12 Kasım 2024 Salı

Aylin Nazlıaka’dan Kadınlara Oy Kullanma Ve Sandıklara Sahip Çıkma Çağrısı: “Bize Reva Görülen Cehennemin İçine Hapsolmamamız İçin 28 Mayıs Önemli Bir Fırsat”

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, cumhurbaşkanı seçiminin pazar yapılacak ikinci turu için tüm kadınları oy kullanmaya ve sandıklara sahip çıkmaya çağırdı. Nazlıaka, “28 Mayıs seçiminde yürütmeyi Millet İttifakı’na vererek ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı yaparak hem bir denge-denetim mekanizması kurmuş olur hem de yasama ve yürütme arasında dengeli bir yapılanmayla hayata geçirmek istedikleri bu insanlık dışı yasal yaptırımları çok daha net önleyebiliriz. Sandıklara gitmek, oy kullanmak zorundayız. Her sandıkta en az 3 kadın müşahit hedefimize destek sunmalıyız. Bize reva görülen cehennemin içine hapsolmamamız için 28 Mayıs önemli bir fırsat. Biliyoruz ki örgütlü gücümüz karşısında hiç kimse duramaz” dedi.

Aylin Nazlıaka, bugün CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, cumhurbaşkanı seçiminin Pazar günü yapılacak ikinci turunda tüm kadınlara oy verme ve sandıklara sahip çıkma çağrısında bulundu. Nazlıaka, şunları söyledi:

“KADINLAR İÇİN ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDA İNCE BİR ÇİZGİDEYİZ. ESARETLE ÖZGÜRLÜK ARASINDA KARAR VERME NOKTASINDAYIZ”

“Köprüden önceki son çıkıştayız, son derece kritik bir seçim. Bu seçim, aslında bir referandum niteliğinde, yani bir rejim oylanacak. Biz tek adamla mı devam edeceğiz, yoksa güçlendirilmiş parlamenter demokrasiye mi geçeceğiz? Kadın düşmanı politikalar üretenlerden yana mı olacağız, yoksa eşitliği, özgürlüğü, kadını hayatın her alanına katmayı düşünenler tarafında mı olacağız? CHP olarak, sandık güvenliği konusunda üzerimize düşen her türlü tedbiri aldık, alıyoruz, alamaya devam edeceğiz ama bu konuda yurttaşlarımızın da sandığa sahip çıkmalarının en temel hakları olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Kadınlar için ölümle yaşam arasında ince bir çizgideyiz. Esaretle özgürlük arasında karar verme noktasındayız.

“CUMHUR İTTİFAKI, BİR NEVİ KADIN DÜŞMANI KOALİSYONU HALİNE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA”

Cumhur İttifakı, bir nevi kadın düşmanı koalisyonu haline dönüşmüş durumda. Şu anda Meclis’te, kadın düşmanı politikalar üreten, kadınların kazanılmış haklarını gasp etmek isteyen Yeniden Refah Partisi, Hizbullah terör örgütünün uzantısı olan HÜDA PAR var. Şu anada Meclis’te, Türk bayrağına ve Anayasa’mızın değiştirilemez ilk 4 maddesine bile göz diktiğini açıklamakta herhangi bir beis görmeyen hainler var. Hepimiz bu gerçekliğin farkında olmalı ve bu sorumluluk duygusu ile değiştirici, dönüştürücü gücümüzü sandığa yansıtmalıyız.

“KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN LİDERLİĞİNDE DEMOKRATİK, LAİK, SOSYAL HUKUK DEVLETİNİ ÖNCELEYEN YENİ BİR ANAYASA YAZILACAK”

HÜDA PAR, demokrasiye savaş açmış bir partidir. Cumhuriyet’e savaş açarak parlamenter sistemi eleştiren ve kendi zihin haritaları ile yeni bir anayasa yazmak istediklerini ifade eden bir siyasi partidir. 13. Cumhurbaşkanı’mız olacak olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde, Meclis’te yeni bir anayasa yazılacak, bu doğrudur. Ancak bu anayasa, güçlendirilmiş parlamenter sistemi ve demokratik, laik, sosyal hukuk devletini önceleyen bir anlayış içerisinde olacaktır. Katılımcı demokrasiyi hedef tablosuna koymaya çalışan HÜDA PAR, boş yere yeni bir anayasa yazmaktan bahsetmesin.

