Tel Aviv Yönetimi Daha Önce Belirtmişti! İsrail’den Büyük Saldırı Hazırlığı
Erdoğan Toprak: “Daha Önce ‘Aldatıldık’ Deyip Af Dileyen İktidar; Yine Cemaat-Tarikatlarla Kol Kola Yürüyor”
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, “Daha önce ‘aldatıldık’ deyip af dileyen iktidar; yine cemaat-tarikatlarla kol kola, yürüyor. Kamuda, üniversitelerde, Milli Savunma Üniversitesi ve kurmay okullarında bu yapılara alan açıp kaynak akıtarak, yeni bir karanlığın altyapısını hazırlıyor. Milletimiz, çocuklarının geleceğinin yok edilmesine izin vermeyecektir” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Haftalık Değerlendirme Raporu’nu bugün yayınladı. Toprak’ın raporunda yer alan değerlendirmeler şöyle:
“SENDİKA VE TOPLU SÖZLEŞME HAKKI, SENDİKACI VE İŞÇİLER GÖZALTINA ALINARAK ENGELLENMEK İSTENİYOR”
2003’te yüzde 58 olan sendikalı işçi oranı 2023’te yüzde 14’e geriledi. İktidarın sendika karşıtlığını gösteren zihniyetle; işçilerin ücret ve sosyal hak mücadelesine güvenlik güçleri tarafından müdahale ediliyor. Anayasa güvencesindeki sendika ve toplu sözleşme hakkı, sendikacı ve işçiler gözaltına alınarak engellenmek isteniyor.
Bakanlığın resmi rakamları bile iktidarın 20 yılda sergilediği işçi ve sendika karşıtlığıyla daha iyi ücret ve sosyal olanaklar sağlayan toplu sözleşme hakkının nasıl yok edildiğini, milyonlarca işçinin asgari ücretle güvencesiz çalışmaya mahkum edildiğini gösteriyor.
“AYM, TÜRK CEZA KANUNU İLE İLGİLİ VERDİĞİ İPTAL KARARINDA KRİTİK BİR ADIM ATTI”
Anayasa Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu ile ilgili verdiği iptal kararında kritik bir adım attı. Özellikle terör örgütü ile ‘iltisak ve irtibat’ gerekçesine dayandırılan, terör örgütü üyesi olmadığı halde üyelikten ceza alan binlerce kişi için ağır hak ihlalini ortadan kaldıran bu iptal kararı, çok sayıda tahliye kararını beraberinde getirecek.
Asıl dikkat çeken nokta; AYM, iptal kararını 26 Ekim’de almasına rağmen kararın 1,5 ay gecikmeyle 8 Aralık’ta resmi gazetede yayınlanması. Oysa AYM kararlarının Resmi Gazete’de hemen yayınlanması Anayasa’nın 153’üncü maddesinin hükmü. Tüm bu boşluklara rağmen AYM’nin gerek Can Atalay hakkındaki ihlal gerekse TCK ile ilgili iptal kararları, yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti adına hayati önemdeki kararlardır.
“DAHA ÖNCE ‘ALDATILDIK’ DEYİP AF DİLEYEN İKTİDAR; YİNE CEMAAT-TARİKATLARLA KOL KOLA, YÜRÜYOR”
‘Dünyanın en iyi 500 üniversitesi 2023-2024’ listesinde Türkiye’deki 208 üniversiteden hiçbiri yer alamadı. Milli Eğitim Bakanının tarikat ve cemaatlerle protokollere devam edeceklerini ifade etmesi, bunun planlı-bilinçli bir iktidar politikası olduğunu sergiliyor. Kaynak yok diye çocuklardan esirgenen bir öğün ücretsiz yemek bütçesinin kat kat fazlası cemaat ve tarikatlara akıtılıyor.
Daha önce ‘aldatıldık’ deyip af dileyen iktidar; yine cemaat-tarikatlarla kol kola, yürüyor. Kamuda, üniversitelerde, Milli Savunma Üniversitesi ve kurmay okullarında bu yapılara alan açıp kaynak akıtarak, yeni bir karanlığın altyapısını hazırlıyor. Milletimiz, çocuklarının geleceğinin yok edilmesine izin vermeyecektir.
