Cem Garipoğlu’nun Mezarı Açıldı! Öldü mü? Hayatta mı?
Cem Garipoğlu öldü mü, yaşıyor mu? Ceza hukukçusu’ndan flaş açıklama
Münevver Karabulut’un katili Cem Garipoğlu’nun ölümüne ilişkin çok önemli bir isim özel açıklamalarda bulundu. Ceza hukukçusu Sözüer “Cem Gariopğlu” ile ilgili olarak “10 yıl sonra mezardan çıkmayan kefen, Cumhuriyet Savcılığına giydirilmiştir” dedi.
İntihar mı etti, öldü gibi gösterilerek yurt dışına mı kaçtı, yoksa mezar boş muydu? soruları ve Münevver Karabulut’un katili Cem Garipoğlu ile ilgili 10 yıldır farklı iddialar gündeme geldi.
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, Karabulut ailesinin talebi üzerine mezarın açılmasına karar verdi. Garipoğlu’nun mezarı açıldı. Ancak tartışmalar daha da alevlendi. Mezardan çıkan kafatası ve kemiklerin farklı yerlerde çıkmasının yanısıra kefen yerine bir poşete sarılı olması soru işaretlerini daha da çoğalttı.
Hukukçu Adem Sözüer, Cem Garipoğlu’nun mezarının açılmasını değerlendirdi. Sözüer, “On yıl sonra mezardan çıkmayan kefen, Adli Tıp Kurumu, İnfaz kurumu ve Cumhuriyet Savcılığına giydirilmiştir” dedi.
İstanbul’da 15 yıl önce katledilen Münevver Karabulut’un katili Cem Garipoğlu’nun 2014 yılında cezaevinde intihar ettiği öne sürülmüştü. Garipoğlu’nun intihar etmediği, hayatta olduğu yönündeki iddialar uzun yıllar boyunca konuşuldu. Ailesinin ‘Fethi Kabir İşlemi’ talebinin kabul edilmesi üzerine katil Cem Garipoğlu’nun mezarı geçen gün açıldı. Mezardan çıkarılan ceset tabuta konularak incelenmek üzere Adli Tıp’a götürüldü.
Mezarın yeniden açılması farklı tartışmaları da beraberinde getirdi. Avukat Rezzan Epözdemir, Garipoğlu’nun mezarından kefen çıkmadığını açıkladı.
Hukukçu, Prof. Dr. Adem Sözüer, bu gelişmelere dair sosyal medya hesabından bir açıklama yayımladı.
“On yıl sonra mezardan çıkmayan kefen, Adalet Bakanlığı tarafından kendine bağlı Adli Tıp Kurumu, İnfaz kurumu ve Cumhuriyet Savcılığına giydirilmiştir” diyen Sözüer, “Ceza adaletine güvenin kökünden sarsıldığı bir ortamda, Bakanlık bir çok kamu görevlisini, intihar etmeyen kişiyi cezaevinden kaçırma fiilinin olağan şüphelisi haline getirmiştir. Adalet Bakanlığı bir inceleme yapıp da bu üç kurumdaki çok sayıdaki yetkilinin intiharı ve müntehirin kimliğini tespit eden işlemlerde bir sahtecilik veya usulsüzlük mü tespit etti de fethi kabir işlemi yapıldı? Yıllardır fethi kabir talebi kabul edilmemişken, ortaya kabri açtıracak yeni bir delil mi çıktı? Eğer böyle bir delil yoksa ve mezar açılması gerekiyorduysa bu kadar zaman niye beklendi? Değişen ne oldu?” diye sordu.
“ŞİMDİ DNA İNCELEMESİNE KİM GÜVENİR?”
“Şimdi kurumun yapacağı DNA incelemesine kim güvenir?” diye soran Sözüer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Adalet Bakanlığı iddialar üzerine bir inceleme yaptı da; ölü muayenesinde, otopsi işleminde, teşhiste, kamera kayıtlarında, defin ve savcılık işlemleri gibi bir çok resmî işlemde bir sahtecilik veya usulsüzlük mü tespit etti? Adli Tıp Kurumu’nun otopsisine güvenilmedi, mezar açıldı peki şimdi kurumun yapacağı DNA incelemesine kim güvenir? 10 yıllık sürede mezara müdahale edilip edilmediği bakımından bir inceleme yapıldı mı? Bu sorulara ne cevap verilirse verilsin, şüphe ve komplo teorileri sürecektir.”
Kaynak: FLASH HABER TV