“ÇOCUKLARIN ERKEN YAŞTAN İTİBAREN KIZLI ERKEKLİ SOSYALLEŞEREK SAĞLIKLI BİR TOPLUM YAPISININ OLUŞMASININ ÖNÜNDEKİ TÜM ENGELLERİ DE ORTADAN KALDIRACAĞIZ”

Karma eğitimi ortadan kaldırmaya çalıştığını ifade ediyor. Kadınları ikinci sınıf vatandaş olarak gören HÜDA PAR, şimdi de çocuklarımızın en temel hakkı olan eğitim hakkına göz dikmiş. Her beş çocuğumuzdan birisinin erken yaşta ve zorla evlendirildiği Türkiye’de 4+4+4 sisteminden sonra erken yaşta ve zora evliliklerin arttığı da bir gerçek. ‘Kızlı erkekli’ tartışmasının da AKP döneminde başladığını buradan bir kez daha hatırlatmak isteriz. Eğitimin anayasal bir hak olduğunu, hiç kimsenin çocuklarımızın eğitim hakkının gasp edemeyeceğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Geleceğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkacağız, onların tüm haklarını korumaya devam edeceğiz. Çocukların erken yaştan itibaren kızlı erkekli sosyalleşerek sağlıklı bir toplum yapısının oluşmasının önündeki tüm engelleri de ortadan kaldıracağız.

“BİZ KADINLAR HER İŞİ YAPABİLİRİZ. BURADAKİ AYRIMCILIĞI DA SONUNA KADAR REDDEDİYORUZ”

Kadınların çalışma hakkını da gasp etmek istiyor. Kadınlar, ‘fıtratına’ uygun şekilde çalışabilirmiş. Anlaşılan kadınlar, sadece ebelik, hemşirelik yapacak, sadece kadın hastalara bakan kadın hekimler olacak, kreş öğretmeni olacak. Son derecede kısıtlı bir alanda istihdamın içerisinde yer alacak. Bugün zaten kadınlar istihdamın dışına itilmiş durumda. Çalışabilir nüfustaki her üç kadından birisi işsiz. Eşit işe eşit ücret almıyorlar. Her 10 kadından dördü kayıt dışı çalışıyor. Böyle bir tabloda bunlar, kalkmışlar, meslekleri de cinsiyet kalıpları içerisinde ayrıştırmaya çalışıyorlar. Buradan onlara da bir kez daha ‘Hadi oradan’ diyoruz. Biz kadınlar her işi yapabiliriz. Buradaki ayrımcılığı da sonuna kadar reddediyoruz.

“HER GÜN EN AZ 2 KIZ KARDEŞİMİZ YAŞAMDAN KOPARILIRKEN 6284’ÜN BUDANMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ”

6284 nolu Aileni Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Yasası’nı da budamak istiyor. Gerekçe olarak da bu yasanın masumiyet karinesine aykırı olduğunu iddia ediyorlar. Bugün Türkiye’de her gün en az iki kız kardeşimiz yaşamdan koparılırken, kadına yönelik şiddet artarken biz, asla bu yasanın budanmasına da kaldırılmasına da izin vermeyeceğiz. AKP’nin yeni seçilen Kütahya Milletvekili de kalkmış, ‘Kadının beyanı esastır’ ilkesini tekrar konuşmamız gerekir diyor. Bütün yasal düzenlemelerin önceliği, suçu önlemektir. Eğer suçu önleyemiyorsa o takdirde mağduru korumak, caydırıcı tedbirler almak ve cezalandırmaktır. Burada öncelik, suçu önlemektir. Koruyucu tedbirler almak, uzaklaştırma kararını mağdurun beyanı üzerine verilmesi çok kritik bir maddedir. Burada mağdur ifadesi erkekleri de içermektedir.