“İKTİDARIN GÖZDEN UZAK TUTMAK İSTEDİĞİ GERÇEĞİN 500 TL BANKNOT BASIMINA YÖNELİK HAZIRLIKLAR OLDUĞU ANLAŞILIYOR”
Cumhuriyet’in 100. Yılı için ‘hatıra’ diyerek 100 milyon adet madeni 5 TL piyasaya sürüldü. 200 TL’nin toplam likidite içindeki oranı yüzde 70’e, 100-200 TL’nin toplamı yüzde 93’e ulaştı. Uluslararası uygulamaya göre aynı anda en fazla 6 farklı değerde kağıt para tedavülde yer alıyor. 5 TL, madeni paraya çevrilerek 500 TL’ye yer açılıyor.
Tüm bu tartışmalar arasında, iktidarın gözden uzak tutmak istediği gerçeğin 500 TL banknot basımına yönelik hazırlıklar olduğu anlaşılıyor. Ülke nüfusundan 15 milyon daha fazla hatıra para basılması, dünyada örneği olmayan bir uygulamadır. Önemli günler, yıllar ve anmalar için hatıra para, pul, kalem, rozet, poster vb. uygulamalarda basılan adet 10-50-100 bin adet arasındadır. Anma amaçlı materyallerin hatıra özelliği sayıca az ve değerli olmasından kaynaklanır. İnsanlar bunu hatıra olarak saklar ya da koleksiyonerler toplar. 100 milyon adet hatıra madeni para basımı ve kullanım için tedavüle sürülmesi, amacın hatıra olmadığını gösteriyor.
“YATIRIM-PORTFÖY DANIŞMANLIĞI MERKEZ BANKASI BAŞKANININ GÖREVİ DEĞİLDİR”
Merkez Bankası (MB) Başkanı’nın son açıklamaları, yasal misyonu, görevi ve yetkileri dışında bir tutumu benimsediğini gösteriyor. Tasarruf sahipleri ve yabancı yatırımcıların tercihlerini yönlendirici bir söylem, yatırım-portföy danışmanlığı MB Başkanı’nın görevi değildir. MB yasasına aykırıdır.
Ayrıca Merkez Bankası Başkanı’nın Cumhurbaşkanı’na ‘Bize üç alan söyleyin şahlandıralım’ talebinde bulunması başlı başına MB kaynaklarına ve politikalarına müdahale zemini açmaktır. MB bir yatırım, ticari kredi bankası değildir. Siyasi iktidara MB kasasını ardına kadar açmak, ‘talimat verin istediğinizi yapalım’ demek kabul edilemez. Bu tavır; MB Başkanının görevi, misyonu olmadığı gibi kurumsal saygınlığı yok eden, siyasete yaranan, biatçı bir yaklaşımdır.
“MB İSTATİSTİKLERİ, TÜRKİYE’NİN YURT DIŞINA ‘NET DOĞRUDAN YATIRIMCI’ KONUMUNA GELDİĞİNİ GÖSTERİYOR”
Türkiye’nin en büyük 500 sanayi şirketi arasında yer alan köklü holdinglerinden birisi daha sanayi tesislerini sökerek ABD’ye taşıma, üretimine ABD’de devam etme kararı aldı. Merkez Bankası istatistikleri, Türkiye’nin yurt dışına ‘net doğrudan yatırımcı’ konumuna geldiğini gösteriyor.
Kapanan fabrikalar, artan işsizlik, yoksullaşma ve beyin göçüne şimdi yerli yatırım sermayesi göçü ekleniyor. Gelen sermayenin çoğunun gayrimenkul karşılığı vatandaşlık olmak üzere kara para, aklanmak istenen suç gelirleri olduğu son operasyonlarla açığa çıkıyor
“2016’DAN İTİBAREN KREDİ NOTUNDA KESİNTİSİZ DÜŞÜŞ SÜRECİNE GİRİLDİ”
Kredi derecelendirme kuruluşları, Türkiye’nin kredi notunu güncellemek için yerel seçim sonrasını bekliyor. Moody’s, ücret zamlarının hedef enflasyona göre belirlenmesini şart koştu. Yurt dışı finansörler, reyting kuruluşlarının yerel seçim sonrası vereceği not sinyaline göre yön belirleyecek.
