Ev içi şiddette İstanbul 1’inci sırada
TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu’nda sunum yapan Prof. Dr. Nurdan Duman, “Ev İçi Şiddet Acil Hattı’na gelen çağrıların illere göre dağılımında; 14 bin 325 vakayla İstanbul’un 1’inci sırada yer aldığını, bunu 1376 vakayla Ankara, 1017 vakayla da İzmir’in izlediğini görüyoruz” dedi.
TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Hulki Cevizoğlu başkanlığında toplandı. Komisyon toplantısının açılışında konuşan Cevizoğlu, “Çalışma takvimimize göre 21 Mart’ta süremiz sona eriyor, 21 Marta kadar başka gelişmeler de yaşanacak, komisyonumuz önemli toplantılara sahne olacak. Önümüzdeki hafta bir de çalışma ziyareti gerçekleştireceğiz; ayrıntıyı komisyon üyesi arkadaşlarımızla paylaşacağız, taslak programımıza göre Elazığ, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Gaziantep illerinde çalışma ziyareti gerçekleştirilecek, Harran Üniversitesinde de bir çalıştay düzenleyeceğiz, çeşitli sivil toplum kuruluşları ve akademisyenler toplantımıza katılacaklar” ifadelerini kullandı.
‘2007’DEN BU YANA EV İÇİ ŞİDDET ACİL HATTINA, 82 BİN ÇAĞRI GELDİ’
Komisyon Başkanı Cevizoğlu’nun ardından Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Gülhane Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nurdan Duman, sunum yaptı. Duman, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu tarafından gerçekleştirilen bir çalışmayı paylaşarak, “Ev İçi Şiddet Acil Hattı’na yapılan aramalar sonucunda ortaya çıkan istatistiklere göre; 15 Ekim 2007’den bugüne kadar toplamda 82 bin 253 çağrı geldiğini görüyoruz. Arayan kişilerin sorunlarına çözüm adına hukuki ve psikolojik destek sağlanıyor. 7 gün 24 saat esasına göre çalışıyor; İngilizce, Arapça, Kürtçe ve Farsça dillerinde hizmet veriyor. Aramaları ilk olarak sosyal hizmet uzmanları ya da psikologlar yanıtlıyor; acil durum vakalarında polis ve jandarmanın danışana en kısa sürede ulaşmasını sağlamak üzere çeşitli çalışmalar yapılıyor. Daha sonra danışanın sağlanan hizmet ve önerilerin takibi yapılıyor. Mümkün olan en az zararla kişinin uğramış olduğu şiddetten uzaklaştırılması prensibine dayalı olarak çalıştığını görüyoruz” diye konuştu.
‘PANDEMİ DÖNEMİNDE HATTA GELEN ÇAĞRI SAYISI ÇOK ARTTI’
2007 ile 2021 yılları arasında yapılan çağrıların kategorilere ayrıldığını söyleyen Duman, “Şiddete maruz bırakılanların yaşlarına bakıldığında; çocukların 0-18 yaş grubunda, gençlerin 13-30 yaş grubunda, orta yaşlıların da 31-55 yaş grubunda ve yaşlıların da 56 ve üstü olmak üzere kategorize edildiğini görüyoruz. Bu hatta gelen çağrılar yasal destek sağlanması, yasal hakları, boşanma davası açma ve hukuki destekler, kurumsal destekler ve psikolojik destekler olmak üzere 3 grup halinde desteklendiğini görüyoruz. Yine, bu istatistiklere baktığımızda, 28 bin 198 aramanın yapıldığını görüyoruz. Hattı 900’den fazla kişi 1’den fazla kere aramış, buna ilişkin istatistikler var elimizde. En fazla sayıda çağrının pandemi döneminde alındığı ve özellikle eve kapanmaların yaşandığı 2020 yılında çağrıların yani aramaların sayısının çok arttığı ifade ediliyor. Aramaların yüzde 57’si bizzat şiddete maruz bırakılanlar tarafından yapılmış ve yüzde 16 arama şiddete maruz kalan değil ama ilgili aile üyesi tarafından yapılan aramalar olarak kaydedilmiş. Gelen aramalara göre, şiddete maruz bırakılanların yüzde 80’i kadınlardan oluşuyor. Her kadının hem de çocuğun şiddete maruz bırakıldığı durumlar ise aramaların aslında yüzde 10’unu oluşturuyor. Gelen çağrıların illere göre dağılımının 14 bin 325 vakayla İstanbul’un 1’inci sırada yer aldığını, bunu bin 376 vakayla Ankara, bin 017 vakayla da İzmir’in izlediğini görüyoruz. Şiddete en çok maruz bırakılan kişilerin yaş aralığına bakıldığında, 31-55 yaş grubunun 1’inci sırada yer aldığını ve yüzde 42 oranında olduğunu, 13-30 yaş grubunun yüzde 37’yle onu izlediğini, yine şiddeti en az maruz kalan grup olarak da 56 yaş ve üstünün olduğunu görüyoruz” dedi.