“KADININ BEYANI ESASTIR. ÖZELLİKLE DE ENSEST VAKALARINDA HAYAT KURTARICI OLAN BİR MADDEDİR”

Bazıları diyor ki ‘Ya beyan yalansa’. İstismara uğrayan bir çocuğun ya da şiddet gören bir kadının bunu ifşa etmesi, özellikle içinde bulunduğumuz Türkiye’de son derecede zordur. Zaten baskı altındadır. İfşa süreci için çocuğun ve kadının cesaretlendirilmesi gerekmektedir. Bu ilke, aslında şiddete uğrayan mağdurun cesaretlendirilmesini hedef almaktadır. Özellikle de ensest vakalarında hayat kurtarıcı olan bir maddedir bu. Kaldı ki mağdurun beyanı, körü körüne kabul edilmiyor. Sonrasında bir soruşturma-kavuşturma süreci oluyor. Bu konu da asla masumiyet karinesine aykırı bir durum değildir. 

“YÜRÜTÜLEN BÜTÜN BU KARA PROPAGANDAYA RAĞMEN NAFAKA HAKKIMIZA SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Bir başka unsur da HÜDA PAR’ın kadınların yoksulluk nafakasına göz dikmesiyle ilgili. Özellikle şiddet mağduru olup da boşanma kararı alan kadınların önünü kesmek ve kadınları bu şiddet sarmalının içerisine hapsetmek istiyorlar. Bir de algı yaratmaya çalışıyorlar, sanki bu yoksulluk nafakası hayat boyu her koşulda sürüyormuş gibi. Hayır, kadın işe girdiğinde, evlendiğinde, vefat durumunda zaten yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılması için birçok dayanak var. Biz, yürütülen bütün bu kara propagandaya rağmen nafaka hakkımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz.

“BİZ KADINLAR KEDİ MİYİZ, KÖPEK MİYİZ Kİ SAHİPLENDİRİLELİM. BURADAN BİR KEZ DAHA DA ONLARA ‘YUH OLSUN’ DİYORUZ”

Yalnız ve bekâr kadınları sahiplendirilecekmiş. Bu konu çok tepki çekince HÜDA PAR yetkilileri, ‘Zorda kalan kadınları kastettik’ dediler. Sosyal devlet, zorda olan vatandaşını sahiplendirmez, zorda olan vatandaşına destek sunar. Biz kadınlar kedi miyiz, köpek miyiz ki sahiplendirilelim. Buradan bir kez daha onlara ‘yuh olsun’ diyoruz, bunu asla kabul etmiyoruz.

“BİZ, MEDENİ KANUN’DAN DA EŞİT YURTTAŞLIK HAKLARIMIZDAN DA ASLA VAZGEÇMİYORUZ”

Bir de Cumhur İttifakı’na, kadınların kazanılmış her türlü hakkını gasp etmeyi hedef tahtasına koymuş olan Yeniden Refah Partisi katıldı. Yeniden Refah Partisi ki seçim çalışmaları esnasında bile zaten karanlık yüzünü ifşa etti. Aydın’da milletvekili adayı olan bir kadın arkadaşın diğer milletvekilleri ile yan yana oturmasın izin verilmedi. Kadınları ötekileştirmeye çalışan bu zihniyetin hedeflerine ulaşmasına asla izin vermeyeceğiz. Karşılarında dimdik durduğumuzu, örgütlü gücümüzle karşısında duvar olacağımızı ifade etmek isterim. Düzce’de seçim aracının üzerinde kadın milletvekili adayını silüet olarak, gölge olarak koydu. Bir milletvekili adayının fotoğrafına dahi tahammül edemiyorlar. Biz kadınlar her yerde vardık, varız, var olacağız; onlara inat karar mekanizmalarındaki gücümüzü de artıracağız. Medeni Kanun da tehdit altında. Biz, Medeni Kanun’dan da eşit yurttaşlık haklarımızdan da asla vazgeçmiyoruz.

