TTB, SIHHATTE ŞİDDETİN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN “TTB YANIMDA” TAŞINABİLİR UYGULAMASINI KULLANIMA AÇTI
Ttb: “Ttb’nin Sağlıkta Şiddet Yasa Teklifi; Şiddetsiz, Güvenli Çalışma Ortamları İçin Önlem Önerileri Kabul Edilmelidir”
Türk Tabipleri Birliği (TTB), “TTB’nin sağlıkta şiddet yasa teklifi, şiddetsiz, güvenli çalışma ortamları için mekânsal önlem önerileri kabul edilmelidir. Güvenli çalışma ortamlarının sağlanması idarecilerin sorumluluğundadır. Şiddet olaylarında idarecilerin sorumluluğu öncelikli olarak dikkate alınmalıdır. Hekimlerin/sağlık emekçilerinin dinlenme koşulları, sağlık hizmetinde hataya sevk etmeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Doktor dinlenme odaları, emzirme odaları, kreş her sağlık kurumunda yeterli sayıda sağlanmalıdır. Sağlık emekçileri için fiili hizmet süresi zammı 120 gün olmalıdır. Hekimlerde ek gösterge üst sınırı 7600’e yükseltilmelidir” açıklamasını yaptı.
TTB, 14 Mart Tıp Bayramı yaklaşırken “Hekimlerin 14 Acil Talebi” konulu bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Ankara, Antalya, Batman, Diyarbakır, Gaziantep-Kilis, İstanbul, İzmir, Mardin ve Mersin tabip odalarının yöneticileri de katıldı. Toplantıda ayrıca hekimlerin 16 Mart’ta İstanbul’da yapılacak Büyük Hekim Yürüyüşü’ne katılımı için çağrı yapıldı.
“EMEKLİ HEKİMLER ÇALIŞMAK ZORUNDA BIRAKILIYOR”
TTB Emekli Hekimler Kolu adına toplantıda konuşan Dr. Mehmet Çakmak, şunları söyledi:
“Hayatlarını uzun bir eğitim ve çalışma dönemiyle geçiren hekimler, emeklilik sonrasında bu çabalarının karşılığını almak istiyor ancak bugün derin bir yoksullaştırma politikasıyla karşı karşıya kalıyorlar. Emekli hekim maaşlarının çoğu yoksulluk, azımsanmayacak bir kısmı ise açlık sınırının altında. Emekli hekimler çalışmak zorunda bırakılıyor. Emekli hekimler mutsuz, umutsuz. Bizim bu durumu kabul edebilmemiz mümkün değil. Başlıca talebimiz, emekli hekimlerin hak ettiği bir gelir düzeyinin ve yaşam standardının sağlanmasıdır.”
“Hekimlerin 14 Acil Talebi” başlıklı basın açıklamasını TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı okudu. TTB’nin açıklaması şöyle:
“HALK SAĞLIĞINA ZARARLI NE VARSA TORBAYA ATILAN KANUN, SAĞLIK EMEKÇİLERİNİ KÖLELEŞTİREN BİR DÜZENİ YERLEŞİK HALE GETİRECEKTİR”
“Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sık sık sağlık çalışanlarının özlük haklarıyla ilgili söz verdikleri ancak yapamadıkları bazı konular olduğunu ifade etmektedir. Birincisi, hekimlerin emekliliğine dair ek göstergenin en düşük 6400’e çıkarılması; ikincisi, sağlık çalışanlarının sabit ücretlerinin hak kaybı olmadan emekliliğe yansıtılması; üçüncüsü, sağlık çalışanlarının taban ücretinin pratisyen hekimlerin üçte biri olması; dördüncüsü, nöbet ücretlerinin düzenlenmesi; beşincisi, uzman aile hekimlerinin taban ücretinin uzman hekimlerle aynı olması; altıncısı, aile sağlığı merkezlerinin kamu tarafından yapılarak kiradan kurtarılması. Görüldüğü üzere, belirtilen konuların hiçbirine geçtiğimiz günlerde Meclis’ten olduğu gibi geçen ve Resmî Gazete’de yayımlanan kanunda yer verilmediği gibi; hekimlerin/sağlık emekçilerinin şiddet ve güvencesiz çalışma gibi sorunlarına da öncelik verilmemiştir. Bu kanunun önceliğinin sağlık çalışanlarına baskı ve sağlık alanındaki özel sermayenin çıkarları olduğu açıktır. Halk sağlığına zararlı ne varsa torbaya atılan kanun, sağlık emekçilerini de köleleştiren bir düzeni yerleşik hale getirecektir.
