Erdoğan: “Ülkemizi Büyütme Yolunda Kat Ettiğimiz Mesafe Tüm İş Dünyamıza Yeni Bir Nefestir. En Azılı Türkiye Düşmanları Bile Artık Ülkemizi Görmezden Gelemiyor”
Erdoğan: “Tüik’in Açıkladığı Ekim Ayı İş Gücü İstatistikleri Doğru Yolda Olduğumuzun İşaretidir. Enflasyonun Ateşi De Düşmeye Başladı”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) tarafından yapımı tamamlanan tesislerin açılış töreninde; “Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından bugün açıklanan ekim ayına ilişkin iş gücü istatistikleri doğru yolda olduğumuzun işaretidir. Buna göre işsizlik oranı ekim ayında bir önceki aya göre yarım puan azalışla yüzde 8,5’e düştü. İstihdam edilenlerin sayısı ise aynı dönemde bir önceki aya kıyasla 246 bin kişi artarak 31 milyon 835 bin kişiye ulaştı. Bu rakamlarla işsizlik oranında Kasım 2012’den beri en düşük seviyeyi yakalamış olduk. Büyüme ve ihracatta zaten çok iyi bir yerdeyiz. Enflasyonun ateşi de düşmeye başladı. Aldığımız tedbirlerin pozitif etkileri piyasada daha fazla hissediliyor. Önümüzdeki aylardan itibaren çok daha iyi oranlarla karşılaşacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün DSİ tarafından yapımı tamamlanan 369 tesisin açılış törenine katıldı. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’ndaki programda şöyle konuştu:
“TOPLAM YATIRIM DEĞERİ 53 MİLYON LİRAYI BULAN PROJELERİ HİZMETE ALIYORUZ”
“Açılış programımızda tek seferde toplam yatırım değeri 53 milyar lirayı bulan projeleri resmen hizmete alıyoruz. Aralarında, baraj, içme suyu, sulama, toplulaştırma, atık su ve taşkın koruma tesislerinin yer aldığı 369 farklı tesisin 66 ilimizde yaşayan vatandaşlarımızla birlikte tüm milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Açılışını yaptığımız eserlerimiz içinde özellikle üç tanesi ön plana çıkıyor. Temelden yüksekliği 135 metre olan Mersin Pamuklu Barajı ile toplam 282 milyon metreküp su toplanacak. Projemiz Mersin’in uzun vadeli içme suyu ihtiyacını karşılama yanında yıllık 182 bin dekar araziyi suyla buluşturacak. Ayrıca üreticiyi senelik 174 milyon kilowatt/saat hidroelektrik enerji- ile ekonomiye 1 milyar 920 milyon lira katkı yapacak. Bir diğer önemli projemiz 540 milyon lira yatırım tutarına ve 5 milyon metreküp su depolama kapasitesine sahip Antalya Kapıçay Barajı’dır. Hem yıllık 5 milyon kilowatt/saat elektrik üretecek hem de 18 bin 700 dekar araziyi sulayacak bu tesisin ekonomiye katkısı 350 milyon lirayı buluyor. Toplam 457 milyon liralık yatırım rakamı ile hayata geçirdiğimiz Kocaeli İhsaniye Barajımız ile ilçemize yıllık 16 milyon metreküp içme suyu temin edeceğiz.
Toplam 1,1 milyar metreküp su toplanacak. İnsanımıza 66 milyon metreküp sağlıklı içme suyu ve kullanma suyu temin edeceğiz. Ülkemiz genelinde 620 bin dekar alan araziyi suyla buluşturacağız. Türkiye’nin 66 ilindeki 113 bin dekar araziyi taşkınlardan koruyacağız. Türk ekonomisine yıllık bazda 5 milyar lira katkı yapacak 369 tesisimizin her birinin aziz milletimize hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum.
