
BUCA’DA ‘ÇOCUK BEYNİ NASIL ÇALIŞIR’ PANELİ DÜZENLENDİ
Bilim insanları aşkın kimyasal etkilerini araştırdı ve ilginç sonuçlara ulaştı. Yapılan bir çalışma, romantik partnerlerinin fotoğraflarına bakan katılımcıların ağrı seviyelerinde gözle görülür bir azalma yaşadığını ortaya koydu. Bu da aşkın, doğal bir ağrı kesici gibi çalıştığını gösteriyor.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Mert Sinan Bingöl, aşkın fiziksel ve psikolojik sağlık üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Bingöl, “Aşkın yoğun duygusal etkileri, dopamin, oksitosin ve endorfin gibi mutluluk hormonlarının salgılanmasını artırarak vücuda enerji verir” dedi.
KALP ATIŞLARINI HIZLANDIRIYOR
Aşkın ilk etkilerinden biri kalp ritminde değişikliklerdir. Dr. Bingöl, “Aşık olduğunuzda kalbiniz daha hızlı atar, bağışıklık sisteminiz güçlenir, kan basıncınız dengelenir ve stres seviyeniz düşer” ifadelerini kullandı. Araştırmalara göre, aşk beyinde endorfin salgılanmasını teşvik ederek kişinin kendini daha huzurlu ve güvende hissetmesini sağlıyor.
AŞIK OLUNCA BEYİNDE NELER OLUYOR?
Uzman Klinik Psikolog Merve Türkkol, aşkın beyindeki mekanizmasını şu sözlerle anlattı: “Aşk sürecinde beynin ödül ve motivasyon merkezleri, özellikle ventral tegmental alan (VTA), nucleus accumbens ve amigdala aktif hale gelir. Dopamin salınımı artar, kişi aşık olduğu kişiye daha fazla odaklanır ve onunla vakit geçirmekten büyük keyif alır. Zaman içinde bu tutkulu bağ, oksitosin ve vazopressin hormonlarının etkisiyle daha derin bir bağlılığa dönüşebilir.”
AŞK BAĞIMLILIK YAPABİLİR Mİ?
Aşkın beyin kimyası üzerinde bağımlılık yapıcı etkileri olabileceğini belirten Türkkol, “Aşk, tıpkı bağımlılık yapan maddeler gibi beynin ödül mekanizmasını harekete geçirir. Dopamin salınımını artırarak yoğun bir haz ve motivasyon sağlar. Bu durum, bazı kişilerde ayrılık sonrası yoksunluk hissine neden olabilir” dedi.
ÇEVRİMİÇİ İLİŞKİLERİN ETKİSİ
Günümüzde aşk, dijital dünyada farklı bir boyuta taşındı. Türkkol, “Online tanışma platformları, geleneksel yüz yüze iletişimin yerini alarak fiziksel yakınlık, göz teması ve beden dili gibi unsurları devre dışı bırakıyor. Sürekli seçenek bolluğu, bireylerin duygusal bağ kurma kapasitesini azaltabilir ve ideal partner arayışını zorlu bir sürece dönüştürebilir” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Sağlık News