Türkiye, 2012’de aldığı ‘yatırım yapılabilir’ notuyla yıllık 17-20 milyar dolara varan doğrudan yatırım sermayesi girişleri sağladı. 2016’dan itibaren kredi notunda kesintisiz düşüş sürecine girildi. 2018’de tek kişilik yönetim sistemine geçiş sonrasında uygulamaya konulan irrasyonel ekonomi kararları, 5 kez değişen MB Başkanı, 7 kez değişen TÜİK başkanı, 3 kez değişen Hazine ve Maliye bakanlarıyla çivisi çıkan ekonominin not karnesi adeta dibe vurdu.
“TÜM DÜNYADA GIDA VE TARIM HIZLA ÖN PLANA ÇIKARKEN, TÜRKİYE’DE TARIMSAL DESTEKLER SONLANDIRILIYOR”
Tüm dünyada gıda ve tarım hızla ön plana çıkarken, Türkiye’de tarımsal destekler sonlandırılıyor. Tarımsal sulamada enerji desteği 31 Aralık’ta yürürlükten kalkıyor. Çiftçiye elektrik desteğinin kesilmesi, dağıtım şirketiyle icralık olan ve elektrikleri kesilen milyonlarca üreticinin üretimsizliğe ve kaderine terk edilmesidir.
Sadece 6 ille (Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) sınırlı bu desteğin, ülkenin en yoksul nüfusunun yaşadığı, işsizliğin ve göçün en yoğun olduğu bölgesinde kaldırılması akıl dışı olmanın ötesinde vicdansızlıktır. İktidar; ekonomik, insani ve vicdani akıldan yoksun bu karardan dönmeli, Güneydoğu’daki tarımsal sulamaya yönelik elektrik desteği Cumhurbaşkanı kararıyla sadece 5 yıl değil kalıcı şekilde uzatılmalıdır.
“NETANYAHU HÜKÜMETİ İSRAİL’E GELEN ‘TİCARİ GEMİ LİSTESİNİ GİZLEME’ KARARIYLA İKTİDARA JEST YAPTI”
F-16 için ABD’nin İsveç’e onay şartını kabul eden iktidar, Avrupa’dan 45 Eurofighter alabilmek için Airbus’a 355 yolcu uçağı sipariş etti. Gazze’de İsrail’e tepki gösterip arka kapıdan İsrail ile ticaretini sürdüren iktidar, köşeye sıkıştı. Netanyahu hükümeti İsrail’e gelen ‘ticari gemi listesini gizleme’ kararıyla iktidara jest yaptı.
Tam bu aşamada Netanyahu hükümetinin, geçen haftadan itibaren İsrail limanlarına gelen ticari gemilerin, geldikleri ülke ve getirdikleri malların gizli tutulması, liman işlemlerinin gizlilikle yürütülmesi kararı alması dikkat çekici! Muhtemelen bu karar, iki yüzlü Gazze-Filistin-İsrail politikası ve İsrail ile arka kapı pazarlıklarıyla karşı karşıya kaldığı siyasi sıkışmışlıktan iktidarı kurtarmak, Türkiye’den giden gemilerin açığa çıkmasını önlemek için İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yaptığı bir jest.
“PETROL, GÜÇ SAVAŞLARI YAŞANAN KERKÜK’TE, YENİ BÖLGESEL ÇATIŞMA, MÜCADELE VE İSTİKRARSIZLIKLARIN FİTİLİNİ ATEŞLEYEBİLİR”
Irak’ta 10 yıldan bu yana yapılamayan Vilayet Meclisleri Yerel Seçimlerinde; Kerkük’te Talabani ailesinin liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) önde çıkarken, Türkiye destekli Türkmen Cephesi 2 sandalye kazanabildi. Sonuçlar; başta petrol olmak üzere güç savaşları yaşanan Kerkük’te, yeni bölgesel çatışma, mücadele ve istikrarsızlıkların fitilini ateşleyebilir.
Petrol-doğalgaz ve yeraltı zenginlikleriyle ABD’nin yanında, yerel ve bölgesel güçlerin mücadelesine sahne olan Kerkük, önümüzdeki dönemde yeni krizlere, silahlı çatışmaya varabilecek gelişmelere sahne olabilir. Türkiye’nin en yüksek kapasiteli petrol boru hattının bağlı olduğu Kerkük’teki bu tablo ve iktidar içindeki tartışmalar, izlenen dış politikalardaki öngörüsüzlük ve zafiyetin işaretleri olarak görülmelidir.”