“TÜRKİYE’NİN DE İÇİNDE YER ALDIĞI AKDENİZ ÇANAĞINDAKİ ÜLKELER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN OLUMSUZ YANSIMALARINI DAHA FAZLA HİSSEDİYOR”
İklim değişikliğine bağlı olarak tüm dünyada afetlerin sıklığı ve şiddeti de artmaktadır. Dikkat ederseniz son dönemde su baskınlarıyla, sellerle, fırtınalarla, orman yangınlarıyla, kuraklıkla daha sık karşılaşmaya başladık. Özellikle Türkiye’nin de içinde yer aldığı Akdeniz çanağındaki ülkeler iklim değişikliğinin olumsuz yansımalarını daha fazla hissediyor. İki sene önce Marmaris’te ciğerlerimizi yakan orman yangınında 9 bin hektardan fazla alan zarar gördü. Geçen yıl Kastamonu ve Giresun’da can kaybına yol açan çok büyük sel felaketlerine maruz kaldık. Bundan 21 gün önce Ereğli’deki şiddetli fırtınada 12 denizcimiz kayboldu. Önceki gün Zonguldak’ta meydana gelen heyelanda yine canımız yandı. İçimizi acıtan bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Şu hakikat ile artık daha fazla yüzleşiyoruz. Tabiattaki düzen her geçen gün bozulmaktadır. Bu bozulmanın temel sebebi de insanın doğayı hoyratça kullanmasıdır. Daha fazla konfor arayışı, daha çok tüketim hırsı kaynakları sınırsızca sömürme ihtirası çevremizde onarılmaz yaralar açmıştır.
Tüm insanlık olarak suyu, toprağı, havayı, yeşili, ormanı bir emanet değil de mülkü gibi gören anlayışın sebep olduğu zararın bedelini ödüyoruz. Şayet bu konuda erken tedbir almazsak önümüze çıkacak faturanın daha da kabaracağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bu anlayışla iklim değişikliği ile mücadele çabalarına aktif destek veriyor, tüm süreçlerde öncü rol üstleniyoruz. Birleşmiş Milletler nezdinde bir marka hâline gelen Sıfır Atık Projemiz ile özellikle toprağın ve suyun en büyük düşmanı olan plastik atıklar sorununa kalıcı çözüm yolları bulmaya çalışıyoruz. İnşallah 2053 yılı itibarıyla net sıfır emisyon hedefine ulaşıncaya kadar bu çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz.
“SINIRLI OLAN SU KAYNAKLARIMIZI IRAK VE SURİYE GİBİ KOMŞULARIMIZLA PAYLAŞMAK MECBURİYETİNDE KALIYORUZ”
Ülkemizin gıda güvenliğini garanti altına almanın yolu su kaynaklarımızı etkin, verimli ve tasarruflu bir şekilde kullanmaktan geçiyor. Bu bizim için tercihten öte zorunluluktur. Çünkü biz yaygın kanaatin aksine su zengini bir ülke değiliz. Türkiye kişi başına düşen yıllık 1,3 metreküp kullanılabilir su miktarı ile su stresi çeken ülkeler grubundadır. Zaten sınırlı olan su kaynaklarımızı Irak ve Suriye gibi komşularımızla da paylaşmak mecburiyetinde kalıyoruz. Suyumuzu komşularımızla paylaşırken adaleti ve hakkaniyeti gözetmenin gayretindeyiz. Ülkemizin bu konuda ne kadar dengeli, ne kadar sorumlu, ne kadar fedakarhane davrandığı herkes tarafından çok iyi biliniyor. Yıllık ortalama 574 milimetre yağış miktarı ile dünya ortalamasının altında yağış almamıza rağmen bu konuda gereken hassasiyeti sergiliyoruz. Burada şu gerçeğin altını tekrar çizmek istiyorum. Türkiye’nin boşa harcanacak bir damla dahi suyu yoktur. Hele hele su kaynaklarımızı kirletmek, ihanete eş değer bir gaflet hâlidir.
