Kayıhan Pala, Kanser Tehlikesi İçin Uyardı: Hava Kirliliği, Sağlık Açısından Başta Çocuklar, Yaşlılar Ve Yoksullar Olmak Üzere Herkesi Etkileyen En Önemli Çevresel Risklerden Birini Oluşturuyor.
SES’ten Darp Edilen Sağlıkçı İçin Okmeydanı’ndaki Şehir Hastanesi Önünde Eylem: “Dönüşüm Denilen Piyasacı Uygulamalar Yaygınlaştıkça Sağlıkta Şiddet Arttı”
Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyeleri, İstanbul Okmeydanı’ndaki Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi’nde darp edilen sağlıkçı Sidar Erdal için eylem yaptı.
Sendika üyesi Bahar Tuncer, “Dönüşüm denilen piyasacı uygulamalar yaygınlaştıkça sağlıkta şiddet artmaya başladı. Sağlık alanını kâr elde etme alanı olarak gören, sağlık hizmetlerini üretim-tüketim ilişkisi içinde metaya dönüştüren ve her gün kışkırtılan sağlık talebi ile bu sistem şiddet üretiyor” dedi.
İstanbul Okmeydanı’nda bulunan Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi’nde sağlıkçı Sidar Erdal, dün bir hasta tarafından darp edildi. SES üyeleri de saldırıya tepki göstermek için hastane önünde bugün açıklama yaptı.
“Biz ölürsek kim yaşatacak. Yaşamak, yaşatmak istiyoruz. Şiddet varsa biz yokuz” yazılı pankart açılan eylemde, “Sağlığa bakan yok” ve “Milyonluk ihaleler değil, sağlıklı çalışma ortamı istiyoruz” yazılı dövizler taşındı. “Sağlıkta şiddet ölüm demektir”, “Susma, sustukça sıra sana gelecek” ve “Sağlıkta şiddet sona ersin” sloganları atılan açıklamada İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Cegerğun Polat, Türk Tabipleri Birliği ve oda olarak seslerinin kısılmak istendiği bir dönemden geçtiklerini söyleyerek “Gerçekleri ifade ettiğimiz, bunları haykırdığımız ve bu öfkeyi halkımızla paylaştığımız için bizi susturmaya çalışıyorlar. Susmayacağız. Buradayız” dedi.
“SADECE SİSTEMİN ADINI DEĞİŞTİRİYORLAR”
SES Şişli Şube Eş Başkanı Fadime Sevim Kavak da var güçleriyle çalışarak hizmet üretmeye devam ettiklerini dile getirdi. Kavak, şöyle konuştu:
“Bunun karşılığında bizler canımızdan olmak istemiyoruz. Şiddet görmek istemiyoruz. Bu hastanede yaşadığımız problemin tamamı sağlık sisteminin, sağlıkta dönüşümün problemidir. Bu sene adı değişti, ‘beyaz reform’ oldu ama biz sağlık çalışanları için aslında değişen hiçbir şey olmuyor. Sadece sistemin adını değiştiriyorlar. Çok güzel müjdelerle Sağlık Bakanı çıkıp duyurular yapıyor ama ne hastalar için ne de hizmet üreten biz sağlık emekçileri için bir bahar yok. Sağlıkta dönüşüm yok. Hepimiz bu işkencenin değişik tarafları olarak bu acıyı çekiyoruz ve bizler artık bu gidişe bir dur demek istiyoruz. Çalıştığımız hastanelerde hizmet verirken şiddete maruz kalmak istemiyoruz. Bunun için ne yapılması gerekiyorsa hemen bugün yapılmasını istiyoruz. Yarın çok geç olabilir.”
“HEMŞİRE, TEKNİKER SAYISI YETERSİZ”
Hazırlanan ortak açıklamayı sendika üyesi Bahar Tuncer okudu. Saldırganın, sağlık emekçisinin eldiveninin kirli olduğu gerekçesiyle şiddet uyguladığını belirten Tuncer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Lateks malzemesi oksijene maruz kaldığında oksidasyon meydana gelir ve bu da renk değişimine sebep olabilir. Bunun nedeni, lateksin parçalanabilen ve eldivenin zamanla sararmasına neden olabilen proteinler içeren doğal bir malzeme olmasıdır. Eldivenin temiz olduğunun izahına ve değiştirilmesine rağmen saldırgan fiziksel şiddet uygulayarak arkadaşımızı kötü şekilde darp etmiştir. Bu hastanenin yetişkin ve çocuk aciline günde ortalama 3 bin 500 ile 4 bin arasında hasta müracaat ediyor, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin kapatılmasıyla birlikte bu sayı 5 bini buluyor. 24 saat içerisinde bu kadar yoğun hasta girişinin olduğu bir acilde çalışan hemşire, tekniker sayısı o kadar yetersiz ki arkadaşlarımız bazen gün aşırı nöbete gelmek durumunda kalıyor.
“HEKİMLER, HASTA MOBBİNGİYLE GÖREV YAPMAYA ÇALIŞIYOR”
Hekimlerimiz can güvenliğinin olmadığı bu atmosferde hasta mobbingiyle görev yapmaya çalışıyor. Öyle ki buralar bizim sadece iş yerimiz değil, günümüzün tamamını geçirdiğimiz evimiz oluyor çoğu kez. Bizler kendi evimizde hizmet sunduğumuz, yarasını sardığımız insanlar, hasta yakınları tarafından darp ediliyoruz, kafa göz yumruk yiyoruz. Kesici, delici ya da ateşli silahların hedefi hâline geliyoruz. Artık yeter. Telefonda aylarca bekleyip alamadığınız randevuların sorumlusu bizler değiliz. Malzeme eksikliği nedeniyle ertelenen ameliyatlarınızın, günlük stresinizin sorumlusu hiç değiliz. Büyük reform diye allanıp pullanarak 2003 yılında bize sunulan sağlıkta dönüşüm programı bizler için adeta rekabetin tırmandığı, iş barışının yok olduğu ve şiddetin hayatımızın bir parçası hâline getiren bir program oldu.
“KODA RENK EKLEMEK SORUNLARI ÇÖZMEYECEK”
Dönüşüm denilen piyasacı uygulamalar yaygınlaştıkça sağlıkta şiddet artmaya başladı. Sağlık alanını kâr elde etme alanı olarak gören, sağlık hizmetlerini üretim-tüketim ilişkisi içinde metaya dönüştüren ve her gün kışkırtılan sağlık talebi ile bu sistem şiddet üretiyor. Uygulanan kutuplaştırma siyaseti nedeniyle kendini devlet gibi gören kesimler de şiddete meyil ediyor. Dün gece yaşanan bu barbarlıkta saldırganın ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun’ sözü ve eylemi bizi bir kere daha haklı çıkarmıştır fakat bizim derdimiz haklı çıkmak değil, her gün bir hastaneden gelen şiddet haberleriyle uyanmamaktır. Buradan Bakan (Fahrettin) Koca’ya sesleniyoruz. Koda renk eklemek bu sorunları çözmeyecek. Sağlık hizmeti sunduğumuz için şiddete uğramak istemiyoruz. Bir an önce huzurlu ve güvenli çalışma ortamlarının tesisi için sorunun kaynağına yönelik gereken adımların atılmasını talep ediyoruz.”