Türk Devletleri Sendikalar Teşkilatı 1. Olağan Genel Kurulu’nda Genel Başkanlığa Türk-İş Başkanı Ergün Atalay Seçildi
Tülin Düger: “İsteğimiz Aile Sağlığı Merkezlerinde Fizyoterapistlerin İstihdam Olması. Biz Hastalıkları Tedavi Etmekten Ziyade Hastalıkların Oluşmasını Önlemek İstiyoruz”
Haber: NİSANUR YILDIRIM / Kamera: EYLEM LADİN DEĞER
Türkiye Fizyoterapistler Derneği Başkanı Tülin Düger, “Tüm dünya diyor ki gerçekten inanılmaz bir rehabilitasyon açığı var. Gittikçe de bu çığ gibi büyüyor. Dünya yaşlanıyor. Yaşlı nüfus artıyor. Kronik hastalıklar da artıyor. Fizyoterapist olarak temel olarak isteğimiz aslında birinci basamak sağlık hizmetlerinde yani aile sağlığı merkezlerinde fizyoterapistlerin istihdam olması. Biz hastalıkları tedavi etmekten ziyade hastalıkların oluşmasını önlemek, birtakım riskler ortaya çıkmışsa da o riskleri bir an önce bertaraf ederek hastalıkların önünü kesmek istiyoruz. Bu daha ekonomik, daha ucuz ve devlet imkanları açısından da en kolay olanı, hastalıkların önüne geçmek” dedi.
Türkiye Fizyoterapistler Derneği Başkanı Tülin Düger, fizyoterapistlerin yaşadığı sıkıntıları, Sağlık Bakanlığı’ndan talep ettikleri ‘Serbest Meslek İcrası Yönetmeliği’, aile sağlığı merkezlerinde fizyoterapi hizmeti sağlanmasının gerekliliğini ANKA Haber Ajansı’na anlattı. Düger, şunları söyledi:
“2011 yılında tüm sağlık çalışanları için bir meslek yasası çıkarıldı ve tüm meslekler orada tanımlandı. Fizyoterapistlerin de meslek tanımı 2011 yılında çıkan bu yasayla tanımlanmış durumda. Hatta daha sonra 2014 yılında bir yönetmelik de çıktı. Ancak bütün bunlara rağmen maalesef fizyoterapistler, 4 yıllık lisans mezunu olarak şu anda kamuda ya da özel sektörde mesleki yetkinliklerini, becerilerini, bilgilerini kullanamıyorlar. Bunun önünde maalesef bu yasa hala bir sınırlamayla bizi karşılıyor. O yüzden bizim bu konuda daha açıklayıcı bir yönetmeliğe ve bu kanunun bazı noktalarında düzenlemelere ihtiyacımız var ki uluslararası standartlarda, dünya standardında, Türkiye’de de fizyoterapi rehabilitasyon hizmetlerini kaliteli ve etki olarak kullanabilelim.
