızla artıyor. Bilhassa genç işsizliği evleri vuruyor. TÜİK verilerine göre ülkemizde her beş gençten biri işsiz. 3 milyona yakın genç ne okuyor ne de çalışıyor. Ev genci olmuş, anasının babasının eline bakıp evde oturuyor. Gider çok, gelir yok. Millet borca batmış durumda. Vatandaşların bankalara kredi ve kredi kartı borcu, son bir yılda neredeyse ikiye katlanarak 2 trilyon 106 milyar lira oldu. Ekonomisi bize benzeyen ülkelerin para birimlerinin çoğu, son dönemde dolara karşı değer kazandı. Ama Türk lirası, bu dönemde dolar karşısında yüzde 17’den fazla değer yitirdi. Daha dün bizi Londra tefecileriyle iş birliği yapmakla suçlayan Erdoğan, bugün Saray uçağında, ‘Kaynak arayışlarımız sürüyor’ diyor.  Zamanında Halk Bankası’nı dolandırmakla suçladığı Mehmet Şimşek’i Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getiriyor. ABD’den Merkez Bankası Başkanı ithal ediyor.  

“EKONOMİYİ BATIRAN, ÜLKEYİ DÖVİZ KRİZİNE SOKAN ERDOĞAN, ÜLKEMİZİ FAİZ LOBİLERİNE TESLİM EDİYOR”

Yetmiyor, ‘Hazine ve Maliye Bakanı’mızın şu andaki düşüncesi noktasında, atacağı adımları süratle, rahatlıkla Merkez Bankası’yla beraber atmasını kabullendik’ diyor. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ diyerek ekonomiyi berbat eden Erdoğan, ‘Rasyonel politikalar uygulayacağım’ diyen, faizleri artırma sinyali veren Şimşek ve ekibine ‘razı’ oluyor. Ekonomiyi batıran, ülkeyi döviz krizine sokan Erdoğan, ülkemizi, Ben yapmıyorum, Mehmet yapıyor’ diyerek faiz lobilerine teslim ediyor. Bunu yaparken de ‘Cumhurbaşkanı faiz politikalarında ciddi bir değişime mi gidiyor’ gibi bir yanılgının içine düşmeyin. Ben, burada aynıyım’ diyerek de hâlâ afra tafrayla milleti kandırmaya uğraşıyor. Halep oradaysa arşın burada. Kim millete doğruyu söylüyor? ‘Rasyonel politikalara döneceğim, enflasyonu düşürmek için faizi artırmak lazım’ diyen Şimşek mi, yoksa ‘Ben değişmedim, faiz düşerse enflasyon düşer’ diyen Erdoğan mı? Bunu hep beraber göreceğiz.

“MİLLETİMİZİN ÇEKTİĞİ, ÇEKECEĞİ SIKINTILARIN, ACILARIN HESABINI KİM ÖDEYECEK”

Bu arada, sözünden çıkmayan eski Merkez Bankası Başkanı’nı ekonomi yönetiminin içine BDDK Başkanı olarak monte etmeyi de ihmal etmiyor. Önceki icraatları hakkında herhangi bir araştırma veya soruşturma yapılmasını önleyecek tedbirleri alıyor. Erdoğan, ‘Ben ekonomistim, ben bilirim’ noktasından, ekonomist olmadığını, akılcı politikalar izlemediğini ‘kabullenme’ noktasına geldi. Erdoğan kabullendi de yaptığı hataların faturasını sırtına yıktığı milletimizin çektiği, çekeceği sıkıntıların, acıların hesabını kim ödeyecek?

“KKM UYGULAMASI KAPSAMINDA MERKEZ BANKASI’NIN NE KADAR DÖVİZ ALDIĞININ AÇIKLANMASI GEREKİYOR”

Bir ekonomi programının en önemli yakıtı güvendir. Güvenilir bir program, güvenilir bir kadro ve bunlara güç veren siyasi irade olmazsa hiçbir program ayakta kalamaz. Bu üçlü sacayağından biri bile yoksa yapılacak her işin maliyeti bir iken beşe çıkar. Hükümetin verdiği sözlerin inandırıcı olması için önce Merkez Bankası’nın arka kapısından buharlaştırılan, 2018 seçimlerinde 128 milyar doların, bu seçimlerde de 199 milyar doların kuralsız, denetimsiz kimlere satıldığının araştırılması ve açıklanması gerekiyor. Kur Korumalı Mevduat uygulaması kapsamında Merkez Bankası’nın ne kadar döviz aldığının, bu uygulamanın bankaya maliyetinin açıklanması gerekiyor.

