Ağrı kesiciler aşk acısına iyi geliyor
Aşk acısı, fiziksel bir yaralanma kadar güçlü ve acı verici olabilir. Çoğu insan, kalp kırıklığı ve hayal kırıklığının derin etkisiyle baş etmekte zorlanır. Peki, fiziksel ağrıyı hafifleten ağrı kesiciler, duygusal acıyı da hafifletebilir mi? Bilim insanları, bu soruya yanıt arıyor.
AŞK ACISININ BEYİNDEKİ ETKİSİ
Birçok araştırma, aşk acısının beynin aynı bölgesinde işlem gördüğünü gösteriyor. Kalp kırıklığı yaşandığında, beynin ağrı merkezleri, fiziksel acıyı işlediği gibi duygusal acıyı da işlemeye başlıyor. Bu durum, psikolojik acının fizyolojik bir bileşeni olduğunu düşündürüyor.
İBUPROFEN’İN AŞK ACISINA ETKİSİ
ABD’deki California Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bir araştırma, ibuprofen içeren ağrı kesicilerin aşk acısı üzerindeki etkisini mercek altına aldı. Araştırma sonuçlarına göre, bu tür ağrı kesicileri kullanan kadınlar, ayrılık sonrası üzüntüyü diğerlerine göre daha hızlı atlatıyor.
AĞRI KESİCİLERİN ETKİSİ: GEÇİCİ BİR ÇÖZÜM
Amerika’da yapılan bir araştırma, ibuprofen gibi ağrı kesici ilaçların, insanlar üzerinde duygusal acıyı hafifletebileceğini ortaya koydu. Araştırmacılar, katılımcılara kısa bir süre için ağrı kesici vererek, aşk acısının yarattığı olumsuz duygusal etkileri test etti. Sonuçlar, ağrı kesicilerin, kalp kırıklığının yarattığı negatif duyguların şiddetini azalttığını gösterdi. Ancak, uzmanlar bu etkilerin geçici olduğunu vurguluyor. Duygusal iyileşme için kişisel farkındalık, destek grupları ve terapilerin daha etkili olduğunu belirtiyorlar. Ayrıca, ağrı kesicilerin uzun süreli kullanımı, başka sağlık sorunlarına yol açabilir.
CİNSİYET FARKLILIKLARI VE AĞRI KESİCİ ETKİSİ
İncelemeler, ibuprofen kullanan kadınların duygusal acıyı daha az hissettiğini ortaya koyarken, ilacın erkeklerde benzer bir etki göstermediği tespit edildi. Bilim insanları, ibuprofenin kadınların sosyal hayatlarında yaşadığı acıyı da hafiflettiğini belirtti. CNN Türk’ün İngiliz Daily Mail gazetesine dayandırdığı habere göre, erkeklerde aynı etkinin görülmemesi dikkat çekerken, araştırmacılar bu durumun biyolojik ve psikolojik nedenlerle bağlantılı olabileceğini düşünüyor.
Kaynak: FLASH HABER TV