“SAĞLIK BAKANLIĞI, FİZYOTERAPİSTLER İÇİN BİR SERBEST MESLEK İCRASI YÖNETMELİĞİ ÇIKARMALI. BİZ BU YÖNETMELİĞE BAĞLI OLARAK BUNUN ÇERÇEVESİNDE ÖZEL YER AÇABİLMELİYİZ”
Türkiye’de inanılmaz rehabilitasyon ihtiyacı var. Bu ihtiyacın en önemli neferi fizyoterapistler. Fizyoterapistlere şu anda vatandaşlarımız ancak ve ancak kamudaki çalışan arkadaşlarımız aracılığıyla ulaşabiliyorlar. Fakat ne yazık ki Sağlık Bakanlığı tarafından istihdamımız çok sınırlı sayıda. Çok düşük bir istihdam var. Atamalar çok yetersiz. Dolayısıyla şu an hala hastanelerde fizyoterapi rehabilitasyon hizmetleri için ortalama üç ay sıra bekleniyor. Biraz önce bahsettiğim kanun nedeniyle ve burada yapılmasına ihtiyaç duyulan düzenlemenin de yapılmaması sebebiyle fizyoterapistlere erişim kamu hastanelerinde sadece sayıca değil kamu hastanelerinde yeterli branşlarda, bölümlerde de istihdam edilmediğimiz için de bir kısıtlama söz konusu. O yüzden bir taraftan buna çözümlenmesi gerekirken bir taraftan da her yıl 7 bin mezun veriyoruz. 128 üniversitede fizik tedavi rehabilitasyon bölümü var. Türkiye’nin ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde mezun veriyoruz. Ancak bu mezunlarımızın anayasal hak olarak bir ‘Serbest Meslek İcrası Yönetmeliği’ne ihtiyacı var. Yani şunu istiyoruz. Sağlık Bakanlığı, fizyoterapistler için bir Serbest Meslek İcrası Yönetmeliği çıkarmalı. Biz bu yönetmeliğe bağlı olarak bunun çerçevesinde özel yer açabilmeliyiz. Özel teşebbüsümüzün önü açılmalı. Sağlık Bakanlığı’na da diyoruz ki siz bu çerçevede gelin bizi denetleyin. Sınırlarımızı belirleyin ve biz sağlık hizmeti sunumunu özel sektörde de Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak onların kuralları çerçevesinde gerçekleştirelim istiyoruz. Ancak bu şu anda gerçekleşmiş değil. Yıllardır bununla ilgili uğraşıyoruz.
“SAĞLIK BAKANLIĞI BURADA DENETLEMELER YAPIYOR VE BU DENETLEMELER ÇERÇEVESİNDE BELEDİYELERDE BU MERKEZLERİN AÇILMASINI SORGULUYOR”
Sadece şöyle bir konu var. Belediyelere bağlı olarak bazı arkadaşlarımız sadece fizyoterapistler değil, diyetisyenler, psikologlar gibi birtakım meslek grupları da buna dahildir. Belediyelerde, sağlıklı yaşam merkezi, ya da rehabilitasyon, fizyoterapi, rehabilitasyon hizmetleri kodlarıyla da özel yer açabiliyoruz. Oralarda danışmanlık hizmetleri vermeye çalışıyoruz. Tabii bunlar ruhsatlı. Aynı zamanda devlete vergi verir şekilde bunu gerçekleştiriyoruz. Ancak bu kez de Sağlık Bakanlığı dönüyor, burada denetlemeler yapıyor ve bu denetlemeler çerçevesinde belediyelerde bu merkezlerin açılmasını sorguluyor. Biz de aynı şeyi söylüyoruz. Sağlık Bakanlığı bu yönetmeliği çıkarsın. Fizyoterapistler o yönetmelik çerçevesinde bakanlık çatısı altında sağlık hizmeti sunumunu gerçekleştirsin. Böylelikle her yıl 7 bin kişi mezun ediyoruz. Gençlerimiz hem kendileri istihdam olacaklar hem yanında başka arkadaşlarımızı istihdam edecekler hem de kamu hastanelerindeki o ortalama üç ay bekleyen vatandaşlarımızdan isteyen, tercih edenleri özel sektörde de fizyoterapistle buluşabilecekler.”
Düger, fizyoterapistler için kamuda yeterli istihdam sağlanmamasının özel teşebbüs açma isteğine neden olup olmadığına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“KAMUDA DAHA ÇOK İSTİHDAM EDİLİRSEK KİŞİLER ERKEN DÖNEMDE AİLE SAĞLIĞI MERKEZLERİNDEN BAŞLAYARAK HASTANELERDE, FİZYOTERAPİSTE ERİŞEBİLİRLERSE HER ŞEYDEN ÖNCE DEVLET İMKANLARIYLA BUNU ELDE ETMİŞ OLACAKLAR”
Elbette vatandaşlarımızın her ikisini de talep etme hakkı var. Sağlık hizmetini isterse özel sektörde isterse kamuda talep etme hakkı var. Elbette eğer ki kamuda daha çok istihdam edilirsek kişiler daha çok fizyoterapi ihtiyacı için en erken dönemde örneğin Aile Sağlığı Merkezleri’nden başlayarak hastanelerde, fizyoterapiste erişebilirlerse bir kere her şeyden önce devlet imkanlarıyla bunu elde etmiş olacaklar. Ama onun dışında da özel sektörde bu anayasal hakkınızı da istiyoruz. Özel teşebbüsün de önü açılmalı. Bu alanda da devlet ne kadar istihdam ederse etsin bugün 128 üniversitedeki 7 bin mezunu istihdam edemeyeceğine göre biz aynı zamanda bu özel teşebbüsle de devletimize hizmet sunmak, fizik tedavi hizmetini vermek, istihdamı arttırmak ve dolayısıyla da vatandaşlarımızın ihtiyacı olan o rehabilitasyon ihtiyacını bu ülkede tam olarak gerçekleştirebilmek istiyoruz.