“BÜYÜME VE İŞSİZLİK VERİLERİYLE İLGİLİ GERİYE DÖNÜK TEKNİK ARAŞTIRMANIN BAŞLATILMASI GEREKİYOR”

Merkez Bankası’nın zarardaki bilançosunun, muhasebe kuralları değiştirilerek bir gecede nasıl kâr ettirildiğinin, bunun uluslararası kabul görmüş muhasebe standartlarına uygun olup olmadığının, Hazine yerine bağış adı altında AFAD’a aktarılan bu kârın nasıl kullanıldığının kamuoyuna açıklanması gerekiyor. Merkez Bankası’nın ihracatçılardan zorla satın aldığı ihracat dövizleri tutarlarının, Merkez Bankası’nın YATAK kredilerinden yararlanan şirketlerin kamuoyuna açıklanması gerekiyor. Ayrıca son dönemde Rusya’dan yapılan kredili gaz ithalat miktarının, Rusya’ya ne kadar borçlandığımızı gösteren BOTAŞ’ın güncel bilançosunun açıklanması şart. Son olarak da TÜİK’in güvenilmeyen TÜFE, büyüme ve işsizlik verileriyle ilgili geriye dönük teknik araştırmanın başlatılması gerekiyor. Bunlar yapılmazsa Mehmet Şimşek, geçmişteki yolsuzlukları örtbas eden bakan olur. Güven vermez. Erdoğan, Mehmet Şimşek’e ‘Yapacaklarına razı olduk’ diyor. Ama hâlâ ortada bir acil eylem planı yok.

“EKONOMİ YÖNETİMİNİN BAŞINDA KİM VAR? MEHMET BEY Mİ? CEVDET BEY Mİ? GAYE HANIM MI? YOKSA SARAY’IN GÖLGESİ ŞAHAP BEY Mİ”

Dün Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın hükümet programını hazırlayacağını söylüyor. Cevdet Yılmaz da yeni Orta Vadeli Program’la ilgili değerlendirmelerde bulunuyor. Hepsi tamam da ülkemize Cumhuriyet tarihinin en derin yönetim ve ekonomik krizlerinden birini yaşatan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin keyfi ve kural tanımaz yönetim anlayışının sebep olduğu sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlar her geçen gün artarken bu gidişi durduracak acil eylem planı nerede? Diğer taraftan, ekonomi yönetiminin başında kim var? Mehmet Bey mi? Cevdet Bey mi? Gaye Hanım mı? Yoksa Saray’ın gölgesi Şahap Bey mi?

“ERDOĞAN’IN BERBAT ETTİĞİ EKONOMİYİ TOPARLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR”

Anlaşılan bazı isimler, yerel seçimlere kadar ekonomide teker patlamasın, dışarıdan finansman bulsun, döviz krizine pansuman olsun diye vitrinin süsü olarak konmuş. Sizin dışarıdan finansman bulma stratejiniz, Türk lirasını yeterince pul ettiğinizi düşündüğünüz yerde sabitleyip faizleri hızla yükselterek seçimler öncesinde Londra’daki tefecileri, sıcak paracıları ülkeye çekmek ve onlara fiilen dolar karşılığı yüzde 30-40 faiz ödemekse bu tutmaz. Bu ekonomi bunu taşımaz. Bu denendi. Sonu hep çok daha büyük hüsran oldu. Yerel yönetim seçimlerine kadar pansumanla, aspirin tedavisiyle Erdoğan’ın berbat ettiği ekonomiyi toparlamak mümkün değildir.

“BU ÜLKENİN GENÇLERİNE ‘ÇAPULCU’, KADINLARINA ‘SÜRTÜK’ DİYEN BUNLAR”

Milleti unutan hükümet, sesini duymayan, halini görmeyen Erdoğan, elin vatandaşını sevdi, kendi vatandaşını hor gördü. Saray ve şürekası, bu ülkenin insanlarına görülmemiş hakaretler etti. Derdini anlatmaya çalışan çiftçiye ‘Ananı da al git’ diyen bu. İlaçlarını bulmak için yardım isteyen kanser hastası Dilek’in cebine para sıkıştırıp dilenci muamelesi yapan bu. Soma’da yerdeki madenciyi tekmeleyen bunlar. Bu ülkenin gençlerine ‘çapulcu’, kadınlarına ‘sürtük’ diyen bunlar. Ama hâlâ utanmadan, sıkılmadan söylenmemiş sözler üzerinden algı yönetip üstümüze çamur atmaya kalkan yine bunlar. Genel Başkan’ımız ‘Kırsal kesime ulaşamadık’ diye özeleştiri yaparken kırsaldaki vatandaşlarımıza söz söylediğimiz yalanını hâlâ utanmadan söyleyebiliyorlar. Gerçekten de artık bunların elinde kalan son siyasi sermaye, arsızlıkları.

“GENEL BAŞKAN’IMIZ, DEĞİŞİMİN ÖNÜNÜ SONUNA KADAR AÇACAĞINI HER FIRSATTA İFADE EDİYOR”

Son olarak, partimizin kongreler takvimi öngördüğümüz gibi ilerliyor. İlçe ve il kongrelerimizi rekabet ortamında hızla tamamlamak için gerekeni yapıyoruz. Parti Meclisi’mizin uygun göreceği bir tarihte de demokrasi şenliğine dönüşecek kurultayımızla bu süreci taçlandıracağız. Genel Başkan’ımız, değişimin önünü sonuna kadar açacağını her fırsatta ifade ediyor. Muhalefetin birleşmiş gücünü dağıtarak saray ve şürekâsının değirmenine su taşımadan, yenilenmiş ve dinamik örgütlerimizle, yönetimlerimizle, yeni kurumsal yapımızla ve tüzüğümüzle daha da güçleneceğiz. Bundan 9 ay sonra yapılacak yerel seçimlere çok daha hazırlıklı şekilde girmeye, önümüzdeki seçimleri almaya kararlıyız. Despot bir yönetime karşı hak, hukuk, adalet mücadelemiz, bundan tam 6 yıl önce, Ankara Güvenpark’ta Adalet Yürüyüşü’yle başladı. Bu yolda kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz.”

