Asgari Ücret Komisyonu’na Katılan İşçiler, Anka Haber Ajansı’na Konuştu: “İlk Toplantıda, ‘Semt Pazarlarında, İnsanlar Yerlerden Çürük Meyve Toplayıp Evlerine Götürmek İçin Nasıl Mücadele Ettiklerini Bir Görün’ Dedim”
Yalçın Karatepe’den Asgari Ücrete Tepki: “Yılın İkinci Yarısında Yeniden Bir Ücret Belirlenmesini Sağlamalıyız”
CHP Hazine ve Maliye Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, 2024 yılı için tespit edilen asgari ücrete ilişkin; “Bugün açıklanan 17 bin 2 TL’lik asgari ücret maalesef beklentileri karşılamamıştır. Bugün açıklanan asgari ücret ancak TÜİK verilerine göre hesaplanan enflasyonu bir süreliğine telafi edecek bir düzeydedir. 2024 yılının ilk yarısında ortaya çıkması beklenen yüksek enflasyonu dikkate aldığımızda, bugün yapılan artışın etkisinin hızla ortadan kalkacağı görülmektedir. Bu nedenle iktidarın asgari ücretin yılda bir kez belirlenmesi konusundaki ısrarına karşı çıkıp, yılın ikinci yarısında yeniden bir ücret belirlenmesini sağlamalıyız” açıklamasını yaptı.
CHP Hazine ve Maliye Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, 2024 yılı için tespit edilen asgari ücret ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Karatepe, açıklamasında şunları söyledi:
“Tüm Türkiye’nin gözü kulağının bugün açıklanan asgari ücrette olması aslında ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumun çok iyi bir göstergesidir. Normalde çalışan nüfusunun yüzde 2-3’ünü ilgilendirmesi gereken bir konu tüm halkı ilgilendiriyorsa bunun nedenlerine çok ayrıntılı bir biçimde bakmak gerekir.
“ASGARİ ÜCRET, TEMEL ÜCRET OLMUŞ DURUMDA”
Eski Bakan Vedat Bilgin, yaptığı bir açıklamada, asgari ücretlilerin ülke nüfusuna oranının yüzde 37 olduğunu söylemiş ama asgari ücretten 100 TL, 200 TL fazla alan çalışanları da eklediğimiz zaman bu oran kaça çıkıyor? Bu ücreti alanlar da bu orana dahil edildiğinde oran yüzde 50 civarına çıkmaktadır. DİSK-AR raporuna göre ise tüm ücretli çalışanların yüzde 64’ü ise asgari ücretin altı ile bir buçuk katı üstünde çalışmaktadır. Yani asgari ücret temel ücret olmuş durumda. Asıl bu durumun değişmesi gerekir. Türkiye Avrupa ülkeleri içinde en yakın rakibi Slovenya’nın 2.5 katı oranla asgari ücretli ile en çok çalışanın olduğu ülkedir. 2013’te Avrupa’da Türkiye’den düşük asgari ücretli 14 ülke varken, 2023 yılı sonunda sadece 4 ülke vardır.
“AÇIKLANAN BU TUTAR MİLYONLARCA EMEKÇİYİ AÇLIĞA VE SEFALETE MAHKÛM ETTİ”
Bugün açıklanan 17 bin 2 TL’lik tutar büyükşehirlerde ortalama ev kirası düzeyindedir. Türk-İş’in hesaplamasına göre, Kasım ayında açlık sınırı 14 bin 25 TL’ye, yoksulluk sınırı 45 bin 686 TL’ye yükseldi. Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 18 bin 239 TL’ye yükselmiş durumda.
Görüldüğü gibi bugün açıklanan asgari ücreti esas aldığımızda, eğer ailede üç asgari ücret elde eden çalışan yok ise o hane yoksuldur. Bu işsizlik ortamında da bir evden 3 kişinin çalıştığını düşünmekte hayaldir. Açıklanan bu tutar milyonlarca emekçiyi açlığa ve sefalete mahkûm ettiği görülmelidir.
“YILIN İKİNCİ YARISINDA YENİDEN BİR ÜCRET BELİRLENMESİNİ SAĞLAMALIYIZ”
Emeğin mili gelirden aldığı pay TÜİK verilerine göre de sürekli azalmaktadır. Bugün açıklanan 17 bin 2 TL’lik asgari ücret maalesef beklentileri karşılamamıştır. Bugün açıklanan asgari ücret ancak TÜİK verilerine göre hesaplanan enflasyonu bir süreliğine telafi edecek bir düzeydedir. 2024 yılının ilk yarısında ortaya çıkması beklenen yüksek enflasyonu dikkate aldığımızda, bugün yapılan artışın etkisinin hızla ortadan kalkacağı görülmektedir. Bu nedenle iktidarın asgari ücretin yılda bir kez belirlenmesi konusundaki ısrarına karşı çıkıp, yılın ikinci yarısında yeniden bir ücret belirlenmesini sağlamalıyız.
“ASGARİ ÜCRET SEVİYESİ KONUŞULURKEN SADECE AÇLIK SINIRI VERİSİNİ DİKKATE ALMAK YETERLİ DEĞİLDİR”
Cumhuriyet Halk Partisi olarak tavrımız nettir. Biz emekçilerden yanayız. Emekçilerimizi açlığa ve sefalete mahkûm eden bu sistemi değiştirmek için mücadeleye devam edeceğiz. Bu çerçevede, asgari ücret seviyesi konuşulurken sadece açlık sınırı verisini dikkate almak yeterli değildir. Asıl bakılması gereken, asgari ücret yönetmeliğinde de ifade edilmiş olan, insanların beslenme ihtiyaçlarının yanında barınma, ulaşım, sağlık, eğitim ve kültürel faaliyetler, için de ihtiyaç duyulan harcamaları karşılayacak seviyede olmasıdır. Bu nedenle sadece açlık sınırını referans almanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Çünkü bunu yapmak, yani açlık sınırını referans almak; Türkiye’de var olan derin yoksulluğu kabullenmek anlamına gelir. Biz yoksulluğu kabullenmek yerine onu ortadan kaldıracak politikaları hayata geçireceğiz. Amacımız tüm yurttaşlarımızın insan onuruna yakışır bir seviyede gelir elde ederek hayatlarını sürdürmeleridir.”