Ümit Özdağ’dan Bakan Tekin’e Tepki: “Tarikat Ve Cemaatlerin İşi Midir Çocukların Dağa Gitmesini Engellemek? Sen Milli Eğitim Bakanı Olarak Ne Yapıyorsun?”
Dp’li Vekillerden Türk Vatandaşlığı Kanunu’nda Değişiklik Yapılması İçin Teklif: 5 Yıl Bekleme Süresi Olsun; Gayrimenkul 10 Yıl Satılamasın
Demokrat Parti (DP) İzmir Milletvekilleri M. Salih Uzun ve Haydar Altıntaş ile İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt, TBMM Başkanlığı’na verdiği kanun teklifinde; gayrimenkul satın alma yoluyla yabancılara verilen istisnai vatandaşlıklarda 5 yıl bekleme ve ikamet süresi getirilmesi, temel düzeyde Türkçeye sahip olma ve satın alınan gayrimenkullerin de 10 yıl süreyle satılmamasının taahhüt edilmesini istedi.
DP’li Milletvekilleri Salih Uzun, Haydar Altuntaş ve Cemal Enginyurt, yabancılara verilen istisnai vatandaşlık uygulamasında bazı değişiklikler yapılmasına dair kanun teklifini TBMM Başkanlığı’na sundu.
5 YIL BEKLEME ŞARTI İSTENDİ
Teklifin gerekçesinde; ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve Yunanistan’da verilen oturma izinlerinde istenilen 5 yıl ikamet süresi ve ikamet edilen ülkenin ana dilini bilme şartının olduğu hatırlatıldı.
Dünyadan verilen örneklerle Türkiye’de de Türk vatandaşlığı kazanılmasında, yatırım yapılmasından hemen sonra vatandaşlık kazanılmaması, yatırımdan sonra 5 yıl bekleme süresi ve temel düzeyde Türkçe bilgisi kazanılması şartlarının getirilmesi istendi.
Verilen kanun teklifinde, gayrimenkul alma yoluyla vatandaşlık kazananların, 10 yıl süreyle gayrimenkullerini devir veya terk işlemi yapılmaması taahhüdünün verilmesi gerektiğine de vurgu yapıldı.
“YABANCILARA VERİLECEK VATANDAŞLIKLARIN ÖZENLE DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ”
Demokrat Parti İzmir Milletvekili Uzun, TBMM Başkanlığı’na sunulan kanun teklifi hakkında şu ifadeleri kullandı:
“TBMM Başkanlığı’na sunduğumuz bu teklif ile ülkemize gelen yabancıların ikamet izinleri ve vatandaşlık süreçleri üzerinde daha sıkı kontroller ve düzenlemeler getirmeyi amaçlıyoruz. Türkiye’nin hassas bir coğrafyada bulunması ve uluslararası ilişkilerdeki dengeleri göz önünde bulundurarak, yabancılara verilecek vatandaşlıkların özenle değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.”
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ PASAPORTU, İNŞAAT FİRMALARININ PROMOSYON MALZEMESİ OLMAKTAN ÇIKARILMALIDIR.”
Yabancılara kolay vatandaşlık verilmesi, ülkemizin güvenlik ve sosyal dengesi açısından potansiyel riskler içerebilir. Vatandaşlık sürecinin daha uzun ve dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi, ülke içinde istenmeyen sonuçların önüne geçebilir ve vatandaşlarımızın refahını koruyabilir.
Ayrıca, Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancıların Türk kültürüne ve diline uyum sağlamalarını önemsiyoruz. Dil, ülkemize entegre olmaları ve toplumla daha iyi etkileşim kurmaları için önemli bir unsur. Bu nedenle, vatandaşlık sürecinde dil şartını da dahil etmek uygun olacaktır. Her önüne gelene değil de her gayrimenkul alana değil de dilimizi de bilene vatandaşlık verilmeli. Vatandaşlık almak Türkiye’de dünyanın en kolay alınan ülkesi haline gelmemeli. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ve Türkiye Cumhuriyeti pasaportu, inşaat firmalarının promosyon malzemesi olmaktan çıkarılmalıdır.
“KİRALAR BÜYÜK ŞEHİRLERDE ASGARİ ÜCRETE DAYANIYOR”
Gayrimenkul alımı yoluyla vatandaşlık kazananların taahhüt vermesi, yatırımcıların ülkemize sadece geçici bir süre için değil, uzun vadeli bir perspektifle yatırım yapmalarını teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Bu, Türkiye’ye yapılan yatırımların daha istikrarlı olmasını sağlayabilir ve ekonomimize katkıda bulunabilir. Alınan gayrimenkuller ile kira fiyatları artıyor. Bizim vatandaşlarımız kiralık daire bulamazken, buldukları büyük şehirlerde asgari ücrete dayanıyor.
Elbette, her konuda olduğu gibi bu kanun teklifi de tartışılacak ve üzerinde çalışılacaktır. Meclisimizde yapılacak görüşmelerle, en iyi ve dengeli çözümleri bulmak için çaba harcayacağız.
Sonuç olarak, bu kanun teklifiyle yabancılara verilecek vatandaşlıkların daha dikkatli ve titiz bir şekilde değerlendirilmesini hedefliyoruz. Ülkemize katkıda bulunan ve Türkiye’yi gerçekten anlayan, kabul eden yabancıları memnuniyetle karşılamak istiyoruz. Ancak, bu sürecin güvenlik ve istikrar açısından hassas olduğunu unutmamalıyız.”