İstifademize sunulmuş su kaynaklarında bizimle birlikte gelecek nesillerin de hakkının olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. İşte evde, bahçede, tarlada ve günlük hayatımızda alacağımız çok basit tedbirlerle su israfının önüne kolayca geçebiliriz. Suyumuzun yani geleceğimizin parmaklarımızın arasından akıp gitmesine hiçbir vatandaşımızın izin vermeyeceğine inanıyorum. Buradan 85 milyonun her bir ferdini ‘Bir damla da Sen Ol’ parolası ile yürüttüğümüz su verimliliği seferberliğimize destek olmaya, katkı vermeye çağırıyorum.
Sadece su alanında açtığımız tesis sayısı 10 bin 86’yı geçti. Güncel rakamla 1 trilyon 260 milyar liralık yatırım gerçekleştirdik. Cumhuriyet tarihinde yapılanın iki katından fazla depolama tesisi yaptık. Toplam bin 240 tesisimizde 50 milyar metreküp suyumuzu depoladık.
Bin 733 adet sulama tesisini tamamlayarak bereketli Anadolu topraklarını modern sulama sistemlerine kavuşturduk. Sulamaya açılan alanlardan yılda 173 milyar lira zirai gelir artışı sağladık. En önemli başlıklardan biri olan arazi toplulaştırmasında 342 adet projeyle 68 milyon dekar araziyi de toplulaştırma çalışması gerçekleşti.
“BAŞKA ÜLKELERE HAK OLAN TÜRKİYE’YE LÜKS DEĞİLDİR”
Önümüzdeki dönemde su kaynaklarımız başta olmak üzere Rabbimizin ülkemize bahşettiği imkanlardan en doğru, en hakkaniyetli, en verimli şekilde istifade etmeyi sürdüreceğiz. Ne israf edeceğiz ne heba edeceğiz ne de zenginliklerimizin elimizden kayıp gitmesine seyircisi kalacağız. Türkiye’nin kaynaklarını Türk milletinin emrine verme gayretlerimizin çevreci maskesi takan marjinaller tarafından engellenmesine müsaade etmeyeceğiz. Herkes bilmelidir ki, başka ülkelere hak olan Türkiye’ye lüks değildir. Yeraltı ve yer üstü zenginliklerimizi elbette sorumlu bir anlayış ile ama mutlaka ekonomiye kazandırmamız gerekiyor. Bunun için madenimiz varsa ortaya çıkaracağız. Petrolümüz, doğal gazımız varsa keşfedeceğiz. Su kaynaklarımız varsa bunları farklı alanlarda değerlendireceğiz. Rüzgar ve güneş enerjisinden azami derecede istifade edeceğiz.
“TÜİK TARAFINDAN BUGÜN AÇIKLANAN EKİM AYINA İLİŞKİN İŞ GÜCÜ İSTATİSTİKLERİ DOĞRU YOLDA OLDUĞUMUZUN İŞARETİDİR”
Biz bugüne kadar hamaset değil hep iş ürettik, hizmet ve eser ürettik. Günü kurtarmaya çalışmak yerine 10 yıllık, 20 yıllık, çeyrek ve yarım asırlık projelerle geleceğe mührümüzü vurmaya odaklandık. Hamdolsun, bunun olumlu neticelerini de ekonomiden tarıma, turizmden çevreye, istihdamdan ihracata her alanda gördük. TÜİK tarafından bugün açıklanan ekim ayına ilişkin iş gücü istatistikleri doğru yolda olduğumuzun işaretidir. Buna göre işsizlik oranı ekim ayında bir önceki aya göre yarım puan azalışla yüzde 8,5’e düştü. İstihdam edilenlerin sayısı ise aynı dönemde bir önceki aya kıyasla 246 bin kişi artarak 31 milyon 835 bin kişiye ulaştı. Bu rakamlarla işsizlik oranında Kasım 2012’den beri en düşük seviyeyi yakalamış olduk. Büyüme ve ihracatta zaten çok iyi bir yerdeyiz. Enflasyonun ateşi de düşmeye başladı. Aldığımız tedbirlerin pozitif etkileri piyasada daha fazla hissediliyor. Önümüzdeki aylardan itibaren çok daha iyi oranlarla karşılaşacağız.”