Faik Öztrak, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın faiz ve Kur Korumalı Mevduat uygulamasına ilişkin açıklamaları anımsatılan Öztrak, şunları söyledi:

“TÜRKİYE’NİN İÇİNE GİRDİĞİ DÖVİZ KRİZİNİ ATLATMAK İÇİN EKONOMİDE ÇOK ACİL BİR EYLEM PLANINA İHTİYAÇ VAR”

“Merkez Bankası bağımsız kararlar alacak da siz ne yapacaksınız? Türkiye’nin içine girdiği döviz krizini atlatmak için ekonomide çok acil bir eylem planına ihtiyaç var. Ayrıca ülkenin dünya piyasalarında yarışma gücünü artıracak ve Türkiye’nin yıldız ülke olmasını sağlayacak, dünyadaki fırsatları değerlendirmesini sağlayacak ciddi bir reform programına ihtiyacı var. Ama şu anda görünen manzara, kendi içinde çok da uyumlu olmayan ve el yakan top haline gelen ekonomiyi birbirine atan bir ekonomi yönetimi. Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığını biz de savunuyoruz ama bu her derde deva mucizevi bir ilaç değildir. Ekonomide istikrar için bunun arkasında bütüncül ve güven uyandıran bir program da şarttır. Ayrıca bu işler sadece Strateji ve Bütçe Başkanlığı’yla ve sadece Merkez Bankası ile, sadece Hazine ve Maliye Bakanlığı ile olmaz. Buradan açıkça ifade edeyim; bu kurumların hiçbiri tek başına, Erdoğan’ın ekonomide sebep olduğu tahribatın altından kalkamaz. Bunların hepsinin koordinasyon içinde çalışması ve birlikte taşın altına ellerini koyduklarını açıklamaları gerekir. Kur Korumalı Mevduat’tan tedrici çıkış meselesine gelince; bu mevduatın bütçeye 6 aylık maliyetinin 75 milyar liraya çıktığı hesaplanıyor. Bir o kadar yük de Merkez Bankası tarafına geçecek. Yani 6 ayda, bu zihni sinir projesinin bu ülkeye maliyeti 150 milyar lira. Geçen sene de maliyeti 182 milyar liraydı. Dev bir fatura. Bu, abesle iştigaldir. Bu beladan, yeni belalara yol açmadan derhal kurtulmayı sağlayacak bir stratejiyi uygulamaya koyun. Konuşmayı bir yana bırakın.”

Öztrak, Cevdet Yılmaz’ın asgari ücrete yapılacak zamma ilişkin ‘Dolar yerinde durmuyor, her gün farklılaşıyor, biz TL konuşmak zorundayız’ açıklamalarına da şöyle yanıt verdi:

“MİLLİ PARAMIZA GÜVENİ YENİDEN SAĞLAYACAK ADIMLARI ATSINLAR”

“Geçmiş dönemde Erdoğan, ekonomideki her şeyi dolara endeksledi. ‘Liralaşma’ diye ortaya çıktılar. Ne var ne yok her şey dolarla ifade edilir ya da dolara endekslenir hale geldi. Şimdi çıkıyorlar, hiçbir şey yapmadan, ‘TL konuşalım’ diyerek milletle alay ediyorlar. Bir an önce ekonomiyi Türk lirası konuşulur hale getirmek için paramızın pul olmasını durdursunlar. Milli paramıza güveni yeniden sağlayacak adımları atsınlar. Durum çok ciddidir. Lafla peynir gemisi yürümez.”

“DEMEK Kİ OYUNU BİRİLERİNE VERMİŞ AMA KİME VERDİĞİNİ MİLLETE AÇIKLAMAYA DA DİLİ VARMIYOR”

Abdüllatif Şener’in açıklamaları sorulan Faik Öztrak, şunları söyledi:

“Sayın Şener’in oy kullandığı sandığın ıslak imzalı tutanaklarına bakmışlar, orada geçersiz oy görünmüyor. Demek ki oyunu birilerine vermiş ama kime verdiğini millete açıklamaya da dili varmıyor. Madem bu son soru, size bir fıkra anlatayım. Adamın biri, gece gündüz birine küfredip duruyormuş. Şikayet etmişler. Küfür yiyen adam, bir durmuş, düşünmüş, sonra da demiş ki ‘Benim bu adama hiçbir iyiliğim dokunmadı ki neden bana küfredip duruyor’ Bundan gereken kıssadan hisseyi herkes çıkarsın.”

İlgili Haberler