“TORBANIN İÇİNDE BİZLERİ ABA ALTINDAN SOPALARLA TEHDİT EDEN TÜM MADDELERİN AYM’YE GÖTÜRÜLMESİ İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPTIK”
Son yıllarda hazırladığımız sağlıkta şiddet, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, fiili hizmet süresi zammı, öğrencilerin özlük hakları düzenlemeleri, tüm ücretlerin emekliliğe yansıması, 7600 ek gösterge, emekli sandığı, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıklarında iyileştirme yapılması gibi kanun tekliflerini ısrarla Meclis’teki partilere sunduk ancak ne yazık ki Meclis’te gündeme alınmadı. Elbette bu torbanın içinde bütün toplumun sağlık hakkını yok sayan ve bizleri aba altından artık çıkardıkları sopalarla tehdit eden tüm maddelerin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götürülmesi için elimizden geleni yaptık. Şimdi de 14 Mart’a giderken 14 talebimizle yeniden hatırlatıyoruz.
“GÜVENLİ ÇALIŞMA ORTAMLARININ SAĞLANMASI İDARECİLERİN SORUMLULUĞUNDADIR”
TTB’nin sağlıkta şiddet yasa teklifi, şiddetsiz, güvenli çalışma ortamları için mekânsal önlem önerileri kabul edilmelidir. Güvenli çalışma ortamlarının sağlanması idarecilerin sorumluluğundadır. Şiddet olaylarında idarecilerin sorumluluğu öncelikli olarak dikkate alınmalıdır. Hekimlerin/sağlık emekçilerinin dinlenme koşulları, sağlık hizmetinde hataya sevk etmeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Doktor dinlenme odaları, emzirme odaları, kreş her sağlık kurumunda yeterli sayıda sağlanmalıdır. Nöbet ertesi izin, idarecilerin insafına bırakılmamalıdır. Pandemilerde, pandemiye yol açan hastalık, sağlık emekçileri için illiyet bağı aranmadan meslek hastalığı kabul edilmelidir. Sağlık emekçileri için fiili hizmet süresi zammı 120 gün olmalıdır. Hekimlerde ek gösterge üst sınırı 7600’e yükseltilmelidir.
“TÜM EMEKLİ HEKİM AYLIKLARI YOKSULLUK SINIRININ ÜZERİNE ÇIKARILMALIDIR”
Tüm sağlık emekçilerine hakları olan, hiçbir koşuldan negatif etkilenmeyen, emekliliğe yansıyan, gerçek enflasyona uygun, insanca yaşayabilecekleri tek kalem maaş verilmelidir. Emekli sandığı, SSK, Bağ-Kur emekli aylıkları arasındaki uçurum giderilmeli, tüm emekli hekim aylıkları yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı, tüm hekimler emeklerinin hakkı ölçüsünde emekli ikramiyesi alabilmelidir. Vergide adalet istiyoruz. Vergi dilimi üst sınırı yüzde 15 olmalıdır. Muayene süreleri, bilimsel ve nitelikli sağlık hizmeti gözetilerek düzenlenmelidir. Acil servislerde yeşil alan kaldırılmalı, poliklinik hizmeti verilmemelidir. Sağlık ortamına dair düzenlemeler, TTB ve ilgili sağlık emek-meslek örgütlerinin görüşleriyle yapılmalıdır. Atamalar bilimsel ölçütlere ve liyakate dayalı olmalıdır. Tıp fakültesi ve tıpta uzmanlık eğitimi kontenjanları, eğitimin niteliği gözetilerek azaltılmalıdır. Koruyucu sağlık sisteminin öncelendiği, güçlü ve bölge tabanlı birinci basamak, basamaklandırılmış ve parasız bir sağlık sistemi inşa edilmelidir.”