“TEMEL OLARAK İSTEĞİMİZ BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK HİZMETLERİNDE YANİ AİLE SAĞLIĞI MERKEZLERİ’NDE FİZYOTERAPİSTLERİN İSTİHDAM OLMASI”
Şu an tüm dünya diyor ki aslında gerçekten inanılmaz bir rehabilitasyon açığı var. Gittikçe de bu çığ gibi büyüyor. Dünya yaşlanıyor. Yaşlı nüfus artıyor. Kronik hastalıklar da artıyor. Fizyoterapist olarak temel olarak isteğimiz aslında birinci basamak sağlık hizmetlerinde yani aile sağlığı merkezlerinde fizyoterapistlerin istihdam olması. Biz hastalıkları tedavi etmekten ziyade hastalıkların oluşmasını önlemek, birtakım riskler ortaya çıkmışsa da o riskleri bir an önce bertaraf ederek hastalıkların önünü kesmek istiyoruz. Bu daha ekonomik, daha ucuz ve devlet imkanları açısından da en kolay olanı. Hastalıkların önüne geçmek. Bütün dünya aslında çabasının büyük bir kısmını bu konuya odaklamışken biz de fizyoterapist olarak bu konuya odaklanmak ve birinci basamak sağlık hizmetlerinde koruyucu, önleyici, rehabilite edici hizmetleri sunmak istiyoruz. Bunu sunarken de iyi, kaliteli mezunlar yetiştirmek istiyoruz. 128 üniversitede tamamen Türkiye’nin ihtiyaç planlaması yapılmaksızın her gün yeni bir fizyoterapi rehabilitasyon bölümü açılıyor. Ama biz mezunlarımızı en doğru, en etkin, en kaliteli biçimde mezun etmek istiyoruz. O yüzden bu sınırsız ve çok geniş bir aralıktan, 90 binle 900 bininci sıralama arasında fizyoterapi öğrencisi almak istemiyoruz. Bunun için de belli bir sınırlama getirilmesi şart. Çünkü sağlık hizmeti sunumu çok değerli. İnsan sağlığından bahsediyoruz. Burada da belli sınırda öğrencinin alınması ve daha kaliteli bir eğitim vermeyi talep ediyoruz.”
Düger, hükümetin ve Sağlık Bakanlığı’nın aile sağlığı merkezlerinde fizyoterapi hizmeti vermemesine ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
“Bunun tam cevabını tabii benim söylemem söz konusu değil. Doğal olarak Sağlık Bakanlığı planlaması şu anda ülkemizde çok fazla hasta, kronik hastalık biliyorsunuz çok ağır bir deprem, Covid-19 pandemisi geçirdik. Çok fazla hastalık ve tedavileri üzerinde halkımızın yoğun bir sıkıntısı var, talebi var. Belki şu anda ağırlıklı olarak dikkat bu noktaya çevrilmiş ve bütün kaynaklar bu konuda kullanılıyor olabilir. Ama bir an önce bu musluğun asıl kapatılmasını sağlamak ve bir an önce bu tarafa dönmek gerekir. Ben inanıyorum ki önümüzdeki günlerde bunu yapmayı da hedefleyeceklerdir.”