
İZMİR’DE AVUKATLARDAN ’25 KASIM’ YÜRÜYÜŞÜ: “‘ERK’EK ŞİDDET ÖLDÜRÜYOR, ‘ERK’EK YARGI KORUYOR”
Calhoun, bu deneyde, farelerin sınırsız kaynaklara sahip bir ortamda nasıl davranış bozuklukları geliştirdiğini ve sonunda nasıl yok olduklarını gözlemledi. 56 yıl önce yapılan bu deney, bugün modern toplumların karşı karşıya olduğu sosyal, psikolojik ve ahlaki sorunları öngörmüş gibi görünüyor.
Deneyde, insana biyolojik olarak en yakın hayvanlardan biri olan fareler kullanıldı. Farelere, hiçbir yırtıcı hayvan tehdidinin bulunmadığı, bol miktarda yiyecek ve suyun sunulduğu, ideal yaşam koşullarının sağlandığı bir “ütopya” yaratıldı. Başlangıçta dört çift fareyle başlayan deneyde, farelerin nüfusu hızla arttı. Ancak nüfus arttıkça, fareler arasında anormal davranışlar gözlemlenmeye başlandı.
Calhoun, fareleri davranışlarına göre gruplara ayırdı: “Pasifler”, “Alfalar”, “Panseksüeller” ve “Güzeller”. Bu grupların her biri, toplumsal yapıların bozulmasına paralel olarak farklı şekillerde anormal davranışlar sergiledi. Pasifler, hiçbir sosyal etkileşime girmeyen ve kendilerini izole eden farelerdi. Alfalar ise agresif davranışlar sergileyen, diğer farelere sürekli saldıran ve onları kontrol altında tutmaya çalışan güçlü farelerden oluşuyordu. Panseksüeller, cinsel davranışlarda sapkınlık gösteren farelerdi. Güzeller ise tamamen sosyal ve üreme faaliyetlerinden kopuk bir şekilde yalnızca kendilerine bakan, narsist davranışlar sergileyen farelerdi.
Deneyin ilerleyen aşamalarında, fareler arasında şiddet, yamyamlık ve cinsel sapkınlık gibi davranışlar yaygınlaştı. Platformda yiyecek ve su sınırsız olmasına rağmen, fareler arasında açlık nedeniyle ölümler başladı ve yamyamlık vakaları görüldü. Bu toplumsal çöküşün sonucunda, fare kolonisi iki yıl içinde tamamen yok oldu.
Calhoun, deneyin sonuç raporunda, nüfus yoğunluğunun arttıkça sosyal yapının çöktüğünü, bu çöküşün şiddet ve anormal cinsel davranışları tetiklediğini ve sonuçta koloninin yok olmasına yol açtığını belirtti. Ayrıca, sınırsız kaynakların, farelerin yok olmasını engelleyemediğini, aksine daha fazla problem yarattığını vurguladı.
Calhoun’un “Fare Ütopyası” deneyi, günümüz toplumlarına yönelik önemli uyarılar içeriyor. Modern toplumların da, aşırı nüfus yoğunluğu, sosyal izolasyon, şiddet, ahlaki çöküş ve bireyler arasındaki iletişimsizlik gibi benzer sorunlarla karşı karşıya olduğunu söylemek mümkün. Deney, toplumların kaynaklar ne kadar bol olursa olsun, sosyal yapıların ve bireysel sorumlulukların korunmadığı durumlarda çöküşe sürüklenebileceğini gösteriyor.
56 yıl önce yapılan bu deney, bugün sosyal ve psikolojik sorunlarla mücadele eden modern dünyamız için hala geçerli ve derinlemesine incelenmesi gereken bir örnek olarak karşımıza çıkıyor.
Kaynak: FLASH HABER TV