BAKAN NEBATİ: “DOĞAL GAZDA SÜBVANSİYON FİYATI GEÇTİĞİMİZ YILA NAZARAN YÜZDE 70 ORANINDA ARTARAK 138 MİLYAR LİRAYI BULDU”
Bitkisel Üretim Genel Müdürü Erdem 51,1 Milyar Tl Desteklemenin Yeterli Olmadığını Söyledi: “Siz De Mutlu Değilsiniz, Cumhurbaşkanı Da Mutlu Değil. Ama Verebildiğimiz Bu”
DİLAN KUTLU
Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü Uğur Erdem, bütçede bitkisel üretim için ayrılan 51,1 milyar liranın kimseyi memnun etmediğini belirterek, “50 milyar lira para var, 51 milyar. O 50 milyarı bize tahsis eden Hazine ve Maliye Bakanı. Cumhurbaşkanı bunu vermekten mutlu değil. Bu 50 milyar lirayı alan siz de mutlu değilsiniz. Böyle bir paradoksun içerindeyiz. Ama bütçe imkanları çerçevesinde verebildiğimiz bu. 2024 bütçe görüşmelerimiz var biz orada sizin adınıza sanki bu para bizim cebimize girecekmiş gibi ciddi bir çaba sarf ediyoruz. Mevkidaşlarımızı ikna etme noktasında ne kadar koparırsak o kadar bizim için yeterli” dedi.
Antalya’daki iki gün sürecek Yeni Yüzyılında Türkiye Yüzyılı Çalıştayında Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan Tarım Reformu Genel Müdürü Osman Yıldız, Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Ersin Dilber, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Ahmet Güldal ve Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Ersin Dilber konuştu.
“SİZ DE MUTLU DEĞİLSİNİZ, BİZ DE MUTLU DEĞİLİZ, CUMHURBAŞKANI DA MUTLU DEĞİL, BAKANLIK DA MUTLU DEĞİL”
Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü Uğur Erdem çiftçilere bitkisel üretim için ayrılan 51,1 milyar lira destekleme miktarına ilişkin hiç kimsenin mutlu olmadığını belirterek şunları söyledi:
“Şöyle düşünün bir 50 milyar lira para var, 51 milyar. O 50 milyarı bize tahsis eden Hazine ve Maliye Bakanı. Cumhurbaşkanı bunu vermekten mutlu değil. Bu 50 milyar lirayı dağıtan biz o kadar büyük bir iş gücünün içerisindeyiz ki teşkilatlarımız hani hepinizin eleştirdiği… ‘Ziraatçılar araziye çıkmıyor. Ziraatçılar bilgisayar başında bilgi giriyor.’ Bu 50 milyar liranın işlemlerini yapan biz de mutlu değiliz. Bu 50 milyar lirayı alan siz de mutlu değilsiniz. Böyle bir paradoksun içerindeyiz.”
“NE KADAR KOPARIRSAK O KADAR YETERLİ”
Bunlar Cumhurbaşkanlığı kararıyla ortaya konan ülkenin ihtiyaçları çerçevesinde Gayri Safisi Milli Hasıla’daki (GSMH) o kanunun içerisindeki yüzde 1’in içerisinde verilmiş rakamlar. Ben Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü olarak Tarım Bakanlığı’nın bir çalışanı olarak üreticilerimizin maliyetlerinin büyük bir kısmını biz karşılayalım ki üretim sürdürülebilir olsun, kaliteli üretim olsun. Ama bütçe imkanları çerçevesinde verebildiğimiz bu. 2024 için de bütçe görüşmelerimiz var biz orada sizin adınıza sanki bu para bizim cebimize girecekmiş gibi ciddi bir çaba sarf ediyoruz. Mevkidaşlarımızı ikna etme noktasında ne kadar koparırsak o kadar bizim için yeterli. Enflasyonist bir süreç yaşıyoruz iki yıldır. Görece olarak bu desteklerimiz ilk günkü kadar etkin ya da etkili olmayabilir ama bu süreç geçtiğinde yine bizim desteklerimiz maliyetleri, – baştan beri düşündüğümüz bir oran vardır bizde- biz bütün maliyeti karşılayamayız ama ana ürünlerde maliyetin belli bir oranını karşılama gibi bir uygulamamız var. Mazotta en azından yüzde 50’yi vermeye çalışıyoruz. Bu yeni dönemde de ona dikkat edeceğiz.
“SOYA ÜRETMEK İÇİN BİRKAÇ ÜRÜNDEN FEDAKARLIK YAPMANIZ LAZIM”
TMO Genel Müdürü Güldal da soyanın Türkiye’de neden üretilmediğine ilişkin bir soru üzerine soyanın diğer ürünlere oranla rekabet gücünün olmadığını belirterek belirterek şunları söyledi:
“Türkiye soyayı 2 milyon ton tüketiyor. 140 veya 150 bin ton da üretiyoruz. Yüzde 5’in altında. 2 milyon ton soya Türkiye üretir hiçbir problem değil ama ekonomik olarak birkaç şey söylemek istiyorum. Hangi ürünle mükayese ederseniz soya değil karşılaştırdığınız ürün daha değerli. Soya yetiştirmek için muhakkak bir veya birkaç üründen fedakarlık yapmanız lazım. Pamuk, ayçiçeği, mısır ağırlıklı olarak bu ürünler. Soya üretiminin en çok yapıldığı ülkelerdeki maliyetlerle Türkiye’deki maliyetler farklı. Bu da başka bir unsur. Dolayısıyla soyanın üretilmesinde neredeyse maliyeti karşılıyoruz buna rağmen soya da diğer ürünlere rekabet edememe söz konusu.”