“21’İNCİ YÜZYILDA, 100 YIL ÖNCESİNİN BİLE GERİSİNE GÖTÜRÜLMEYE ÇALIŞILDIĞIMIZ BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ”

Hiçbirimizin umutsuz olma lüksü yok. Neyle karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha hatırlatmak istedik. Bugünümüz ve yarınımız tehdit altındadır. Hayatlarımıza, haklarımıza ve hayallerimiz pranga vurulmaya çalışılmaktadır. Eve mahkum edilmeye çalışıldığımız, eğitim hayatının dışına itilmeye çalışıldığımız, toplumsal yaşamdan koparılmaya çalışıldığımız bu dönemde bizler, dayatılan bu hayatı reddediyoruz. 21’inci yüzyılda, 100 yıl öncesinin bile gerisine götürülmeye çalışıldığımız bir dönemden geçiyoruz.

“BİZE REVA GÖRÜLEN CEHENNEMİN İÇİNE HAPSOLMAMAMIZ İÇİN 28 MAYIS ÖNEMLİ BİR FIRSAT”

‘Taliban’la ters düşen yanımız yok’ diyen Erdoğan, yanına aldığı müttefikleriyle kadınların ve çocukların eşit yurttaşlık hakkını her geçen gün gasp edecek yeni Meclis’te, öyle görünüyor. Bu gidişe ‘dur’ demek için 28 Mayıs önemli bir tarih. 28 Mayıs seçiminde yürütmeyi Millet İttifakı’na vererek ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı yaparak hem bir denge-denetim mekanizması kurmuş olur hem de yasama ve yürütme arasında dengeli bir yapılanmayla hayata geçirmek istedikleri bu insanlık dışı yasal yaptırımları çok daha net önleyebiliriz. Ülkemizde artık kadınlar ve çocuklar kendilerini asla güvende hissetmiyorlar. Sözün kısası; sandıklara gitmek, oy kullanmak zorundayız. Sadece oyumuzu kullanıp dönmekle de kalmamalıyız. Her sandıkta en az 3 kadın müşahit hedefimize destek sunmalıyız. Millet İttifakı olarak, sandık güvenliği konusunda tüm tedbirlerimizi aldık. Bize reva görülen cehennemin içine hapsolmamamız için 28 Mayıs önemli bir fırsat. Biliyoruz ki örgütlü gücümüz karşısında hiç kimse duramaz.

“İNANIRSAK KAZANIRIZ, BİZLER İNANIYORUZ. BİLİYORUZ Kİ KAZANACAĞIZ”

Bugün saat 11:00 itibaren 300’ü aşkın kadın derneğinin üyesi olduğu EŞİK Platformu ile birlikte bir kampanyayı hayata geçirdik. 11:00-13:00 arasında ve akşam 21:00-22:00 arasında herkesi bu kampanyaya destek olamaya çağırıyoruz. Bu kampanya ile 3 etiketi paylaşmak istiyoruz; Türkiye İçin #KararVer, #OyVer ve #GeleceğineSahipÇık. Kadınların yaşam hakkı için, Medeni Kanun’a sahip çıkabilmek için, çocuklarımızın istismara uğramaması için, kadınların karar mekanizmalarında güçlü bir şekilde yer alması, eşit temsil edilmesi için, katledilmemesi, şiddet görmemesi için, 6284 sayılı Kanun yürürlükten kalkmaması için kara ver, oy ver, geleceğine sahip çık diyoruz. Hayatlarımıza, haklarımıza ve hayallerimize sahip çıkalım. Ninelerimizden devraldığımız mirası kızlarımıza bırakalım. Bizi 100 yıl geriye götürmek isteyenlere geçit vermeyelim. İnanırsak kazanırız, bizler inanıyoruz. Biliyoruz ki kazanacağız.”

İlgili Haberler