‘EN ÇOK FİZİKSEL ŞİDDET İLE KARŞILAŞIYORUZ’
Duman, şiddete maruz bırakılan arasında Suriyeli mültecilerin de yer aldıklarını ve hattın sağladığı hizmetlerden faydalandığını belirtti. Araştırmaya göre şiddet uygulayan kişilerin yüzde 90’ının erkek olduğunu aktaran Duman, “Şiddet türleri açısından bakıldığında en çok fiziksel şiddetle karşılaşıyoruz, 17 bin 601 aramada bu vurgulanmış. Duygusal şiddetin 15 bin 059 aramada; sosyal olarak şiddetin 5 bin 608 aramada, ekonomik olarak şiddetin 4 bin 346 özellikle çağrıda bulunduğu, yine, cinsel şiddetin de bin 456 vakada karşımıza çıktığını görüyoruz. Çocuk istismarı ve ihmaliyle ilgili bilgi verilen 40 vakanın yarısından fazlasının failinin ise aile olduğu bu aramalarda toplanan bilgilerde karşımıza çıkıyor. Ve tabii, kaçamadığımız bir gerçek: Töre ve namus nedeniyle uygulanan şiddetler. Yardım hattına gelen 150 arama incelenmiş ve bu aramaların çoğunluğunun şiddet gören kişi tarafından yapıldığı görülmüş. Türkiye’de yaklaşık her 5 boşanmadan birinin nedeninin fiziksel şiddet yani dayak ve kötü muamele olduğunu görüyoruz. Bu aramalar dışındaki veriler de bize bunu doğruluyor. Şu açık ki; boşanmanın nedeni fiziksel şiddet ve kötü muamelenin mağduru yalnızca kadınlar değil, aynı zamanda çocuklar da oluyor” değerlendirmesinde bulundu.
‘TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ’NİN DAVALARA KATILMA TALEBİ 6284 SAYILI KANUNDA DÜZENLENMELİ’
Duman’ın ardından söz alan Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) sözcüsü Aslı Çelikağ Özcan ise yaptığı sunumda, “Son yıllarda Türkiye’de kadın ve çocuğa karşı şiddetin ciddi oranda artış gösterdiği dikkate alındığında, kadına karşı suçlar, çocuğa karşı suçlar, çevreye karşı suçlar ve kamu sağlığına karşı suçlar başta olmak üzere kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olarak barolara ve Türkiye Barolar Birliğine kamu davasına katılmasına imkan veren yasal düzenlemenin acilen yapılması gerekmektedir. Ancak kamuoyunda infial yaratan davalar da dahil olmak üzere birçok davaya katılma taleplerimiz mahkemeler tarafından reddedilmektedir. Örnek vermek gerekirse, 2 yaşındaki Sıla bebeğin ölümüyle ilgili Tekirdağ’da görülen dava, yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddialarıyla İstanbul’da görülen 47 sanığın yargılandığı dava, dere yatağında gömülü olarak bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın davası, 16 yaşında Sıla Şentürk’ün boğazını keserek öldüren sanığın yargılandığı davada katılma taleplerimiz reddedilmektedir. Kadına ve çocuğa yönelik şiddet ve istismar davaları başta olmak üzere Türkiye Barolar Birliğinin ve baroların katılma taleplerini kabulü için 6284 sayılı Kanun’da yasal düzenleme yapılması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
‘KADINLARIN YÜZDE 41’İ EŞLERİ TARAFINDAN ATEŞLİ SİLAHLA ÖLDÜRÜLMEKTEDİR’
Özcan, ateşli silah kullanımının arttığını söyleyerek, şöyle devam etti: “Sahadan alınan bilgiler uyarınca kadınların yüzde 41’i eşleri tarafından, yüzde 87’si aile üyesi ya da partneri tarafından, yüzde 65 ve üzerinde oranla evlerinde ve yüzde 55 ateşli silahla öldürülmektedir. 2024 yılında öldürülen kadınların 222’si ateşli silahlarla, 113’ü kesici, delici aletlerle, 33’ü boğularak,14’ü darp edilerek, yakılarak, yüksekten atılarak, bunların dışında bir silahla, 7 kadının da nasıl öldürüldüğü tespit edilememiştir. İstatistiki verilere bakıldığında, ateşli silahların kullanımının giderek arttığı, bireysel silahlanmanın yaygınlaştığı, sadece 2024 yılında öldürülen kadınların yüzde 57’sinin ateşli silahlarla öldürüldüğü göz önüne alındığında faillerin ruhsatsız silaha kolay ulaşımının devlet tarafından kesinlikle önüne geçilmesi gerekmektedir. Silah kaçakçılığı ile mücadele edilmesi, ateşli silah kullanımı ve tehlikeleri konusunda farkındalık çalışmalarının yapılması ve ciddi anlamda denetlenmesi gerektiği kanısındayız. Kadınlarla ilgili kolluğa gittiklerinde eşinin ya da partnerinin silahı olduğu beyanlarını dikkate almadıkları, bir delil istediklerini belirtmişler ama maalesef silahının olduğuna ilişkin herhangi bir delil sunamamışlardır.”
Kaynak: DHA