Tepebaşı’nda ‘Umudu Taşıyoruz’ Kampanyasıyla Toplanan Oyuncaklar, Deprem Bölgesindeki Çocukların Yüzünü Güldürdü
Abdurrahman Tutdere: “Deprem Evlerinin 2 Yılda Yapılacağını Beklemek Biraz Saflık Olur”
CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere, “Hükümet seçimden önce deprem evleri ile ilgili çeşitli vaatlerde bulundu ama depremin üzerinden bakınız 123 gün geçti, hâlâ cesetler bile çıkarılamamış ki böyle bir ortamda evlerin 2 yılda yapılacağını beklemek biraz saflık olur… Bu hızla inanın ki değil 2 yıl, 5-10 yılda bile tamamlanmaz” dedi.
Abdurrahman Tutdere, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Kahramanmaraş depremlerinin büyük yıkıma neden olduğu Adıyaman’daki son duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tutdere, depremzedelerin yaşadığı sorunların seçim nedeniyle gündemden düştüğüne dikkat çekerek, “Türkiye’deki halkın ve kamuoyunun gündeminde hak ettiği yeri alamadı. Ama Türkiye’nin gündeminde yer almadı diye, bölgede sorunlar çözüldü diye bir durum söz konusu değil. Daha dün, seçim bölgem Adıyaman’da bu gördüğünüz üniversite öğrencisi Sude Nur Duran, depremin 122’nci gününde enkazdan cansız bedeni çıktı. Aradan uzunca bir süre sonra cansız bedenine ulaşıldı. Sude kızımız gibi şu an henüz cesedine ulaşılamayan, deprem bölgesinde insanlar var” diye konuştu.
Tutdere, depremden sonra halen kayıp olan yurttaşların bulunması için yetkililere çağrıda bulundu.
“BU HIZLA 10 YILDA BİLE TAMAMLANMAZ”
Abdurrahman Tutdere, deprem bölgesinde konteyner sorunun da devam ettiğine dile getirdi. Tutdere, iktidarın evlerin yeniden yapılacağı vaadinin de gerçekçi olmadığını vurguladı ve “Hükümet seçimden önce deprem evleri ile ilgili çeşitli vaatlerde bulundu ama depremin üzerinden bakınız 123 gün geçti, hâlâ cesetler bile çıkarılamamış ki böyle bir ortamda evlerin 2 yılda yapılacağını beklemek biraz saflık olur. Bu çalışmayla, bu yöntemle bu iş olmaz. Deprem bölgelerinde vatandaşların, hak sahipliklerinin bir an evvel tespit edilip evlerin yapılması planlanıyorsa biraz daha gayret gösterilmesi, bu işin ciddiye alınması, şehir ve imar planlarının bir an evvel çıkartılması ve işlerin hızlandırılması gerekiyor. Bu hızla inanın ki değil 2 yıl, 5-10 yılda bile tamamlanmaz” dedi.
ASBEST TEHLİKESİNE DİKKAT ÇEKTİ
Tutdere, deprem bölgesinde enkaz kaldırma çalışmaları sırasında asbest tehlikesi yaşandığını da aktararak şunları söyledi:
“Ağır hasarlı binaların yıkım süreci başladı. Depremde ilk başta yıkılan binaların enkazları kaldırıldı, şimdi ikinci aşamaya geçildi. İkinci aşamada ağır hasarlı binaların yıkım süreci başladı. Burada da gerçekten ilgili yönetmeliklere aykırı iş ve işlemler yapılıyor. Şu anda yıkılan binalar, şehirde büyük toz bulutlarına sebebiyet verdi. Adıyaman ve diğer deprem bölgelerinde şehrin üstü gerçekten toz bulutlarıyla kaplı ve insanlar nefes alamıyor. Burada ilgili yönetmeliklere aykırı davranılıyor. Yıkım sırasında gerekli tedbirler alınmıyor, sulama yapılmıyor, özellikle asbest içeren kirli ve tozlu hava ortalığa saçılıyor. Orada yaşayan insanlar için büyük tehlike yaratıyor.
“HAVA ÖLÇÜMLERİNİN YAPILMASI LAZIM”
Yıktırılan binaların enkazları kaldırılırken orada da usule aykırı işlemler yapılıyor. Bina yıktırılıyor, ayrışma işlemleri de binanın bulunduğu yerde yapılıyor. Düşünün; bina yıkılırken bir kez toz oluyor, bir de onu ayrıştırırken de yine ikinci bir çalışma oluyor. Gerçekten bu da halk sağlığını tehdit ediyor. Adıyaman ve sanırım diğer deprem bölgelerinde de öyledir, hava ölçümü yapılmıyor. Biz, buradan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na çağrı yapıyoruz. Adıyaman ve deprem bölgelerinde periyodik olarak ölçümlerin yapılması lazım.”
“YOKSUL İNSANLAR TEMİZ OLMAYAN SUYU KULLANIYOR”
Abdurrahman Tutdere, asbestli tozların yurttaşlar tarafından solunduğunu ve yurttaşların kanser riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Tutdere, Adıyaman’ın büyük kısmına halen içme suyu verilemediğini kaydederek, “Depremden sonra içme suyunda bir türlü gerekli standartlar sağlanamadı. Şehrin büyük kısmında gerekli içme suyu yok. Olan bölgede de içme suyu, gerekli standartları sağlamadığı için içilemiyor. Yoksul mahallelerde musluktan akan suyun içilmesi yasak olmasına rağmen yoksul insanlar, temiz suya ulaşamadığı için bu suyu kullanıyor” dedi.