Bes Başkanı Özer Avanaş’tan Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can’a Tepki: “Özür Dileyerek İstifa Etmesi Gerekirken, Mahkemeye Koşup Çıkan Haberlere Yayın Yasağı Kararı Çıkarmak İlk İşi Olmuştur”
Ümit Özdağ’dan Bakan Tekin’e Tepki: “Tarikat Ve Cemaatlerin İşi Midir Çocukların Dağa Gitmesini Engellemek? Sen Milli Eğitim Bakanı Olarak Ne Yapıyorsun?”
ESRA NUR PERVAN
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Trabzon’a geldi. Özdağ, “Milli Eğitim Bakanı’nın Meclis’te yapmış olduğu konuşma tarikat ve cemaatleri Milli Eğitim’e sokmaya devam edeceği doğrultusunda suç itirafıdır. ‘Onlar çocukların dağa gitmesini engelliyor’ diyorlar. Tarikat ve cemaatlerin işi midir kardeşim çocukların dağa gitmesini engellemek? Sen Milli Eğitim Bakanı olarak ne yapıyorsun? Bu kabul edilebilir değildir” dedi.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Karadeniz ve İç Anadolu ziyaretleri kapsamında geldiği Trabzon’da parti yöneticileri ve Trabzon il örgütüyle birlikte Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nde bir basın toplantısı düzenledi.
“TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİNDEN ÇIKANA KADAR KONUYU GÜNDEMDE TUTACAĞIZ”
Ümit Özdağ şunları söyledi:
“Diyarbakır’da 12 kilometrelik bulvara kayyum Vali tarafından terörist vatan haini Şeyh Said’in isminin verileceği duyuruldu. Bu konuda yürütmenin durdurulması kararının alınması isteyeceğim. Bu konu Türkiye’nin gündeminden çıkana kadar konuyu gündemde tutmaya devam edeceğiz. Biz Türkiye’nin her yerinde ne söylüyorsak Erzurum’da da Hakkari’de de Sinop’ta da Muğla’da da Edirne’de de söyleriz. Şeyh Said, Abdullah Öcalan, bunlar Türkiye’nin her yerinde vatan haini ve teröristtir. Buradan dün de yapmış olduğu açıklamayı tekrarlıyorum ve İçişleri Bakanı’nı, Erzurum Valisi’ni, Emniyet Müdürlüğü’nü göreve çağırıyorum. Yine her sabah Zafer Partisi’ne ve bana hakaret ve iftiralarla manşet süsleme alışkanlığı verilmiş olan Yeni Şafak adlı saray borazanı, kağıt parçasının bugünkü manşetinde de teğmenler cuntasının benle irtibatlı olduğu manşet atılmış. Bir teğmenlerden cunta olmaz. Ben ordu siyaseti ilişkilerinde çalışan bu konuda dersler vermiş, tezler yönetmiş, tezler yazmış birisi olarak ordu siyaseti ilişkilerini çok iyi bilirim ama teğmen cuntası olmadığını sizinle rahatlıkla paylaşabilirim. Olan şudur; göğsüne Gazi Mustafa Kemal Atatürk resmini takmak istemeyen bir Türk subayı olma haysiyetini taşıyamayacağı, şerefini taşıyamayacağı anlaşılan zata karşı gerçek Türk subayı aynı 15 Temmuz gecesi FETÖ’ye gösterilen ruhla, şuurla tepki göstermişlerdir ve şimdi bu dört genç subayı teğmenin disipline sevk edildiklerini ihraç isteğiyle duyuyoruz. Teğmenlerimize dokunmayın diyoruz. Bunu söylemeye devam edeceğiz.
“OKULLARI SİYASET ALANINIZA ÇEVİRMEYİN”
Bu çerçevede üzerinde durmak istediğim bir başka husus Milli Eğitim Bakanı’nın Meclis’te yapmış olduğu konuşma tarikat ve cemaatleri Milli Eğitim’e sokmaya devam edeceği doğrultusunda suç itirafıdır. ‘Onlar çocukların dağa gitmesini engelliyor’ diyorlar. Tarikat ve cemaatlerin işi midir kardeşim çocukların dağa gitmesini engellemek? Sen Milli Eğitim Bakanı olarak ne yapıyorsun? Bu kabul edilebilir değildir. Üstelik FETÖ’cüler dağa gitmediler ama Genelkurmay’ı bastılar. Özel Kuvvetleri bastılar. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bombaladılar. Siz ecdadın Osmanlı’nın devlet bilincinin on binde birine bile sahip değilsiniz 600 senede Osmanlı bir kez tarikat ve cemaatleri devlet işlerine müdahale ettirmemiştir. Müdahale etmeyi düşünen tarikatları ya sürmüş ya kılıçtan geçirmiş. Devlet ciddiyet ister. Milli Eğitim Bakanı gayri ciddi bir adamdır. Bütün kariyeri önü açılarak ideolojik nedenlerle hak etmediği yerlere getirilmiş, hak etmediği şekilde profesörlük unvanı almış, hak etmediği şekilde rektörlüğe getirilmiş ve hak etmediği şekilde Milli Eğitim Bakanlığı’na getirilmiş. Bunları da hep tarikat ve cemaatlerin desteğiyle sağladığı için bugün Türk çocuklarını ne olduğu belirsiz tarikat ve cemaatlerin eline terk etmeye çalışmaktadır. Gençlik buna direnecektir. Ve direnmeye de başlamıştır. İlkokullar, ortaokullar, liseleri siyaset alanınıza çevirmeyin ve şundan emin olun ki bu Milli Eğitim Bakanı Türkiye’de hukuk devleti kurulduğu gün mahkeme önünde hesap verecektir.”